• 526
    hıncal uluç yorumu yapayım hemen. spor yazarı olsam yarın yazımın başlığı "laubalisaray" olurdu.

    son yazılarımda en çok kullandığım tabir laubali kelimesidir sanırım. galatasaray futbol takımı inanılmaz derecede laubali oynuyor artık sürekli bunu belirtmekten sıkıldım. son yediğimiz 7 gol bireysel hatalardan olması resmen bir skandaldır. 60 metreden kaleciye pas atıyoruz. yahu en son marcao beşiktaş derbisinde 60 metreden kaleciye pas denedi top larin'in önünde kaldı az kalsın golü atıyordu.
    bu takımın hocası aradan 10 maç geçmiş bunu görüp nasıl uyarmıyor veya uyarıyor oyuncular takmıyor. bence iki durumda büyük bir skandaldır.

    şimdi derler noldu terim düşmanı mı oldun. hayır olmadım hoca 4 yılda 2 şampiyonluk aldırmış önümüzdeki sezonda devam etmeli niye düşman olayım ama bu kadar göz önünde olan bir hatalar zincirini görememesi ve takım üzerinde ağırlık koyamaması beni oldukça hayrete düşürüyor.

    (bkz: #3123817)
    üstte yazmış olduğum yazı 20 gün öncesine ait eğer fikirlerimi merak ederseniz bu konuya dair en net şekilde olan olaylarıyla beraber açıklamıştım.

    rizeye maç vermek ayrı bir skandal, savunma hattı ayrı oynanan futbol ayrı neyse daha fazla yangın yapmak istemiyorum. 8/8 yaparak zor maçları geçip buralara gelen bir takım şu maçlarda bu hataları yapıp puan kaybedemez. 15 günlük arada ne olur ne değişir bilinmez ama burdan geri dönmek maalesef oldukça zor. şampiyonluk şansımızı %10 olarak görüyorum artık kimse kusura bakmasın bu karamsarlığa girmek istemezdim ama durum böyle. umarım yanılırım ve söylediklerimin tersi çıkar.

    sezonun geri kalanı bence kimlerle ne futbol oynayabiliriz kimlerle yolumuza devam ederiz, önümüzdeki sene için ne yapabiliriz şeklinde diziliş ve tercihlerle yolumuza devam etmeliyiz.
  • 528
    kaçırdığım ve ancak özetini izleyebildiğim maç. çoğu kişi stoperlerimizi** gömmüş. maçın genelinde nasıllardı bilemiyorum, ama yenilen ilk iki golde en az onlar kadar onlara o pasları o kadar kötü şekilde veren oyuncuların* da suçu var. bunun dışında da artık hem taraftarın hem terim'in çift forvet takıntısının son bulmuş olmasını umuyorum.
  • 530
    üzücü ve sinir bozucu bir maçı* geride bıraktık. açıkçası 11'ler açıklandığında hepimizin kafasında aynı düşünce belirdi, fatih hoca yine kazanan kadroyu bozmamıştı, sadece taylan'ın cezası sebebiyle etebo'yu 11'e koymuştu ve 4-1-2-1-2/ 4-1-3-2 dizilişiyle sahadaydı.

    kazanan kadroyu bozmama alışkanlığı, belki bir noktada futbolcu üstünde pozitif etkisi olabilir lakin bu durum, gelecek hafta rakibinizi görmezden gelmek ve kazanırken ortaya koyduğunuz performansı görmemek gibi bir şey, üstelik geçtiğimiz hafta kayserispor karşısında başlayan 11 pekte yeterli bir oyun ortaya koymamıştı, maçı 2. yarıda yaptığımız değişiklikler kopartmıştı. buna rağmen fatih hoca ezberini bozmadı ve sahaya kayseri 11'i ile çıkmayı tercih etti.

    bu 11 tercihinin en büyük sıkıntıları, kaybedilen topları zor kazanması ve takım savunmasında zafiyetler yaratması, özellikle orta alanda etebo-emre kılınç - gedson - emre akbaba dörtlüsü içinde top kazanma işini etebo dışında yapabilen futbolcumuz yok, haliyle topun bizde kalacağı bir oyun kurgusunu benimsiyoruz, anadolu takımları da zaten buna dünden razı. topun bizde kalması önemli ancak topla verimli hücum etmek, farklı hücum kurgularına sahip olmamız daha da önemli hale geliyor.

    4-1-2-1-2/ 4-1-3-2, bu kanatsız dizilişte, merkezde sıkıştığınız anlarda kanat hücum kurgusunu tamamen bekler üzerinden yapmak zorundasınız, bizde merkezde sıkıştığımızda topu beklerimiz, yedlin ve saracchi üzerinden kanatlara indirmeyi planladık lakin rizespor bunu öngörüp saracchi önüne baiano yerleştirmiş, adeta birebir oynatarak bizim etkili sol kenar organizasyonlarımızı yok etti, yedlin ise daha etkindi fakat koca kanadı tek başına kontrol etmesinden dolayı defansın sağından ciddi zafiyet oluşturdu hatta kırmızı görmesinin sebeplerin biri oldu, haliyle oyun merkezdeki mücadeleye kalmıştı, burada ne fiziksel ne oyun anlamında rizespor'a üstünlük sağlayamadık. sadece rizespor'un erken öne geçmesi ve maçın genelinde skor istedikleri gibi olması sebebiyle oyunu geride kabul etmeyi tercih ettiler, lakin bu anlarda çift forvet ile hücumdaki sayısal üstünlüğümüz bir avantaj sağlamadı, aksine öne geçtiğimizde bile kontrollü oyun oynamamızı engelledi. defans ve hücum hattı arasındaki orta alan bağlantısı, hem zayıf hem etkisizdi, birde bunun üzerine fatih hoca orta alandaki sayıyı azaltıp kenar oyuncularını oyuna dahil edince film koptu.

    yapılan bireysel hatalar, penaltı, kırmızı kart, zemin hepsi mağlubiyet için geçerli sebepler olabilir lakin biz sahada pekte kazanacağımız bir görüntü içinde değildik, hepimizi üzen kızdıran durum muhtemelen bu umutsuzluktu, sahadaki 11 ve diziliş maçın genelinde kötü sinyaller verdi, bu sinyalleri kayserispor* maçında da gördük fakat hoca ezberinden vazgeçmedi.

    inşallah bu mağlubiyet bizi zafere götüren kamçı olur, şansımız varken asla pes etmemeliyiz.
  • 531
    2020-2021 sezonuna baktığımızda avrupa takımlarıyla makasın açılmasını geçin, bizim takımla anadolu klüpleri arasındaki makas kapanmış. şöyle bir düşünün oynadığımız maçları alanya, ankaragücü vs.. hepsinde oyun olarak onlardan çok kötüydük. daha da üzücü olan kısmı daha doğrusu hepimizi üzen kısmı sivasspor ve çaykur rize maçları.. yahu bu takımların tavırları bize karşı senelerdir ortada biri maçından önce bildiri yayınlar diğerini zaten biliyoruz. bu iki takımı silindir gibi ezip geçmen, ortaya karakter koyman lazım, her maçta yap defansif hatalarını ama bu maçta olmaz, bu maçlarda tam konsantre oyna, ortaya karakter koy. biz onu göremiyoruz. galatasaray avrupaya çıktığı zaman bir başka oynar algısı vardı, gerçekten de bir başka oynardık. son zamanlarda onu da kaybettik.
    biz galatasarayız türkiye ligindeki rakipler bizim dengimiz değil bizim futbolcularımıza önce galatasaray gibi oynamayı anlatmak lazım, peki bunu en iyi kim anlatır futbolculara herkesin aklına ilk geldiği isim kim olur ? fatih terim değil mi ? işte işin en üzücü kısmı da sanırım burası fatih terimin galatasarayı böyle oynamaz.
  • 532
    tekniğini, taktiğini bıraktım bir kenara lakin bu kadar şanssızlık ancak şans ile bir araya gelebilirdi. düşündükçe çıldırıyorum, içim içimi yedi maç bittikten beri. korkunç bi moral bozukluğu. savunma dörtlüsünün hepsinin tüm hataları bu maça saklanmış. hadi luyindama yaptı, üzerine marcao yaptı. hadi ona da tamam dedim kendi kendime. sonra top gitti yedlin'in eline çarptı. penaltı oldu. içim soğumuyor gece gece çıldırmamak elde değil. ne ümitlerle, hayallerle beklemiştim ben bu haftasonunu. cuma günü bu maçı kazanır, haftasonu da şöyle güzel bir derbi izlerim demiştim.

    hala nasıl oldu, neden gerçekleşti bilmiyorum, elden de bir şey gelmiyor. yarın fenerbahçe galibiyetini beklemekten başka çare de kalmadı.
  • 534
    skib birakti mansetlerinin atildigi sabahtan daha agir mansetlerin atilacagi bir sabaha dogru yelken actiran bir sonla biten mac.

    milyonluk esekler diye mansetler atilsa teknik heyet de oyuncular da hak ettigini alir.

    taner gulleri gibi bir solo performans bile olmadan, utanc verici bir futbolla yenildigimiz mac.

    samudiolar, fabriciolar falan yildiz oldu bizim gamsizlar yuzunden.

    gecen sene sampiyonlar liginde kahir cektiren takim gibi bir takimdi bu mactaki ekip. bravo.
  • 535
    lig boyunca yaşanabilecek tüm olumsuzlukların bir maça denk geldiği karşılaşma.

    o kadar tuhaf pozisyon ve goller yedik ki muslera bile çaresiz kaldı. kaleye gelen 5 topun 4’ü gol oldu sanırım.

    maçın skoru, yendiğimiz goller, hocanın kadro tercihleri vs. herşey eleştirilebilir, ama ortada tuhaf bir durum var. bu takım şampiyon olacak gibi oynamıyor arkadaşlar. yıllardır futbol izlerim, bu ruh halinde bir takımın şampiyon olması mümkün değil. o hava yok yani.

    yahu geri düştüğümüz her maçı bir şekilde kaybediyoruz, kendi sahanda 1-0 geriden gelip 2-1 öne geçtiğin kıçı kırık bir takıma 4-3 kaybettik.

    bu durumu nasıl anlatalım şimdi?

    şampiyon olabilmemiz için bazı şeylerin değişmesi lazım. önce mental değişim gerekli. aslında başarıya aç genç oyuncular ile bir hırs takımı kurmuştuk bir ara. sonra bir türlü kadro istikrarı sağlanamadı, devre arası transferleri ile kafalar iyice karıştı.

    3 nisan 2021 hatayspor galatasaray maçı belki de bir çıkış maçı olur bilmiyorum.

    galatasaray adının olduğu her yerde umut vardır
  • 537
    kafamda 2165 tel saçı beyazlatan, bittiğinde ise sinirden ve stresten hiçbir şey yapma isteği bırakmayan bir maç oldu. sonunda ne eşimle konuşmaya mecalim vardı, ne cuma akşamını keyifli bir şekilde geçirmeye. gittim, sinirden yatıp uyudum.

    normal bir yenilgiden çok fazlasıydı çünkü bu. beşiktaş-fenerbahçe'nin karşılaştığı haftada, bizim için farklı bir rakip olan rize'ye karşıydı ve biz kendi hatalarımızla, kazanma şansını kaç kez yakalamamıza rağmen puansız ayrıldığımız maç oldu.

    hem maçın ilk dakikasında luyindama'nın topu bekleyerek ikram ettiği gol, hem emre'nin muslera'ya mı marcao'ya mı atmak istediği belli olmayan topta marcao'yu ateşe attığı geri pas, maçta bizi yıkan anlar oldu. buna rağmen ilk yarıda 2 gol bularak devreye 2-2 girdik. bu durumda ikinci yarı başında beklenen sahne ne olur, baskılı oynayan, galibiyeti arzulayan bir galatasaray. fakat biz koca 2. yarıda yalnızca 1 gol bulabildik, o da rakip savunmanın kornere atmak isterken kendi ağlarına yolladığı top.

    o anda dakika 73'tü ve ikinci yarının başında 52. dakikada penaltıdan yediğimiz golle tekrar geri düşünce maça ortak olduğumuz andı. geride uzatmalarla beraber neredeyse 30 dakika vardı fakat buna rağmen biz berabere giden anlarda golü bulacak bir istek veya görüntü maalesef veremedik. 10 kişi kaldıktan sonra da yapacak çok bir şeyimiz maalesef kalmadı.

    en çok kızdığım ve öfkelendiğim nokta bu kadar bireysel hataların maalesef aynı güne denk gelmiş olması. bu da yetmezmiş gibi hoca'nın bir önceki hafta 13 mart 2021 kayserispor galatasaray maçında çift forvetten hiçbir verim alamamamıza rağmen bu maçta yine aynı şekilde başlamış olması. üstelik o maçı tek forvete döndükten sonra koparmıştık ve çok formda olan bir henry ve soso varken bugün ikisi de kenardaydı.

    bir de teknik ekibe dair merak ettiğim bir konu var: kritik anlarda, hücumdayken, oyuncuların zekadan yoksun bir şekilde yaptığı fauller konusunda bir önlemleri veya tasarrufları veya uyarıları oluyor mu? uzatma bölümündeyken skor 3-3 devam ederken rakip ceza sahasının hemen çizgisinde feghouli ayağından açılan topta moroziuk'un beline arkadan sarıldı ve faul yaptı. fakat orada faul yapmasa hangi oyuncumuz olduğunu görmedim fakat boşta kalan o topa sahip olmak üzereydi. fakat feghouli faul yapınca da atak orada bitmiş oldu. bu gibi hatalar önemsiz gibi görünse de bana göre çok değerli. hoca ve teknik ekip bu konuda mutlaka ama mutlaka bir şey yapmalı.

    sonuç olarak öfkesi, sıkıntısı, stresi hala devam eden ve kolay kolay da geçmeyecek bir maç oldu. emeği geçenlere sonsuz teşekkürler. saçımda oluşan beyazların sebebi sizsiniz.
  • 538
    bakıyorum da yorumlar hep aynı minvalde. hatalarla maçı vermişiz falan. rakip seni hataya zorluyor aloooo. adamlar alan daraltıp üzerine basıyorlar tacı bile attırmıyorlar. 3 kişi solda oyuncunu sıkıştırmışlar biliyorlar geri döneceğini basıyorlar. rize seni hataya zorluyor çünkü rizenin o beğenmediğiniz hocası ne yapacağını biliyor defolarını biliyor. ama bizim hocaya göre suç stoperde. çünkü stoper xavi değil o topu dar alanda kontrol edip dönüp oynasın. pardon hocam sana stopere xavi tekniğinde adam bulamadığımız için bizi affet. fatih hoca kusura bakmasın maç sonu açıklamaları rezalet. stoper suçlu futbolcular suçlu hep hata yapıyorlar hakem suçlu federasyon suçlu vs. yok etebo emre nin önüne salsaymış. ulan isyan etti adam ileri giden yok bastı gitti bırak bari öne gitmek isteyen gitsin elleme başka türlü pozisyon bulamıyoruz zaten. buna rağmen yine etebo suçlu oldu. bu ülkenin çoğunluğu futbolu bilmediği için kandırıyorlar herkesi.
  • 539
    bu maçın skorunu christian luyindama-teixeira marcao ikilisi'ne yüklemek hata olur.

    yenilen ilk golde luyindama evet belki topa doğru gitse hem topu alabilir hem de rakibin atılmasını da sağlayabilirdi ama ne yaptı? durdu. adam geçtikten sonra bile kolları havadaydı bir şey yapmadım diye. neden? çünkü sarı kart sınırındaydı. ve tabi kırmızı kart riski de vardı. takımda stoper sayımız az olduğu için atılmayı ve cezalı duruma düşmeyi göze alamadı hemen maçın başında. o pozisyonda dengesiz bir hareket yapıp rakibi indirip kırmızı kart görse çoğumuz burada "daha maçın başı atılmasa skoru telafi etme şansımız olurdu maçın başında 10 kişi kalmak bu sonuca sebep oldu." derdik. luyindama'nın topa gitmemesi ayrı konu ama o riske girmedi. bir yerde doğru da yaptı.

    yenilen ilk golde hatanın en büyük payı taç atışını atandaydı*!

    gelelim ikinci yediğimiz gole. o pozisyonda marcao'nun hatası sıfırdı! evet sıfır "0". orada hatayı yapan tek kişi emre kılınç'tı. tahta sağ ayağıyla kaleciye mi atmaya çalıştı marcao'ya mı yoksa rakibe asist mi denedi belli olmayan garip pası yüzünden yedik o golü. maçın asıl kırılma anı ise bu andı. maçta 3 puandan olduğumuz yer burasıydı.

    bir de yedlin'in gördüğü ikinci sarı karttan eksik kaldığımız pozisyon var. önce penaltı verdi sonra 1 metre geriden faule çevirdi kararı hakem. o sarı kartı faulden mi yoksa itirazdan mı verdi net değilim bu arada. ama bence o pozisyonda yedlin'e faul yapılmıştı. rizespor'lu futbolcu yedlin ile yan yana koşarken toptan alakasız şekilde ayağını yedlin'in önüne attı ve yedlin'e çelme taktı. fizik kuralları gereği de o hızda koşulurken faul yapan da yere düştü. o rizespor'lu oyuncu oyuna yeni giren bir oyuncuydu ve attığımız 3. gol öncesi pozisyonda hava topunda yedlin bir şey yapmamasına rağmen kendisini yere atıp faul almaya çalışmıştı. yani oyuna girer girmez niyeti belliydi.

    yedlin atılıp 10 kişi kaldıktan sonra ise fatih hoca sapıttı. u'mu oynadık ne oynadık belli değil. kerem'i sağ bek'e yaklaştırdı çocuğun etkinliğini yok etti. linnes'i oyuna sokmalıydı hoca. 4. golü de sağ beksizlikten yedik zaten. falcao'yu çıkardı babel'i aldı. babel'in şutu gol olsa başka şey konuşabilirdik elbette kaleci tarık iyi çıkardı topu. ama falcao oyunda kalmalıydı. ya da en başta falcao çıkmalı mostafa oyunda kalmalıydı fizik olarak daha iyi olan oydu. 112 dk'yı çıkarabilirdi.

    kırmızı kart sonrası saçma değişiklikler ile 1 puandan olduğumuz yer ise burasıydı. bu fatih hoca'ya yazar.

    genel olarak da sahada bir organizasyon hiç göremedik. top çevirdik durduk. bireysel işlerle gol aradık. spontan bir oyun oynadık. bu bir yerde iyidir ama genele yayılması gereken değildir.

    rizespor baskı yapıp hatalarımızdan yararlanmak istedi ve planı tuttu.

    şimdi futbolcularımız ve teknik ekip tatilde. evli olan ailesiyle, evli olmayan ise sevgilisiyle dolaşacak/gezecek... hepsi keyfine bakacak. biz ise üzüntüden kahrolalım evde. bu sabah kahvaltıda bile yediğimden bir şey anlamadım üzüntüden. dün akşam maç sonrası uzun zamandır beklediğim the falcon and the winter soldier'ı izlerken zerre keyif alamadım bu maç yüzünden.

    hep diyorum asıl maç skoru değil de kötü futbol üzüyor bizi. sonraki maçlar için umutsuzuz. yani burada skor taraftarlığı yapmıyoruz. ortada "bu maçta hatalar yaptık kaybettik ama sonraki maçlarda bu hatalardan ders alıp hepsini kazanabiliriz." diyebileceğimiz bir oyun yok.

    fatih hoca da dengesini kaybetti. bir 11 ve formasyon oluşturuyor ve o düzen kaybedene kadar oynatıyor. kaybedince yeni bir 11 ve formasyon ortaya çıkarıyor. 4-1-4-1 oynatıyor diye şikayet ediyorduk ama ona bile razı olduk artık. bir sonraki maçta ne oynayacağız kim bilir. fatih hoca gerekirse 1 stoper oynarız demişti maç sonrası(2 stoperin de cezalı olmasından dolayı) ve 2'li forvetten memnun bir hali de vardı. 3-5-2'ye hazır olalım bir sonraki maçta derim. o da tutarsa yine kaybedene kadar o oyuna devam ederiz. sonrası allah kerim.
  • 540
    birçok yazar arkadaşımızın şanssızlık olgusuyla açıklamaya çalıştığı hezimet. üzgünüm ama bu bakış açısı sebebiyle biz maalesef ligi kaybettik.
    futbolda şanssızlık bence çok çok ender karşınıza çıkabilecek bir kavram. aksi halde her takım zaten benzer sözde şanssızlıktan muzdarip. bunun tam tersi galip geldiğimizde bugün çok şanslıydık dememiz gerekir ki bu da saçma.
    o şanssızlık perdesi arkasına gizlemeye çalıştığımız gerçekler maalesef bizim eksikliklerimiz. elin oğlu o basit taç atışını bile boşuna çalışmıyor defalarca. kim boşa çıkacak kim taçı atan kişiye yaklaşırken kim uzaklaşarak açı yaratacak bunların hepsi önceden belirleniyor. şans ile açıklanmaya çalışılırsa iki hafta sonra bir daha yersin aynı golü. zaten rakipler de senin zaafların üzerine çalıştığı için bu eksiklikleri kaşır da kaşır üstüne gider ve istediğini alır.
    bu maçın şanssızlıkla gram açıklaması yok.
    takım ve teknik heyet defansif anlamda sınıfta kaldığı gibi zaten ofansif anlamda da yerle bir oldu ilgili maçta. pozisyonumuz yok arkadaşlar. az demiyorum yok diyorum. koca maç attığımız goller dahil bir tane pozisyonumuz yok etobonun top sürmesi dışında.bunun neresi şanssızlık.
    bizim bu sene puan kaybı yaşadığımız maçlarda şanssızlık olarak söyleyebileceğim tek maç iç saha kayserispor maçı. rakip kaleci olağanüstü bir performans gösterdi ve yediğimiz gol de şutu atan hayatının şutunu attı.
    bir an önce şanssızlık büyüsünden ve afyonundan sıyrılıp eksiklerimizi teşhis ederek ilerleme kaydetmeliyiz. çok çok iyi olduğunu düşündüğüm bir kadromuz var. güle oynaya şampiyon olmamız gereken bir yılda tuhaf bahaneler üretmeye devam edersek sonraki yılları da heba ederiz.
  • 542
    bu maçta rize'den yediğimiz dört, rakamla 4 golü ve rezalet futbolu şansla, talihle, bireysel hatayla açıklıyorsak, biz zaten bitmişiz. futbol falan bırakıp, falla, totemlerle, 4 yapraklı yoncalarla ilerleyelim bundan sonrasını. rasyonaliteden koparsak, sonumuz felaket olur. rize maçını yol kazası olarak da görmemek lazım. takım bu tür hataları daha geçen hafta, 13 mart 2021 kayserispor galatasaray maçı'nda defalarca yaptı. maç son dakikalarda çözülünce kimse de demedi, bunlar daha sonra başımızı yakar mı? ayrıca bireysel hatadan bahsediyorsak, bireysel katkıya da bir bakalım. bu maçta yedlin'in golü karambol, emre akbaba'nın golü tamamen bireysel beceri, henry'nin pozisyonunda meriah topu kendi ağlarına atmış. ee noldu? sen skor üretmekte övünüyorsun, bu maçta 3 golü de organize olmadan bulmuşsun, bundan söz eden var mı? yok.
    biz bütüne, oyuna odaklanmadıkça; futbol aklını görmezden geldikçe bizden bir yol olmaz.
  • 543
    uzun zamandır ilk defa galatasaray futbol takımı'nın hayal kırıklığı yaşattığı maç. bizim yaşadığımız dünya ile takımın yaşadığı dünyanın ayrı olduğunu bir kere daha ispat etmiştir ne yazık ki.

    sanıyorsun ki işte bir his takımı, arada bir gönül bağı var, aynı şeylere üzülüp aynı şeylere sinirlenme var...

    oysa kocaman bir yalan dolan.

    ne taktikle, ne kadroyla, ne de şansla açıklanabilecek türden bir maçtı. hocasından malzemecisine, kalecisinden en önde oynayanına kadar bizim beyefendiler maçı kazanmak istemedi ve kaybetti. milyonlara oynayan adamların taraftar ruhuna sahip olmasını beklemiyor insan elbette. ama "camia" olarak 7'den 70'e tepeden tırnağa bilendiğin rakibe karşı böyle gevşek** bir futbol insanı çok yalnız hissettiriyor. her sene şampiyon olmak da elbette mümkün değil ama ezeli rakip elinde avcunda arkasında ne varsa yüklenirken böylesine bir fırsat maçında böyle hatalar(!) görmek insanı bitiriyor.

    hayatı miladi takvime göre değil fikstüre göre yaşayıp öyle hatırlayanlar için vazgeçmek falan olmaz. eşşek gibi ligin kalanını aynı heyecanla(!) ve umutlarla takip ederiz. ama bu oyuncu grubu da hoca da bu sezon taraftardan destek mestek beklemesin artık. üç senedir arkalarını toplayan, bu pandemi şartlarında bile havaalanında karşılayan, "8 de kapanır 18 de" dendiğinde sanki bir faydası varmış gibi her maçı şekilden şekile girerek izleyen, rakip camiaların araya sokulabilecek kim varsa yaptığı her türlü saldırıya kalkan olsun diye konsolide ettiği taraftardan utanması olan çıkıp sezonun bundan sonrasını böyle rezillikler yaşamadan bitirir.

    o da bu oyuncu grubunun utanması var mı yok mu diye görmek için...

    yoksa galatasaray bizim afyonumuz...
App Store'dan indirin Google Play'den alın