• 18
    bu sene elano ile yollar ayrılsa, musa çağıran hiç alınmasa ve ona yıllık para ödenmese, gökhan zan'dan sezon başı vazgeçilse, emenike ve makakula'dan en az biri alınsa...
    andre moritz, james troisi, joshua simpson gibi adamları bulmak çok mu zor? monaco'nun yedeğini alacağına kayserispor'un asını al.

    sercan yıldırım; bas parayı al. 20 yaşında çocuk. hala daha yabancı takımlar tarafından takipte. bu sene 8 milyon € vermeyeceksen, önümüzdeki sene 5 milyon € gibi bir fiyata mı alacaksın?

    umut bulut; bas parayı al. çok mu pahalı? ileride onun kadar iyi top tutan, top kontrolü daha iyi bir adam var mı?

    selçuk inan; adam serbest kaldı, gözünün içine baktı, hatır-gönül almadın adamı. var mı daha iyi yerli? keza sezer öztürk de öyle, adam kulübünü bıraktı senin için. 2 tane 10 numara zarar mı verirdi sana?

    keita karaktersizdi. hadi ya bırak artık bunu. barış özbek iki kere üst üste maç oynadı ve iki tane sarı kartı var. oyun dışı müdaheleden. geçen hafta ibb maçında adamın suratına tokat attı koşarken, sarıyı gördü, bu hafta alakasız ve önemsiz pozisyonda sarı kart gördü. saatli bomba. serkan çalık'ı satana dek barış 10 defa satılırdı. madem karakterli topçu arıyorsun bu takımda; ligin son maçında rakibin ayağını kırmak için tekme sallayan barış'ın, hocası hakkında demeç veren servet'in ne işi vardı? adalet herkese değil mi?

    rijkaard'a topu bıraktın, stadın ekmeğini nasılsa yiyorsun. bir-iki sene daha stadın ekmeği seni götürür. hatır-gönül yaptın taraftarın kalbinde.

    rijkaard görevini başarıyla yerine getiremiyor görüyorsun, neden müdahele etmiyorsun, neden su akar yolunu bulur diye bırakıyorsun ki? işlerin böyle yürümediğini anlat, karizmanı kullan, yöneticiliğini konuştur. o adam senin maaşlı elemanın, sana çatır çatır hesap vermek zorunda. çek kulağını. kaptan arda turan basket maçlarında bile arkanda oturuyor, söyle yabancıları kewell'a bıraksın, kendi türk oyuncuları alsın anlatsın durumun vehametini.
    ''seneye türk telekom arena'ya geçeceğiz. bu stadı doldurmak için avrupa'ya gitmemiz gerek, bu durum bize de sirayet eder, biz de ihya oluruz'' desinler. anlat bunu takımına.
    balmumcu'nun en güzel yerinden, istanbul'un trilyonluk yerinden yepyeni arazi almışsın, polat yazısını dikmişsin üstüne, inşaata başlamışsın. işini iyi yapıyorsun helal olsun. ama galatasaray'ı da kendi işin kadar önemsiyor musun? nedir bu ''su akar yolunu bulur'' mantığı?

    senin yönetimin sırasında ne zaman acil müdahele toplantısı oldu. dur dur hakkını yemeyelim; futbolcular feldkamp'ı sepetletince bir acil durum yapmıştın ama sonra adnan sezgin'in kucağına atıp topu yine çekildin kenara. konuşsan kulübü zedeliyorsun ve açık veriyorsun, sussan etkisiz kalıyorsun. yönetim böyle mi idare edilir. işleri verip kenara mı çekilmek her şey?

    bu ülkede babalar yıllardır; ''çocuğunun cebine parayı koyunca her şey halloldu sanıyor'' argümanı ile eleştirilmedi mi? e ne farkı var şimdi bu durumun o vecizeden?

    aşikar ki; galatasaray arafta. herkeste bir şeylerin boşluğu var. herkes çenesine yumruk yemişçesine sersem bir süredir. istikrar; anahtarlık, telefon, sigara, çakmak, para dolu bir cebin en altında kalan küçük bir yüzük gibi. ne zaman parmağına takmak gerekse üstüne yığılanları temizlemen gerek.

    futbolcular, teknik kadro, bir kısım taraftar, bir kısım idareciler işlerini layıkıyla yapmıyor ve sen ciddi manada 2 senedir elini masaya vurmuş değilsin. nedir bu sarhoşluk hali? ödevini erteliyorsun ertesi gün okulun ilk ders zili çalmadan son anda 1-2 kelimeyi deftere sıkıştıran çocuklar gibi son saniyede insua ve misimoviç hamlesini yapıyorsun. bir akşam evvelden özenle hazırlanmış bir ödevle bir tutulur mu seninkisi?

    her şey baştan yanlış, aranıldığı zaman gerçek manada bir suçlu bulunamıyor. mustafa sarp yüzünden desek, adam oynamadı maç kaybettik, baros yüzünden desek o varken de berabere kaldık yenildik, rijkaard hatalı desek o da ısrarından vazgeçip sistem değiştirdi ama işe yaramadı, futbolcu bile değiştirdi ama yine işe yaramadı.

    herkes ne tam suçlu, ne de tam suçsuz. ama gün gibi ortada; eksik bir şeyler var. üstüne koymak da senin işin. idrakına varman gereken noktalar neler sen herkesten iyi biliyorsun, milletin kulağından tutup kaldıracak sensin ama elin kendi başını kaşımaya bile gitmiyor...

    böyle yönetim sistemi başarılı olur mu?
  • 22
    sayın adnan polat,

    lütfen bir daha frank rijkaard gibi isim sahibi, gerek futbolculuk ve gerekse teknik direktörlük kariyerinde kendisini kanıtlamış ve ismini dünyaya kabul ettirmiş birisini galatasaray futbol takımı' nın başına getirmeyin. çünkü siz ve yönetici kadronuz bu vasıflara sahip bir teknik direktöre ve onun ekibine gerekli çalışma ortamı şartlarını sunamıyorsunuz. sürekli bir şeyleri eksik bırakıyorsunuz. yani yaptığınız işporta kulaklığını ipoda takıp müzik dinlemektir ve akabinde de '' bu ne ya o kadar para verdik ipod aldık şu ses kalitesine bak. '' demek ile aynıdır.
  • 32
    çocuğum ben daha. 25 yaşında olmam hiçbir şeye kıstas değil, ben daha çocuğum.

    5 yaşında elimden alsaydınız oyuncağımı ağlardım,
    10 yaşında televizyonun başından yatağa gönderseniz küserdim,
    15 yaşında 23.00'dan sonra eve girmemi yasaklasanız bağırırdım,
    20 yaşında para vermezseniz küfrederdim.

    25 yaşındayım ve sevdiğim bir şey ile ilgili bir hayal kurdum. gencim ya hesapta inatçıyım. sebat etmeyi, sabretmeyi yeni yeni keşfediyorum. sabretmek için ant içtim ben. ve biliyordum nasıl sabredileceğini...
    umutlu olacak ve hayal kuracaktım. en ufak bir ışık görsem abartacak, olumsuzlukların üstünü kapayacaktım. doğrudan vazgeçmeyecektim. bana hep ''bir şey çok istersen ve olması için çalışırsan o şey olur'' diye öğrettiler. bana öğütleri dinlemeyi, yaşanmışlığı baştan yaşayarak değil, dinleyerek tecrübe etmem gerektiğini öğrettiler. bana öyle öğütler verdiler ki;

    -sabır acıdır ama meyvesi tatlıdır.
    -sen elinden geleni yap sonrası için şansını bekle.
    -bir şeyin olması için düşüncelere girersen adı hayal, olması için çalışırsan adı hedef olur.

    ve daha niceleri. ben öğüt dinlemeyi severim. bazen sadece dinler, bazen öğütleri uygularım. bana sabrı öğretenlere vefa borcumdu sabretmek ve ben yaptım daha doğrusu yapmaya çalıştım.

    siz sabrımı bitirmeden, öğütümü yerine getirmeden benim elimden hayalimi, hedefimi aldınız. ses etmedim. bana fatih terim hayalini kurdurdunuz, heyecanlandım yine ama ses etmedim. hagi dediniz hagi. hagi geliyor diyorsunuz ve ben yine hayallere dalıyorum. hedef tutuyorum şimdiden kendime.

    ama siz daha önce de birçok söz verdiniz. bu adam* ne olursa olsun sene sonuna dek bizimle dediniz. siz beni çok kere hayallere, hedeflere ve gece yatmadan önce düşüncelere gark ettiniz. sizin için kurduğunuz yönetim ve yönetme şekli hep başarılara gebeydi. bana hayal kurdurtmadınız siz.
    siz benim yerime hayal kurup, kendi hayalinizi bana sattınız.
    ben sizin hayallerinize kandım. ben sabretmenin hayalini kurunca gerçekleştirmiştim onu ama siz hayalinizi gerçekleştiremediniz. şimdi ortada durumlar. her şey aşikar.

    yönettiğiniz şeyin adı galatasaray...

    siz milyonların üstünden hayal kurduğu bir kulübün başındasınız. neyin bayrağı altındasınız ve ne hayaller satıyorsunuz, farkında mısınız? ve siz 25 yaşımda benim hayalimi elimden aldınız.

    5 yaşında elimden alsaydınız oyuncağımı ağlardım,
    10 yaşında televizyonun başından yatağa gönderseniz küserdim,
    15 yaşında 23.00'dan sonra eve girmemi yasaklasanız bağırırdım,
    20 yaşında para vermezseniz küfrederdim.
    25 yaşında hayalimi elimden alsaydınız geri almak için savaşırdım.

    ama çocuğum daha ben. o gönderdiğiniz adamla birlikte benim hayallerim de gidiyor. aynı uçakta, aynı koltukta.

    ben onun için ağlıyorum 5 yaşımdaki gibi,
    ben onun için küsüyorum 10 yaşımdaki gibi,
    ben onun için bağırıyorum 15 yaşımdaki gibi,
    ben onun için küfrediyrum 20 yaşımdaki gibi,

    ama ben onun için savaşamıyorum 25 yaşımda olduğu gibi, çünkü ben hala çocuğum...
  • 82
    sayin baskanim,

    artik ayrilik vakti geldi. yeni bakanimiz belli oldu. sayin unal aysal yeni baskanimiz oldu. galatasaray icin yeni bir donem basliyor. unal baskan ile yolumuz insallah acik olacaktir.

    siz galatasaray icin emek verdiginiz. yeri geldi uykusuz kaldiniz. zor bir donemde baskanlik icin aday oldunuz ve bu gorevi ustlendiniz. ben bunu asla unutmayacagim. galatasarayimiz icin cok onemli projelere imza attiniz.

    ben bu mektubu size emekleriniz icin tesekkur etmek icin yaziyorum. hatalariniz da oldu. son yil bi hayli fazla oldu ama bunlari yazmak istemiyorum. her sey olacagina varir derler. demek biz de bunlari yasamak zorundaymisiz.

    sayin baskanim. galatasaray icin yapmis oldugunuz her guzel sey icin size ve ekibinize tesekkur ediyorum. yolunuz acik olsun.

    saygilarimla,
  • 9
    adnan başkan;

    ben bir taraftarım, sadece bir taraftar. 25 milyon muyduk biz, 30 mu? kaçtık bilmiyorum tam olarak ancak ben onlardan sadece birisiyim. kendimi aptal gibi hissediyorum, adına haberinin bile olmayacağı bir mektup yazıyorum şu anda. kendimi ilkokul 1' de noel babaya mektup yazan çocuk gibi hissediyorum.

    başkan; iki senedir icraatlerini takip ediyorum. sessiz ve derinden gidiyorsun. futbol takımı için transfer yapmayacağız paramız ve kaynağımız yok diyorsun iki yıldır; ancak kulüp tarihinin en pahalı en gösterişli transferlerini yapıyorsun. öyle bir büyü yarattın ki etrafımızda kör olduk, göremedik çoğu şeyi. sene başında nefretimiz sn yıldırım, ' savaşacak takım kimyamıza uyacak oyuncular alacağız ' dediğinde; ne diyor lan bu dangalak diye dalga geçtik hepimiz. iş nereye geldi başkan; rakip futbolda şampiyonluk peşinde, voleybolda kadın erkek şampiyon, basketbolda kadın erkek şampiyonluk adayı. biz nerdeyiz başkan; nerdeyiz? biz galatasaray spor kulübü değiliz artık başkanım, biz galatasaray futbol takımı olduk iki yıldır.

    amatör branşlar diyoruz ya başkanım; o branşlarda rakibimiz profesyonelleşti ama biz amatör kaldık. eskiden dalga geçerdik rakiplerle, ruh bizde para sizde derdik. transfere ihtiyacımız yok biz bize yeteriz, ortega'lar anelka'lar sizin olsun mayıslar bizim derdik.
    ne oldu be başkan; ne olduda biz fenerbahçelileştik? ne oldu da biz onların berbat transfer politikasını örnek aldık?

    başkanım; bu sene başında abdul kader keita bonservisi + elano blumer bonservisi = eurocup şampiyonluğu olarak geri dönerdi bize. tarihe bir kupa daha kazandırırdın başkanım. daha da önemlisi bir sonraki sene euroleague takımına sahip olurdun. pahalı transferler gözümüzü boyadı başkanım. perde indi gözümüze, göremedik bazı şeyleri. unuttuk 2000 kadrosunun yılların çalışması olduğunu. olimpik millilere dayandığını kökenin unuttuk. hemen dedik başkan, hemen uefayı alalım. her sene şampiyon olalım dedik. itiraf et başkan sende dedin, bizim söylediklerimizi söyledin. olmadı başkan, olmazdı. sen yılların yöneticisi, başkan olunca heyecanına yenik düştün. acele ettin, beklenti içine soktun bizleri. kredini tüketme yolunda hızlı adımlar attın.

    yıllardır süre gelen alt yapı balonumuz var bir de başkanım. bir arda çıktı ordan, birde sabri bize yar olan. çok iyi futbolcular var başkanım, emre çolak var berkin arslan var. var oğlu var. ortak özellikleri teknikleri çok iyi, fizikleri çok zayıf. barınma başarılı olma şansları, büyük futbolcu olma şansları yok. avrupa'ya gitme hayalleri var ama tutunabilme hayalleri yok. bizler kadar onlarda biliyorlar futbolu, izliyorlar ingiltere'yi italya'yı ispanya'yı. en kralları arda bile 2 sene üst üste full sezon oynayamaz orda. bunu herkes biliyor başkanım. orasıda hatalı, orasıda yanlış başkan. orayıda toparlamak için yıllar lazım.

    benim bir hayalim vardı başkanım, takımımın adını euroleague'de görmek. ben futbolseverim başkan; ama basketbol aşığı. 2000' den beri bifiil euroleague f4'larını takip ederim. takımımla ilgili en büyük hayalim f4'da galatasaray adını görmektir. belki oğlum görür başkanım takımımızı orda ne dersin, olur mu? çok zor dimi; hayalden öte.

    başkanım ben bir taraftarım, 25 milyon muyduk, 30 mu? bilmiyorum tam olarak ama onlardan biriyim. bir diğeride sensin, en az benim kadar galatasaraylısın. buna kendi taraftarlığım kadar eminim. önünde iki kritik yıl var sayın başkanım. düzeltilcek bütün yanlışlardan önce şuna karar ver;

    biz galatasaray spor kulübü müyüz? galatasaray futbol kulübü mü?

    saygılar
  • 45
    düştük arkadaşlar düştük... bugun aslantepede düştük... ben adnan polatın aslantepe açılışındaki protestolardan sonra verdiği röportajı okuyunca düştüm en azından. üzüldüm. kırıldım. arkamdan bıçaklanmış hissettim. sezardım. brütüs oldun başkan... çok üzdün beni başkan...

    oysa. oysa ben seni çok sevmem başkan. eleştiririm. çok eleştiririm. her yerde eleştiririm. ama bugun, terbiyesiz ahlaksınız teki çıktı. bizden birine, yönetime, sana, adamlarına ağza alınmayacak şeyler söyledi başkan. senin yanında. senin yanında sana "sözlerinde durmadılar" dedi başkan. ben, burda seni savunmayacam da kimi savuncaktım başkan. sen bizdensin. sana ne kadar kızsak da sen bizdensin be. nasıl bizim takımın adamına, bizim mekanımızda, böyle laflar söyletiriz. rahmetli başkanımıza nasıl laf söyletiriz.

    ben söz vermiştim. kimseyi protesto etmicem, mümkün olduğunca etrafımdakileri de uyarıcam, gerek olmadığını anlatmaya çalışcam diye. ama birisi çıktı, başbakanını yalamak uğruna seni, benim sevgilim, kulübümü, başkan ve yöneticilerimizi ayaklar altına sundu. nasıl durayım. nasıl durayım sözümde be başkan. nasıl ıslıklamayayım o hamaset konuşması yapan, terbiyesiz, yancı adamı.

    sen, şimdi "onlar galatasaray taraftarı değil" dedin ya. onları araştıracağız dedin ya. seni senin yanında yerin dibine sokan adama tepki göstermemize tepki gösterdin ya. safını seçtin başkan. artık gerçekten bizden değilsin. başkanım değilsin. geçenlerde biri demişti burada. bu sana son başkan deyişimdi.

    ben de ıslıkladım, beni de alın adnan bey.
  • 71
    rijkaard'ın gönderilmesiyle başlayan süreçte attım ilk çizgiyi, isminin üzerine.
    sonra, her geçen gün yeni bir çizgi atmaya başladığımı farkettim,
    ve en sonunda altında ne yazdığı bile okunmayacak bir karartıya dönüştün, kağıdın üzerinde.
    son 3 gündür ise hepten silmeye çalışıyorum olmuyor, silinmiyorsun biliyor musun?
    kazımaya çalışıyorum ama ancak da kağıda zarar veriyorum.
    kesin çözüm kağıdı yırtıp atmak biliyorum ama üzerine istifanı yazmanı bekliyorum...
  • 21
    selam başkan,
    bugün maçı tamamlayan kadroyu gördün mü ya?

    ufuk, serkan, ali turan, gökhan zan, insua, ayhan, barış, aydın, pino, kewell, sabri...

    zaman zaman avrupa ligi maçlarının hepsine bakıyorum. yani zaman buldukça, yoksa anca gözüme kestirdiklerimi izleyebiliyorum... bazen bakıyorum da başkan, yıllarca fm'de falan ortalığı yardıran, 2000'li yılların başındaki taş gibi kadroların takımları, "vay mına koyim ya, koskoca x'e bak, bir zamanlar fm'de şampiyonlar ligi'nde boyuna bunlarla eşleşiyordum, habire elime veriyorlardı" dedirten takımlara dönmüşler. isim verdirme şimdi, rencide olmasınlar.

    bugünkü karabük maçını link attığım bir fransız arkadaşım da izledi. "mon ami" dedi, "sizin takıma n'olmuş?" "n'olmuş?" dedim. "onu diyorum işte, n'olmuş?" dedi. "hacı sizde bir zamanlar jardel, hakan şükür, hatta onu bırak ergün falan vardı, şu halinize bak şimdi. ali turan altyapıdan falan mı çıktı bu sene?" dedi. o zaman fark ettim, şaka maka mahalle takımına dönmüşüz ya la biz. hakikaten keita'yı satıp pino'yu, topalı satıp cana'yı falan almışız ya. elimizde 1 adam akıllı forvet varken 3. lig topçusunu almış, altyapıda yıllarca sapasağlam işler yapan özgürcan'ı şutlamışız lan.

    sahi başkan, biz ne ara bu kadar büyük sıçtık? sportif başarı sözü vermemişsin, e şimdi söylüyorsun bunu ama?! neyse başkan, yeni stadın sonrasında da bulursun bir şeyler nasılsa...

    sadece arkandayım. dikkat et, enseyi kapa. elim ağırdır.
  • 2
    saygıdeğer başkanım;

    öncelikle önümüzdeki seçimlerde başarılar dilerim. her ne kadar başkanlığınızı pek beğenmesem de gönlüm sn.adnan öztürk'e karşı sizin kazanmanızdan yana.

    sayın başkanım;
    kasımpaşa maçında fahiş bilet fiyatlarına karşı gösterdiğiniz tepkiden sonra, 28 mart 2010 galatasaray fenerbahce maci için açıklanan bilet fiyatları benim için pek sürpriz olmasada, size yakışmadı.

    affınıza sığınarak, bir şey sormadan geçemiycem;

    -"duj bu fiyata dahil mi"
App Store'dan indirin Google Play'den alın