• 214
    futbolla ilgisi olmayan babanın ortaokulda holiganlık seviyesinde futbolu takip etmeye başlamış bir oğlu olarak bu maçı radyodan odamın ışıklarını kapatıp gözyaşları içerisinde dinlediğimi dün gibi hatırlıyorum. uzatma dakikalarında da elime kuran-ı kerim alıp allah’a dua etmeye başlamıştım. * maç bitince salona koşup yere kapaklanıp mutluluktan ağlamaya devam etmiştim.
  • 190
    maçtan önce denizli'ye giden fenerbahçe uçağını göstermişlerdi. hepsi jilet gibi giyinmiş, takım elbiseler çekilmiş, yöneticiler kibirli, taraftarlar bayram havasında... indiklerinde açılan bir pankartta "şampiyon fenerbahçe!" yazıyordu. :) o an bunların şampiyon olamayacaklarını anladım.

    bizim takım otobüsü aynı dakikalarda oynanacak kayserispor maçı için stada geldiğinde oyuncularımız eşofmanlarla, sıradan bir maça gelir gibiydi. çok eleştirsek de hakkını verelim, adnan polat herkesten fazla inanıp ali sami yen'i gelin gibi süsletmişti. nihayetinde, o gelin gibi süslenen güzelim stadımızda şampiyonluk kutlamak nasip oldu.

    özetle; unutulmayacak bir sezon boyunca hakkı yenmiş galatasaray'ın çok şey kazandığı maçtır bu maç.
  • 184
    o zamanlar servet fenerbahçede forma giyiyordu.
    fenerbahçenin de baya iyi bir kadrosu vardı.
    sanırım 2019 yılı başında verdiği bir röportajda aynen şunları söylemişti;

    "denizlispor maçını hiç hatırlamak istemiyorum. en az 3 saat soyunma odasında kaldık. herkes birbirine bakıyordu
    öncesinde denizlispor'la kupa maçı oynuyoruz. 1,2,3,4 yaptık...levent kartop, 'oğlum yapmayın ya rezil olduk' diyordu. sonra görürsünüz dedi...harbiden de gördük"
  • 200
    fenerbahçe'nin mac boyu net üstünlük kuramadığı, sürekli kontra ataklar yediği, başından sonuna kadar gerginliği stresi yaşadığı ve nihayetinde 2 puanı ve şampiyonluğu bıraktığı maçtır.

    mustafa keçeli'nin fenerbahçe'ye attığı gol onlara buz gibi dondurucu bir etkisi olan soğuk duşu yaşatmış ve atesi her daim sıcak tek topçusu tuncay şanlı ile 1-1'i yakalasalar da galibiyeti alamamışlardır.

    mac içinde mehmet yozgatlı kendini yere atmış selçuk dereli bunu yememiştir. o kendini yere atmasına pen verilse belki de 1 şampiyonluk haksızca el değiştirecek ve bugün unutulmuş bile olacaktı.

    maç sonu rüştü, appiah, nobre kacan şampiyonluğa ağlamıştır. volkan demirel denizlispor taraftarıyla atışmıştır. tuncay tünele girerken galatasaray lehine tezahüratlarda bulunan denizlispor taraftarina tepki olarak alkış yapmıştır.

    nicolas anelka'nın şeyinde bile olmamıştır.

    nihayetinde bize şahane görkemli bir şampiyonluk kazandırmış sonucun çıktığı maç olmuştur.

    (bkz: 2005-2006 sezonu şampiyonu galatasaray)

    ayrıca bu sonuçla denizlispor kümede kalmıştır.
  • 187
    14 mayıs 2006 günü ilk düdüğünden son düdüğüne kadar ekran başında boncuk boncuk ter dökerek takip ettiğim maç.

    sabah şampiyonluk kimin umrunda diye mırıldanarak uyandığımız, öğlen orda burda maç konusu açılınca acı acı gülümsediğimiz, akşama doğru ister istemez mustafa denizli gibi kafamızda oynadığımız bir gündü. zaten o sezon başlı başına apayrı bir sezondu. takip etmeyene, hatırlamayana hakkıyla anlatması mümkün değildi...

    biz 14 mayıs 2006 galatasaray kayserispor maçını kazanırsak bu maçta fenerbahçe'nin puan kaybı yetecekti şampiyon olmamız için, biz berabere kalırsak fenerbahçe'nin kaybetmesi gerekecekti. iki takım da aynı sonucu alırsa ikili averajla fenerbahçe şampiyon olacaktı.

    denizlispor içinse tek hedef kümede kalmaktı. 18. sıradaki diyarbakırspor'un matematiksel olarak şansı kalmamıştı. 17. sıradaki samsunspor 33 puandaydı. 16. sırada malatyaspor, 15. sırada denizlispor, 14. sırada ankaraspor 36 puandaydı. 13. sırada 37 puanlı gaziantepspor vardı. yukarıya doğru çaykur rizespor, manisaspor hatta ankaragücü'ne kadar küme düşme olasılığı vardı.

    son haftanın yürek söken bir diğer maçı gaziantepspor-malatyaspor maçıydı, kazanan kendini kurtaracaktı. samsunspor küme düşmüş diyarbakırspor'u ağırlıyordu. denizlispor'un konuğu şampiyonluk için kazanmak zorunda olan fenerbahçe idi. ankaraspor kayseri erciyes, çaykur rizespor ise gençlerbirliği deplasmanındaydı.. olasılık hesapları ise her takım için ayrı bir paragraf uzunluğundaydı...

    sadece fenerbahçelilerin, galatasaraylıların, denizli camiasının deği, başka pek çok camianın da gözü kulağı bu maçtaydı...

    bizim evde de sadece 77 numaralı lig tv kanalını izleme imkanı vardı. denizlispor beyaz formasıyla, fenerbahçe çubuklu forma lacivert şortuyla sahadaya yürürken yanılmıyorsam carmina burana yankılanıyordu denizlide stad hoparlörlerinden... sadece iki sene önce şampiyonluk maçında stadın 3/4'ünü fenerbahçe'ye vermişti denizlispor. iki camia arasında bu olaydan dolayı aslında bir sempati vardı. ancak bu denizlispor da can derdindeydi. zaten o geceden sonra denizlispor ile fenerbahçe'nin arası bir daha düzelmeyecekti...

    denizlispor kalede souleymanau hamidou, orta sahada kratochvil-yusuf şimşek, ilerde mehmet yılmaz- selahattin kınalı ile kümede kalma mücadelesi verecekti. fenerbahçe'de ise nicolas anelka, semih şentürk ve zafer biryol yedek kulübesindeydi. formda olan tuncay-nobre ikilisini bozmamıştı christoph daum. o seneki fenerbahçe'nin kadro derinliği o seviyedeydi işte...

    fenerbahçe şaşılır şekilde tutuk başlamıştı maça. bunda biraz da denizlispor'un can havliyle verdiği mücadelenin de etkisi vardı. zaten maç başlarken ister istemez kendini şampiyonluk hesaplarına bırakan herkesin ortak temennisi "denizli erken gol atıp da uyandırmasa fenerbahçe'yi" şeklinde idi..

    biraz iki rakibin birbirini tartması şeklindeki ilk dakikaların ardından yusuf şimşek önderliğindeki denizlispor fenerbahçe sahasında sık sık pozisyon bulmaya başladı. yerli ve milli kazmalarımızdan mehmet yılmaz ile ekürisi selahattin kınalı gol kaçırma yarışına girmişti. ekran başında hem galatasaray hem fenerbahçe taraftarı öldürün lan beni diye inliyordu muhtemelen. özellikle ilk yarının sonlarında selahattin'in uefa finalindeki bravo adams pozisyonunun birebir aynısında topu çamlık mahallesine yollaması ve kameranın zangır zangır sallanması en aklımda kalan enstantanelerdendi.

    ilk yarılar biterken denizli'de golsüz beraberlik vardı, istanbul'da ise ilic'in golüyle temiz şekilde işini görmüştü galatasaray. iki hafta önce de devre arasına bu şekilde lider girmiş, mamafih maç sonu ikinci sıraya geri inmiştik. ikinci yarı başlarken atılan konfetiler bir türkiye geleneğiydi. bu arada istanbul'da maç başlamış ve sabri'nin golüyle farkı ikiye çıkarmıştık.

    ikinci yarıda kulaklar da gözler de denizli'deydi artık. lig tv ekranın bir köşesinde canlı skorları veriyordu, alt köşede de canlı puan durumu geçiyordu sürekli. denizli'de ikinci yarı başlayabildikten az bir süre sonra gaziantepspor'un golü geldi. bu skorun ardından malatyaspor ve denizlispor arasında bir puanlık fark oluşmuştu. bu haber denizli'de bir konfeti yağmuruna ve meşalelerin yakılmasına sebep verdi.

    fenerbahçe yavaş yavaş oyuna ağırlık koymaya çalışıyordu. serkan balcı'nın yerine semih şentürk'ü alıp forvete takiye yapmış, akabinde nobre-anelka değişikliği gelmişti. fenerbahçe takım halinde ileriye doğru kayarken yusuf şimşek'in araya attığı toplarla pozisyon kovalamaya devam ediyordu. nitekim bu pozisyonlardan birinde sol kanada atılan topta mustafa keçeli topu önüne alıp müthiş bir depara kalktı. hücum yönüne göre altıpasın sol köşesinden sağ taraftaki direk dibine vurduğu şut filelere değdiğinde ali sami yen'de ayhan'ın havalandırdığı top numaralı ile eski açığın birleştiği köşede bekleyen cihan'a doğru süzülüyordu...

    selahattin sağ elini havada sallayarak yarım saha turu atıp kendi yedek kuübesine koşarken melih gümüşbıçak'ın ali sami yen bayram yerine dönüyor anonsuyla tarihe geçen sahneler yaşanıyordu. necati kendisine gelen ve normal şartlarda gol yapacağı topu unutup dizlerinin üzerine bırakmıştı kendini. bu satırların yazarı ise ekran başındayken kendini bir anda bahçe duvarının üzerinde böğürürken bulmuştu...

    bu golün ardından yine bir süre maç durmuştu, fenerbahçe tribünlerinden birinin kendini aşağıya bıraktığı rivayeti de vardı bu hengamede ama arkası gelmedi o maçtan sonraki birkaç gün sonrası...

    nitekim maç daha bitmemişti. federasyon kayıtlarına göre 89. dakikada, yani golden 6 dakika sonra tuncay'ın ayağından golü buldu fenerbahçe. çok da bilinçli olmayan bir ataktı üstelik, top biraz da gitmesi gerektiği için kaleye gitmişti, muhtemelen sahadaki fenerbahçeli futbolcular da çok farkında değildi ne yaptıklarının...

    üstelik ikinci yarıda üç kere uzun süreler duraklama olmuştu. nitekim maçın sonuna 16 dakika eklenmişti. özellikle ali sami yen'de olanlar ya da fenerbahçe maçını takip etmeyenler için çok büyük süpriz olsa da aslında normal bir ilaveydi o şartlarda. kalan 16 dakikada fenerbahçe'nin atacağı bir gol şampiyonluğu getirecekti. ali sami yen'de olanlardan habersiz olduğum için tabi olayın o boyutunun farkında değildim ben izlerken. mondi'nin, hasan şaş'ın hüngür hüngür ağlamasını, golün ardından yaşananları gece maraton programında izlemiştim...

    95 ya da 96. dakikada haliyle gaziantepspor-malatyaspor maçı sona ermişti. bu skorla denizlispor kümede kalmıştı. en yenilgiyi baştan kabul etmiş umutsular için dahi yürek söken dakikalar başlamıştı. iki takım da oyuncu değişiklik haklarını kullanmıştı, üsteik denizlispor kümede kalmayı garantilemiş denizli tribünlerinin ateşi sönmüştü. kalan 10 küsur dakikayı saniye saniye saymaktan başka bir çare kalmamıştı...

    defanstan seken, kalecide eriyen birkaç şutun yanı sıra sekip üst direkten dışarı giden bir plase ve tabi maç sonunda appiah'ın neredeyse yedi otuz iki iki kırk dört bir allah bir top bir kale pozisyonda panikten topu dümdüz ileri teperek 4 metre farkla autu bulduğu o unutulmaz pozisyon...

    o pozisyondan sonra kamera appiah'ı gösterirken önce bir gürültü kopup kamera sallandı, sonra da selçuk dereli'nin maçı bitiren hali ekrana geldi...

    sonrasını kimse tam olarak bilmiyor zaten...

    (bkz: tarihte bugün)
  • 237
    bugünkü fenerli kafasını yaratan maç. bir anlamda bugünkü galatasaray dominasyonunun mümkün olmasını sağlayan maç da denebilir.

    fenerbahçe önceki 2 sezon şampiyon olmuştu. kadrosu uçup kaçıyordu. galatasaray çöküşteydi, beşiktaş'ın çoğunlukla olduğu gibi pek esamesi okunmuyordu. ortalık o kadar bomboştu ki fenerbahçe kibri tanrı dağları seviyesine ulaşmıştı.

    yaşı yetmeyenler bilmeyebilir, o günkü fenerli kafası bugünkünden çok farklıydı. daha bu travma yok, 3 temmuz yok. şımarıklıkları zirvedeydi. hangi fenerliyle konuşsan "para var huzur var" diyordu, "aziz başkan bağlamıştır" diyordu. "siz de basın parayı siz de şike yapın" alt metinli cümleler havada uçuşuyordu.

    bu maçtan önce fenerbahçe türkiye kupası'nda da finale kalmıştı. sloganları da şuydu: 2 kupayı getirin bize canmızı verelim size. evet fenerbahçe 2 yerel kupa uğruna can verebilecek bir camia. verdiler de zaten, hem de kazanamadan. *

    sanki 2 kupa da kazanılmış gibi bağdat caddesi süslenmişti, bütün fenerium mağazalarına vitrin süslemeleri asılmıştı. şampiyonluk tişörtleri, formalar, her şey hazırdı. o kadar eminlerdi. ama bu tarihi maç gerçekleşti ve fenerbahçe son düzlüğüne 2 kupa mottosuyla girdiği sezonu kupasız kapattı.

    kazansalardı üst üste 3. şampiyonlukları olacaktı. sonraki sezonu da onlar kazandı zaten, en az 4 yıllık bir seri yapıyorlardı. muhtemelen bu şampiyonlukların getireceği maddi ve politik güçle 2008, 2009, 2010 ve 2011 arasında da pek rakip tanımazlardı. olaylar farklı gelişeceği için 3 temmuz'u yaşamaz ve çok ciddi bir dominasyon kurarlardı. hepsinin beklentisi buydu zaten. bir de o zamanlar ciddi ciddi inandıkları "galatasaray batıyor" safsatası vardı. biz yok olacaktık, onlar tek büyük kalacaktı.

    beklenti bu kadar büyük olunca yıkım da o kadar büyüdü.

    travma sonrası stres bozukluğu diye bir şey vardır, ağır travmalar sonrasında yaşanan bu psikolojik durum bir süre sonra geçmişi farklı hatırlamaya, gerçeklerden kaçmaya yol açar. hele ki travma kişinin kendi hatasından kaynaklandıysa bunu kaldırmak çok zordur, dışarıdan bir sorumlu aranır ve o suçlanır.

    bu maç fenerbahçe'nin duvarlarını o kadar yıktı ki 2008'de yabancısız ve hocasız kadroyla biz şampiyon olabildik. 2009'da beşiktaş, 2010'da bursaspor mutlu sona ulaştı ve 2011'de şikeyi aleni şekilde yapmak zorunda kalıp yıkıldılar.

    yani dünyayı ele geçirmeyi bekleyen nazilerin rus işgaliyle kısacık sürede tarihin halısının altına süpürülmesi gibi bir yıkım yaşadılar. etkileri 18 yıldır devam ediyor.

    bugünkü fenerli kafasının sebebi bu işte. "fenerbahçe cumhuriyeti", "bir gün herkes fenerbahçeli olacak", "17'ye karşı 1" gibi kibirli tavırları gitti, "bütün dünya ve üzerindeki tüm örgütler bize kumpas kuruyor" kafası geldi.

    çünkü 2006'da kendi elleriyle en büyük rakiplerine şampiyonluk verdiklerini kabul edemiyorlar.

    çünkü 2006'da bile aslında o kadar da güçlü olmadıklarını kabul edemiyorlar.

    o sezon elle atılan gollere, şikeye şaibeye o kadar bulaşmış olmalarından bahsedemiyorlar bile.

    senelerdir galatasaray dominasyonu altında acıdan inim inim inleyen camialarını aziz babaları aşırı umutlandırdı, beklentileri zirvenin de ötesine çıkardı ancak zirveye ait olmadıkları için beceriksizce yere çakılıp öldüler. bunu anlamak ve aslında o kadar büyük olmadıklarını, sadece aziz yıldırım'ın yarattığı bir algıya kapıldıklarını itiraf etmek yerine halüsinatif inanışlara kapılıp duruyorlar o günden beri.

    başlarına galatasaray kompleksi olmayan, kendi camiasını objektif bir şekilde değerlendirebilen ve şikeye değil gelişime odaklanan sağlam bir lider - var mı camialarında öyle biri? - gelmediği sürece de toparlayamayacaklar.
  • 86
    askeri lisedeydim o zamanlar. öyle bağırış çağırışa izin verilmezdi ama gaziona allem eder kallem eder bir tane kurban seçmeyi göze alıp bağırırdık çoğu maçta. o gün bi his vardı içimde. fenerbehçe o sezon 3 defa karşılaşıp 15 gol attığı takımla şampiyonluk maçına çıkacaktı. direksiyon tamamen kendi ellerinde sürü koltuğunda ise alex, anelka, nobre, semih, appiah gibi isimler bulunmaktaydı. alsancakta formamlar yürürken fenerbahçeliler tarafından dalgaya alındım çok defa. ben şerefli ikinciliğimi kutlayacaktım belki onlara ne! elle gol attıkları konya deplasmanını, nobrenin kendini yere attığı samsun deplasmanını çok çabuk unutmuşlar kalkıp bize fakir edebiyatı yapa yapa buraya kadar geldiniz artık bitti bugün diye bağırıyorlardı. okula döndüm. koltuğuma oturdum. iki televizyon vardı ancak tek hat üzerinden yayın olduğundan fenerbahçe maçına hapsolmuştuk. elimde radyom kulağım sami yende gözüm denizlideydi. biz gol atınca sanki önemi yok gibiydi. sevinemiyordum. ta ki o ana kadar. balkona çıktım. dayanamıyordu kalbim.ses duymak istemiyordum. elimi telefonuma götürdüm ve annemi arayayım derken gözüm televizyona ilişti. bi baktım adamın biri* ilerliyor. bir daha baktım sola aktardı. annemi arayamadan gol diye haykırdım. sağımda solumda kim varsa saldırdım üstüne. olamazdı böyle mutluluk. inancın zaferiydi. allah'ın sopasıydı bu. çabuk toparlandım ama. zafer daha kazanılmamıştı maç 90 dakikaydı ama ta ki o güne kadar. o gün 106 dakikalık işkence vardı. geri kalan kısmı izleyememiştim. içtima alanına çıktım sesleri dinledim. ellerine meşalelerini almış ağalayark yakan ve sonra çöpe atan fenerbahçelileri görüyordum. hala bitmemişti maç oturdum ama sanki yüzyıllardır ordaymışım gibiydi. sonra 4 ayrı kapının soldan 2.sinden beyaz formalı biri çıktı bağırarak sonra bi beyaz formalı daha. işte buuuu diye bağırıyorlardı. kim olduklarını seçemiyordum yaşlı gözlerimle. yaklaştıklarınad bir kollarının kırmızı olduğunu farkettim hani o hasan şaşın malatyaspora attığı golden sonra kafasını gösterirken üstünde olan forma. hani o fenerbahçeliler tarafından paranız yok ki boyatamamışsınız diye dalga geçtikleri forma. bağırdık çığırdık. sonra güzel sopa yedik. ama olsun. zafer bizimdi. feda olsun sana galatasaray.
  • 213
    fenerbahçe için kabus şeklinde biten maçtır. maçı fb’nin kazanamamasının tek sebebi var, o da galatasaray’ın bu maçtan iki hafta evvel kadıköy’de 4-0 yenilmesine rağmen ligden kopmamasıdır. sonraki hafta bjk’ye deplasmanda 1-0 geriye düşmesine rağmen uzatmanın uzatmasında kazanmasıdır. neredeyse hiçbir anadolu takımına puan kaybetmemesidir. fb camiasının ayarlarıyla oynamasıdır.

    futbolcuların paralarını bile ödeyemeyen, kulübe haciz gelen cebi delik bir galatasaray yapmıştır bunu. kimin büyük olduğu bu maçtan bile anlaşılabilir.

    düşünün ferhat öztorun gibi bir ton oyuncuyla alex, anelka, appiah, nobre gibi yıldızların olduğu takımın elinden şampiyonluk çekip almışsınız. hadi aynısını yapsın fb camiası, nah yapar!
  • 233
    mevcut durumda şampiyonluk şarkıları söyleyen tüm galatasaray taraftarına ders olması gereken mücadeledir. kimse bu maçta fenerbahçe'nin hem de denizlispor kümede kalmayı garantilemişken puan kaybedeceğini düşünmüyordu. ama o maç sonucunda şampiyonluk bize döndü.
    şimdiden şampiyon olmuşuz havalarına girmeyelim.
    bugün her zamankinden daha fazla:
    konsantrasyon
  • 133
    bu mactan tam 3 mac önce sahasinda galatasaray’i 4-0 yenmisti fenerbahce ve sampiyonlugu %99 kaybetmisiz gözuyle bakiliyordu. kaldi ki o sezon aldigimiz 3 yenilginin ikisini fener’e karsi almistik. travmasi o nedenle hicbir sezonda olmadigi kadar agir olmustur fenerbahce icin ve bu macin ”denizli faciasi” olarak anilmasi son derece dogrudur. macin sonucunda galatasaray tarihinin en kiymetli sampiyonlugunu almistir. super final’den bile keyiflidir nazarimda.
App Store'dan indirin Google Play'den alın