• 577
    son 20 dakikasını izleyemediğim unutulmaz maç. çıktım balkona aralıksız sigara içtim* sadece sessizlik devam etsin istedim gooooooooooool sesiyle inleyen insanları duymak istemedim. galatasarayım da atmasın ama gol olmasın istedim lakin dayanamazdım. maç bitti sevinemedim tepkisiz kaldım bir süre. o kadar gerilmişiz ki play off sürecinde sözlük gönlümüzce coşamadık.
  • 581
    izlemek için üsküdar'da düzgün bir yer bulamayınca vapurla beşiktaş'a geçtiğim, lig tv'ye sahip mekanlarda maç izlemenin 20 tl'den başladığını öğrendiğim, maç esnasında kalp krizi geçireceğimden şüphelendiğim devasa karşılaşma.voyuncularımız son anlarda dalga geçer gibi bitirdiler maçı.vkadıköy'ün ağladığı, galatasaraylıların hak ettiklerini aldığı muhteşem oyun. (bkz: şampiyonluk yarınlara kaldı)
  • 582
    kelimelerle anlatılmayacak, kalp krizi geçireceğim diye korktuğum, kadıköy'de şampiyonluk kupasını kaldırdığımız maç. izmir'de üstü açık bir kafede yağmurdan sırılsıklam olmuştum ama fark etmiyordu. o gün oradan şampiyon bir şekilde kalkmalıydım. sırılsıklam olmuşum, çamura batmışım önemli değildi. maç sırasında her türlü toteme başvuruyordum ve ilk defa maçı bağırmadan izledim. çünkü bağırmaya, haykırmaya başlasam kalbim dayanmazdı sanırım. hayatımın en geçmek bilmeyen 90 dakikasıydı ve bundan zaferle ayrılmıştık. hak ettiğimiz şampiyonluğu kazanmıştık. kadıköy'de ilan ettiğimiz bu şampiyonluk yaşadığımız en anlamlı şampiyonluklardan biriydi. teşekkürler galatasaray.
  • 583
    maç bittiği an yaşadığım sevinç bir yana hayatımda en çok rahatladığım anlardan birini yaşadım. 4 senedir şampiyonluk yaşayamıyorduk, bu şampiyonluğu sonuna kadar hak etmiştik, bütün sezon gerilim dolu geçmişti. bir şekilde bu şampiyonluğu kazanmak zorundaydık. hayatımda hiçbir maçtan önce hatta hiçbir sınavdan ve daha hiçbir şeyden önce bu kadar stres yapmamıştım. maç bittiği an şampiyonluk haykırışları bir yana hayatımda hiç çekmediğim kadar derin bir oh çektim. belki 2006'da gelen rahatlamadan bile daha derin bir rahatlamaydı bu.
  • 584
    bu maci izlemeyenlerden biri de benim. heyecanimi azaltmak ve kafami mactan uzak tutmak icin kardesimle oyalandim butun mac boyunca. dayanamayip telefonumdan arada bir sozluge girip mac entrylerine goz attim. neden bilmiyorum ama kaybetmeyecegimizden emindim. dianin kirmizi kart gordugunu gorunce cok tepki vermedim bundan dolayi. macin bitimine 4-5 dakika kala o kadar heyecanliydim ki bir koseye sinip kulaklikla son seste muzik dinlemeye basladim. kardesim bile korktu benim davranislarimdan. mac bitti entrysini gorunce "bitti!", "sampiyonuz be!" diye bagirmaya basladim evde. unutamadigim anlardan biri olucak hayatim boyunca bu macin bitis ani.
  • 587
    sigara içmeyen bir insanın 90 dakika içinde sinirden, stresten,heyecandan 3 paket sigara bitirdiği maç olmuştur. evet benim kendime zarar verdiğimin farkındayım ama şükür ki şampiyon olduk emeğimizin karşılığını aldık eğer şampiyon olamasaydık eminim kendime vereceğim zarar bunun 3 katıydı.
    ek olarak totem yapıp maçı izlemeyen 2 arkadaşımız var ya işte onlara tek bişey söylemeye hakkım var.
    helal olsun sizlere ve sizin gibilere!!
  • 588
    hayatımın 90 dakikasını çalmış, birkaç defa kalbimin daha fazla dayanamayacağını düşündürtmüş, 100 küsür dakika bana müzik dinletmiş *, totem yaptırmış maçtır.

    18 senelik yaşamım boyunca anladım ki fenerbahçe maçlarından önce "amınıza koyacaz yeaaaah" tarzı konuşunca gülen taraf karşı yaka oluyor. 6-0'lık maçta da böyle oldu, 2006'daki 4-0'lık maçta da. bir de 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçında öyle oldu, o yüzden sikseniz daha da konuşmam fenerbahçe maçlarından önce.

    maç haftası boyunca aklımdan türlü türlü düşünceler geçti. kazanırız, kaybederiz, berabere kalırız. üç ihtimalden ikisi bizim işimize yarardı, ama biz tek ihtimali olan insanlar değil miydik ? ya bu tek ihtimali olan insanların hikayeleri hep böyle destansı şekilde yazılmamış mıydı ? kadıköy faktörü maça ne kadar etki edecekti, falan filan.

    yine aynı maç haftası boyunca okuldaki muhabbetlerde hep sessiz olmayı tercih ettim. konuşunca yeniliyorduk çünkü, konuşursak ölürdük !!!111 allahtan sınıfta bana en yakın galatasaraylılardan biri olan sol arka çaprazımda oturan arkadaş da sakin biriydi de, çok fazla konuşmak durumunda kalmamıştım. ne zaman maçın muhabbeti açılsa "şu fenerlilerle konuşma, boşver saçmalasınlar" demişti bana. eyvallah diyorum burdan kendisine. haklı çıktı.

    en yakın iki arkadaşım fenerlidir. biri "kadıköy'de maç !!!1" havasında takılırken diğeri "abi maçı kızlarla * izlemeyelim, küfür falan ederim ben" demişti bana. o da agresifti ve takımına güvenmiyordu. bu benim hoşuma gidiyordu ama tepki vermiyordum, "olur" dedim. ben de maçı izlemeyi düşünmüyordum zaten.

    asıl olay burda koptu. 2 senedir ilgilendiğim bir kız var okulda. bilen bilir. tam böyle samimi olduğumuz zamanlar. kız belli ki cesaretini toplamış, ses tonu onu gösteriyor. "lionboy" diye seslendi. ne diyeceğini sorduğumda "ist. teknik üni'de duman konseri var. ablam erkek arkadaşıyla katılacak. benim de gelmemi istiyor ama onlara kuyruk olmak istemiyorum, bana eşlik eder misin ?" diye cevap verdi bana. bana. duman fan'ı bana. valla bana. ne diyeceğimi şaşırsam da "yok, maçı izleyeceğim ben." dedim. kız da suratı asılmış bir şekilde "ben de babamla izlerim o zaman." dedi bana. oha amk, duman konserini kaçırdığıma mı yanayım, kızla dışarı çıkma fırsatını kaçırdığıma mı yanayım, kızın benden daha cesur çıkıp maçı izleyeceğine mi yanayım. şimdi aklıma geldi de, hassiktir ya.

    neyse, maç günü dersane vardı. sınıfta 4 galatasaraylı, 1 fenerbahçeli, 1 de beşiktaşlı var. fenerbahçeli olan futbol muhabbetini sırf goygoya katılmak için kullanılır. sorun yoktur o konuda. bir de hoca var fenerli. benim de futbolla ilgili olduğumu bildiği için "lionboy ne olur maç" dedi. hoca falan dinlemeden "bu dünyada adalet varsa alırız maçı. hayırlısı olur inşallah." dedim ve evin yolunu tuttum.

    bir de eniştem var, fenerli. lafın gelişi ama. yıldan yıla maç izler. 2010 dünya basketbol şampiyonası finalini bile laf olsun diye dinlemişti. abd ile oynuyoruz amk, kahve muhabbetine katılmak için izlenir mi lan o maç ? basket faul oluyor maçta, "amk hakemi madem basket bir de ne faulü" diyor yavşak. fenerli kafası işte, anlaşamıyoruz ya o yüzden *. neyse, aradı beni "lionboy nerde izleyeceksin maçı" dedi bana. izlemeyecem amk, ne soruyorsun ? demedim tabii ki, "izlemeyi düşünmüyorum, şurdan izleyebilirsin" dedim kapattım telefonu suratına. arasın dursun siteyi piç, umrumda değil.

    anneme sıkı sıkı tembihleyip "deprem olsa kaldırma beni, kalkmam zaten" dedim ve kapımı kapatıp uyumaya karar verdim. nah uyudum. ne zaman böyle kritik anlarda bir şey yapmak istesen olmaz zaten amk. okulda da hoca bağırır çağırır, komik bir şey olur ve kendini zor tutarsın gülmek için. sonra da "gülünecek bir şey varsa biz de gülelim !!!!11" der hoca, git aynaya bak amk. tövbe tövbe...

    her neyse, taktım kulaklığımı müzik dinliyorum (u: burdan yeni sezonda kulaklık üreten store'ye de sevgilerimi sunuyorum. 40 lira verdim ben o kulaklığa !!!11). arada kalbim bayağı sıkışıyor, hissediyorum yani. derin bir nefes alıp şarkıları bağırarak söylemeye karar verdim. havalara da girdim, bunu bir de mikrofonla sahnede denemeliyim bence.

    derken ilk yarı bitti. twitter'da ve sözlükte takıldım biraz, kötü oynadığımızı öğrensem de "fatih hoca var amk, yat zıbar" dedim kendime. yat zıbar kısmını daha önce annemden çok duymuştum, insanın egosunu tatmin eden bir komut, bunu daha da sık kullanmalıyım bence, diye düşünüp yatıp zıbardım. kendi kendime matematiğimi de kullanarak, "bir şarkı 4,5 dakika, 10 şarkı dinlesek maç biter. ehi ehi" dedim. yazar burda matematiğinin iyi olduğunu vurgulamaya çalışıyor, anlamışsınızdır zaten. neyse, şarkıları dinledim dinledim ve bitti. ee, şimdi ne olacaktı ? yine twitter'a bağlandım, söz twitter'daydı. +5 oynanacağını öğrendim ve bir matellica dinlersem maçın biteceğini farkettim. bu sayede elmander reyize selam çakacak, muster of puppets ile vücudumdaki adrenali yükseltip olası şampiyonluğu çok daha yüksek dozda kutlayacaktım. risk budur işte.

    şarkıyı dinlemeye devam ederken bir yandan da saniyeleri saydığımı farkedince "şimdi sakin ol ve koyunlara küfrettirme amk" dedim kendi kendime. sakin olmuştum, ancak başka düşünceler de beni meşgul ediyordu. yanlış oldu, bi dakka. heh, zihnimi meşgul ediyordu. hem şarkıya hem de maça "bi bitmediniz amk" derken birden bir ışık görüyordum. biri bana "geeel geeel" diyordu... yok lan, o başkaydı. odanın kapısı açılmıştı ve babam bana "şampiyonuuuuuuz" diye bağırıyordu, maç bitmişti.

    o an ağzımdan dökülen üç kelime vardı: allahın adaleti bu ! zaten benim için şampiyonluğun anlamı da buydu. kupa falan, fasa fiso. biri şikecilere her şeyin kontrolleri altında olmadığını göstermeliydi ve allah, tanrı, yaradan, ne derseniz deyin, yukarıdaki de bunu göstermişti.

    en sonunda dişlerimi sıkarak duvara sağlam bir yumruk atarak tüm sezonun hırsını çıkardım. "mutluluktan uçalım bissss" ile başlayıp "inandık biz sizlere" ile devam ettim. günün, haftanın, süper zımbırtının, tüm sezonun anlam ve önemini belirten cümle ile bitirdim.

    we fucking played great the whole season and we deserved it.

    amaaan, kafa gitti yine.

    re re re ra ra ra gasssssssaray gasssssssssssaray cim bom bom !
  • 589
    play off maçları sırasında kalp krizi geçirip rahmetli olan kardeşlerimin haberini aldıktan ve şampiyonluk bu maça kaldığından kelli izlesem mi, izlemesem mi diye uzun uzun düşündüğüm maç. tabii bunu her düşünüşümde* ufak bir kalp krizciği geçirmekteydim. sonunda olan oldu, maç günü geldi çattı.

    o gün uyandıktan sonra yaptığım her şeyde maçı düşündüm; yemek yerken, elimi yıkarken, bulutlara bakarken, işerken, takla atarken, duvara tırmanırken vs.maçtan iki saat önce heyecana dayanamayacağımı düşünüp maçı izlememeye karar verdim. ancak maç saati geldiğinde fikrimi değiştirip ikamet ettiğim binanın giriş katındaki misafirhaneye gittim, televizyonu açtım, hakem son kontrollerini yapıyordu. maç başladı, kumandayı sehpaya bıraktım, ellerimi birbirine kavuşturdum. samimiyetle söylemeliyim ki o an duyduğum heyecanı tarif edemem, sadece 28 yıllık hayatımda o ana benzer şeyler yaşamadığımı söylemeliyim.

    neyse efendim fazla uzatmıyim. maç bitti, arabaya koştum, konvoya katıldım. avazım çıktığı kadar bağırdım, hem sevincimi ifade ettim hem de play off'a, tüpçüye, manava, berbere ve daha birçok kişiye galiz küfürler ettim. sonrasını hatırlamıyorum, gerçekten öyle.
  • 592
    http://www.youtube.com/watch?v=dNkgOAz62T0 maçı dayanamam diye izlememiştim, özet görüntülerini tekrar izleyince ne kadar doğru bir karar verdiğimi tekrar hatırladım. fenerbahçe'nin pozisyonlarında, semih'in muslera'nın vücuduna çarpan topunda selçuk'un rastgele şutunda kalbim yine ağzıma geldi. ordan o şampiyonluğu çıkarmak her takımın yapacağı bir iş değildi, binlerce kez şükürler olsun, binlerce teşekkürler takımımıza.
  • 594
    izlesem mi izlemesem mi diye çelişkilere düşüyordum o sıralar, kalbimde bir sorun olduğu için korkuyorum kendimden, sonra bizim peder beyin "lazım olur" diye verdiği antidepresanları attım, izlemeye koyuldum. normalde 1 tane attığımda anında çenemden başlayarak heryerim uyuşmaya başlarken, maç sırasında zerre bi şey olmadı anasını satayım, bakıyorum ne heyecanlanıyorum ne antidepresanın fiziksel bi etkisi oluyor. "boşa içtim lan" falan dedim, taa ki o son düdüğü duyuncaya kadar. arkadaş nasıl bi şekilde kendimi kasmamı sağlamışsa artık o ilaç, düdük çalar çalmaz bi sinir boşalması oldu, yere yığılmış ağlıyorum, o sıralar süper finalde heyecana yenik düşüp ölen taraftar haberleri de baya bi revaçtaydı, kaldığım yurtta herkes bi telaşlanmıştı.

    öyle işte, unutmayacağım bir şampiyonluk.
  • 597
    benim için çok zor bir maçtı.* okula galatasaray montu ve atkısıyla giden bir insan olarak sürekli futbol muhabbeti dönüyordu okulda. hergün fenerbahçelilerin iki kupa hayaliyle geçiyordu o hafta. ben ise artık okula otobüsle gidiyordum.*

    ben maçı izlemek istemiyordum. tüm hafta boyunca yüzü asık gezmiştim çünkü 1 sene boyunca oynadığımız müthiş oyunla birlikte coşmuş bir insan olarak olası bir şampiyonluğun el değiştirmesinde hayatım kararabilirdi. okul hayatımda katil olma ihtimalim hocaları dövme veya sınıfta katliam çıkarma ihtimalim yüksek olduğundan dolayı okula gitmemiştim maçtan 1 gün önce.

    neyse maç saati geldi çattı babam hazırlan maç izlemeye polis okuluna gidelim dedi. ben gelmeyeceğim sen git desem de raad ol şampiyonuz filan falan beni götürdü maça. kendisi vip salonuna giderken ben öğrencilerle izleyeceğim deyip sinema salonunun yolunu tutmuştum. yanımda fenerli arkadaşım beni ayar etmek için elinden geleni yaparken ben sağduyumu koruyordum amma ayağımı sallamaktan ayağım yorulmuştu. işte maç başladı. maç bizim için iyi geçmiyordu. elmander sakatlandı ve çıktı. maç daha da zor geçecek içimden diyordum.

    ilk yarı bitmişti kantinin yolunu tuttum.* babamın hesabına birbir geçirirken fenerli arkadaşlarımın "koyuyoz mu yaaeeee" gibi laflarına maç sonunda görüşürüz tarzı cevaplar veriyordum. ben lan lafı sokup geçen ve ardına bakmayan adam görüşürüz maç sonunda diyordu. aslında bu en büyük laf sokmaydı.

    maçın ikinci yarısı maçlamıştı ve 57. dakikaydı galiba maç yayını birden kesildi. benim aklımda ise binlerce senaryo vardı. hemen telefona sarılıp radyodan maç anlatımını bulmuştum. herkes koşarak maç izlemeye giderken ben yere oturup maçı dinliyordum. kapanmıştım yere sadece maçı dinliyordum. atkım boynumda...

    bir 5 dakika filan maçı dinledikten sonra hemen gidip maçı izlemeye başlamıştım. vip salonuna gidince dia oyundan atılmıştı. içimden bir daha çıkıp girsem biri daha atılır mı acaba tarzında einstein'ın aklına gelmeyecek fikirler geliyordu. neyse masadan kürdanları alıp kemirmeye başlamıştım. yanımdaki fenerli polis bey amcalara sürekli laf atıyordum zaman geçsin diye. dakikalar geçtikçe her taraf kürdan oluyordu. kemirip kemirip yere atıyordum. tabi ettiğim duaların haddi hesabı yok. küfürsüz maç izlemeyen ben dua ediyordum.

    son dakikalar yaklaştıkça heyecan daha da artıyordu. ve ujfalusi ikinci sarıdan oyundan atılıyordu. ben hiç tepki vermemiştim çünkü şampiyonluğun geleceğine o kadar inanmıştım ki bu benim için önemli bir şey değildi.

    ve en sonunda galatasaraylı futbolcular gibi zıpladığımı hatırlıyorum.
    http://www.youtube.com/...kz7azLNA&t=2m48s

    sonrasında hiçbir şeyi hatırlamıyorum.

    bir de hatırladığım bir şey var. fenerli arkadaşların geri viteslerii.......
  • 598
    http://www.youtube.com/...re=player_detailpage #t=1026s

    bu videoyu incelersek herşey detaylarda gizli.
    ilk 20 saniyede yüzü hep gülen ünal aysal' ın yüzü maç sonunda da gülecek, somurtkan şirini oynayan yıldırım demirören ise kupayı teslim ederken ki yüz ifadesini ilk andan bürünmüş şekilde stada gelecek ve ayhan akman' ın ittirmesiyle filmden çıkacaktır.

    0:43 teki gökhan gönül' ün kaşları? ve 0:56 daki yok abi olmayacak dercesine hayıflanması?
    0:48 deki inanmadan bağıran fenerbahçe taraftarları?
    01:15 te dua eden bayan taraftar denizlide dua eden bayan taraftarla aynı kaderi paylaşmaktadır.
    12:53 te atağı yavaşlatıp 15:36 da atağa son verdi semih. aynı iyi başladığı sezonu mükemmel bitirdiği gibi.
    ikinci devrenin başında yakmaya başladılar stadı, tüm gece sürdü.
    sezonun ilk hazırlık maçlarından liverpoola yaptığı sonra her yaptığında bir kısım tarafından yapmacık ilan edilen melonun kendini dizginleyerek verdiği tepki

    18:20 de fenerbahçenin tipik galeyana getirişi ve hem kendini ve tarftarlarını gaza getirme hem de rakibin düzenini bozma çalışması. ancak yine sökmemiştir.
    21:33 teki sahneyi biri bana betimleyebilir mi?

    izlerken bunlar takılmıştı gözüme, sizle de paylaşayım dedim sözlük.
App Store'dan indirin Google Play'den alın