bu hakemin başlığını ben açtım ki salt hakem demem, tanıyanlar bilir. seromoni için çağırdıklarında "ibneler bizi çağırıyor" diyen adamım.
tarık benim çok eski arkadaşımdır. itü işletme mezunudur, 1990 girişlidir, okula girdiği günden beri tanırım, neredeyse. futbolla ilgisi kalecilik yapmasından ve fenerbahçeli olmasından gelir. fakülte takımımın kalecisidir, yani benim kalecimdir. takım kaptanlarının, hocaların böyle bir sahiplenmesi vardır. benim kalecim, benim sağbekim gibi....neyse, itü işletme futbol takımı tarihinin en büyük başarılarında pay sahibidir ama ne itü öğrenci takımına ne de kulüp takımına götürdüğüm biriydi.
ismini de ben taktım;
tacconi. öyle ki, çanakkalede askerken, biri gelip "sen tacconi değil misin" demiş.
bir gün aradı tacconi beni, "kaptan hakemliğe başladım" dedi. el cevap: ben de seni delikanlı bir adam bilirdim lan. devamında da dedim ki "olum sen çok yükselirsin bu işte". şu anda adamın evinde
collina ile fotoğrafı var.
ilerleyen günlerde yine aradı, beni bir maçına çağırdı. gittim, değerlendireyim diye. beni hakem odasına almak istedi, yanımızda diğer hakemler de var. tepkim : benim ibnelerin odasında ne işim var. buz gibi bir ortam tabii. mecbur girdik usta soyunma odasına. hiç tahmin ettiğim gibi değil, ortada ne vibratör var, ne kırbaç. bildiğin soyunma odası.
dediklerimin hepsi çıktı. adam fifa hakemi oldu. ama usta boşuna olmaz bu işler. zamanında ahmet san stad konserleri yaparken ahmet san'ın en yakın adamlarından biriydi. brain may, the cult, metallica gibi adamlara gruplara, rehberlik yapmıştı. kemancı da metallica'nın sahneye çıkması, devamında the cult ve metallica elemanlarının "tekno tekno" diye tutturup 2019'a gitme hikayeleri bombadır.
hem fırlamanın teki olduğu için, hem de ingilizcesi çok iyi olduğu için bu işleri yapabildi. ulan aklıma geldi, o kadar konser oldu bana hiç davetiye ayarlamadı ulan bu ibne hakem.
aradan zaman geçti, tacconi çok başarılı bir profesyonel hayat yaşadı. şu anda önemli bir inşaat firmasının genel müdür yardımcısı.
bu adam fenerbahçeli'ydi, fakülte maçlarına schumacher formasıyla çıkacak kadar. ama eskiden. hakemliğe başladıktan sonra takım falan kalmadı. ben bu adama fener stadında ana-avrat küfür edildiğini de biliyorum, oradaydım. kadıköy'de kafası yarıldığında "benim için sorun yok" dediğini de biliyorum. tam tacconi'ye yakışan tavır. ben olsam ben de "sorun yok" derdim. kusura bakmayın, bakarsanız da umurumda değil, tacconi'nin de değildi.
bu yazıyı okuyanların bir kısmı tarık ongun'un fenerli olduğunu unutmayacak. bunlar için yapabilceğim bir şey yok. bir kısmı belki bana soracak. ama unutmamak lazım, birisi bir forma giyiyorsa onun hakkını vermek için kıçını yırtar. eğer hakikaten karakterliyse. tacconi de hakem forması giyiyor ve hakkını vermek için kıçını yırtıyor.
avrupa ligi yarı final, şampiyonlar liginde bir dolu maç, türkiye liginde bir dolu derbi, fifa ve uefa düzeyinde bir dolu turnuvada maç. bunlar tesadüf olamaz. siz hep cüneyt çakır'ın ismini duydunuz diye tacconi'nin adını hatırlamıyorsunuzdur belki, bu tacconi'nin suçu değil ki.
lugano'yu çok severdi. neredeyse her maçında kırmızı kart görmesini sağlamıştır
tacconi.
ulan be, ilk galatasaray-fenerbahçe maçına atandığı günü hatırlıyorum. feneri kupadan elediğimiz maçın yan hocası olmuş. bir dolu telefon geldi, tacconi yan hoca olmuş diye. direkt aradım tabii. olum bi ibnelik yapma, ağzını burnunu kırarım dedim. cevabı : kaptan ben bu işi sonuna kadar götürmeye kararlıyım, artık takım falan tutmuyorum". fener tribünündeki kombinesini sattı, bir daha da almadı, hakemliğe başladıktan sonra.
geldiğimiz nokta. polis bünyamin ayda 25.000 lira alip trt'de yorumculuk yapacak, işletme mühendisi tarık ongun yapmayacak. belki tacconi bünyamin'den fazla kazanıyordur, bilmiyorum.
(bkz:
futbolun adaleti yoktur)
edit : önemli ve güzel bir detayı yazmamışım. 2006 yazında tacconi beni aradı.
"ne iş abicim, evleniyor musun yoksa" dedim.
"ya kaptan nerden bildin, 9 temmuz'da evleniyorum."
"olum 9 temmuzda bişey vardı lani neydi?"
"dünya kupası finali var kaptan"
"o zaman sana ömür boyu mutluluklar diliyorum, davetiye için zahmet etme. ne işim var a.q. dünya kupası finali olduğu gün düğünde benim"
"kaptan yapma noolur, dev ekranlar kurdurucam, valla"
düğün yaklaşınca aradım, teyid ettim dev ekranları. adam ısrarla, tabii abi diyor. neyse gittik düğüne ki, hakikaten her yer dev ekranlarla dolu. maç saati yaklaşıyor, nikah kıyılması lazım. gittim "olum yarım saat kaldı, hadi. bak deniz kenarındayız, kaptan olarak ben de kıyabilirim nikahı" dedim.
apar topar nikah kıyıldı. apar topar masalar dolaşıldı, taccconi biraz yana çekil tv görünmüyor falan. maç başladı, düğün bitti.
usta böyle bir düğün görmedim ben ya. ne halay, ne çiftetelli.
maçtan sonra zaten herkes zidane'ın kafasını konuşuyordu. bir çok davetli düğüne geldiğini unutmuş, maç bitince mekanı terk etmeye başladı. bombaydı yani.