2447
türkiye cumhuriyeti'nin modernleşme sürecini iyi okumak gerekli. söz gelimi, avrupa ülkelerinde hemen herkesin kendi şehrinin, hatta kendi mahallesinin takımını desteklediğini görüp, 'ülkemizde neden böyle değil' sorusunu soranların, genellikle ıskaladığı gerçekliği ifade eder modernleşme maceramız. özellikle ekonomi alanında, örnek teşkil edecek az sayıdaki özel teşebbüsler, devlet eliyle sonuna kadar desteklenmiş, olması istenilen ülkenin ekonomik, hukuki ve kültürel temelleri sadece devlet tarafından değil, bu ''zümre''lerce de atılmıştır. koç ailesi gibi. (bu politikanın doğruluğunu yanlışlığını tartışmıyorum. bu uzun bir tartışma konusu)
genç türkiye'nin, yok denecek kadar az olan 'milli' burjuva ve kapitalist sınıflarını oluşturması gerekliydi. deyim yerindeyse yoktan yaratılan koç ailesi, milli kapitalistlerin en önde gelenlerinden biri, ve muhtemelen en güçlüsü oldu. pek bilinmez ama, ülkemizdeki çoğu ekonomi ve ticaret ile ilgili kanunlarda, yasal düzenlemelerde koç ailesinin doğrudan ya da dolaylı rolü vardır. bu aileyi bir nevi teknokrat gibi düşünün. bu müthiş bir güçtür. (dünya üzerindeki diğer kapitalistler için de benzer durum geçerlidir. yani, güçleri salt para ve parayla satın alabilecekleri şeylerden gelmez)
muadilleri gibi bu aile de, tüm iktidarlarla ve o dönemin güç odaklarıyla iyi geçinmiştir. fetö tarafından düzenlenen türkçe olimpiyatlarına sponsor olmakta da bir beis görmezler, 10 kasımlarda yaptıkları ağlamalık, duygusal(!) atatürk reklamlarında da. para ve güç için birbirine 360 derece zıt (şaka lan. 180 derece) yerlerde aynı anda olabilirler.
ali koç, böyle bir ailenin üyesi. aile şirketlerindeki deneyimlerinde fena çuvalladığı dedikoduları var, bilmiyorum. çok uzun süredir gündemi ve haberleri takip etmiyorum ama sanırım ahaber kaynaklı bazı ''saldırılara'' maruz kalmış. gerçekten bir saldırı yapıldı mı, onu da bilmiyorum. bildiğim, eğer bir saldırı yapıldıysa, bu fenerbahçe'ye değil, ali koç'a yapılmıştır. kapalı kapılar ardında hangi hesaplar yapılıyor, bunu da bilmiyoruz. ama lütfen, neredeyse cumhuriyet tarihiyle yaşıt, doğası gereği kendi çıkarından daha üstün hiçbir değeri olmayan kapitalist bir ailenin, kibirli üyesinden değişim, umut vs. bek-le-me-yin. hadi fenerlileri anlıyorum. onlar bu profilde yöneticileri, başkanları severler. iktidarların ve kendi ''güçlü'' yöneticilerinin yaşadıkları alakasız sürtüşmeleri, kendi takımlarına karşı yapılan bir operasyon olarak görürler, kadıköy'de timsah yürüyüşü yaparlar vs. ama sırf iktidara bağlı medyanın yaptıklarına tepki olarak, ali koç'tan yana taraf olan galatasaray taraftarlarını anlamıyorum. sapla samanı birbirine karıştırmayın.
(kişisel not: tarafı ve taraftarı olduğum galatasaray'ın ezeli rakibine ve tüm rakiplerine, siyaset ya da devlet eliyle yapılacak sistematik bir haksızlığa karşı durmak, hayat görgüm ve galatasaraylılıktan anladığım ''şey'' nedeniyle, boynumun borcudur.)
genç türkiye'nin, yok denecek kadar az olan 'milli' burjuva ve kapitalist sınıflarını oluşturması gerekliydi. deyim yerindeyse yoktan yaratılan koç ailesi, milli kapitalistlerin en önde gelenlerinden biri, ve muhtemelen en güçlüsü oldu. pek bilinmez ama, ülkemizdeki çoğu ekonomi ve ticaret ile ilgili kanunlarda, yasal düzenlemelerde koç ailesinin doğrudan ya da dolaylı rolü vardır. bu aileyi bir nevi teknokrat gibi düşünün. bu müthiş bir güçtür. (dünya üzerindeki diğer kapitalistler için de benzer durum geçerlidir. yani, güçleri salt para ve parayla satın alabilecekleri şeylerden gelmez)
muadilleri gibi bu aile de, tüm iktidarlarla ve o dönemin güç odaklarıyla iyi geçinmiştir. fetö tarafından düzenlenen türkçe olimpiyatlarına sponsor olmakta da bir beis görmezler, 10 kasımlarda yaptıkları ağlamalık, duygusal(!) atatürk reklamlarında da. para ve güç için birbirine 360 derece zıt (şaka lan. 180 derece) yerlerde aynı anda olabilirler.
ali koç, böyle bir ailenin üyesi. aile şirketlerindeki deneyimlerinde fena çuvalladığı dedikoduları var, bilmiyorum. çok uzun süredir gündemi ve haberleri takip etmiyorum ama sanırım ahaber kaynaklı bazı ''saldırılara'' maruz kalmış. gerçekten bir saldırı yapıldı mı, onu da bilmiyorum. bildiğim, eğer bir saldırı yapıldıysa, bu fenerbahçe'ye değil, ali koç'a yapılmıştır. kapalı kapılar ardında hangi hesaplar yapılıyor, bunu da bilmiyoruz. ama lütfen, neredeyse cumhuriyet tarihiyle yaşıt, doğası gereği kendi çıkarından daha üstün hiçbir değeri olmayan kapitalist bir ailenin, kibirli üyesinden değişim, umut vs. bek-le-me-yin. hadi fenerlileri anlıyorum. onlar bu profilde yöneticileri, başkanları severler. iktidarların ve kendi ''güçlü'' yöneticilerinin yaşadıkları alakasız sürtüşmeleri, kendi takımlarına karşı yapılan bir operasyon olarak görürler, kadıköy'de timsah yürüyüşü yaparlar vs. ama sırf iktidara bağlı medyanın yaptıklarına tepki olarak, ali koç'tan yana taraf olan galatasaray taraftarlarını anlamıyorum. sapla samanı birbirine karıştırmayın.
(kişisel not: tarafı ve taraftarı olduğum galatasaray'ın ezeli rakibine ve tüm rakiplerine, siyaset ya da devlet eliyle yapılacak sistematik bir haksızlığa karşı durmak, hayat görgüm ve galatasaraylılıktan anladığım ''şey'' nedeniyle, boynumun borcudur.)
