• 179
    önemli galibiyet.
    şöyle bi teker teker yorumlayayım dedim.
    önce rakip kayserispordan başlayalım:
    shota arveladze: 1-0 geride kurdukları baskıyı erken oyuncu değişiklikleriyle arttırabilirdi, arttırmadı, eyvallah.
    hasan ali kaldırım: hücuma iyi destek veriyor, iyi ortaları var, milli takım kadrosuna girmeli.
    eren güngör: selçuk'a asisti mükemmeldi, zeminin azizliğine uğradı.
    nordin amrabat: çok yetenekli ama tam halı saha topçusu, takım oyununa yatkın değil. quaresma'nın bi alt versiyonu.
    jonathan santana ve cristian riveros: gereksiz iki yabancı transfer. oyuna katkıları çok az.
    sefa yılmaz ve okay yokuşlu: iki süper genç yetenek, inşallah ilerde türk futboluna katkı sağlarlar.
    cem sultan: oyunda bulunduğu kısa süre içinde iyi katkı sağladı, daha erken girmeliydi.

    cüneyt çakır: gözü kapalı maç yönetebiliyor, oyunu hiç germiyor. türkiye'nin en iyi hakemi hakkatten. ama avantaj kuralını daha sık uygulamalı.

    ve galatasarayımız:
    fatih terim: 1-0ken bizimle birlikte izledi maçı. elindeki malzeme sakatlardan dolayı az ama daha çok oyuna müdahil olması gerekiyor. candır.
    fernando muslera: topu oyuna sokma konusunda kendini geliştirmeli.
    tomas ujfalusi: melo'dan daha psiko olduğuna inanıyorum, yaşına rağmen müthiş oynuyor, adam profesyonel.
    hakan balta: geçen seneki balta değil ama biraz daha çalışması şart.
    semih kaya: gökhan zan ve servet çetin'den daha soğuk kanlı, daha başarılı. bu maç ölçü değil ama: iyi.
    emmanuel eboue: bu sene benim açımdan en büyük hayal kırıklığı. hala daha kendini bulmuş değil.
    selçuk inan: attığı gol klastı, onun dışında oyunda daha çok topa sahip olmalı.
    felipe melo: çok çalıma giriyor, top kaybediyor, daha basit oynamalı. o da candır.
    albert riera: gün geçtikçe daha iyi oluyor, türkiye ligini küçümsemiş, yavaş yavaş tempo tutacak o da.
    ayhan akman: arkasında sağlam adamlar olunca, daha rahat daha iyi oynuyor. iyi mücadele etti, ayağına sağlık.
    yekta kurtuluş: bal yapmayan arı, maç eksiği var, talihsiz bir sakatlık yaşadı, inş ciddi değildir.
    johan elmander: kafa golü atmışken söyleyeyim, adam hava topu topçusu değil, ayaklarını daha iyi kullanıyor. her maç ilk 11 oynaması şart.
    aydın yılmaz: hala daha konyaspora gol atan aydın havasında oynuyor. büyük takım kalitesinde bi oyuncu olamadı maalesef.

    olaylı antep mağlubiyetinin ardından takıma tekrar güven kazandıran önemli bir galibiyet, haftaya mersin idman yurdu maçında galibiyet serimizi 2'ye çıkarırız, milli maçlar arasında dinlenip inönü'ye daha sağlam gideriz.
  • 180
    kayserispor deplamanında bu kadar eksikle 2-0 kazanmamız çok önemliydi. hem moral oldu hem de oç. diye tabir edilen kimselerin yönetimi yokken bu takımın her türlü kazanabileceği bir kere daha belli oldu. buradan selam gönderiyorum onlara.

    maçtan gördüklerim madde madde :
    -elmander yine parçaladı. duyduğum kadarıyla 40 derece ateşle oynamış adam. vallahi iyi bulduk bu adamı. aman kaybetmeyelim. ah bir de yanına berbatov, drogba gibi biri geldi mi daha da coşar bu.
    -selçuk vasat bir oyun oynadı ama fırsatçılığıyla bir gol attı. ama bence çok daha iyi olmalı. belki ben hıncallaştım ama daha çok şeyler bekliyorum ondan.
    -ayhan ve semih ise iyi oynadılar. bazen ayhan eski ayhan oldu, semih de bazen bazı hatalar yaptı ama genel olarak iyilerdi.
    -riera diğer maçlara oranla çok başarılıydı. asistini yaptı, çalımlarını attı, savunma ve hücumda da etkiliydi. çok iyi değildi ama gelişme vardı.
    -artık terim de görmüştür ebue'nin asıl yerinin sağ bek olduğunu. aslanlar gibi oynadı orada. sabri'nin yeriner o oynasa sağ bekte çok daha iyi olacak.
    -takımı en önemli sorunlarından birisi olan 1-0'ın üstüne yatma ve rakibi kendine çekme olayı bu maçta da görüldü. çünkü skoru korumaya başlayınca etkili olunan presi yapmıyorsunuz ve rakip rahat geliyor. 2.gol gelmese kayseri gol atabilirdi. gerçi o presi de sürekli yapacak bir takımız yok sanırım.
    -ilk yarı iyiydik. 2.yarının bir kısmında bayağı kötüydük.
    -bu sezon hakemin galatasaray alehine hata yapmadığı ilk maçtı sanırım.

    galatasaray deplasmanda, bu kadar eksikle kayseri gibi bir takıma karşı kazanarak hem şaşırttı hem sevindirdi. inşallah devamı gelir ve ara transfere kadar en az kayıpla gideriz. ki hakem müsvettelerinin çelmeleri olmazsa büyük ihtimalle en az kayıpla da gideceğiz.
  • 181
    keyifli bir maç olmuştur. aslan selçuk ve aslan elmanderin golleriyle keyfimiz tavan yapmıştır. riera bile iyi mücadele etti, ısınıyor takıma yavaş yavaş. ayhan'ı özlemişim sanırım. kadroda adını görünce alırız bu maçı diye ümitlendim, güven veriyor adam hala. melo her zamaki gibi sahanın gladyatörüydü. ujfalusi neredeyse hatasız oynadı. hakan balta ve ebue de her maç daha iyiye gidiyor, günden güne takıma daha fazla katkı sağlıyorlar. semih de iyi bir maç çıkardı, fatih hoca daha fazla şans vermeli diye düşünüyorum.
    günden güne daha kararlı, özgüveni yüksek ve huzur veren bir takım oluyoruz.
    yürüyün be!
  • 182
    yer kabuğu soğumaya başladığından beri kaybetmediğimiz,ilk insandan beri berabere biten, kavimler göçünden beri de 0-0 biten kayseri galatasaray karşılaşmalarının bugün oynanananından çok iyi bir ilk yarı, aynı kötülükte bir ikinci yarı oynayan galatasaray'ımız 3 puanla ayrılmayı başardı. ilk yarıyla ikinci yarı arasındaki bariz farkın tek sebebi yekta-aydın değişikliği mi bilinmez ama kesin olan bir kaç şey var.
    ayhan o kadar da fena oynamadı aslında. hatta iyiydi bile diyebiliriz. semih kaya hata yapmadan oynadı bu da gayet olumlu. yekta'dan gelen haberler kötü. şansımıza sokayım demekten başka çare yok 4-5 ay oynayamayacakmış deniyor. riera da biraz daha etkiliydi geçen maçlara göre. melo ise durgun. kötüydü demiyorum. kendi standartının altındaydı. ebue'nin o eski halinden eser yok şimdi. yıllarca arsenal'de, hazırlık döneminde ise gayet hazır görünmüştü halbuki. elmander, ujfa bildiğimiz gibi. baros formayı biraz zor alır elmander'den. muslera'ya fazla iş düşmedi ama genel olarak beklentilerin altında. dakikasını hatırlamadığım bir pozisyondaki* kararsızlığı az kalsın pahalıya mal olacaktı.
    piyangodan attığımız ikinci hol olmasa çok zorlanabilirdik. maçın kırılma anı o goldü. bir de hoca değişiklik yapmakta biraz gecikti sanki. özellikle ceyhun daha erken girebilirdi.
  • 183
    galatasaray çok değerli bir üç puan aldı kayseri’den. neden değerli açıklayalım.

    birincisi, galatasaray son senelerde bu tarz başarılı anadolu takımlarına karşı, bilhassa deplasmanda, galibiyet alamıyordu. öyle ki, kayserispor’a karşı alınmış olunan son galibiyet 2005-2006 sezonundaydı. bu kısır döngüyü kırabilmek önemliydi.

    ikincisi ve bence en önemlisi, bu kadar eksiğe rağmen, çoğunluğun kayserispor kazanır dediği ortamda buradan net bir galibiyet ile ayrılmak, takımın kaybetmiş olduğu ”winner” özelliğinin yerine gelmesi açısından çok çok kıymetliydi.

    klişe bir laf vardır ya, ”formasını koysan kazanır” diye işte galatasaray bugün bunu herkese gösterdi. eksik de olsa, gedik de olsa galatasaray galatasaray’dır. ve rakipler bunu bilmelidir. son senelerde bu mesajı rakiplere veremeyen bir galatasaray vardı sahada ancak fatih terim’in gelişiyle beraber bu da değişti ve yavaş yavaş galatasaray eski kimliğine bürünmeye başladı.

    fatih terim’in sahaya sürdüğü kadro gayet akıllıcaydı. özellikle semih kaya’ya hocanın şans vermesi, galatasaray’ın kendi serdar aziz’ini yaratabilmesi açısından önemliydi. sezon başından beri gördüğümüz üzere, formda olan oyuncuya daima şans veriyor fatih hoca. birnevi forma verilmiyor, alınıyor. sırasıyla önce servet ardından da gökhan zan bu formayı kaybettiler. sakatlık yahut performans düşüklüğü, bu çok önemli değil. önemli olan o formayı kaybetmiş olmaları. gökhan zan, formayı kaptıktan sonra başarıyla oynadı haftalarca ve sakatlık sebebiyle görevi semih’e devretti. semih’te bugün hatasıza yakın oynadı. muhtemelen bu formunu(antrenmanda sergileyeceği performans da buna dahil) sürdürdüğü müddetçe de formayı bırakmayacaktır.

    bir diğer önemli nokta haftalardır eleştirdiğimiz riera ve eboue’nin gayet başarılı bir oyun ortaya koymuş olması. riera, galatasaray’a geldiğinden beri belki de ilk kez adam eksiltip sıfıra indi ve orta açtı. o pozisyon belki gol olmadı fakat galatasaray rakip kalede tehlikeli atak buldu. riera şu anki galatasaray’da kilit noktalardan biri. yaratıcı özelliğini mutlaka sahaya yansıtmalı. çünkü galatasaray’ın buna ihtiyacı var. ilk golün asistini yapmış olması da bu açıdan çok önemli. takıma katıldıkdan sonra oynadığı en iyi maçı olabilir riera’nın kayseri müsabakası.

    eboue ise sağ bek dışında hemen her mevkide forma giydi galatasaray’da. ancak oynadığı mevkilerin neredeyse hiçbirinde başarılı olamadı ve takıma zarar verdi. ancak bugün bambaşka bir eboue vardı sahada. maç boyunca amrabat’ı kontrol etmesinin yanı sıra, hücuma verdiği destek ile de galatasaray’ın hücumda var olmasını sağladı.

    fatih hoca kayserispor’u çok iyi analiz etmiş. kayserispor, şota’nın önderliğinde pasa dayalı bir futbol oynuyor ve çoğunlukla oyunu defanstan kuruyor. özellikle kale vuruşlarında kalecileri topu dikmeden, stoperlerine pas olarak aktarıyor. bunu çözen fatih hoca, rakip yarı alanda baskı uygulayarak kayserispor’un oyun kurmasına engel oldu. bu da kayserispor’un topu havaya kaldırmasına ve top kaybı yapmasına sebep oldu. bunun yanı sıra, rakibin belki de tek hücum silahı olan amrabat’ı yekta ve eboue ile kapatarak, amrabat’ın etkili olmasını engelledi. hal böyle olunca, kayserispor hücumda etkili olamadı.

    tabi elmander’e de ayrı bir parantez açmak lazım. ileride inanılmaz mücadele ediyor ve galatasaray’ı hücumda tutmaya çalışıyor. hava toplarının çoğunda takımına faul kazandırıyor ve tüm bunların yanı sıra golünü de atıyor. bugün de hasta hasta sahaya çıkmış. gerçekten mücadelesi takdire şayan.

    unutulmamalı ki, galatasaray’ın diğer kilit adamları engin ve kazım sakatlıktan çıkıp yeniden forma giyecekler. işte o zaman, en azından ocak ayında yaratıcı bir oyuncu takıma katılana kadar, galatasaray çok daha iyi bir görünüme sahip olacak.
  • 184
    tek tek saymaya gerek yok. takim olarak bugün iyi oynadik. hem savunma hem de hücum da iyi i$ler yaptik. daha önce de söylemi$tim, amrabat ve gökhan ünal a dikkat edelim, bu maçi 2-3 farkli aliriz. zira 9 ki$i iken bile 11 ki$iye kar$i di$ e di$ mücadele veriyoruz. kayseri amrabat tan cok fazla $ey bekliyor. onunda yetenekleri sinirli hali ile. bugün kazanmak için pek bir $ey yaptiklari söylenemez. tabii ki burada önde yapilan presin büyük rolü var. orta saha da çokça top kaptik.

    netice itibari ile iyi oynadigimiz bir maç tan 3 puan ile ayrildik, mutluyuz. darisi diger haftalara..
  • 185
    kayserispor | galatasaray maçının ardından : 1 : yapısal gelişim devam ediyor. takım, dünya standartlarında enerji harcayarak bitiriyor her maçı,sene başından beri istisnasız her maçta böyle ki bunu colin kazım'ın bile her maçta kendine bekiyle arasındaki mesafeyi takımın savunma için birinci bölgeye çekilmesiyle kapatmasından örneklendirebiliriz. 2 : savunmada amansız bir pres yapmaya çalışırken hücumda pas futbolu oynamaya çalışıyor takım ve savunmanın cesurca orta sahaya yaklaştığı her dakika bunu başarılı bir şekilde gerçekleştiriyor. bazen ilerde kaybedilen toplarda geri kaçan savunma nedeniyle bu oyun süreklilik kazanamıyor ama takımın güzel futbol oynama isteği,topu yerde tutma isteği son derece çağdaş. 3 : savunmanın bu dizilişi önümüzdeki dönem için bence en ideal diziliştir ki galatasaray bugün arda turan'dan sonra türk futbolunun tahtına müthiş bir merkez savunma oyuncusu çıkarmak üzere. semih kaya, bülent korkmaz'lı dönemde oynanan bir ibb maçıyla birlikte bir kez daha yaşı ve tecrübesine oranla son derece akılcı ve çarpıcı bir performans ortaya koydu. şaşırtıcı bir şekilde altyapıdan pozisyon bilgisi hemen hemen tam bir şekilde yetişmiş,hamleli,ayağına hakim,rakibin hücum presi altında sakin ve paslaşabilen yerli bir john terry adayı. terim'in onun gerçek performansını görmek için sol değil de sağ stoperde kullanması ve eboue ile kademe ilişkisine girmesini istemesi son derece zekice kurgulanmış bir teknik direktör hamlesidir bence. 3 : takımın ikinci yarı özellikle 50-70 arasında topu ayağında tutamamasının birincil nedeni sahada yeteneğe ihtiyaç duyulduğu anlarda bu yeteneğin kısıtlı olmasıydı. 50- 70 arası maç defalarca krize girdi ve krize giren maçta çıkış yolunu gösterecek bir oyuncunun olmaması savunmayı ve hücumu tek blok halinde geriye itti. geride hapsolan savunma kadronun henüz birbirini ezberlememiş olmasından dolayı sürekli topu ileri vurmak zorunda kaldı ve takım büyük nefes tüketti bu sekansta. imdada yetişen selçuk golü -ki bence golün yarısı elmander'indir- takıma biraz nefes alma şansı kazandırdı ve kayseri'nin fişini hepten çekti. elmander çok başarılı ve rakip savunmayı gezdiren bir oyun oynadı bugün ve ben baros'la ikisinin özellikle beşiktaş maçındaki performansını merak ediyorum. 4 : galatasaray devre arasında yapılacak bir santrfor ve bir de golcü bir sol kanat transferiyle( podolski tarzı) terim'in 2. kez avrupa zirvelerinde uçuracağı bir takım olabilir ki beklenen de budur. bu takımın ihtiyacı devre arasına kadar mümkünse puan kaybetmeden gitmek ve biraz yetenek pompalamak. 2. yarı ligi altüst edebilecek bir potansiyel net bir şekilde ortada..
  • 186
    şu maçta pis oyunlarla 4-2 yenilsek kimse yadırgamazdı. yani yadırgasak da değişen bir şey yok o açıdan... diyeceğim o ki adam gibi bir hakem olduktan sonra tokatlayamayacağımız takım yok bu ligde...

    satılmış federasyon iki hafta baltaladı bizi, sonra da gönlümüzü almak için verdi cüney çakır'ı, nasıl da çaktık kayseri'ye...

    ha bu oyunu görsek ne olacak görmesek ne olacak? elimiz kolumuz bağlı izliyoruz işte...
  • 188
    bana göre nihayet 3-4 sezondur kazanılması gereken bir maçı bu şartlarda kazandık. artık geleceğe çok daha güvenle bakabiliyorum. servet in cezalı olması, gökhan ın sakatlığı sırasında aklıma gelen tek düşünce "haydi semih" düşüncesiydi. sadece yekta yı unutmuştum onun da sakatlığına çok üzüldüğüm maç olmakla birlikte kendisine geçmiş olsın dileklerimi iletir 2. yarıda kendisini bomba gibi görmek istediğimizi bu satırlara yazarım.

    (bkz: şimdi onlar düşünsün)
  • 190
    kayserispor – galatasaray : 0-2 travmadan kaçış

    travmadan kaçış, çıkış artık siz ne derseniz. son üç haftada sürekli hakem hatalarına maruz kaldı galatasaray. geçen hafta olanlar ise hata değil hakem yanlışlarıydı. kendi sahasında yenilmiş, iki oyuncusunu kırmızı kartla, 2 oyuncusunu da sakatlık sebebiyle kaybeden takımın travmaya girme olasılığı çok yüksekti. kayseri’yi yenerek çabucak bu sorundan kurtuldular. büyük takım olduklarını gösterdiler.

    semih kaya, ayhan akman bu sezon ilk kez oynadı sanırım, bir de yekta ilk kez ilk onbir çıktı galiba. üç oyuncu değiştirmek önemlidir. hiç kimse yerini yadırgamadan, maç eksiği falan bahanesine sığınmadan oynadı.

    takım yine aynı şekilde ileride baskı ile kazandığı topları hızlıca kaleye gitme yolunu seçti. becerilemiyor olması yanlış olduğunu göstermez ki, bir çok defa başarılı da oldu takım. mesela ikinci golde. son haftalarda en çok şikayet ettiğim şey hakemlerin galatasaray’ın presini yanlış faullerle kesmesiydi. bugün bu olmayınca sonuçlarını aldık.
    takım her geçen gün iyiye gidiyor, yeni bir şey öğreniyor. yeni bir takım olmanın getirdiği sıkıntıları yavaşça ve sağlam şekilde açıyor. oyuncular birbirlerini tanıdıkça oyun güzelleşiyor, sonuç almak kolaylaşıyor.

    sadece takım kendiliğinden geri çekildi. fatih hoca kenarda çıkın çıkın diye bağırmaktan yoruldu. bağırdığı adamlar ujfa ve ayhan’dı. birine takımı ileri itsin diye, diğerine takımı ileri taşısın diye. olmadı bir türlü. ikinci gol zamanında geldi. haydi cimbom haydi cimbom haydiiiii, tam zamanı tam zamanı şimdiiiiii…

    her maç yeni bir şey öğrenmesinden bahsediyorum, takip edenler bilir. hatta hangi maç yazısındaydı hatırlamıyorum, fatih hoca yakında takıma duran top organizasyonu da öğretir demiştim, bugün öğrettiğini gördük. sadece golde değil, gol olmayan birkaç duran topta farklı taktikler denediler. çalışılmış belli.

    oyunculara tek tek bakmayı sevmem ama bugün için semih kaya’dan bahsetmek gerek. ilk maç, tek maç. değerlendirmek için biraz erken aslında. ama görünen köy de klavuz istemez doğrusu. hep söylediğim gibi futbolcuya şans verilmez, futbolcu kendi alır. iki stoperin yokluğunda fatih hoca formayı semih’e verdi. pekala çağlar’ı sol bek koyup balta’yı stoper oynatabilirdi. iki takoz stoper servet ve gökhan kadar olmasa da hoca semih’e güveniyor anlaşılan. hocaya “daha önce neden semih oynamadı da bizi kazmalara mahkum ettin hocam?” diye sorabiliriz tabii. cevabı biliyorum. hoca genç bir oyuncuyu kritik bir yerde oynatarak risk almak istememiştir, mecbur kalınca da o riski aldı işte.
    semih çok ekstra işler yapmadı ama nerede duracağını, nerede nasıl müdahele edeceğini bildiğini gösterdi. oyunun sonlarına doğru onsekiz içinde topa tam vuramadı, top havada falso alıp yay üzerine düştü. olur öyle, bülent korkmaz en iyi zamanlarında bunlardan çokça yapardı.
    bir de dikkatimi çeken şeylerden biri; ilk devre bir ofsayt atışını ujfa semih’e kullandırttı. normalde takımın papazı öyle topları çaylağa bırakmaz. ujfa maçtan sonra attığı twitle de “i'm happy for semih...he did a great job...!!!” semih’e destek verdi. evet bu çocuk hakikaten genç semih. sanırım ujfa her hafta kazmalara altyapı hocalığı yapmaktan sıkıldı, hiç değilse genç birine öğretirim diyordur.
    sanırım bundan sonra semih ile ujfa’yı göreceğiz stoper olarak. inşallah büyük bir hata yapmaz ve inşallah sakatlık belası yaşamaz semih kaya. fotomaç’a bir şampiyonlar ligi maçından sonra “kaya gibi cimbom” manşeti attırır inşallah, allah yardımcısı olsun.

    eboue de hala bir tutukluk var, kafası başka yerde gibi. henüz takıma uyum sağlayamadığı belli oluyor. yine de bugün bildiği, sevdiği yerde, sağ bekte oynadı. ilk devre bindirmeler de yaptı, ikinci devre takım geride kalınca çıkmadı. sağ bek oynatılıp takıma uyum sağladıktan sonra joker olarak istediğin yerde oynatırsın, öyle bir oyuncu. fatih hoca sırayla gidiyor, sıra yakında ona da gelecek.

    elmander. maç devam ederken ve sonrasında baktım da herkes hakan şükür’e benzetmiş. sahada verdiği mücadele ve attığı gol ile hakikaten benziyor. hele bir de 40 derece ateşle oynadığını duyunca, fedakarlık denen şeyin, takım aidiyeti denen şeyin, takımdaşlık denen şeyin galatasaray’a geri geldiğini söyleyebiliriz. johan, sen böyle oyna bu taraftar seni sırtında taşır.

    ayhan. elinden geleni yaptı. oynamadığı için salmadığı belli. 77’liymiş ayhan. 34-35 yaşında yani. orta sahada ilk onbir değilse de sonradan oyuna alınabilecek bir oyuncu olduğunu gösterdi. rakip onsekizin solunda adamla birebir kaldığında geçemedi, ah benim gençliğim nerde demiştir muhtemelen. sorumluluk almaktan kaçınmayan, topa basan, pas yapan, aldığı topları genellikle olumlu kullanan adamları hep sevmişimdir, ayhan da bunlardan biri. kendisini ilk onbirde görünce fatih terim’e inancını kaybedenler, galatasaraylılığını askıya almak isteyenler çıkmıştır mutlaka. cevabı sahada verdi ayhan.

    eskiden valla daha güzeldi. her şeyi bilen iyi aile çocukları ilgilenmezdi futbolla. yine topçuya, hocaya, başkana, gazeteciye küfür vardı ama kimse taraftarlığı askıya almaktan bahsetmezdi.

    maçın en ilginç olayı. ömer şişmanoğlu’nun melo’ya attığı çalım. bize geldiği günden beri melo’nun değil böylesini, çalım yediğini görmemiştim. ömer müthiş bir bacak arası yaptı melo’ya.

    cüneyt çakır ve yardımcıları bahattin duran ve tarık ongun. bu kadro dünya futbolunda isim yapmış bir kadro. gittikleri maçlarda yüksek puanlar alarak dönüyorlar. bu yaz 2 ay kolombiya’da kaldılar. fifa düzeyinde dersler aldılar, testlere girdiler ve u21 dünya kupasında maçlar yönettiler, biri de açılış maçıydı. geçenlerde barnebeu’da real’in bir golünü yanlış kararla ofsayt diye saymadılar ama o yanlış kararı veren bu kadrodan değildi, mustafa eyisoy, tarık ongun’un yerine gitmişti, yanlış bayrağı o kaldırdı.
    türk futbolunda sanırım kendisini en çok geliştiren adamdır cüneyt çakır. milli takım dahil bütün takımlarımız geriye giderken cüneyt çakır ve ekibi hep ileri gitti. birkaç yıl önceye kadar çok kötü maçlar yönetiyordu, şimdi ise maşallahı var.
    son üç haftadır hakemlerden çok çeken galatasaray’ın, gördüğü çalan ve doğru gören bir hakem oldukça nasıl oynadığını gördük.

    gözünü düşmanlıklar bürümüş bazı galatasaraylıların bile geçen haftaki hakem rezaletini göz ardı edip takıma, hocaya çakmaya çalıştığı bir ortamda takımın cevabı tam anlamıyla kapak oldu.

    bir de yekta sakatlanmasaydı iyiydi, geçmiş olsun.

    *
  • 192
    maç öncesi herkesin olduğu gibi benim de kafamı kurcalayan asıl konu kadroydu. zira hepimizin bildiği gibi servet ve sabri kırmızı kart cezalısı, ek olarak geçtiğimiz haftaların düzenli 11 oyuncularından gökhan zan, engin ve kazım sakatlığı dolayısıyla oynayamayacaklardı. kayseri gibi zor bir deplasmana son maçta yaşanan olayların moral bozukluğuyla gittik. fatih hoca olabilecek en mantıklı ve doğru kadroyla çıkmıştı bu maça bana göre. bunu öncelikle şu şekilde açıklayayım;

    fatih hoca artık 9. resmi maç itibariyle galatasaray’a nasıl bir oyun oynatacağını göstermiş durumda. zorda kalmadıkça da kadroyu bozmuyor, ki sonuna kadar katılıyorum. gerçi bunun maçla alakası yok çünkü zorunlu bir bozulma var ortada. neyse konumuza dönelim. normal kadromuza göre değişiklikler şöyle : sabri yerine eboue, gökhan zan yerine semih kaya, engin yerine ayhan, kazım’ın yerine yekta. o yüzden konuya tek tek oyuncuları yazarak ilerlemek istiyorum.

    eboue’nin geldiğinden beri tatmin etmeyen performansı ancak ilk defa sağ bek’te ilk 11 başlayacak oluşu önemliydi. eboue geldiğinden bu yana sol açık, sol bek, sağ açık, sağ iç ve sağ bek oynadı. ancak hep oyun içerisinde pozisyon kaydırması ya da oyuna sonradan dahil olarak yaptı bu görevleri. amrabat gibi kuvvetli ve hızlı bir açık karşısında bana göre görevini çok iyi yerine getirdi. amrabat dönem dönem daha etkili olabilmek için hem kanat değiştirdi hem de göbeğe kaydığı dakikalar oldu. zaman zaman bindirdi. sabri kadar hızlı olmasa da doğru zamanda doğru çıkışlar yaptı.

    gecenin en merak edilen performansı semih’indi. en son 2009’da galatasaray formasıyla resmi bir maça çıkan semih’i, genç bir stoper kazanma heyecanımızla izledik. servet’in bilindik sıkıntıları, gökhan’ın sakatlık belası yüzünden semih’e galatasaray’ın büyük ihtiyacı var. demek istediğim o ki, ujfalusi gibi tecrübeli bir adamın yanında semih gibi bir adam oynasın, gökhan ve servet ise bekleyecekse arkasında beklesin. fatih terim’in kadroyu bozmama stratejisinden dolayı da bu semih adına büyük şanstı. bence bu görevi layıkıyla yerine getirdi. ujfalusi ile tam bir uyum içerisinde oynadı, mental ve fizik olarak hazır göründü. müdahaleleri ve tercihleri olumluydu. semih’in tek şanssızlığı önümüzdeki hafta milli maç arası olabilir. umarım bu maçtaki performansını hafta içi de devam ettirir ve mersin idman yurdu maçında sürdürür; bu şekilde de milli maç arası formayı kimseye vermez. maç sonrası fatih hoca da zaten bu minvalde bir şeyler söylemiş.

    ayhan ve yekta ise kadronun en önemli isimleriydi. kazım ve engin’in sergilediği futbolu yerlerine gelecek isimlerin ne kadar oynayabileceği en büyük soru işaretiydi ve maçın anahtarıydı bence. ilk olarak ayhan’ın performansı muhtemel melo ve selçuk’un da oyununu birebir etkileyeceğinden takım için önemliydi. bence ilk yarıda iyi bir top oynadı. pasa girdi, mücadele etti, pres yaptı. 39. dk’da takım golü bulunca, 2. yarı açıkcası 70. – 75. dk civarında sercan ile bir değişiklik olabileceğini düşünüyordum. böylelikle yorulan ayhan’ın yerine o bölgeye yekta’yı çeker, kanatta ve hücumda sercan ile hareketlilik kazanabilirdik. nitekim 2. yarı kayseripor 71. dk’da selçuk’un golüne kadar inanılmaz bir baskı kurdu üzerimizde. gol öyle bir zamanda geldi ki; her ne kadar şota, hücuma yönelik iki değişiklik yapsa da fiş çekildi. ayhan sağolsun elinden geldiği kadarıyla 35 yaşında mücadelesini vermiştir. ancak bu oyunu yanındaki selçuk ve melo’ya borçludur. sahada ben fazla kaldığını düşünüyorum. yerine giren emre’de zaten 5 dk oyunda kaldığı ve oyun düştüğü için fazla yorum yapamıyorum.

    yekta ise sağ kanatta her ne kadar kazım kadar etki edememiş olsa da bence ilk yarı başarılıydı. en azından sırıtmadı. yekta’nın oyuna neler kattığını, için için patlayan güzel kardeşimiz aydın oyuna girince anlamış olduk. sakatlığı yüzünden oyundan alındı yekta, umarım önemli bir şey yoktur. benim tercihim bu zorunlu değişiklikte sercan olurdu.

    tabi bu eksikleri dolduranların dışında artık kötü performansı yavaş yavaş tepkilere sebep vermeye başlayan riera’nın oyunu da merak konusuydu. bana göre şimdiye kadar oynadığı tüm maçlardan daha istekli, daha çok top isteyen, risk alan bir top oynadı. ilk golde kullandığı duran top, haneye asist olarak yazıldı. bu adam çizgiyi çok seviyor. çizgide balta’nın* bindirmeleriyle, verkaçlarıyla daha etkili olabilir bence, ki aslında balta her geçen gün bu yönde oyununun üzerine koyuyor. sezon başında beşiktaş dedikoduları çıktığında bizim için büyük kayıp olur demiştim, yerine sol bek alınsa bile hakan balta her zaman kadroda tutulması gereken önemli bir adam.

    muslera’nın her maç bir olayı var. bu maç gol yemeden bitirse de 1 pozisyonda yanlış çıkışı, 1 pozisyonda topu kötü bölgeye uzaklaştırması ve 2 kere de taça yolladığı degajı vardı. sanırım maçın içinde oldukça daha iyi olan bir yapısı var bu adamın. yani ne kadar baskı yersek o kadar oyuna tutunan. daha iyi olacaktır inşallah, olsun. uzun yıllar ihtiyacımız var.

    maçın adamı 40 derece ateşle oynayan elmander. 11 km koşmuş. ateşi olmasaydı muhtemelen 2. yarıda ceza sahasına sağdan girdiği pozisyonu da atardı. hakan şükür’ü görmeye başladım, yanına sercan da arif olur inşallah. gerçi baros da var. maşallah diyelim devam edelim.

    selçuk’tan biraz daha iyi bir performans bekliyoruz hepimiz. takımda orta sahadan topu son bölgeye köprüleyecek bir topçuya ihtiyacımız var. bunu güzel kardeşim cagsoy çok uzun zamandır söyluyor. selçuk o kişiye biraz evrilebilse takımda orta sahada yaratıcılık problemi biraz çözülebilir. bilemedim şimdi. attığı golde elmander’in inadı sayesinde top oyunda kaldı, eren’in hatası sonrası düzgün vuruş. gol sevincinde arkadan gelen melo’nun çelmesi ( ya da tekmesi ) efsane. melo her hafta ayrı anormallik yapıyor ama adamı seviyorum. bugün bir pozisyonda amrabat ayhan’a çok sert girdi, cezayı melo kesti. her yazıda adamın pozisyon almasını, düzgün ayağını, vucüdunu kullanmasını anlatıyoruz zaten. kaldığı yerden devam, yani en klişesinden melo bildiğimiz gibi. ujfalusi ise başka bir reyiz. semih’le tüm hafta ilgilenmiş, maç boyu da devamlı konuştu. zaten gökhan’la da konuşuyordu. gökhan’ın yaşı var bir yere kadar ama semih paçasından ayrılmasın reyizin. hatta mümkünse aynı odada kalsınlar.

    takım genel olarak topa sahip olmaya çalıştı maçta. ilk yarıda bunu başardı. topu kaybettiği anlarda baskıyı koydu, kazandı. ikinci yarıda da kayserispor, 2. golü yiyene kadar bunu iyi yaptılar. gökhan ünal’ın sakatlanıp çıkması bence hesaplarını bozdu. gerçi sonrasında ömer 2 pozisyon buldu ama değerlendiremedi. kayseripor, amrabat’a sahip olduğu için çok şanslı. okay büyük oyuncu olacak.

    9. hafta itibariyle; 5 galibiyet 2 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz bulunuyor. 15 atıp 9 gol yemişiz. 17 puan toplamışız. iç sahada 3 galibiyet ve 1 mağlubiyet almışız. bu mağlubiyet hepimizin malumu geçen hafta kıyıldığımız gaziantepspor maçı. attıpımız 9 gole karşılık 6 tane yemişiz. (4ü geçen hafta) dış sahada ise 2 galibiyet, 2 beraberlik ve 1 mağlubiyetimiz var. 6 gol atıp 3 yemişiz. geçen sezon ise toplamda, 4 galibiyet, 1 beraberlik ve 4 mağlubiyet almışız. 12 atıp 12 yemişiz. 13 puan toplamışız. iç sahada 2 galibiyet ve 2 mağlubiyet alırken, attığımız 6 gole karşılık 7 gol yemişiz. 6 puan toplamışız. dış sahada 2 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyetimiz var. yine 6 gol atmış, 5 gol yemişiz. bu sezon 9. hafta itibariyle en az gol yiyen 4. takımız. (tabi bizimle beraber 2 takım daha var ve henüz 7 gol yemiş fb oynamadı) bu istatistiklerin bize söylediği çok net bir şey var. o da bu takımın zor gol yiyen bir takım haline gelmeye başladığıdır. defansı öğrenen takım kazanmayı daha kolay öğrenecektir. uzun lafın kısası defansını doğru yapan takım daha kolay kazanır. oyun karakterimiz, takımdaşlığımız her geçen gün daha iyiye gidiyor. doğru yoldayız. allah bozmasın.
  • 193
    oynanan futbol, kadro yapısı ve bu sezon çok oynama şansı bulmayan oyuncuların iyi olması sevindirse bile yekta'nın sakatlanmasıyla maçın sonucunun ve oynanan futbolun bi' önemi kalmadı benim için. herkesin beğendiği ya da sevdiği bi' oyuncu vardı. melo misal en sevilen adamlardan biri. benim en sevdiğim adamsa yekta. beğenirsiniz beğenmezsiniz, eleştirirsiniz ya da geçen sene ne yaptı diyebilirsiniz. herkesin futbol anlayışı bir değildir sonuçta. yekta bende özel biri. içimizden çıkıp galatasaray futbolcusu olan tek isim olması dolayısıyla belki öyle ama seviyorum. her ne kadar bu sezon oynamasa bile, bundan sonra da uzun bir süre oynamayacak olsa bile yekta bizim için önemli bir oyuncu.

    geldiği günden beri yanlış yerde oynatıyoruz bu adamı bir de. sürekli kanatlarda denedik ama aslında orta saha oyuncusu! bu maçta da kanat başladı ama içeriye daha çok girdi ve içerde de iyi işler yaptı.

    bir şeyi unutmamalıyız ki yekta sahadaki bizdir! bundan sonra da öyle kalır umarım.

    semih'in oynadığı futbol mest etti. bundan sonraki süreçte daha fazla forma şansı bulur umarım. o bizim bülent korkmazımız olmalı!
  • 197
    geleneksel bayram temizliği nedeniyle hanımın elinden zar zor 16.40 gibi kurtulup da izlemeye başladığım, izlemeye başladıktan hemen sonra elmander' in golü gelince de hanımın zamanlamasına hayran kaldığım maçtır. tabi bunda ilk denediğim linkin anında açılmasının da payı büyük.
    uzatmaya gerek yok, yazılması gerekenler yazarlar tarafından fazlasıyla yazılmış. yalnız bir noktada bir lafım olacak; bazı arkadaşlar ikinci gelen golün "şans golü, bala göte gol, bedava gol" olduğunu, bu gol gelmemiş olsa maç içinde işlerin kötüye gideceğini yazmışlar. diyeceğim şu ki; biraz da biz atalım bala göte gol. başka takımlara baktığımızda maşallah bütün golleri bu şekilde. az bi şey de bizim olsun, sorun olmaz.
    edit: imla.
App Store'dan indirin Google Play'den alın