• 525
    fenerbahçe stadında her zaman gördüklerimizle başladı olaylar. hepimiz biliyoruz değil mi? taraftarımızı, futbolcularımızı tahrik edecekler, saldıracaklar, sinirlendirecekler, dengemizi bozmaya çalışacaklar. hep gördük bunları.
    ne bir ceza alacaklar, ne de uyarı. hatta asla tam yansıtılmayacak orada yaşananlar.

    bir maç taraftarın oturduğu koltuklara hayvan pisliği koyarlar, başka maç hasan şaşın kafasına yumurta atarlar, başka maç mondragona bomba atarlar, bir başka maç geretsin yüzüne çakmak atarlar. ve daha hatırlayamadığım bir çok şey. bunlar artık orada normal.

    ancak dün olanlar bence çok farklı. bu güne kadar olanlar hep spontaneydi sanki. ama dünkülerin iyice çalışılmış, mizansen haline getirilmiş ve oynanmış olmasından fena halde şüpheleniyorum.

    baksanıza, galatasaray fenerbahçe rekabetiyle en ilgisiz olması gereken fenerbahçeli cristianın yaptıklarına. adam türkiyeye geleli daha ne kadar olmuş ki. ama bizim en çok sevdiğimiz, fenerbahçelilerin en nefret ettiği futbolcu ardaya bulaşıyor. çok iyi öğretmişler ardanın karşılık vermeden duramayacağını. hiç kızmayın ardaya, profesyonel, sakin olması lazım falan diye. adam ben galatasaraydan başka takımda türkiyede oynamam diyor, ne profesyoneli. tam bizim gibi. herhangi birimize yapılsaydı kaçımız sakin kalabilirdik acaba.
    ayrıca arda, asıl sakin kalması gereken yerde, yani sahada sakin kalmayı becerebilmiştir. sahada da o kadar tahrik ettiler ki. yine cristian her pozisyonda tokat attı ardaya hakemin gözünün önünde. yine de çakmadı yumruğu kaptan. gerçi maçtan sonra duvarları yumruklamıştır sinirinden tahmin ediyorum. niye iyi top oynamadım, niye bu tuzağa düştüm diye.
    ardaya yapılanlar, çalışılmış, önceden provası yapılmış tahriklerdi.

    sonra hakem. maçın başında yardımcısının kafası yarılmış, kan içinde kalmış. ve adam maçı oynatmakta sakınca görmemiş. 10 dakika geç çıkmış sahaya. ama protesto için falan değil. yardımcının tedavisi yapılmış, iyi misin demişler, iyiyim deyince çıkmışlar sahaya. bu kadar.

    normalde, böyle bir durumda hakemler fenerbahçe aleyhine dönerdi. sadece amatör kümede, hakem, korkusundan seyircisi fazla olana yardım eder. ama bizim meşhur, önüne gelen futbolcuya fırça çeken, hizaya sokan bünyamin gezer korktu yahu. ne oldu hocam, ardayı senin istediğin yerden sahaya çıkması için iteklerden çok delikanlıydın. kafası yarılan yardımıcının gözünün önünde keitanın kafasına cisim geliyor, ne bünyamin gezer ne de yardımcı hiç bir şey yapmıyor. anons, fenerbahçe kaptanını çağırıp uyarı falan yok. ne var o pozisyonda keitaya sarı kart. sen hakem olarak, yapman gerekeni yapsan keita saha kenarına kadar koşmaya gerek duymayacak.

    özellikle kasımpaşa maçında iyi anlamış fenerbahçe, keitanın sinirlendiğini. sürekli üzerine oynadılar. tutma, çekme, tekme, itme, küfür ne varsa delikanlılık raconunda olmayan yaptılar. hem de kim tarafından, anlı şanlı, bu ülkenin gördüğü en kariyerli futbolcu roberto carlos tarafından. ben de maçtan önce büyük cesaret demiştim, keitanın karşısına carlosu koymak. meğer işin hesaplanan kısmı başkaymış, futbolla bir ilgisi yokmuş, carlosun faydalanılan tecrübesinin.

    adamlar elanoya bile bulaştılar arkadaş ya. hem de adam sandığımız gökhan gönülle. vay be. eğer elano değil lincoln olsaydı, o da görmüştü kırmızıyı.

    bu kadar şey içinde lugano temiz kaldı dün. o da baros olmadığı, nonda onu rahatsız edemediği için. yoksa hepimiz tanıyoruz luganoyu.

    (bkz: organize işler bunlar)
  • 572
    tam bir istanbul beyefendisi olan musiki sanatcisi ercan saatci bu mactan bir iki gun sonra fb tv‘de katildigi bir canli yayin oncesi sunucuya program baslamadan once “nasil s***ik ama galatasaray’i” demis ortalik karismisti.

    ayni zat bahsi gecen olaydan 1 bucuk yil once de kosesinden galatasaray’a o sari ile kirmizi arasindaki yesil rengi cikaramadim diyerek alenen pkkli imasinda bulunmustu. donemin genel yayin yonetmeni ertugrul ozkok’un damadi olmasindan mutevellit bu arkadasa hurriyet gibi tarafsiz olmasi gereken sedat simavi’nin mirasi turkiye’nin en cok okunan gazetelerinden birinde kose verilmis oradan fanatiklik kusmasina goz yumulmustu. tabi 3 temmuz sonrasi aziz’e* elestiri getirince aziz bunlarin ipini bir bir cekmisti.

    mac icinse klasik galatasaray’a karsi 2-3 kez gelip 2-3 gol atan fenerbahce izlemistik. o yillarda alex’in topu kanatlara indirmesine engel olamiyor ve hep kanatlardan gol yiyorduk. tabi o ara firtina gibi esen keita karsisinda roberto carlos eski gunlerine donmus ve keita’yi kilitlemisti. keita da sinirlerine hakim olamayip sonunda yumrugu indirmisti carlos’a.

    ha tabi mac icin yenilgiden beteri formunun zirvesinde olan milan baros’un turlu turlu huyu olan bir bucur tarafindan sakatlanip sezonu kapatmasi olmustu.
  • 311
    ulan nedir bu çekinge. nedir bu pısırıklık fenerbahçeye maçlarına karşı. yenile yenile aşağılık psikolojisi yerleşmiş bize. vakti zamanında 14 sene şampiyon olamamış bir takımın taraftarıyız biz. noldu 14 sene şampiyon olamadık? bıraktı mı zamanın taraftarı şampiyon olma umudunu... bırakmadı... çünkü o galatasaray taraftarıydı. biz de galatasaray taraftarıyız. şurda 9 senedir tamamen aşağılık psikolojisi nedeniyle yenemediğimiz bir fenerbahçe var. neden o şükrü saraçoğlu stadında bir şeyler oluyor anasını satayım. hep bu psikoloji. onun da anasını satayım.

    bugün çıkın ve yenin onları karşınızda süper bir takım yok. fenerbahçe var. ve yenilmek dünyanın sonu değil ama yenmek için de deveye hendek atlatmaya gerek yok.

    haydi aslanlar göreyim sizi!
  • 455
    0-0 bitmesi, en azından alt bitmesi gerekirken 4 golün izlendiği maç. ne pozisyon vardı, ne atak. türkiye'nin en büyük maçı dediğimiz maça bir dönüp bakmak lazım; christian denilen herif arda'ya, kazım servet'e, carlos servet'e oynasın; bizimkiler de strese yenilsin. çok merak ediyorum bu maç sonrası fenerbahçe kulübü nasıl bir ceza alacak? bir an önce bizim de büyük bir stadımız olmalı, bu derbide iyi oynamak da para filan etmez, iş tamamen psikolojik, ki bugün iyi oynanan futbol da yoktu. 4-3 lük trabzon maçını yüz bin kere tercih ederim. bu maçtan aklımda kalan bir diyalog ise ortamdaki tek fenerbahçeli objektif (!) arkadaşımızın yorumu: "baros'un sakatlandığı pozisyon 20. dakika olsa sarı kart". o kadar seyircinin önünde ilk dakikada kart çıkarmaya hiçbir hakem cesaret edemezmiş. söyleyecek sözüm yok hakim bey. futbol dışında her şeyi izletiyorlar bize, yıllardan beri.
  • 29
    fenerbahçe'nin o zamana kadar bir beraberlik dahi almasını istemediğim karşılaşma. 10 sene oldu yenemedik adamları. kimi zaman onca pozisyon harcayıp onlar geldiklerini attı, kimi zaman oyun olarak ezerek yendiler bizi ama bu sene öyle olmamalı. şans falan değil bu seneki maçlarımız. oynuyoruz, yığınla pozisyona giriyoruz ve lugano, bilica, vederson/calos gibi 3 tane defans oyuncusunu baros, keita, arda, elano, aydın dağıtmalı diyorum. alex'i mehmet topal'ın çok rahat durdurduğunu da biliyoruz emre belözoğlu da kalabalık orta sahamızda çok iyi şeyler yapamaz. sadece defanstan topu rahat çıkarırsak o maçı kazanırız, bu futbolla kazanmalıyız da zaten. 10. haftaya 27 puanla onlar 25 puanla da biz girelim, galip çıkıp namağlup kalan ve fenerin serisini bozan biz olalım.
  • 472
    olmuyor canlar, olmuyor. her sene olacak diyoruz değişiklik yok, ne yazık!
    bu maçta iyi de oynamadık. maç boyunca 2( iki ) pozisyonumuz var hatırladığım. biri sabri nin ortasında nonda nın vuramadığı diğeri de aydın ın defanstan! çıkardığı top. 4 veya 5 şut var; 2 tanesi kaleyi bulan cılız şutlar. şimdi çıkıpta iyi oynadık diyemem ben bu maçta. gol de karambolden gelen gol.
    şimdi en kolayını yapacağım maçtan sonra, olmuş olanı yazacağım ama sinirlenmeden sakin sakin ne de olsa alışmışlık var.

    * çok gergindik.
    * şut çekmedik.
    * yardımlaşma zayıftı. çok geri pas yaptık, hızlanamadık. çok iyi karşıladılar orta sahada.
    * leo franco takımları karıştırdı.
    * çok gergindik demiştim değil mi.
    * bu tür maçlarda 433 ün ortasını defansif * olarak da oluşturmayı deneyebiliriz.
    * maçtan sonra yazmak kolay. oynamadığımız maçta hakeme sallamaya gerek yok.
    * keita ya yazık oldu. türkiye ligi yle şimdi tanıştı.
    * aydın a şans gülmüş olabilir. *

    golden sonra tam baskı kuruyorken on kişi kalmak zordu. rijkaard maçın kırılma anı için aydın ın pozisyonunu gösterdi. böyle bir maçta, on kişi kalmasına rağmen olumlu bakabiliyor olması bizim için büyük bir kısmet olduğunu tekrar ve tekrar göstermektedir.
    iyi geceler ve seneye metrobüsle geliyoruz. yani inşallah, bilemedim.
  • 504
    --- aceto ---

    saat 19:15'de iki şeyi tahmin etmek mümkündü. 1- kırmızı kart çıkacak. 2- arda'nın takımına bir katkısı olmayacak. galatasaray uzun yıllardır olduğu gibi bir derbiyi yine florya'dan çıkarken kaybetti. üzerinde takımının forması; kaptanlık pazubandını takan 10 numarasının siyah gömlek-siyah takım giymişçesine racon kesmesinden dolayı. tahrik falan bahanedir. luis figo'nun real madrid formasıyla camp nou'ya çıktığı ilk el clasico'yu herkes hatırlar. yetenekleri tartışılmayan futbolcuları büyük futbolculardan ayıran da budur. geçen sezon oynanan derbideki kavga daha hatıralardayken rakibin en ufak tahriğinde, ittirmesinde tribünlere ekstra enerji yüklemenin ve takım arkadaşlarına da ters elektrik vermenin manası var mı? yok ama faturası var!..
    ***
    geçen hafta fenerbahçe, antep deplasmanında kazanıp puan farkını beşte tutsaydı, galatasaray'ın kazanma ihtiyacından bahsedebilirdi. puan farkının iki olduğu tabloda; deplasmanda 6 puanlık maçta ilk yapılması gereken yenilmemektir. galatasaray'ın da başaramadığı bu. 9 yıllık mağlubiyet serisinin ardından illa ki kazanmak zorunda hissediyor. önce bir berabere kalmayı başarabilse... işte bu akıllarına gelmiyor! her seferinde de aynı tuzağa düşüyorlar. daum'un da çözdüğü bu. karşısında zaafı olan bir takım. üstüne gelecek. ne yapmalı? işte bu onbiri çıkarmalı.
    ***
    elindeki kaleci, defans dörtlüsü, iki ön libero zaten rakipten daha iyi. çözmesi gereken ise galatasaray'ın hücum dörtlüsüydü. iki kanatta arda ve keita'yı kademeli savunmayla bitirdi alman. mehmet topuz ve zaten bir savunmacı olan vederson, carlos ve gökhan gönül ya kademesindeydi ya da ilk basan adamlardı. serseri mayın karakterli kazım ile galatasaray'ın iki stoperini hataya zorlayınca da mustafa sarp tandemin hemen önüne çöküvermek zorunda kaldı. beş galatasaraylı, iki fenerbahçeliyi savundu durdu 90 dakika. baros problemdi, sakatlanınca ilk dakikadan bu sorun çözüldü. rakip kaleye 40 metrede oynayan elano'nun sahadaki muadili alex, ilk golde vuruşu rakip altıpasın içinden yaparken; galatasaray forvet arkasında oynattığı brezilyalısını bir kez olsun ceza sahası içine sokamadı. nonda gibi rakip stoperleri yaya çeken bir santrfor varken orta sahadan dikine pas atamayan adamlarınız varsa kilitlenir, kalırsınız. saha aynı sahaydı ama oynayacak alan yoktu. ilk gol ofsayt. penaltıyı da leo franco'nun müdahalesinden saliseler önce alex ustaca almayı başardı. bir kaleci aynı hatayı bir derbide iki kez yaparsa cezayı keserler elbet. arda'nın 19:15'de takımına yüklediği negatif enerji keita'nın yumruğu ile ortaya çıktı. 11 kişi kalabilseler oyunun gidişatı beraberlik havası veriyordu. bunda daum'un 2-1'den sonra kapıldığı güvensizliğin ve alex'in sakatlıktan dönmüş olmasının payı büyük.
    ***
    fenerbahçe'nin bir topunun direkten döndüğü, 4-5 net pozisyonun olduğu derbi, aydın'ın pozisyonu (atarsa şaşırmak lazım tabii) gol olsa 2-2 bitecek ve yarın 2-0'dan maçı beraberliğe getiren daum "korkak" olmakla suçlanacaktı. memleketin futbolunda dahilik ve korkaklık arasındaki çizgi budur işte.
    rijkaard'ın galatasaray'daki akıl tutulmasına eşlik ettiği ortada. ara transfere kadar da mevcut ön liberolarla sistemini oturtma şansı yok. şampiyonluk yarışında 2 derbi ve trabzon maçlarını geride bırakan galatasaray, fenerbahçe'nin o maçlardaki kaybını bekleyecek. maçın adamı 19:15 itibariyle arda'dır (!) florya'da alt yapı binasının açıldığı gün alt yapısını değil; arda'nın ceketini konuşan bir camiaya başta kaptanı olmak üzere futbol oynadıklarını hatırlatmak da onca tecrübesiyle rijkaard'ın görevi galiba...

    --- balsamico ---

    http://acetobalsamico.blogspot.com/...e3-galatasaray1.html
  • 249
    bu gece uykularımı kaçıracak maç olacaktır. gazoz'una da olsa inanılmaz stress yükleniyorum bu maçlarda. fenalaşıyorum, totem motem bişiler yapmak istiyorum, ataklarda ellerimi kapatıyorum kalemizi kapatırmış gibi falan. bir acayip oluyorum. geçse de gitse rutin hayatıma geri dönsem. ayrıca içimden bir his 4-2 kazanacağız diyor. inşallah allahım amin!
  • 477
    cikmayalim kardesim fener maclarina. hukmen 3-0 maglup sayilalim ama tavrimizi koyalim cikmayalim. zaten ciksak da yeniliyoruz. peki neden cikmayalim diyorum? fenerden korktugum icin veya fenerin bizi yenmesi bana aci verdiginden degil. artik bunca senedir yapilan hakem eyyamlari ve taraftar cirkefligi o kadar sinir bozucu olmaya basladi ki benim gibi fener maglubiyetlerinde en son 2002 yilinda uzulen bir bunyeyi bile bugun cileden cikartti artik.

    evet biz bugun kotu oynamis olabiliriz. fener iyi mucadele etmis ve hakki olan bir mucadeleyi kazanmis olabilir. rijkaard sacma sapan bir taktikle cikmis da olabilir. veya oyuncularimiz bireysel olarak hata yapmis ve onlarin hatalari sonucu bir yigin gol de yemis olabiliriz. veya cok iyi oynayip da kaybetmis olabiliriz. bunlarin hepsi bir macta olabilecek olasiliklar elbette. ama ben bunlarin hic birine girmeyecegim. ben bu serefsiz fenerbahce taraftarlarinin ve bir o kadar serefsiz futbolcularinin hakem ve rakip takim oyuncusu uzerindeki etkilerine girecegim. bakalim neler olmus macta. bunlar gereken cezalari alsa veya dogru kararlar verilse macta neler degisirmis bi dusunelim.

    1- daha macin birinci dakikasi; baros yerde aci icinde. hareketi yapan emre. en azindan sari kart olmasi gereken bu harekete hakem zoraki bir faul caliyor ve gecistiriyor. baros sakatlanip cikiyor yerine mac boyunca etkisiz olacak olan nonda giriyor.

    simdi bir bakalim. baros sakatlandi olur bu mac icinde. peki emre'nin sari kart gormemesi nedir?? bu hakemin "daha bastan sari gosterip maci germeyeyim" psikolojisidir ve burda magdur durumda kalan baros ve galatasaray takimidir. pozisyonu kazasiz belasiz atlatan emreyse mac boyunca provokatif hareketlerine devam etmistir. baros sakatlanmasa diye devam etmek istemiyorum ama eger sakatlanmasaydi ve devam etseydi de hucum alaninda cok daha farkli bir galatasaray izleyebilirdik.

    2- fenerbahce'nin ilk golu. carlos ofsayt verilmiyor. her mac olabilecek bir hata da olsa boyle bir macta daha buyuk bir hata olarak karsimiza cikiyor.

    fener bu golu atmasa ne olurdu peki? 5-10 dakika daha saldirirdi. o ara golu bulamazsa mac dengeye gelirdi ve bir takim golu bulana kadar oyle devam ederdi. golun erken gelmesi oyuncularimizin moralinin bozulmasinda onemli rol oynadi.

    3- keita'nin kafasina gelen su sisesi... mac esnasinda yanimda olan fenerli arkadas buna tepki gosterdi. millete caki geliyor bisey olmuyor da bi su sisesinden mi bu kadar kivraniyosun diye. "senin futbol anlayisini ...." ile baslayan bir cumleler obegi savurdum kendisine. biraz toparlandi. o su sisesini de her sami yen'deki gs-fener maci sonrasi bizim stadimizda boyle seyler olmuyor diyen nihat ozdemir'e yollamak istiyorum. neresine koyacagini kendi cok iyi bilir.

    butun bunlarin yaninda ulkemizdeki derbi atmosferinden bihaber keita'nin muhtemelen hayatinda kafasina yedigi ilk su sisesini macin gozlemcisine goturdukten sonra sari kart veren kocakafali armut zihniyeti de kutluyorum. boyle devam etsin. erman hocasi sever onu.

    4- keita'ya mac boyu yapilan fauller ve provokasyonlar sonucu profesyonellik bir yere kadardir dedirtiyor gercekten de. mac sirasinda evet elestiriyorsun keita'yi belki gereksiz hareket yaptigi icin. ama kendini keita'nin yerine koyup da bir kez daha dusununce hak veriyorsun gercekten de. o kadar cok rahatsiz edildi, o kadar cok harekete maruz kaldi ki keita da insan sonucta. artik o son bele sarilip yere dusurme hareketi de bardagi tasiran son damla oldu. o harekette aklima bir an hagi'nin arsenal finalinde yaptigi hareket de geldi. mac ne kadar onemli olursa olsun bir yerde bardak tasiyor ve patlama yasaniyor. haliyle zararli cikan sen oluyorsun ve bardagi tasma noktasina getirenlerin yanina kar kaliyor bu. gercekten cok aci bir durum.

    evet sonuc olarak yazimin basinda da belirttigim gibi cikmayalim kardesim maclara. 1 sene cikmayiz, 2 sene cikmayiz, 5 sene cikmayiz. 3-0 hukmen maglup yazilir hanemize. bizim sartlarimiz yerine getirilene kadar cikmayiz. bizim sartlarimiz nedir? cok bir sey degil. boyle gerilimi yuksek derbi maclarina ust duzey yabanci hakemler getirilsin. seyircinin bu provokasyonundan etkilenmeyecek hakem. oraya koyu galatasarayli bir hakem de koysaniz, o baskinin altinda erir gider.

    galatasaray su anki sartlar altinda fenerbahceyi kadikoyde asla ye-ne-mez. feneri kadikoyde barcelona da yener, kayseri de yener, bucaspor da yener, hakkari belediyespor da yener ama galatasaray asla yenemez. ne zaman ki fener- galatasaray maclari futbol oynamaya musait bir ortamda oynanir o zaman galatasaray feneri her sekilde yener.
  • 494
    maç iki hafta önceden başladı bizim gibi taraftar için. galatasaray'lılara ayrılan biletler karaborsalara düştü. eşşek yükü para vererek bu yaşta eziyetin kralını çektik. maç klasik neticeyle bitince saatlerce stadyumda kaldık, yorgunluktan bittik ve yazmayalım diye de karar verdik. yazmayacaktım selçuk yula'yı uykulu dinlemek bahtsızlığına uğramasaydım.

    kadıköy'de en son galibiyette vardım, stadyum yapıldıktan sonraki mağlubiyetlerin çoğunda da vardım. ne yazık ki en son yenilgiyi seyrettim.

    söyleyeceğim çok şey var, ve dalalım mevzuya. 10 tane rijkaard kenarda olsa, değil elano, keita messi, ronaldo olsa biz fenerbahçe'yi bu satadyumda yenemeyiz. biz aslında fenerbahçe'ye değil, fenerbahçe stadına yeniliyoruz. biz ali sami yen'de, onlar saraçoğlunda oynadığı müddetçe yenemeyiz. aklı olan bundan sonra kadıköy'de maça gitmesin.

    bana kızan arkadaşlar çıkıyor arada, türkiye'nin ikinci takımıyız dediğim için. ya bunu kabul ederek maça çıkacaksın ya da büyüksen stadın'da büyük olacak eşit şekilde yarışacaksın. düşünün türkiye'nin en değerli futbolcusu arda, gecekondu gibi stadyumda maça çıkıyor, soyunma odası dökülüyorken, sıradan selçuk'un oynadığı stadyuma bakın. sabri'nin, arda'nın titremesi bundandır. nitekim daha önce hasan'ın, hakan ünsal'ın titrediği gibi.

    elano ile keita'ya türkiye'nin en büyük takımına geldiğini söylediler. dışardan bakınca, derecelere bakınca doğrudur da, ancak adamlar fenerbahçe stadına çıktıklarında acaba taklayamı geldik dediler.

    maça geçmeden önce şunu söylemek istiyorum. acilen yeni stada geçmemiz lazım, ya da geçene kadar fenerbahçe'yi yenmeye oynamamak.

    maça geçeyim desem de bir türlü geçemiyorum. ne yazık ki tel örgülerin ağların ardından gördüklerimizi aktarabileceğiz sadece. attığımız golü görmedim bile. ancak şunu söyleyebilirim ki galatasaray oldukça şanslı günündeydi. bu titreme nöbetleri devam ederken çok daha büyük hezimet gelmediyse, şansımıza şükredelim.

    maçın başında baros sakatlanıp çıktı. manda yiyicisi en çok üzülen oldu. ne güzel yedek kulübesi paspasçılığı yapıyor, dandik maçlarda beleş goller atıp idare ediyordu. üstelik baros uzun süre oynayamayacakmış, yandı manda yiyicisi, işimiz ona kaldı yakında sopayı yer devre arasında kovulur. bu adamın ayağında demir var, koşamıyor.

    sabri aşırı motivasyondan en çok titreyen futbolcumuz oldu. maçın başında bir topu tutamayıp taca çıkardığında bizde tribünlerde titremeye başladık. tribünler dedim de tribün lideri sebo ilk defa parçalı formayla, tel örgülerin tepesinde amigo yerinde tezahürat yaptırdığını gördüm. demek iş bize kalmış herkes durumdan vazife çıkarmaya koyulmuştu.

    kaptan'ın kadıköy'de iyi maçı yok, olamaz da aynı sebeplerden. sabri'den kalır yanı yoktu. top gelmesin, gelirse de titrerim arkadaş dedi. ayhan, yanına kimse pas almaya gelmeyince uzun paslar attı, daha doğrusu atamadı. çok top kaptırdı, yediğimiz golleri kendimiz hazırladık.

    servet ile gökhan bu ülkenin milli takımı'nın savunması. neden evde kaldığımızın göstergesi işte. iki balta, aynı maçta oynarsa sırtında dinamit taşırsın işte böyle. patlamaz patlamaz, patlarsa da hepimiz sürükleniriz.

    helal olsun mustafa sarp'a. onun da ayakta kalmasının nedeni başta söylediğim nedenlerle. bursa'dan, başka stadyumlardan ali sami yen'e gelmiş, daha iyi ortama gelmiş yani. kadıköy'de oynamış, oynarken de yenmeye değil de beraberliğe oynamış haddini bilmiş ve hiç ummadığımız, beklemediğimiz biçimde takımın bankosu olmuş.

    rejkaard 2-0 olduktan sonra arda'yı çıkarmaya karar verdi, oyunun durmasını bekliyordu. oyun gol olunca durdu, arda attırmıştı ki kariyerinin en rezil futbolunu oynuyordu. ne var ki gol attırmıştı, belki o dakikadan sonra hayatının futbolunu oynayacaktı. yine de çıkardı, sistem denen şey bu olsa gerek.

    keita atıldıktan sonra maç bitti, maç zaten maç oynanmadan önce bitmişti. tribündeki taraftarlar inanın fazla üzülmediler. maçlara gidenler alışıktılar, bekliyorlardı.

    büyük bir organizasyon var bu işlerde. sadece galatasaray'ı yenmeye kurulmuş bir düzen. hakeminden, polisine kadar, top toplayıcısından tribünlerdeki pankartlara kadar. helal olsun başka bir şey demiyorum. amaç galatasaray'ı ne pahasına olursa olsun yenmek. bu tezgahta futbolculara pek iş düşmüyor. yönetim kurulu oynasa değişen bir şey olmaz. hepimize geçmiş olsun, ilk maçta yenilen futbolcularımızı bağrımıza basarız.

    son cümlem şu olacak, nonda'nın dandik golüyle ali sami yen'de fenerbahçe'yi yendikten sonra, samandıra'da bekleyen fenerliler takımı dövmüşlerdi. biz florya'da bekledik ve bağırıyoruz,''yenilsen de yensen de taraftarın seninle, üzüntünle sevincinle seninle birlikte''
  • 348
    az önce ligtv'de fenerbahçe'li taraftarların röportajını izliyorum da, önüne gelen 4-1, 5-0 (!) gibi skorlar söylüyorlar. yani bildiğin hayal dünyasında yaşıyorlar. yahu göz var izan var. tamam şansımız orda son yıllarda pek tutmuyor olabilir. tamam orda son yıllarda farklı şekilde yenilmişte olabiliriz ama bu ne böyle ya, burunları (!) bir karış havada. söndürün şunları aslanlarım...
  • 482
    -maçtan önce arda ve baroni arasında yaşanan arbede de fenerbahçe takım olarak iki futbolcuyu ayırmak yerine arda'nın üzerine çullanmışlar, arda'ya yardım için gelen aydın yılmaz kazım tarafından kenara fırlatılmış olay anca servet ve gökhan zan'ın dahil olmalarıyla yatışmıştır. delikanlı(!) fenerbahçe futbolcuları siz busunuz işte. arkadan arda'yı tokatlayan bilica'ya ...

    - daha maçın ilk dakikasında emre belözoğlu'nun yandan sert müdahalesi sonucu baros'un sol ayak tarak kemiği kırılmış, haliyle forvet hattında en güvendiğimiz isim maçı tamamlayamamıştır. komik olan nokta yorumcuların ağız birliği yapmışçasına "emre'nin kötü niyeti yok, rakibi sakatlamak istemiyor topa dokunamıyor sarı kart olmaması doğru" yorumları bünyeleri çıldırtmıştır. şimdi zaten kötü niyetli veya rakibi sakatlamaya teşebbüs eden adam kırmızı kartla cezalandırılmıyor mu? bu hareket arkadan yapılsaydı kırmızı, yandan olduğu için sarı kart gerektirmiyorsa biz yıllardır boşuna bu herifleri izliyoruz. topa müdahale edemiyorsan o hareket futbol oyun kurallarında sarı karttır. iyi niyet kötü niyet fasa fiso geçin bunları.

    - fenerbahçe'nin ilk golü ofsattır. neyse ki nadide(!) yorumcularımızdan bu pozisyon için aksi bir görüş duymadım. şükür.

    - alex'in penaltı pozisyonu bana milan maçını hatırlattı. taffarel'le fazla oynamanın acısını leonardo'nun golüyle tatmıştık. dinamo maçında, kasımpaşa maçında bu kadar oyna kaleciyle iyi hoş güveniyorsun ama herkesin yapacağı hatanın telafisi vardır kalecinin yoktur. bana göre penaltı olmayan bir hareketti şöyle ki eğer eliyle ayağına çelme takılan adam öle düşmez alex zaten düşmeye hazırdı bünyamin de bunu yedi. aynı bünyamin ise lugano'nun kalçasıyla hafif şarj yaptığı pozisyonda nonda'ya sarıyı yapıştırdı. faul yoktu doğru ama süzmeye gelince süzüyorsun bünyamin helal.

    - keita'nın kırmızısı maçın bitiş düdüğüdür.

    çirkin goller yedik, hakemler başarısızdı (kritik anlarda en azından) ve gene yenildik. sağlık olsun ali sami yen'de yeneriz telafisi var ama daha çok merak ettiğim konu kafası yarılan hakem raporuna ne yazdı? fener ne kadar ceza alacak? bekleyip göreceğiz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın