213
hani insan sevgilisinin kendisinden önceki hayatını kıskanır ya. üzülmüştür, sevinmiştir o eski günlerde artık onun sevdiği insan, kendisinin olmadığı yıllarda. belki o yıllarda kendisi yanından hiç bir şey hissetmeden geçip gitmiştir, hep gözünün önündedir, ama seyirci kalmıştır farkına varmadan. sonunda kavuşmuştur ve hep daha önce farkına varmış olmayı diler hissettiği sevginin. buraya kadarını ben özel hayatımda da yaşadım. baş edilmeyecek bir şey değil. peki ya elinden alıyorlarsa onu? yenisi, güya daha iyisi yapılırken, herkes resimlerine gurur duyarak bakarken, sen yeniye kavuşmanın değil, ilkinden ayrılmanın acısını duyuyorsan, suçlulukla karışık? klüp için daha iyi diye "durun yapmayın" diyemiyorken, ama istesen de onu dört gözle bekleyemiyorken? hani sevgilinle olan aşkının bir sembolü olur ya illa. sana bir şey almıştır, sen bir anı saklamışsındır. elinde kombine, eski yıllardan alamadığın binlerce kombine aklında, biteceğini bile bile her maça gitmek en kötüsü değil midir? ben yılları kaçırdım o tribünde, o koltuklarda, tam kavuştum; seneye bu günler ayak bastığım yer, oturduğum koltuk, sevgiyle baktığım pankartlar, her çıkışta selam verdiğim alpaslan resmi olamayacak. ilk izlediğim maç, ilk golüm*, ezberlediğim ilk tezahurat*, hırsımdan veya sevincimden ağladığım 90+10'lar, havada uçuşan küfürler, hayatımda ilk kez tanıdığım evimde olma hissi de yıkılır mı? türk telekom arena ne yapar da yerini doldurur bu sevginin? eski, yıllanmış, yaşanmış olmayacak ki o. yıkmasalar, ben kucaklayıp olduğu gibi başka yere taşısam olmaz mı? hayat ali sami yen'siz olur mu? ne yazık ki iki sorunun da cevabı olmaz. ee ne olacak?