• 352
    yanlış kadroyla başladığımızı düşünüyorum, golden sonraki oyunumuzu ve kadromuzu maçın geneline yaymış olsaydık çok rahat kazanabilirdik bu maçı. karagümrük öyle ahım şahım oynamıyor, genelde topu tutma ve defansta top çevirerek oyun kurma üzerine kurulu bir sistemleri var. eğer presi doğru yapıp, oyunu hızlı yönlendirebilseydik (içerideki lokomotif maçında yaptığımız gibi), oyunlarını çözer
    ve rahat kazanabilirdik.
  • 353
    yine yeni yeniden deplasmanda rotasyon yapmak gibi bir karara imza attığımız maç.

    henüz rotasyon yapacak kadar oyun seviyesine ulaştığımızı düşünmüyorum. hani makina gibi takım oluruz da bir iki dişlinin değişmesi büyük bir etkiye neden olmaz ama henüz öyle bir durum da yok. potansiyelli, yeni bir takım, ancak defalarca beraber oynarak belirli bir futbol ahengi oluşturabilir. ciddi sakatlık gibi durum yokken böyle bir karar almanın bir mantığını bulamıyorum. anlayan varsa anlatsın bir zahmet.

    teknik kapasite olarak fark yaratan morutan, çikaldao ve mohamed’in yedek kaldığı her maç potansiyel puan kaybını çağırıyor. zira bu oyuncular kenarda ise skor üretmekte zorluk çekiyoruz ve teknik açıdan sıradan bir anadolu takımına bürünüyoruz.

    en son rize maçında rotasyon kararı çıkmış ve maçı şans eseri çevirebilmiştik. milli ara öncesi, as kadro ile çıkıp maçı koparmak varken böyle maceralara girmek ne kadar doğru. skoru garantiledikten sonra 5 oyuncu değişikliği hakkıyla şans verilmek istenen oyuncuları değerlendirebilecekken…
  • 354
    60. dakikalarda oyuncularımızın çoğu sahada yürümeye başlamıştı ve kulübeye değişiklik işareti çakıyordu. fatih hoca mostafa ve feghouli'yi sahaya sürmeye karar verdi. sonra ne olduysa kendi kararından son saniyede vazgeçti ve emre kılınç'ı sahada tuttu. o gitti rakibe pas verip gol yedirdi. çok iyi oynamıyordu. hava toplarında hakim bir oyuncu değildi ve bir duran top kullanmayacaktık. yani duran topta kafa golü atarız belki gibi bir durum da yoktu. ne oldu ne etti fatih hoca bu tercihten vazgeçti.

    maçın kırılma anı bu andı. fatih hoca kendi teknik direktörlük deneyimi ve yeteneğine ihanet etti. demek ki maçta emre kılınç'ın zincirin zayıflamış halkası olduğunu düşünmüştü. ama kendi kararına güvenmedi.

    emre kılınç'ın hatasına kadar maç berabere bitecek gibiydi. en azından biz gol yiyecek gibi değildik. maçın son dakikalarına yakın hücum hattı takviyesiyle de golü arayacaktık. belki de golü bulup 3 puanı alacak ve fatih hocanın ne kadar doğru bir planlamayla sahaya çıktığından bahsedecektik. ki bana göre de doğru bir planlamaydı. hoca kendi planını bozdu resmen.
  • 355
    atak yapmaktan aciz bir rakibe oynanan utanç verici bir oyuna sahne olan maç. savunmasında as oyuncularından yoksun karagümrük’e isabetli orta açamıyoruz, kornerlerimizin hiçbiri tehlikeli pozisyon bile olmuyor. ortadan net şekilde gelemiyoruz. yedlin’e orta açmak yasaklanmış, ömer’in bütün ortalar karavana….halil tek forvet oynayacak fizik kalitede değilken, kendisini tek forvet olarak oynatıyoruz. babel’in ne yaptığı belli değil. heralde topu kaybetme yeter demişler. emre kılınç yeteneksizliğin üstüne umursamaz. merak ettiğim galatasaray’ın u19 oyuncuları bu emre kılınç, babel, yedlin gibi oyunculardan çok daha mı kötü? daha kötü bile olsalar, 1-2 maç sonra çok daha iyi oynayacaklarına inanıyorum. en azından koşar, mücadele eder, korkak oynamazlar.
  • 356
    neden bu denli kötü mücadele ettiğimizi anlamakta zorlandığımız maç.

    karagümrük denilen takım ilk yarının 15 dakikası hariç 5 para etmeyecek bir futbol oynadı. biz az daha bu berbat takıma yeniliyorduk.

    evet 3 günde bir maç yapıyoruz, yorgunuz ama girenle çıkan oyuncu arasında bu kadar fark olmamalı. 4 kasım 2021 moskova maçında fark yaratan istek ve orta saha baskısının onda biri bu maçta yoktu. yardımlaşma da azalmıştı.

    iki konu dikkatimi çekti;

    1- karagümrüklü oyuncular zaman zaman orta sahayı yürüyerek geçtiler ki bizim gibi alan daraltan, dar alanı seven takıma karşı bu nasıl mümkün oldu? bunu sorgulamak lazım.

    2- ilk yarıda santrforsuz oyunda sağlı sollu kenar ortalar yaptık hepsi de duvarda döner gibi bize kontra atak olarak döndü. 2 kule santrfor kenarda otururken biz niye orta yapıyoruz? aynı şekilde ikinci yarıda onlar sahadayken bir tane isabetli orta yok. o da ayrı komik durum.
  • 357
    20/5 şut, 2.23/0.81 xg, 11/0 korner ve diğer istatistiklerde açık ara önde olduğumuz maç.

    amacım iyi oynadığımızı söylemek değil. henüz 3 gün önce çok tempolu oynanan bir avrupa maçından sonra ligin iyi takımlarından birine bu sezon özelinde sergilediğimiz performansın ortalama olduğunu belirtmek istiyorum. bizim sorunumuz ileride son darbeyi indirecek güce sahip olamamamız. halil'in ileride tek oynaması için kenar oyuncularımızın çok güçlü gol skor katkısı vermesi gerekir. kerem ve morutan iyi performans sergileseler de o dominantlığa henüz sahip değiller.

    bu maç özelinde, 70 dakika rakibe bir şut şansı bile vermedik. hoca oyuncu değişikliklerinde biraz geç kaldı. o değişiklikler geleceği anda akılalmaz bir gol yedik yine. muslera'ya asla saygısızlığı kabul etmiyorum ama sene başından beri belki 4-5 puana olumsuz etki etti.

    geçen sezon karagümrük sahamızda oynanan maçta bize oyun olarak büyük üstünlük kurmuştu. bugün oyun üstünlüğünü aldık ama skoru alamadık. geçen hafta yendiğimiz antep maçından daha iyiydik bence. o maçın da ilk yarısının sonunda morutan golü atmasa yine gol için kıvranacaktık.

    genç takım romantizmi yapmıyorum ama şu an yangın yapılacak bir durum da yok. trabzonspor'un ekstra performansı harici diğer iki rakip bizden daha iyi durumda değil. bizim takımımız uzun vadeli bir proje takımı. omurga yavaş yavaş oluşuyor. önümüzdeki sene çok daha tehlikeli bir takım olacak.

    bence halil'i santrfor gerisine çekip buna uygun bir kurgu yaratmamız gerekiyor. halil, takımın ana santrforuna inanılmaz bir oyun rahatlığı sağlayacak bir oyun profiline sahip. devre arasında da takıma oyun liderliği yapacak ve merkeze güç katacak tartışmasız bir oyuncu şart. en önemli eksiğimiz 6 numara. yani gedson'dan daha elzem bir durum bu. gedson, takıma seviye atlatır, büyük güç katar ama 6 numarada tamamen eksiğiz.

    ben bu sezon şampiyon olamazsak kahrolmam. çok fazla iniş çıkışın olmadığı istikrarlı bir oyun ve avrupa'da son yıllardaki kötü profili düzeltecek bir başarı beni mutlu eder. gönül ister ki yeni kurulan bu takım avrupa'da olduğu gibi ligde de her maç tempo yapıp maçları kazansın. diğer takımlar gibi tek sezonluk başarı getirecek kadrolar kurmadık. tamamen şampiyonluğa odaklı, avrupa'da olmayan trabzonspor da değiliz. bu lig elbette bir premier lig veya serie a değil, galatasaray her sezon şampiyonluğa oynamalı. eski entrylerimde (2 ay önce yazar oldum) görülebilir hocaya ve takıma çok eleştirim var ama yıkıcı olmamak şartıyla. eleştirelim ama yapıcı olalım. bu takım gerçekten iyi şeyler vadediyor.
  • 358
    yine bir avrupa dönüşü 2 puan daha bıraktığımız maç,

    çok tempolu oynanan bir maçın hemen sonrası rotasyonu anlayabiliyorum, enerjimizi verimli kullanmak adına bu kadar yavaş tempoyu da hadi kabul ediyorum ama aynı takımla oynadığımız 3. maçta da biglia'nın orta sahamıza bu kadar hükmetmesine ve buna izin veriyor olmamıza anlam veremiyorum. bugün stopere geçmek zorunda kalmasa eminim ki son dakikalardaki baskıyı da kuramazdık.

    he bir de; kaç sezondur kaç maçtır bu kadar basit bireysel hatalar yapıyor olmamız da şampiyonluklara mal oluyor ama onu da maalesef anlamıyoruz.
  • 359
    iyi değildik ama kazanacak kadar oynaık aptal bir gol yedik sonrasında çıkaramadık. ömer bayram'ın ilk 11 başladığı bir maçta diagne veya mohammed ile başlamalıydık böylece golü bulup üstüne yatabilirdik. bu takım sezonu şampiyon olarak bitirecek buna inancım gram eksilmedi. trabzonspor'a şampiyonluk kaybedeceğimizi düşünmüyorum. girdiğimiz pozisyonları bir noktada atmaya başlayacağız takım 3 gün önce çok yüksek tempolu bir lokomotiv moskova maçı oynadı buna rağmen maçı kazanacak futbolu oynadı. bu takım genç bir takım kaçıra kaçıra atmayı da öğrenecekler karalar bağlanacak bir durum yok. milli takım arası sonrası marsilya artı fenerbahçe galibiyeti alıp uzun bir galibiyet serisi yapmalıyız. trabzonspor bir yerlerde takılacaktır boşuna yangın yapılacak bir durum yok.
  • 360
    maç boyu oyunu domine ettiğimiz, emre kılınç hata yaptığı ve diagne'nin arka direğe aşırdığı topa barış alper yetişemedi diye kaybettiğimiz maç. ayrıca değişiklikler de geç değildi, hoca nereden bilebilir bir oyuncunun hata yapacağını? barış arka direkte yetiştiği zaman kazanacağız böyle maçları. üç sene sabretmeye devam. 500 tane daha falan korner attıktan sonra gol atarız bence o zaman.
  • 361
    bu maç özelinde benim anlamadığım çok şey var.

    1 - neden babel ile başladık? tamam; karagümrük bize baskı yapacak, uzun top oynamamız gerekecek, babel'e oynayalım ve sete yerleşerek hücum yapalım düşüncesiydi bu. kabul etmesem bile anlayabilirim belki ancak ryan babel'in sahada ne ofansif ne defansif katkısının olmadığı gün gibi ortadaydı.

    uzun oynayacaksak eğer neden mostafa mohamed ile başlamadık? halil sağda oynar mostafa ile uzun atar halil - kerem ile pozisyon yakalamaya çalışırdık ki uzun oynamak için en mantıklı sistemlerden birisi olurdu. bana kalırsa uzun oynayacağımız maçlarda sadece mostafa değil oğulcan da sahada olmalı, en azından babel'e nazaran. çünkü babel ile yapmaya çalıştığımız uzun top atıp top indirme sistemini oğulcan ile de pek rahat yapabileceğimiz gibi oğulcan babel kadar bencil ya da yavaş bir futbolcu olmadığı için şansımız daha yüksek olurdu.

    2 - neden emre kılınç ile başladık? buna da tamam; karagümrük'ün kısa pasla çıkma çabasına karşın daha net pres ortaya koyabilecek, biraz daha görev adamı birisini aradık ve emre kılınç olarak karar verdik. ancak bunu kabul de edemiyorum, anlayamıyorum da. kanat oyuncusu olan emre'yi geçen sezon zorunluluktan merkez orta saha kullandık, elinden geldiğince iyi bir performans sergiledi. bugün hangi zorunluluk bizi o bölgede bu pres gücü için emre kılınç'a yöneltti? neden mesela taylan antalyalı düşünülmedi? dinlenmeyse dinlenmiştir çocuk.

    rakip çıkarken uygulayacağımız pres gücü için birisini oynatacaksak ortadaki 3 oyuncumuz içerisinde bu bence 1. sırada berkan'ın önde oynaması sistemi olmalı, taylan geride geçen seneki rolünde olur ve bu sıkıntı aşılabilirdi. olmadı mı, aytaç kara'yı neden aldık? aytaç yapardı presi, tek görev olarak ilerde pres yapma görevi verirdik, geriden topu berkan çıkarırdı yine yaptığı gibi ve sıkıntı en azından bu maç özelinde daha aza indirilebilirdi.

    3 - oyun planını uygulayamamak. bu maç özelinde kısa pasla çıkmayla uzun top oynamayı birleştiren bir düzende oynadık, yani talimat anladığım kadarı ile şu: pas ile presi olabildiğince kırmaya çalışın, kıramayacağınızı top kaybedeceğinizi düşündüğünüz an merkezde rahat olan marcao - nelsson ya da muslera'ya dönün onlar uzun top oynasın. benim gördüğüm buydu.

    uzun top attığımız oyuncu babel, ola ki topu alır ve tutabilirse halil - kerem yaklaşarak hücumu geliştirelim. ama bu da olmayacak bir plandı çünkü kerem babel yüzünden sağda oynadığı için verim veremedi, babel sağa geçti bu sefer de uzun atılan topları alsa bile gerisindeki yedlin'e bıraktı ve etkinliğimiz düştü. şimdi bir plan var ortada, baktığım zaman diyebiliyorum ki "evet bizim planımız bu" ama ağır aksak da olsa işlerken bozup başka bir şeye dönüyoruz. aslında başka bir şeye dönmek de değil, plan aynı ancak ana oyun düzeninin merkezini sol kanattan sağ kanada taşıyoruz. ömer bayram'ın bana göre bu maç özelinde oynama nedeni de bu oyun düzeninin merkezini babel ile birlikte patrick van aanholt'tan daha iyi oynayabileceği düşüncesiydi. "babel topu indirir, ömer bindirmesini yapar, babel ceza sahası içine doğru kayar ve ömer'in ortaları ile gol ararız" düşüncesi ile ömer bayram'ın bu maçta oynamasına cevap bulabiliyorum, e babel sağa geçti ve oyun sağ tarafta dönmeye başladı, ömer ne oldu?

    oyun planını uygulayamamaktan kastım bu aslında, sol tarafta oyunu kurgulayıp kerem'in etkinliğini arttırmak için babel'i sağa atıp kurguyu değiştirmek ve neticesinde gole gidememek. ki düşündüğünüzde babel sağa geçtiğinde gole daha fazla gittik gibi görünebilir, en azından en net pozisyonumuz diyebileceğimiz halil'in kafa vuruşu ilk kurguyu değiştirmemizin ardından geldi. e değişen kurgu mu daha iyiydi, ilk çizilen mi? bana göre ikisi de sorunluydu ama neyse, devam edelim.

    4 - oyuncu değişiklikleri. ben de dahil bir çoğumuz 2. yarıya babel çıkarak farklı bir düzen ile çıkacağımızı bekledik, girecek oyuncuya göre farklı farklı oyunlar düşündük. mesela ben mostafa ya da diagne girerek (diagne daha öncelikli) halil'i kanada çekerek kanat forvet oynatacağımız bir düzen düşünmüştüm, solda ömer bayram vardı önüne kerem geçmişti, diagne merkez halil kanat forvet, oyun merkezini sola çeker ömer'den orta bekleriz ya da kerem içe kat eder içerde en az 2 oyuncumuz olur, arkadan cica da bindirirse kilidi çok rahat açabiliriz diye düşünmüştüm.

    yanılmışım. babel ile devam ettik. yani 2. yarının başında saha içinde ısınırken babel'i gördüğümde "napıyoruz biz acaba?" diye düşündüm, kaplumbağa misali ters dönüp tavana baka baka çözümünü bulmaya çalıştım. işletemediğimiz, çalışmayan bir plan var ve bunun üzerinde durmaya devam ediyoruz. neden? ben bulamadım. yani orta yapsın diye ömer bayram ile oynuyoruz, ortayı kime yapacak? bir kaç kere oldu, galiba ilk yarıdaydı ömer topu almış orta kesecek inmiş dibe kadar, ceza sahasında kimse yok. geri babel'e dönüşü ile birlikte muslera'ya kadar uzanan bir pas silsilesi, çünkü pres yiyoruz çünkü rakibimiz karagümrük ve adamlar doğru alan kapatıp doğru pres yapıyorlar.

    karagümrüğün planı da basitti savunmada, merkezi kapatırım kanatlara zorlarım. orta kalitesi zaten düşük galatasaray'ın sorun yaşamam. doğru, maç özelinde en mantıklı plan bu ki zaten kayserispor'da aynısını yaptı bize. ilk yarıyı aynı şekilde oynadıktan sonra 2. yarı neden "orta kalitemizi arttırmamız lazım" düşüncesi ile değişikliğe gidilmedi?

    bu plan dahilinde kapalı karagümrüğü açmak için 31 tane orta yapmışız maçta, 11 isabet. karagümrüğün oyun planına göre onları açmak için orta yapsın diye 11 çıkardığımız ömer bayram maç boyu 15 orta denemiş 3 isabet. e bu kadar havadan oynayacağız, girdikten sonra 6/4 hava topu mücadelesi kazanan mami nerede, neden babel oynar?

    https://gss.gs/q2R.png

    bilmiyorum yani anlamıyorum ben. rakip sana merkezi kapatmış, seni çaresiz kanatlara zorluyor orta yapman lazım ama elinde hava topundaki en etkili isim kenarda, sen hava topunda etkinlik yakalamak için tek derdi bitcoin olmuş babel ile oynuyorsun, neden vallahi çözemiyorum.

    yani "maça çalışılmamış, alır geçeriz nasıl olsa diye düşünülmüş vs." de diyemiyorum çünkü ortada ciddi bir plan var, bakıyorsun sahaya bir plan var fatih terim'e ait ki ha keza emre kılınç o hatayı yapmasa maç emin olun 0-0 bitecek. ne karagümrük bize pozisyon verirdi, ne biz atabilirdik, ne de onlar gelebilirdi. ama maç için çizilen plan uygulanamadığında ne yaptık? elimizde ne kadar hücumcu varsa sahaya atıp "ne olursa olsun artık" futboluna döndük, allahtan gol geldi ve pesic o ayağına gelen şansı değerlendiremedi.

    bilmiyorum ben mi yanlış bakıyorum ama sanmıyorum, yaptığımız her şeyi "şundan yaptık" diyebiliyorum belki ancak hepsini birleştirdiğimizde olumsuz taraflar daha ağır basıyor.

    sonuç: bu tarz rakibin bize "merkezi kapatacağını" düşündüğümüz maçlarda ne olursa olsun mostafa 11 çıkmalı ve 90 tamamlamalı. kaçırsın, atamasın, ne olursa olsun. çünkü merkez kapatılıp kanatlardan geldiğimizde en azından ceza sahası içerisinde bu ortalara "vuracak" bir oyuncu olsun elimizde. halil dervişoğlu oyunu merkezden oynamak için ideal santrafor ancak kanat oyunu için değil, bunu anlamamız lazım.

    sonuç 2: oyunun kanada sıkışıp kalacağını düşündüğümüz maçlarda ömer bayram'ın 30'a yakın ortasına ihtiyacımız yok, bunun yerine 3 tane daha temiz orta kesme şansı olan patrick ile çıkalım, ha oldu yapamıyorsak ömer'i de atalım sahaya gerekirse merkez orta sahaya sola deplase olup oradan ikisi birlikte orta kessin ama salt ömer ve 30 orta bu işi çözmüyor maalesef.

    sonuç 3: uzun atacağımız maçlarda "aman halil bize lazım biz uzun topları babel'e oynarız" diye düşünerek ryan babel'i kullanmak artık ne olur ölmüş bir taktiksel düşünce olsun. uzun atmak doğru, halil doğru ancak babel yanlış. herhangi çok uğraşılan bir denklemin sonucunda x 0 olmasına benziyor, tüm kurguyu kaldırıp çöpe atar bu düzen.

    sonuç 4: oğulcan bu tarz maçlarda özel kilit açacak oyunculardan birisi bana kalırsa ve artık nereye koyduysak bu çocuğu onu da alıp kullanma zamanımız gelmiştir.

    sonuç 5: milli aralardan nefret ettiğimi söylemiş miydim?
  • 362
    maçı bu sezon ilk defa izleyemedim, fakat istatistiklere, özetlere vs bakınca bize çok zor gelen bir rakibe karşı çok iyi iş çıkarmışız gibi duruyor. uzun süredir forma bulmayan bir oyuncunun tek pas hatasını (ki %100 gollük değil) çok şık bir tek top ve hızlı çıkarılan bir şut ile değerlendirmişler.

    tek anlamadığım şey bana göre forvette halil tercihi gaziantep ve lokomotiv maçlarında ne kadar doğruysa (hava topunda avantaj kazanamayacağın stoperleri yerden bitirmek) bu maçta da o kadar saçma sapan olmuş. burak-zukanovic son derece yeteneksiz ve atletik olmayan bir stoper ikilisi. sanki oraya diagne'yi koyup ileri adım atmaya korkutmak çok daha rahat bir maç geçirtirdi. neyse geçmiş olsun. bu kadar genç ve maç bitiremeyen bir takımla bile fenerbahçe ve beşiktaş'ın önündeyiz. trabzonspor bu kadar rezil futbol oynadığı sürece şansı her seferinde yaver gitmez, biz de fenerbahçe maçı sonrası ilk 8'deki rakiplerimizin hepsiyle oynamış olacağız.
  • 363
    canlı izleyemediğim, tekrarını izlediğim maç. aslında tek maç olarak bakınca yangın çıkarılacak maç değil. tabi canlı izlesem biraz daha negatif bakabilirdim o anki heyecan durumu ile. ama tekrarını izleyince iki takımın da dönem dönem topu aldığı, az risk alınan dengeli bir maç olmuş. gole kadar rakibe pozisyon vermemişiz bizim de çok ciddi pozisyonlarımız yok, ama gole dönüşebilecek ataklar geliştirmişiz. maç öncesinde de yazmıştım, karagümrük ligde karşılaşabileceğimiz en zor rakiplerden biri. maçın deplasmanda olduğunu, takımın en çok zorlandığı avrupa ligi maçından geldiğini de düşününce çok etkili bir oyun oynamamız mümkün değildi.

    maç sonrası ortalığın yangın yerine dönmesi trabzonspor ile puan farkının 9 olması nedeniyle tabi. bu durum biraz trabzon'un ekstra puanlar alması bizim ekstra puanlar vermemizden kaynaklanıyor. ama bu maçta kazandığımız hatay, göztepe gibi maçlara ve kaybettiğimiz kayseri, alanya maçlarına göre daha iyi bir galatasaray gördüm. takım savunmasını ve geriden çıkışları büyük oranda hallettik gibi. sıra hücumda daha etkin olmakta. bu maçta yorgunluk daha fazlasını yapmamıza engel olmuş bence. kerem, marcao gibi oyuncularda bile ciddi yorgunluk belirtileri gördüm.

    sonuç olarak, bu maçta ortaya çıkan oyun ve skor olağan. 9 puan fark devre arasında olsa ciddi bir fark, ama şu an kapanabilir gözüküyor. takımın oyunu ilerliyor. bence daha iyi oyunlar göreceğiz.
  • 364
    cok kotu oynamadigimiz fikrine katildigim mac. son dakikalardaki karsi karsiya disinda rakibe organize bir gol pozisyonu sansi vermedik ki karagumruk ligin kolay pozisyona giren 4-5 takimindan biri. ayrica diger bir pozitif nokta gecen sene yine 1-1 giden ve ikinci gol icin yuklendigimiz son dakikalarda golu biz kalemizde gormustuk, bu sene en azindan beraberlikle donduk bu garip deplasmandan. sonra o gecen sene kacan bir puan nelere maloldu hepimiz biliyoruz.

    benim icin onemli olan bir diger konu ise macin son bolumunde eger istedigimiz sonuc elimizde degilse, rakibe bu mac kolay bitmez havasini yasatmakti. bunu hem lokomotiv hem de bu macta hissettim. 96-2000 arasi o efsane takimin en buyuk ozelligiydi, eger takim istedigi skoru elde edememisse, son 5-10 dakika rakip buyuk baski altinda ve kendi ceza sahasi icinde oynamak zorunda kalirdi. mac onlar icin bitmek bilmezdi. bu aslinda macin geneli icin psikolojik olarak cok onemli. zira mac nasil giderse gitsin, galatasaray maca bir sekilde ortak olur hissini yavas yavas olusturdugunu goruyorum takimin.

    ayni sekilde son dakikalara onde girdiginde, bu tip bir baskinin olusmasini engelleyen bir takim da sampiyonluk hissi verir. yani rakibin baski yapip, seni bogmasi gereken, tum riskleri aldigi dakikalarda bile topu kalenden uzak tutabilen bir takimsan dogru yoldasin demektir. ben bu galatasaray'dan umutluyum. bu sezon sampiyonluk biraz acemilige kurban gidebilir ama cok guzel bir takim olusuyor.
  • 365
    üzerinde çok durmaya gerek olmayan maç. sezon başından beri kurulan takımın standart sapmasının çok yüksek olacağı aşikardı. şu ana kadar gayet iyi geldik. eksiklikler çalışarak çözülecektir. bu takım çok iyi yolda ve ufak tefek kırılma anları sebebiyle puan kaybetti. uzun vadeli planlamalarda sürekli geriye dönmek geleceği tehlikeye atabilir. sezon çok uzun, seri galibiyetler ve güzel oyun uzakta değil.
App Store'dan indirin Google Play'den alın