bu maç özelinde benim anlamadığım çok şey var.
1 - neden babel ile başladık? tamam; karagümrük bize baskı yapacak, uzun top oynamamız gerekecek, babel'e oynayalım ve sete yerleşerek hücum yapalım düşüncesiydi bu. kabul etmesem bile anlayabilirim belki ancak ryan babel'in sahada ne ofansif ne defansif katkısının olmadığı gün gibi ortadaydı.
uzun oynayacaksak eğer neden mostafa mohamed ile başlamadık? halil sağda oynar mostafa ile uzun atar halil - kerem ile pozisyon yakalamaya çalışırdık ki uzun oynamak için en mantıklı sistemlerden birisi olurdu. bana kalırsa uzun oynayacağımız maçlarda sadece mostafa değil oğulcan da sahada olmalı, en azından babel'e nazaran. çünkü babel ile yapmaya çalıştığımız uzun top atıp top indirme sistemini oğulcan ile de pek rahat yapabileceğimiz gibi oğulcan babel kadar bencil ya da yavaş bir futbolcu olmadığı için şansımız daha yüksek olurdu.
2 - neden emre kılınç ile başladık? buna da tamam; karagümrük'ün kısa pasla çıkma çabasına karşın daha net pres ortaya koyabilecek, biraz daha görev adamı birisini aradık ve emre kılınç olarak karar verdik. ancak bunu kabul de edemiyorum, anlayamıyorum da. kanat oyuncusu olan emre'yi geçen sezon zorunluluktan merkez orta saha kullandık, elinden geldiğince iyi bir performans sergiledi. bugün hangi zorunluluk bizi o bölgede bu pres gücü için emre kılınç'a yöneltti? neden mesela taylan antalyalı düşünülmedi? dinlenmeyse dinlenmiştir çocuk.
rakip çıkarken uygulayacağımız pres gücü için birisini oynatacaksak ortadaki 3 oyuncumuz içerisinde bu bence 1. sırada berkan'ın önde oynaması sistemi olmalı, taylan geride geçen seneki rolünde olur ve bu sıkıntı aşılabilirdi. olmadı mı, aytaç kara'yı neden aldık? aytaç yapardı presi, tek görev olarak ilerde pres yapma görevi verirdik, geriden topu berkan çıkarırdı yine yaptığı gibi ve sıkıntı en azından bu maç özelinde daha aza indirilebilirdi.
3 - oyun planını uygulayamamak. bu maç özelinde kısa pasla çıkmayla uzun top oynamayı birleştiren bir düzende oynadık, yani talimat anladığım kadarı ile şu: pas ile presi olabildiğince kırmaya çalışın, kıramayacağınızı top kaybedeceğinizi düşündüğünüz an merkezde rahat olan marcao - nelsson ya da muslera'ya dönün onlar uzun top oynasın. benim gördüğüm buydu.
uzun top attığımız oyuncu babel, ola ki topu alır ve tutabilirse halil - kerem yaklaşarak hücumu geliştirelim. ama bu da olmayacak bir plandı çünkü kerem babel yüzünden sağda oynadığı için verim veremedi, babel sağa geçti bu sefer de uzun atılan topları alsa bile gerisindeki yedlin'e bıraktı ve etkinliğimiz düştü. şimdi bir plan var ortada, baktığım zaman diyebiliyorum ki "evet bizim planımız bu" ama ağır aksak da olsa işlerken bozup başka bir şeye dönüyoruz. aslında başka bir şeye dönmek de değil, plan aynı ancak ana oyun düzeninin merkezini sol kanattan sağ kanada taşıyoruz. ömer bayram'ın bana göre bu maç özelinde oynama nedeni de bu oyun düzeninin merkezini babel ile birlikte patrick van aanholt'tan daha iyi oynayabileceği düşüncesiydi. "babel topu indirir, ömer bindirmesini yapar, babel ceza sahası içine doğru kayar ve ömer'in ortaları ile gol ararız" düşüncesi ile ömer bayram'ın bu maçta oynamasına cevap bulabiliyorum, e babel sağa geçti ve oyun sağ tarafta dönmeye başladı, ömer ne oldu?
oyun planını uygulayamamaktan kastım bu aslında, sol tarafta oyunu kurgulayıp kerem'in etkinliğini arttırmak için babel'i sağa atıp kurguyu değiştirmek ve neticesinde gole gidememek. ki düşündüğünüzde babel sağa geçtiğinde gole daha fazla gittik gibi görünebilir, en azından en net pozisyonumuz diyebileceğimiz halil'in kafa vuruşu ilk kurguyu değiştirmemizin ardından geldi. e değişen kurgu mu daha iyiydi, ilk çizilen mi? bana göre ikisi de sorunluydu ama neyse, devam edelim.
4 - oyuncu değişiklikleri. ben de dahil bir çoğumuz 2. yarıya babel çıkarak farklı bir düzen ile çıkacağımızı bekledik, girecek oyuncuya göre farklı farklı oyunlar düşündük. mesela ben mostafa ya da diagne girerek (diagne daha öncelikli) halil'i kanada çekerek kanat forvet oynatacağımız bir düzen düşünmüştüm, solda ömer bayram vardı önüne kerem geçmişti, diagne merkez halil kanat forvet, oyun merkezini sola çeker ömer'den orta bekleriz ya da kerem içe kat eder içerde en az 2 oyuncumuz olur, arkadan cica da bindirirse kilidi çok rahat açabiliriz diye düşünmüştüm.
yanılmışım. babel ile devam ettik. yani 2. yarının başında saha içinde ısınırken babel'i gördüğümde "napıyoruz biz acaba?" diye düşündüm, kaplumbağa misali ters dönüp tavana baka baka çözümünü bulmaya çalıştım. işletemediğimiz, çalışmayan bir plan var ve bunun üzerinde durmaya devam ediyoruz. neden? ben bulamadım. yani orta yapsın diye ömer bayram ile oynuyoruz, ortayı kime yapacak? bir kaç kere oldu, galiba ilk yarıdaydı ömer topu almış orta kesecek inmiş dibe kadar, ceza sahasında kimse yok. geri babel'e dönüşü ile birlikte muslera'ya kadar uzanan bir pas silsilesi, çünkü pres yiyoruz çünkü rakibimiz karagümrük ve adamlar doğru alan kapatıp doğru pres yapıyorlar.
karagümrüğün planı da basitti savunmada, merkezi kapatırım kanatlara zorlarım. orta kalitesi zaten düşük galatasaray'ın sorun yaşamam. doğru, maç özelinde en mantıklı plan bu ki zaten kayserispor'da aynısını yaptı bize. ilk yarıyı aynı şekilde oynadıktan sonra 2. yarı neden "orta kalitemizi arttırmamız lazım" düşüncesi ile değişikliğe gidilmedi?
bu plan dahilinde kapalı karagümrüğü açmak için 31 tane orta yapmışız maçta, 11 isabet. karagümrüğün oyun planına göre onları açmak için orta yapsın diye 11 çıkardığımız ömer bayram maç boyu 15 orta denemiş 3 isabet. e bu kadar havadan oynayacağız, girdikten sonra 6/4 hava topu mücadelesi kazanan mami nerede, neden babel oynar?
https://gss.gs/q2R.png bilmiyorum yani anlamıyorum ben. rakip sana merkezi kapatmış, seni çaresiz kanatlara zorluyor orta yapman lazım ama elinde hava topundaki en etkili isim kenarda, sen hava topunda etkinlik yakalamak için tek derdi bitcoin olmuş babel ile oynuyorsun, neden vallahi çözemiyorum.
yani "maça çalışılmamış, alır geçeriz nasıl olsa diye düşünülmüş vs." de diyemiyorum çünkü ortada ciddi bir plan var, bakıyorsun sahaya bir plan var fatih terim'e ait ki ha keza emre kılınç o hatayı yapmasa maç emin olun 0-0 bitecek. ne karagümrük bize pozisyon verirdi, ne biz atabilirdik, ne de onlar gelebilirdi. ama maç için çizilen plan uygulanamadığında ne yaptık? elimizde ne kadar hücumcu varsa sahaya atıp "ne olursa olsun artık" futboluna döndük, allahtan gol geldi ve pesic o ayağına gelen şansı değerlendiremedi.
bilmiyorum ben mi yanlış bakıyorum ama sanmıyorum, yaptığımız her şeyi "şundan yaptık" diyebiliyorum belki ancak hepsini birleştirdiğimizde olumsuz taraflar daha ağır basıyor.
sonuç: bu tarz rakibin bize "merkezi kapatacağını" düşündüğümüz maçlarda ne olursa olsun mostafa 11 çıkmalı ve 90 tamamlamalı. kaçırsın, atamasın, ne olursa olsun. çünkü merkez kapatılıp kanatlardan geldiğimizde en azından ceza sahası içerisinde bu ortalara "vuracak" bir oyuncu olsun elimizde. halil dervişoğlu oyunu merkezden oynamak için ideal santrafor ancak kanat oyunu için değil, bunu anlamamız lazım.
sonuç 2: oyunun kanada sıkışıp kalacağını düşündüğümüz maçlarda ömer bayram'ın 30'a yakın ortasına ihtiyacımız yok, bunun yerine 3 tane daha temiz orta kesme şansı olan patrick ile çıkalım, ha oldu yapamıyorsak ömer'i de atalım sahaya gerekirse merkez orta sahaya sola deplase olup oradan ikisi birlikte orta kessin ama salt ömer ve 30 orta bu işi çözmüyor maalesef.
sonuç 3: uzun atacağımız maçlarda "aman halil bize lazım biz uzun topları babel'e oynarız" diye düşünerek ryan babel'i kullanmak artık ne olur ölmüş bir taktiksel düşünce olsun. uzun atmak doğru, halil doğru ancak babel yanlış. herhangi çok uğraşılan bir denklemin sonucunda x 0 olmasına benziyor, tüm kurguyu kaldırıp çöpe atar bu düzen.
sonuç 4: oğulcan bu tarz maçlarda özel kilit açacak oyunculardan birisi bana kalırsa ve artık nereye koyduysak bu çocuğu onu da alıp kullanma zamanımız gelmiştir.
sonuç 5: milli aralardan nefret ettiğimi söylemiş miydim?