588
hayatımın 90 dakikasını çalmış, birkaç defa kalbimin daha fazla dayanamayacağını düşündürtmüş, 100 küsür dakika bana müzik dinletmiş *, totem yaptırmış maçtır.
18 senelik yaşamım boyunca anladım ki fenerbahçe maçlarından önce "amınıza koyacaz yeaaaah" tarzı konuşunca gülen taraf karşı yaka oluyor. 6-0'lık maçta da böyle oldu, 2006'daki 4-0'lık maçta da. bir de 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçında öyle oldu, o yüzden sikseniz daha da konuşmam fenerbahçe maçlarından önce.
maç haftası boyunca aklımdan türlü türlü düşünceler geçti. kazanırız, kaybederiz, berabere kalırız. üç ihtimalden ikisi bizim işimize yarardı, ama biz tek ihtimali olan insanlar değil miydik ? ya bu tek ihtimali olan insanların hikayeleri hep böyle destansı şekilde yazılmamış mıydı ? kadıköy faktörü maça ne kadar etki edecekti, falan filan.
yine aynı maç haftası boyunca okuldaki muhabbetlerde hep sessiz olmayı tercih ettim. konuşunca yeniliyorduk çünkü, konuşursak ölürdük !!!111 allahtan sınıfta bana en yakın galatasaraylılardan biri olan sol arka çaprazımda oturan arkadaş da sakin biriydi de, çok fazla konuşmak durumunda kalmamıştım. ne zaman maçın muhabbeti açılsa "şu fenerlilerle konuşma, boşver saçmalasınlar" demişti bana. eyvallah diyorum burdan kendisine. haklı çıktı.
en yakın iki arkadaşım fenerlidir. biri "kadıköy'de maç !!!1" havasında takılırken diğeri "abi maçı kızlarla * izlemeyelim, küfür falan ederim ben" demişti bana. o da agresifti ve takımına güvenmiyordu. bu benim hoşuma gidiyordu ama tepki vermiyordum, "olur" dedim. ben de maçı izlemeyi düşünmüyordum zaten.
asıl olay burda koptu. 2 senedir ilgilendiğim bir kız var okulda. bilen bilir. tam böyle samimi olduğumuz zamanlar. kız belli ki cesaretini toplamış, ses tonu onu gösteriyor. "lionboy" diye seslendi. ne diyeceğini sorduğumda "ist. teknik üni'de duman konseri var. ablam erkek arkadaşıyla katılacak. benim de gelmemi istiyor ama onlara kuyruk olmak istemiyorum, bana eşlik eder misin ?" diye cevap verdi bana. bana. duman fan'ı bana. valla bana. ne diyeceğimi şaşırsam da "yok, maçı izleyeceğim ben." dedim. kız da suratı asılmış bir şekilde "ben de babamla izlerim o zaman." dedi bana. oha amk, duman konserini kaçırdığıma mı yanayım, kızla dışarı çıkma fırsatını kaçırdığıma mı yanayım, kızın benden daha cesur çıkıp maçı izleyeceğine mi yanayım. şimdi aklıma geldi de, hassiktir ya.
neyse, maç günü dersane vardı. sınıfta 4 galatasaraylı, 1 fenerbahçeli, 1 de beşiktaşlı var. fenerbahçeli olan futbol muhabbetini sırf goygoya katılmak için kullanılır. sorun yoktur o konuda. bir de hoca var fenerli. benim de futbolla ilgili olduğumu bildiği için "lionboy ne olur maç" dedi. hoca falan dinlemeden "bu dünyada adalet varsa alırız maçı. hayırlısı olur inşallah." dedim ve evin yolunu tuttum.
bir de eniştem var, fenerli. lafın gelişi ama. yıldan yıla maç izler. 2010 dünya basketbol şampiyonası finalini bile laf olsun diye dinlemişti. abd ile oynuyoruz amk, kahve muhabbetine katılmak için izlenir mi lan o maç ? basket faul oluyor maçta, "amk hakemi madem basket bir de ne faulü" diyor yavşak. fenerli kafası işte, anlaşamıyoruz ya o yüzden *. neyse, aradı beni "lionboy nerde izleyeceksin maçı" dedi bana. izlemeyecem amk, ne soruyorsun ? demedim tabii ki, "izlemeyi düşünmüyorum, şurdan izleyebilirsin" dedim kapattım telefonu suratına. arasın dursun siteyi piç, umrumda değil.
anneme sıkı sıkı tembihleyip "deprem olsa kaldırma beni, kalkmam zaten" dedim ve kapımı kapatıp uyumaya karar verdim. nah uyudum. ne zaman böyle kritik anlarda bir şey yapmak istesen olmaz zaten amk. okulda da hoca bağırır çağırır, komik bir şey olur ve kendini zor tutarsın gülmek için. sonra da "gülünecek bir şey varsa biz de gülelim !!!!11" der hoca, git aynaya bak amk. tövbe tövbe...
her neyse, taktım kulaklığımı müzik dinliyorum (u: burdan yeni sezonda kulaklık üreten store'ye de sevgilerimi sunuyorum. 40 lira verdim ben o kulaklığa !!!11). arada kalbim bayağı sıkışıyor, hissediyorum yani. derin bir nefes alıp şarkıları bağırarak söylemeye karar verdim. havalara da girdim, bunu bir de mikrofonla sahnede denemeliyim bence.
derken ilk yarı bitti. twitter'da ve sözlükte takıldım biraz, kötü oynadığımızı öğrensem de "fatih hoca var amk, yat zıbar" dedim kendime. yat zıbar kısmını daha önce annemden çok duymuştum, insanın egosunu tatmin eden bir komut, bunu daha da sık kullanmalıyım bence, diye düşünüp yatıp zıbardım. kendi kendime matematiğimi de kullanarak, "bir şarkı 4,5 dakika, 10 şarkı dinlesek maç biter. ehi ehi" dedim. yazar burda matematiğinin iyi olduğunu vurgulamaya çalışıyor, anlamışsınızdır zaten. neyse, şarkıları dinledim dinledim ve bitti. ee, şimdi ne olacaktı ? yine twitter'a bağlandım, söz twitter'daydı. +5 oynanacağını öğrendim ve bir matellica dinlersem maçın biteceğini farkettim. bu sayede elmander reyize selam çakacak, muster of puppets ile vücudumdaki adrenali yükseltip olası şampiyonluğu çok daha yüksek dozda kutlayacaktım. risk budur işte.
şarkıyı dinlemeye devam ederken bir yandan da saniyeleri saydığımı farkedince "şimdi sakin ol ve koyunlara küfrettirme amk" dedim kendi kendime. sakin olmuştum, ancak başka düşünceler de beni meşgul ediyordu. yanlış oldu, bi dakka. heh, zihnimi meşgul ediyordu. hem şarkıya hem de maça "bi bitmediniz amk" derken birden bir ışık görüyordum. biri bana "geeel geeel" diyordu... yok lan, o başkaydı. odanın kapısı açılmıştı ve babam bana "şampiyonuuuuuuz" diye bağırıyordu, maç bitmişti.
o an ağzımdan dökülen üç kelime vardı: allahın adaleti bu ! zaten benim için şampiyonluğun anlamı da buydu. kupa falan, fasa fiso. biri şikecilere her şeyin kontrolleri altında olmadığını göstermeliydi ve allah, tanrı, yaradan, ne derseniz deyin, yukarıdaki de bunu göstermişti.
en sonunda dişlerimi sıkarak duvara sağlam bir yumruk atarak tüm sezonun hırsını çıkardım. "mutluluktan uçalım bissss" ile başlayıp "inandık biz sizlere" ile devam ettim. günün, haftanın, süper zımbırtının, tüm sezonun anlam ve önemini belirten cümle ile bitirdim.
we fucking played great the whole season and we deserved it.
amaaan, kafa gitti yine.
re re re ra ra ra gasssssssaray gasssssssssssaray cim bom bom !
18 senelik yaşamım boyunca anladım ki fenerbahçe maçlarından önce "amınıza koyacaz yeaaaah" tarzı konuşunca gülen taraf karşı yaka oluyor. 6-0'lık maçta da böyle oldu, 2006'daki 4-0'lık maçta da. bir de 22 nisan 2012 galatasaray fenerbahçe maçında öyle oldu, o yüzden sikseniz daha da konuşmam fenerbahçe maçlarından önce.
maç haftası boyunca aklımdan türlü türlü düşünceler geçti. kazanırız, kaybederiz, berabere kalırız. üç ihtimalden ikisi bizim işimize yarardı, ama biz tek ihtimali olan insanlar değil miydik ? ya bu tek ihtimali olan insanların hikayeleri hep böyle destansı şekilde yazılmamış mıydı ? kadıköy faktörü maça ne kadar etki edecekti, falan filan.
yine aynı maç haftası boyunca okuldaki muhabbetlerde hep sessiz olmayı tercih ettim. konuşunca yeniliyorduk çünkü, konuşursak ölürdük !!!111 allahtan sınıfta bana en yakın galatasaraylılardan biri olan sol arka çaprazımda oturan arkadaş da sakin biriydi de, çok fazla konuşmak durumunda kalmamıştım. ne zaman maçın muhabbeti açılsa "şu fenerlilerle konuşma, boşver saçmalasınlar" demişti bana. eyvallah diyorum burdan kendisine. haklı çıktı.
en yakın iki arkadaşım fenerlidir. biri "kadıköy'de maç !!!1" havasında takılırken diğeri "abi maçı kızlarla * izlemeyelim, küfür falan ederim ben" demişti bana. o da agresifti ve takımına güvenmiyordu. bu benim hoşuma gidiyordu ama tepki vermiyordum, "olur" dedim. ben de maçı izlemeyi düşünmüyordum zaten.
asıl olay burda koptu. 2 senedir ilgilendiğim bir kız var okulda. bilen bilir. tam böyle samimi olduğumuz zamanlar. kız belli ki cesaretini toplamış, ses tonu onu gösteriyor. "lionboy" diye seslendi. ne diyeceğini sorduğumda "ist. teknik üni'de duman konseri var. ablam erkek arkadaşıyla katılacak. benim de gelmemi istiyor ama onlara kuyruk olmak istemiyorum, bana eşlik eder misin ?" diye cevap verdi bana. bana. duman fan'ı bana. valla bana. ne diyeceğimi şaşırsam da "yok, maçı izleyeceğim ben." dedim. kız da suratı asılmış bir şekilde "ben de babamla izlerim o zaman." dedi bana. oha amk, duman konserini kaçırdığıma mı yanayım, kızla dışarı çıkma fırsatını kaçırdığıma mı yanayım, kızın benden daha cesur çıkıp maçı izleyeceğine mi yanayım. şimdi aklıma geldi de, hassiktir ya.
neyse, maç günü dersane vardı. sınıfta 4 galatasaraylı, 1 fenerbahçeli, 1 de beşiktaşlı var. fenerbahçeli olan futbol muhabbetini sırf goygoya katılmak için kullanılır. sorun yoktur o konuda. bir de hoca var fenerli. benim de futbolla ilgili olduğumu bildiği için "lionboy ne olur maç" dedi. hoca falan dinlemeden "bu dünyada adalet varsa alırız maçı. hayırlısı olur inşallah." dedim ve evin yolunu tuttum.
bir de eniştem var, fenerli. lafın gelişi ama. yıldan yıla maç izler. 2010 dünya basketbol şampiyonası finalini bile laf olsun diye dinlemişti. abd ile oynuyoruz amk, kahve muhabbetine katılmak için izlenir mi lan o maç ? basket faul oluyor maçta, "amk hakemi madem basket bir de ne faulü" diyor yavşak. fenerli kafası işte, anlaşamıyoruz ya o yüzden *. neyse, aradı beni "lionboy nerde izleyeceksin maçı" dedi bana. izlemeyecem amk, ne soruyorsun ? demedim tabii ki, "izlemeyi düşünmüyorum, şurdan izleyebilirsin" dedim kapattım telefonu suratına. arasın dursun siteyi piç, umrumda değil.
anneme sıkı sıkı tembihleyip "deprem olsa kaldırma beni, kalkmam zaten" dedim ve kapımı kapatıp uyumaya karar verdim. nah uyudum. ne zaman böyle kritik anlarda bir şey yapmak istesen olmaz zaten amk. okulda da hoca bağırır çağırır, komik bir şey olur ve kendini zor tutarsın gülmek için. sonra da "gülünecek bir şey varsa biz de gülelim !!!!11" der hoca, git aynaya bak amk. tövbe tövbe...
her neyse, taktım kulaklığımı müzik dinliyorum (u: burdan yeni sezonda kulaklık üreten store'ye de sevgilerimi sunuyorum. 40 lira verdim ben o kulaklığa !!!11). arada kalbim bayağı sıkışıyor, hissediyorum yani. derin bir nefes alıp şarkıları bağırarak söylemeye karar verdim. havalara da girdim, bunu bir de mikrofonla sahnede denemeliyim bence.
derken ilk yarı bitti. twitter'da ve sözlükte takıldım biraz, kötü oynadığımızı öğrensem de "fatih hoca var amk, yat zıbar" dedim kendime. yat zıbar kısmını daha önce annemden çok duymuştum, insanın egosunu tatmin eden bir komut, bunu daha da sık kullanmalıyım bence, diye düşünüp yatıp zıbardım. kendi kendime matematiğimi de kullanarak, "bir şarkı 4,5 dakika, 10 şarkı dinlesek maç biter. ehi ehi" dedim. yazar burda matematiğinin iyi olduğunu vurgulamaya çalışıyor, anlamışsınızdır zaten. neyse, şarkıları dinledim dinledim ve bitti. ee, şimdi ne olacaktı ? yine twitter'a bağlandım, söz twitter'daydı. +5 oynanacağını öğrendim ve bir matellica dinlersem maçın biteceğini farkettim. bu sayede elmander reyize selam çakacak, muster of puppets ile vücudumdaki adrenali yükseltip olası şampiyonluğu çok daha yüksek dozda kutlayacaktım. risk budur işte.
şarkıyı dinlemeye devam ederken bir yandan da saniyeleri saydığımı farkedince "şimdi sakin ol ve koyunlara küfrettirme amk" dedim kendi kendime. sakin olmuştum, ancak başka düşünceler de beni meşgul ediyordu. yanlış oldu, bi dakka. heh, zihnimi meşgul ediyordu. hem şarkıya hem de maça "bi bitmediniz amk" derken birden bir ışık görüyordum. biri bana "geeel geeel" diyordu... yok lan, o başkaydı. odanın kapısı açılmıştı ve babam bana "şampiyonuuuuuuz" diye bağırıyordu, maç bitmişti.
o an ağzımdan dökülen üç kelime vardı: allahın adaleti bu ! zaten benim için şampiyonluğun anlamı da buydu. kupa falan, fasa fiso. biri şikecilere her şeyin kontrolleri altında olmadığını göstermeliydi ve allah, tanrı, yaradan, ne derseniz deyin, yukarıdaki de bunu göstermişti.
en sonunda dişlerimi sıkarak duvara sağlam bir yumruk atarak tüm sezonun hırsını çıkardım. "mutluluktan uçalım bissss" ile başlayıp "inandık biz sizlere" ile devam ettim. günün, haftanın, süper zımbırtının, tüm sezonun anlam ve önemini belirten cümle ile bitirdim.
we fucking played great the whole season and we deserved it.
amaaan, kafa gitti yine.
re re re ra ra ra gasssssssaray gasssssssssssaray cim bom bom !