• 61
    galatasaray'ı galatasaray yapan değerler vardır ve kimse o değerlere basıp rant sağlayamaz. stada önce recep tayyip erdoğan geldi ve kısa süreli protestoya mağruz kaldı. bu televizyon başından gördüğüm ve açılışta olan arkadaşlarımdan öğrendiğim kadarıyla hamburg maçındakinden bile cılızdı. buraya kadar olaylar normal akışında seyrediyor. kimse kimsenin protesto hakkını elinden alamaz, ben stadda olsaydım erdoğan oraya ilk geldiğinde protesto etmezdim mesela. benim için yok hükmünde bir adam çünkü. ayrıca stadyumlara siyaset girmesine her zaman karşı birisi olarak orda erdoğan protestosuna katılmazdım, ama kalkıp ıslıklayan adama da niye ıslıklıyorsun kardeşim demezdim. dediğim gibi protesto etmek miting yapmak hakaret etmeden tepki göstermek demokratik haktır; burası muz cumhuriyeti mi?

    olayların raydan çıktığı dakikalar adını anmak istemediğim toki başkanının amacı belli olan konuşmasında yaşandı. ulan beyefendi* sen kimsin galatasaray değerlerini çiğneyerek kendine rant sağlamaya çalışıyorsun. ulan beyefendi bu kadar mı cahilsin sen ordaki 40000 taraftarın susup lafları yiyeceğini düşündün? yükümlülüklerini yerine getiremeyen aciz yakıştırmalarını ben senin kurumuna yapıyorum asıl; projeyi kırpa kırpa kuşa çevirdiniz. nerde verdiğiniz sözler taahhütler? çatı böyle mi olacaktı, koltuklar böyle mi olacaktı, yollar yetişti mi, çatı kapakları nerde? siz bu ihaleyi anahtar teslime çevirdiğinizde bu sezon başında teslimat sözü vermedin mi toki başkanı, ne oldu devre arası bile tam kapasite teslim edemedin stadı? eren talu inşaatı 8 ay durdurduğunda kulüp başkanı makamına gelene kadar hareket etmeyip, sonrasında rica minnet ihaleyi üstlenen sen değil misin? sen kimsin çıkıp özhan canaydın'ı küçük düşüren açıklamalar yapıyorsun? sen ve senin kurumun aciz, sözlerini tutamayan, iş bilmez, sahtekar insanlarsınız!

    başbakan recep tayyip erdoğan her protestoda olduğu gibi toki başkanına yapılanda da kendi showunu yaptı ve tabanına mağdur edebiyatını çok güzel oynadı. kafalarındaki rejimde protestoya baş kaldırmaya yer olmadığı için bu tip olaylardan ders almak yerine; bunlar münferit olaylar demeyle yetiniyorlar.

    adnan polat için bugüne kadar hep iyi niyetli çalışıyor hele bu dönemi de tamamlasın sonrasına bakarız dedim. ancak artık bu kadarı fazla. sen galatasaray spor kulübü başkanısın sayın polat, o stadda bulunma sebein bu. ege seramik yönetim kurulu üyesi olarak orada bulunmuyorsun. başbakan oradan çıktıktan sonra seninde arkasından çıkıp başbakana yapılanlar ayıptı demeni anlarım. çünkü sadece recep tayyip erdoğan diye portesto edildi başbakan ilk geldiğinde, bununda yeri* türk telekom arena açılışı değildi. ama bu sabah okuduğum kadarıyla bir televizyon kanalına çıkıp toki başkanı haklı demişsin. bunu demek birinci adam olarak galatasaray değerlerini ayaklar altına alman demektir. yaptıkların yapmadıkların zerre umrumda değil, bugün açıkla istifanı git. omurgalı duramadın, olayların bu kadar büyümesinin en büyük etkeni sensin. toki başkanı haklıysa başkanını da al git adnan polat.

    1 allah kuruşu > 415 milyon dolarmış günlük paritede bunu da öğrendik açılış sayesinde. ali sami yen stadının bulunduğu araziye yapılan teklifleri beğenmeyen toki ihale üstüne ihale açarken; büyük zaferlere tanıklık etmiş stadın değeri 1 allah kuruşuymuş. baykuş gibi atladınız lan arazinin üstüne, rahmetli canaydın'a şişli belediye başkanı sarıgül yalvardı seyrantepe için unuttuk mu sandınız. biz stadımızı öyle yada böyle mecidiyeköy'de yapacaktık. bölüm bölüm yıkıp imkanlarımız dahilinde bir stadyum yapacaktık. seyrantepe için herkes canaydın'a ricacı oldu, hatta stadyum protokolünde bir adet kapalı spor salonu bir de stadyumun arka tarafında 100 dönüm arazi verecektiniz bize. bütün bunları iptal edip adnan polat'a yeni protokol imzalattınız, eyvallah stadı bitirin yeter dedik. bitirdiniz, projeden kırpa kırpa 50 milyon dolar para arttırarak bitirdiniz ve gözümüze soktunuz. acizsiniz dediniz açıldığı gün. sonra da bu taraftarın o lafları yemesini umdunuz adnan polat gibi. çok şükür ki galatasaray sahipsiz değil, bunu taraftar gösterdi.

    ruhun şaad olsun özhan başkanım. bu stadyumda herkesten çok senin emeğin var.

    hep oyunlar senaryolar
    sustuysak bir yere kadar
    aklınızdan çıkarmayın
    türkiye'dir galatasaray

    sandıkta görüşürüz recep bey.
  • 167
    malum şahsiyetin gücüne karşı sesini yükselten, dik duran ilk taraftar kitlesiydi "arena"daki. o karaktersiz toki başkanının konuşması, malum şahsiyetin sonraları defalarca yaptığı gibi, ülkenin en büyük kulübüne özel bir geceyi siyasi bir şova dönüştürmeye çalışması gibi durumlar sinirlerimi yıpratmış, ama galatasaray taraftarının gösterdiği tepki sonrası sinir yerine gurura bırakmıştı. bir kez daha yüksek sesle "iyi ki galatasaraylıyım be" demiştim.

    rahmetli birand'ın ekran başında "eyvah" deyişini, adnan polat'ın pıtı pıtı malum şahsiyetin peşinde koşuşunu hiç unutmayacağım. galatasaray taraftarı birlik olduktan sonra titretemeyeceği güç yoktur çok şükür. gerekirse o stadı yıkar, dağ başında maç izlemeye devam eder, yine de ödün vermez gururundan.
  • 29
    şimdi şöyle oluyor ki;

    burada 1514 kişiyiz. hazır biz bizeyken samimice söyleyeyim; sağcı bir babanın %30 solcu %20 sağcı ve %50 kimlik karmaşası yaşayan bir çocuğuyum. siyaset ile hiç işim olmadı. defalarca, ekstradan şilep sahibi olan ağabeyleri gördükçe ben de tayyip beye yakın olmak istedim ama sonra vazgeçtim..

    protesto haklı mı? belki...

    önemli olan protestonun doğru ya da yanlış olmasından ziyade yapılmasının doğru ya da yanlış olduğuydu. benim baktığım açıdan; o koltukları satın alan taraftar değil mi? ve o adamlar stres atmaya gitmiyor mu?

    güç adalet ister dedim ya bugün bir sürü ''siyasi içerikli entry'' silindi burada. ve ben adil olarak siyaset yapmadan gireceğim konuya;

    burada 1514 kişi galatasaray'ı sevdiği için var. bir çoğu tribüne gidiyor, gidemeyenler de burada stres atıyor. tribüne giden adam stres atar... şimdi size eric cantona'nın bir sözünü yazayım; ''tutuklanma ve ceza alma korkusu olmadan insanlara bağırdığım ve üzerlerine yürüyebildiğim tek yer futbol sahası'' şimdi biz inkar etsek de tribünün böyle de bir kıyağı var bize. galatasaraylılık hoş tabi ama bencil insanlarız bilinçaltımızı yoksaymayı da iyi biliriz. aslında bu da bir otomasyon olduğu için paradokstur bu ve açıklamak mümkün hale gelmiyor malesef.
    diyeceğim şu ki; insan arapça ve farsça kökenli bir kelime olan ''nisyan'' dan gelir. nisyan; unutmak demektir. biz bilinçaltımızı hep unutur ve kılıfları hep hazırlarız minareyi çalmadan evvel. aslında tribüne verdiğimiz paranın karşılığını, atılan gole sevinmenin yanısıra ''bağırılabilecek alan kirası'' olduğunu unuturuz hep. stresimizi bir yere dökmemiz gerekir. döktüğümüz yere kira ödememiz gerekir. bizimle birlikte streslerini dökeceklerini yere kira ödeyen adamlar fazlalaştıkça, yerin sahibi parseli genişletmek ister. sonra da türk telekom arena işte...

    şimdi protestoya gelecek olursak; verilen bilet parasının karşılığını alırken ekstra fonksiyon ya da hediye olarak görebiliriz. yani 2 tane selpak alırsın bir tane kolonyalı mendil hediyedir o hesap. halihazırda adrenalinini 2,5 g seviyesinden yüksek tutmak için kira ödediğin koltukta ekstradan 0,3 g adrenalin salgılama fırsatın olsa es geçmezsin. 10 kişi birisini ıslıklayınca senin de ıslıklaman şartlı refleksten ziyade ''paranın karşılığını onlar kadar alabilme isteği''dir. çünkü sen ıslıklama fikrine katılmasan da seninle aynı kirayı ödeyen adam senden fazla adrenalin salgılayınca gözün kalır. bu da bizi beşeriyatın bir diğer özelliği olan eşitlik güdüsüne götürür ama şimdi oraya kadar gidemem...

    bu protestoya insan iç güdüsü olarak baktım çünkü iyi niyetliyim. haklı olup olmadığına gelirsek de; serbestlikten yanayım. o koltuğa çoluğunun-çocuğunun nafakasını veren, boğazından kesen ve o koltuğu kiralayan, hepi-topu 120 dakikalık tatmin için belirli bir maddiyat harcayan her adamın, ağzından çıkacak her kelimeye saygım var. katılırım ya da katılmam ama orası beni ilgilendirmez. o koltuk sahibi ne isterse söyleyebilir benim için sorun yok. küfür de etse, bağırsa da, çağırsa da tepki vermem. tepki verene de saygı duyarım. herkese saygı duyarım. benimle bir maç izleseniz çok sıkılırsınız. böyle herkese saygılı sadece maçına ve tezahüratına bakan bir adamım ben. o sebepten benimle maç izleyecekseniz malesef adrenalin seviyeniz için bana güvenmeyin.

    yazının ana fikri: adam koltuğa o kadar para vermiş istediğine bağırıp-çağırsın hiç önemli değil. bu kadar sömürücü zihniyetli bir yönetimden alacakları tahsil etmenin en iyi yanı o statta özgürce bağırmaktır. istediğine ve istediğin şekilde...

    not: yazının bazı kesimlerini traşlayıp tekrar gönderdim, siyasete gerçekten gerek yok.
  • 140
    ben numaralı tribünde ikamet ederken gerçekleşmiş olan hadisedir.

    ayrıca, arda turana ve takımdaki diğer bir çok kişiye "hakaret" seviyesinde beste yapıp bütün stadyuma söyletmeye çalışan kendi değerlerini protesto etmeye bayılan ultraslan'ın "aman abi durun, hop, şişt" demek suretiyle engellemeye çalıştığı yuhalamadır.

    resmi kaynaklarda ali sami yen türk telekom arena stadyumunda atılan ilk gol servet çetin adına gözükse de benim gözümde stadyumumuzda atılan ilk goldür, asisti yapanlardan birisi de benimdir.

    ayrıca; günümüzde milli maçların konya'da oynanma sebeplerinden bir tanesidir.
  • 52
    *lütfen dikkat: bu bir özür yazısı, ya da savunma yazısı değildir. bu sadece o akşam orda olanları yerinde görmüş, bazıları tarafından "kahraman" bazıları tarafından "saygısız" "nankör" hatta "vatan haini" ilan edilmiş birisinin, gayet objektif bir gözle, bütün samimi duygularıyla yazmış olduğu bir açıklamadır. çünkü olay cidden öyle değil lan, maçtan sonra eve geldim, eşim ve o akşamlığına bizde olan kayınvalideden öğrendim ne işler karıştırdığımızı, biz orada akvaryumdaki balık gibiydik, hayran hayran etrafı seyrediyorduk.

    şimdi güzel kardeşim, akp'yi pek sevmeyen, hadi açıkçası ona hiç oy vermemiş, bundan sonra da oy vermeyi pek düşünmeyen biri olarak recep tayyip erdoğan'ı savunmak benim haddime değil. pek çok işi yanlış, ama pek çok işi de doğru, türk kafasıyla hallediyor çünkü, batı kafasının bize 2 numara büyük geldiğini çözmüş adam.

    herneyse; bakın arkadaşım, galatasaray spor kulübünün olduğu bir ortamda, ait olduğu, onu temsil için yıllardır çabaladığı ülkenin başbakanının (bakın başbakan diyorum, recep tayyip erdoğan'ın şahsı değil, başbakan, makam) yuhlanması, herhangi bir terbiyesizlik yapılması mevzubahis değildir, bu başbakan şahıs olarak kim olursa olsun. önce onu bilelim. ha eğer recep tayyip erdoğan oraya "ben başbakan falan değilim, recep tayyip erdoğan isimli vatandaş olarak geldim" deseydi, kim ne derse desin beni ilgilendirmezdi.

    durum bu iken, zaten türkiye cumhuriyeti başbakanına yapılmış herhangi bir protesto ya da yuhlama aslen mevcut değil, açın konuşma görüntülerini vs bakın. benim olduğum yerden öyle gözüktü hiç değilse.

    ama adnan polat ıslıklanacaktı, "galatasaray başkanı" olarak değil, "adnan polat" olarak ıslıklanacaktı, yuhlanacaktı, bu aylaaaar öncesinden belliydi. eğer ki o yönetimde "bu tepkiyi hiç beklemiyordum yahu" diyebilecek biri çıkarsa "hassiktir lan" derim. bu bariz belliydi güzel kardeşim, o orada olacaktı.

    olayın civcivli noktasına yaklaşıyoruz, çok güzel stad yapmışınız, herşey şahane süper, ama bi adam gibi ses sistemi koyamadınız mı lan oraya? kimin ne dediği anlaşılmıyor, ali kırca şiir okurken yanımdaki adam "dediklerinden bişey anlamıyorum ama yanındaki karı iyiymiş" dediyse bunda bir sorun vardır değil mi. biz hep beraber ali kırca nın hanımefendiye tekme tokat dalmasını bekler olduk meşhur videodaki gibi.

    dur lan konu nereye geldi, ne diyodum? hah... kimse zaten konuşulanı anlamıyor, sesler vs harala gürele, adnan polat çıktı kürsüye, yapıştırdık arkadaşım ıslığı, biz ne bilelim o esnada başbakana teşekkür ediyormuş. ıslıklar yuhalamalar falan, bir kargaşa oldu. zaten sunuşu yapmak için nihat doğan'ımı çağırmışlar bilmiyorum ama, sesi ve konuşması bu kadar benzeyemez bir insanın bir insana, oda ayrı bir sinir bozucu durum oldu, bir de o esnada sahada yayılı platformu toplamak için görevli ekibin başındaki kapşonlu dallamanın artist artist yürümeleri bir disiplin gösterisi yapma çalışması vs iyice sinirleri gerdi. lafı gelmişken diyeyim o kapşonlu dallamaya "ulan sen hangi torpille oraya geldin, artist artist yürümeler bağırmalar falan, ne sanıyosun kendini, 50 tane muşambayı 50 kişiye bir saatte kaldırtamayan adamı muhtarın samanlığına kadar kovalarlar lan bizim köyde.

    herneyse, biz bilmiyoruz başbakan gitmiş, bakanlar gitmiş, yalnız bir ara tribüne koşan korumalar dikkatimizi çekti bi meczup saldırdı herhalde dedik o kadar.

    sonrasında o toki başkanı denen arkadaş çıkıp o gaz konuşmasını yaptı işte "biz şöyleyiz, biz büyüğüz, tapının mına koduklarım" şeklinde. kendini peygamber ilan edecek sandık. başbakanın gittiğinden haberimiz yok, "ulan herif yememiş içmemiş sırf fırça atmak için burayı yaptırmış" dedik, bastık ıslığı, bunda hatalı birşey var mı?

    hayır git emlak krallarına, trump a falan göster "kardeşim aha ali sami yen stadı ve yeri, aha aslantepe ve yeri, seç birini" bakalım hangisini seçecek adam. bedavaya gelmedi o stad bize. etrafındaki yollar vs ise benzinden iletişimden %60 vergi alan bi devletsen, yap bi zahmet o metroyu oraya, hatta bedava yap.

    olayın aslı astarı budur arkadaşım, galatasaray taraftarı ne cesur yürektir, ne de vatan haini, olması gereken bir protesto, ulan dilim varmıyor ama koskoca başbakan tarafından üstüne alınmıştır, daha sonra başbakanın buna sinirlendiği, gücendiği ne bileyim kırıldığı anons edilmeden tipin biri çıkıp ileri geri konuşmuştur.

    elinizi vicdanınıza koyun, başbakanın bu durumundan haberiniz yok, dahası başbakan lafı geçmemiş, başbakanı hala orada sanıyorsunuz, siz adnan polat la hesabınızı gördüğünüzü düşünüyorsunuz, fol yok yumurta yok, tipin biri çıkıp böyle konuşuyor. naparsınız? allahaşkına?

    dediğim gibi bu bir özür ya da savunma yazısı değil. kabahat etmedik ki özür dileyelim, bi suç işlemedik ki kendimizi savunalım. başbakanın stadı terkettiğini evde öğrendik ulan.

    durum budur hakim bey, sen devletsin büyüksün, sen bilirsin, allah aşkına söyle; suç kimde?

    not: ama o kapşonlu, oğlum var ya, sana çok pis taktım, çok pis.
  • 88
    arkasından bir takım şahıslar tarafından başlatılan "galatasaray yanlış yaptı" yorumlarının yavşaklığından utandığım protestodur.

    protestonun kendisinden utanıyor muyum? tabii ki hayır.

    ne kadar meraklıymışsınız el,etek öpmeye arkadaş. sporun içine siyaset sokulalı yıllar oldu yıllar. galatasaray taraftarının onurlu duruşu mu "sporu siyasileştirmek" oldu sonradan sonradan?
    ankaraspor olayı hala taze, ligin balans ayarı ile oynandı birileri gücünü sergilesin diye. bak şimdi ne yapıyorlar, ismini duyunca akla basketbolun geldiği takımın ismiyle oynuyorlar.
    bazılarının elinde ne kadar il-ilçe belediyesi varsa, hepsinin derme-çatma, camiasız, kültürsüz, hormonlu futbol takımları kategorilerinde zirveye oynuyor. onbinlerce tutkunu olan demirspor, kocaelispor, göztepe, idman yurdu gibi takımlar sürünürken; 100 adet taraftarı olmayan takımlar başa güreşiyor. örtülü ödenekten birilerine nakit akışı sağlanarak seçim yatırımı yapıldığı iddiası vardı, ona ne oldu bu arada?
    kayserispor, sivasspor gibi takımların gösterdikleri aşama da tamamen tesadüf mü? sivasspor kasapları her maçı nasıl 11 kişi tamamlıyor?
    ezeli rakibimiz beşiktaş'ın son kongresinde koskoca adamlar, demirören'e neden muhtaç kaldı, o kongredeki rakibi kimdi, o seçilseydi neler olacaktı hatırlayan var mı ilaç niyetine?

    ağzımızı açmaya kalksak, hayırlı, uğurlu bir yerde durabilme imkanımız yok; tokici midir, nedir, adamın birisi kalkmış rahmetli başkana sallıyor, camiaya gider yapıyor. taraftarın canaydın damarına basılıyor, ne yapacaktık arkadaş?
    alıştıysanız doğru-yanlış her lafı, her resmi alkışlayan bindirilmiş kıtalara, o sizin mallığınız, kusura kalmayın.

    ülkenin sportif anlamdaki her hareketi boğazına kadar siyasi oyunlara alet edilmiş zaten. ne kaldı geriye, kim kaldı? şimdi bir aslan kalkıp birilerine "dur !" demişken, neymiş de tepkiler siyasiymiş. hadi oradan ! bu noktaya nasıl gelindi diye sormak yok, spora siyaseti asıl kimin bulaştırdığını soran yok, galatasaray'ın duruşuna giydiriliyor.

    biz başlatmadık, başlatanlara anladıkları dilden cevabını verdik. o kadar !
  • 119
    orada olamadığım için katılamadığım, ama ıslıklarını harcayan her insana binlerce kez minnetlerimi sunacağım hadise. yahu arkadaş bırakın bu taraftarlık ideolojiden önde gelir muhabbetini, oradaki aydın demokrat insanlar, şov yapan köhnemiş zihniyeti onurlu bir şekilde protesto etmişlerdir, bu haklarını kullanırken de kusura bakmasınlar kimseden izin almak zorunda değiller. neymiş, stadda siyaset yapılmayacakmış...okulda yapma işyerinde yapma stadda yapma, herkes koyun gibi olsun, tam da o zihniyetin yaratmak istediği biatçı insancıklar olalım. bu memlekette artık yazılmamış kitaplar toplanıyor, internet yasaklanıyor, tüm insanca yaşama koşulları ortadan kaldırılıyor, e ben galatasaraylıyım stad açılışım rezil olmasın diye adnan polat gibi şakşakçılık yapıp o zihniyete hizmet edeceğim...kimse kusura bakmayacak, hatta tam tersi fikri hür vicdanı hür bir galatasaraylı olduğum için ciğerim patlayana kadar ıslık çalıp protesto edeceğim..
  • 80
    hala protestonun neden ayıplandığını veya yeri olmadığını düşünüldüğünü anlamadığım protestodur. bilen bilir bilmeyeninde kulağına küpe olsun , siyaset sadece mecliste, sokakta , içki masasında , iş yerinde yapılmaz. siyaset her yerde yapılır. o gün o protesto olmasaydı , alkış olsaydı , kimse burda siyaset yapılmaz kardeşim demiycekti. protesto gayet güzel bi şekilde , organize olunmasına gerek olmadan yapıldı. eğer o stada geliyosan o ıslıkları yuhalamaları duymayı göze alıcaksın. ha yok benim işime gelmiyo dersen de , hiç zahmet edip gelmiyceksin. gelirsende staddan böyle dönersin.

    protesto iyiydi ...

    sonrasında medya beklendiği gibiydi ...

    mehmet demirkol'u hiç sevmem ama, bugün tek doğru şey yazmış. adı üzerinde orası arena , oraya ..... yemiyosa çıkmıyacannnnnnn ...

    şimdilik bu kadar ...
  • 7
    yaklaşık bir saattir değişik platformlarda bir çok yazı okudum protestoyla ilgili olarak; bir çok insan evine misafir olarak gelen insanlara böyle mi davranılır diye bir çıkış noktası yakalamışlar. biz de bu çıkış noktasından geri gelerek giriş noktasına varalım.

    1. başbakan ilk stada geldiğinde mehmet ali brand'a kurduğu cümle : " nasıl güzel yapmış mıyız? beğendiniz mi?"
    evet gerçekten misafir gibi davranmış çok güzel.
    2. toki başkanı resmen bu stadı biz yaptık dağılın demiş, ev sahipliği rolünü üstlenmiş, onun üstüne de zaten cayırtılar kopmuştur. yani bu zat; misafirliğini gereği olan geldiğin eve ve içindekilere saygıyı gösterememiş ve gerçek ev sahipleri tarafından evden kovulmuştur.

    şimdi gelelim adamlar emek sarfetti, stadı yaptılar falanlara filanlara.çok basit prekazi8 de yazdı bunu yanlış hatırlamıyorsam; stad 260 milyon tlye mal oldu ali sami yen arazisi 400 küsür milyon tlye satılacak; arada 150 milyon tl havadan para devletin kasasına; girecek. hala neyin dayatmasındasın sen.
  • 110
    taraftarın ıslıklamasını falan herşeyi bir kenara koyuyorum da,koskaca ülkenin başbakanı ıslıklandım diye çocuk gibi küsüp vermicem stadı dercesine aylarca sözleşmeler imzalanmıyor,stada gsgm tabelası asılması isteniyor(tüm statlar gsgmnin iken),stada giden yollar açılış günündeki gibi bırakılıyor bu mu başbakanlık birader,herkes seni sevmek zorunda mı ?

    +o gün açılıştan önce skorbordun ordan ak partinin 8 senede icraatlerinden bahseden video yayınlatanlara,rte'nin sesinden stadı miting alanına çevirenlere az bile yapıldı.
  • 97
    uğur meleke'nin de ısılıklayanların arasında olduğunu itiraf ettiği protesto.kendisi ıslıkladığını aşağıdaki şahane yazısında ifade etmiştir.

    bende islıkladım!

    hafta sonları stadyumlarda toplanan bir küçük ilçe nüfusu kadar insanı, sadece o günkü müsabakayı boş gözlerle izlemeye gelen işsiz/hissiz ve fikirsiz kalabalıklar olarak değerlendirme hatasına sıkça düşeriz. oysa bir futbol müsabakası sadece çayır-çimen, top-kale, ıslık ve düdükten ibaret değildir; bir kentte yaşayan 40-50 bin bambaşka insanı, siyahı-beyazı, kadını-erkeği, dinliyi-dinsizi, faşisti ve komünisti yana yana, omuz omuza getirebilecek tek organizasyondur aynı zamanda... bir sinema ya da tiyatro salonu birkaç yüz, bir konserse birkaç bin kişiyi toplayabilir genelde... bir futbol müsabakasındaysa farklı hayat standartlarına, eğitim düzeylerine ve siyasi görüşlere sahip 50 bin farklı insan 10-12 dönüme sıkışabilir.
    bir spor müsabakası, bir ayakkabı boyacısıyla bir fabrikatörün, bir travestiyle bir profesörün, bir rahiple bir yankesicinin bir arada ya da ayrı ayrı tepkilerini gösterebilecekleri bir ortamdır. parti mitingine, sendika toplantısına benzemez. demokratik ülkelerde bu kadar farklı insanı tahakküm altına almaya pek kimsenin gücü yetmez. iki sezon önce fenerbahçe yönetimi tribünleri kontrol etmek istedi, yapamadı; aylarca zico sesleri yükseldi. beşiktaş’ınki denedi, sonuç vermedi. bir tribün engellemeye çalıştığı halde diğerleri hep bir ağızdan yönetimi protesto ettiler. türk telekom arena’da yaşanan da daha öncekilere benziyor: birleşik bir grup alkışlıyor, ama bağımsız çoğunluk dinlemiyor. toki başkanı’nın konuşmasına kızıyor, tepkisini yuhalayarak ve ıslıklayarak gösteriyor.
    o yüzden bu stadyumlardan yükselen sesleri küçümsememek lazım. statlar hürdür ve masumdur. hırvatistan’ın temelleri zagrep’in maksimir stadı’nda atılmıştır. çavuşesku’nun çöküşünün önemli bir evresi bükreş’in ghencea stadı’nda yaşanmıştır. istanbul’un seyrantepesi’nde yaşanan da öyle hür, öyle masum bir tepkidir özünde...

    10 liranın hesabı
    tabii ki hiç kimse ali sami yen spor kompleksi’nde böyle bir protestoyu arzu etmezdi. zaten bu protestonun da çoğu başbakana değil, ondan önceki konuşmacılarıydı. başbakan ve ekibi istanbul’a harika bir spor kompleksi yaptılar. bu statta 2020 avrupa şampiyonası maçları oynanacağına eminim. ve samimiyetle söylüyorum, bu stat son iki avrupa şampiyonası’nın oynandığı (portekiz, isviçre ve avusturya’daki) bütün statlardan daha güzel...
    ama protestonun kökeni, bence stadın fiziksel özelliklerine dayanmıyor. kamu vicdanını yaralayan başka iki büyük hata var: birinci hata, 600 trilyonluk bir yatırımı ikide bir ayda 600 lira kazanan insanların gözüne sokmak.
    o 600 trilyon, bakanın/bürokratın cebinden çıkmadı. pardon çıktı. ama 600 trilyon değil, 10 lira çıktı. ülke nüfusu 70 milyon olduğuna göre, bu stadın yapımı için kaba bir hesapla hepimizin cebinden 10 lira çıktı. o zaman devlet erkânı, cebinden 600 trilyon harcamış gibi değil, cebimden 10 lira harcamiş gibi konuşmali. bana 600 trilyonu değil, 10 lirayı anlatmalı...

    nahif ve güçsüz
    ikinci hataysa daha bireysel. ölmüş bir insanın arkasından kullanılan iki sözcük çok yaralayıcı: “özhan canaydın’ın karşımızda nahif ve güçsüz duruşu, dün gibi aklımızda” diyor toki başkanı... kamuoyu o sözcüğü naif (saf, deneyimsiz) olarak anladı; oysa cümlenin gelişinden o kelimenin nahif (zayıf, cılız, çelimsiz) olduğu tahmin edilebiliyor.
    “sayın toki başkanı; bugün kuvvetli-güçlü-sağlam olabilirsiniz, olabiliriz. ama unutmayınız: toprağın altı, nice kuvvetli şahlarla, sultanlarla, padişahlarla dolu...”

    5149 sayılı yasa
    islık meselesinin en trajikomik kısmıysa, en sonunda saklıymış: galatasaray başkanı polat, ıslıklayanları 240 kamerayla tespit edip stada bir daha almayacaklarını beyan etti. şimdi sayın başbakan’a, sayın spor bakanı’na, sayın tff başkanı’na soruyorum:
    1) insanlar hoşlarına gitmeyen bir şeyi protesto etmek için ne yapmalı? tribüne döner bıçağı, keser, kasatura mı sokmalı? birbirini mi vurmalı? küfür mü etmeli? yoksa en medeni protesto biçimini mi (yani alkış, ıslık ya da yuhalamayı mı) tercih etmeli?
    2) 5149 sayılı sporda şiddet ve düzensizliği önlemeye dair yasa içeriğinde “ıslıkla protesto” stada girmeme sebebi olacak mı?
    3) aynı yasada stada girecek/girmeyecekleri kulüp başkanları mı belirleyecek? mesela karabük başkanı tipini beğenmediği adamı, antep başkanı kendisine muhalif olanı stada sokmayabilir mi? eğer kulüp başkanlarının böyle bir yetkisi yoksa sayın polat, hangi hukuka dayanarak böyle tehditte bulunabiliyor?
    eğer bu ülkede ıslıkla protesto yasaksa; stada girecekleri/girmeyecekleri il güvenlik kurulu değil, bakanlık değil, polis teşkilatı değil, kulüp başkanları belirleyecekse; ben bundan sonra hiçbir stada girmek istemiyorum. hatta, kendimi ihbar ediyorum: cumartesi 19:30’da ben de ıslıklı protestoya katıldım. 240 kameranızla zaten yerimi ve kimliğimi tespit etmişsinizdir. beni de bundan sonra tt arena’ya almamanızı arz ederim.
    nokta...

    uğur meleke
    http://spor.milliyet.com.tr/.../1341630/default.htm
App Store'dan indirin Google Play'den alın