---
alıntı ---
aslında öteki ali sami yen’in öyküsü olabilecek en kötü bir doğumla başlamıştı 20 aralık 1964’te. o gün orada türkiye’yle bulgaristan arasındaki ulusal maçı izlemeye gelen 30 binden fazla insanın bir bölümü çıkan izdiham nedeniyle yaralandı. hatta içlerinden birisi de öldü.
hani vardır ya askerlikte bir yemek kazanı düşer de yere, o kazanı düşürenler değil de kazan ceza alır bilmem kaç küsür sene; hizmetten men cezası. öteki ali sami yen’in de başına aynısı geldi. hükümsüz bir ceza verildi ona. kapılarını insanlara, sahasını üzerinde yıllar yıllar sonra nice devi diz çöktürtecek futbolculara açmama cezası.
cezanın nedeni, çıkan izdiham nedeniyle tribünün bir kısmının çökmesi, mühendislik olarak güvenli bulunmamasıydı. stadı hizmete sokma çabasındaki istanbul yöneticileriyle yapının “çürük” olduğu yolunda rapor vermek için çırpınan mühendisler arasında bir o yana savruldu ali sami yen. aylarca, hatta yıllarca.
öksüz bir yapı olarak aylarca horlandı ali sami yen. hâkir görüldü. o günlerden kalma bir karikatür hatırlardadır hâlâ. göklerden ali sami yen bey, adını taşıyan öteki ali sami yen’e bakarak, “adımı çekiyorum bu stattan” der o karikatürde. işte o ıssız geçen ayları boyunca öksüzlüğünü sadece çiminde antrenman yapan galatasaraylı futbolcularla paylaşır ali sami yen.
belki de istanbul’un tüm maç yükünü çeken mithatpaşa’nın o çamur deryasından korkan isviçre’nin fc sion yöneticileri “oynarlarsa futbolcularımız tetanoz olur” diye başka stad arayışını başlatmasa, neredeyse hiç doğmadan ölmüş olacaktı asy. 29 eylül 1965’teki galatasaray’la fc sion arasındaki o avrupa maçından (ilk gol, ilk avrupa zaferi) aylar sonra yine ıssızlığa terkedildi. sonra da sadece birkaç lig maçı için tribünlerdeki seyirci sayısının 20 bini geçmemesi şartıyla futbola açıldı ali sami yen.
yani sözün kısası, ali sami yen’le galatasaray arasında neredeyse 1968-1969 sezonuna kadar fazladan duygusal bir bağ kurulmadı bu öksüz doğum nedeniyle. galatasaraylılar için mithatpaşa ne anlam ifade ediyorsa ali sami yen de bundan çok da öte bir anlam etmemiş oldu o dönemde. brian birch’le gelen üç yıl peşpeşe şampiyonluğun ilk ikisinde devredeydi ali sami yen. ama önce tadilat ardından da başka sorunlar yüzünden kapanması nedeniyle üçüncü yılında mithatpaşa’da taç giydi galatasaray.
sonrası zaten bir öksüzün hikâyesi. stadsız ve şampiyonluksuz geçen bir dolu sene. 1980’in sonundaki altay maçıyla yeniden kapıları açıldığında da galatasaray’ın o sezonlarda ligdeki tatsız durumu nedeniyle bir yuvaya kavuşma etkisi yaratamamıştı ali sami yen. tâ ki 1982’ye kadar. o yıldan sonra her geçen sene futbolcuyla, teknik heyetle, yönetimle, taraftar ve stad arasındaki bağ daha da büyüdü. işte o yıllar gerçek ali sami yen efsanesinin doğmaya başladığı zamandır.
ondan sonrası hikâyenin en bilinen bölümüdür. aradaki birkaç kırık sezon hariç neredeyse 1987’den 2002’ye kadar altın yıllarını yaşadı ali sami yen. ardından her yaşayan şeyin çembersel kaderi nedeniyle (bakınız yağmurdan önce’nin o müthiş cümlesine; “hayat bir çemberdir ama çember yuvarlak değildir”) sönmeye yüz tuttu o efsane. ve doğum sonrası yılların ıssızlığına gömüldü her geçen sezon. bu sezon da yaşamsal döngüsü tamamladı ali sami yen.
---
alıntı ---
(bkz:
melih sabanoglu)