• 48
    ben de bir katkı yapayım. xg istatistiği ölçülürken kullanılan modellerin ne olduğunu bilmiyorum ama istatistikten daha doğrusu ekonometri’den anlarım. yüksek lisans tezimde enflasyon belirsizliğini ölçmüştüm. dolayısıyla literatürde beklentiyi ve hatta belirsizliği ölçebilen modellemeler var. benim katkım, hiç bir istatistik dersi almamış arkadaşlar için daha açıklayıcı olması yönünde bir analojik katkı olacak.

    öncelikle matematik ile istatistik arasındaki farkı basit bir şekilde göstereyim:

    matematik => y=2x+3 denkleminin türevini “x 1 birim arttığında y 2 birim artar” şeklinde yorumlar

    istatistikte ise bu bir denklem değil modele dönüşür ve denklemin sonuna bir harf eklenir: “u” yani hata terimi => y=2x+3+u modelinde türev artık şöyle yorumlanır “x 1 birim arttığında y’nin 2 birim artma olasılığı vardır”. güven aralığı (genellikle %90, %95, %99) dediğimiz kavramı işin içine katmak istersek yorumu şu şekilde yapabiliriz: “x 1 birim arttığında y %95 ihtimalle 2 birim artacaktır”

    işte formel bir bilim olan istatistikte aslında en büyük uğraş bu hata terimidir, onu minimize etmektir. şimdi bunu bir analojiyle açıklamaya çalışayım:

    “elimizdeki bardağı yere bırakırsak kırılır.” bu ilişkideki hata terimi epey yüksektir dolayısıyla açıklayıcılık gücü zayıftır. kırılacağına yönelik beklentimizin güçlenmesi için ilave bilgilere ihtiyacımız var. örneğin zeminin sertliğini, bardağın hangi malzemeden yapıldığı ve dayanaklılığı, ne kadar yükseklikten bırakıldığı, hangi hızla yere çarptığı vs. bu bilgilere sahipsek ilgili verileri modele dahil ederek hata terimini minimize eder açıklayıcılık gücünü arttırız ve böylece “beklentimiz”, kesinliğe yaklaşır.

    umarım bu analoji “gol beklentisi ölçülebilir mi?” ya da “beklentinin ölçülmesinin mantığı ve yöntemi nedir?” sorularına bir cevap olabilmiştir.
  • 74
    milletin bu kadar takık olmasının sebebi xg'nin galibiyetten önde tutulması. neticede istatistik ciddiye alınır. bu takım kötü oynuyor kötü, adamlar buna bakmayıp xg'miz yüksek ama atamıyoruz şans yok diyor. arkadaş burada real madrid'le, city'le falan oynamıyoruz senin bütçenin 10da1'i takımlar oynuyorsun pozisyona onlardan fazla girmen doğal. 7 maçtır galibiyet alamayan öncesinde top oynamayan takım xg ile övülmesin artık bir zahmet.
  • 173
    bu istatistikle alakalı iki temel sorun var. istatistikte sorun yok ama değerlendirilmesi ile alakalı iki sorun.

    birincisi xg yani "expected goal" türkçesiyle gol beklentisi kavram olarak sakıncalı. çünkü istatistik özünde bir çok benzer şutu temel alarak aslında "çekilen şutun" kalitesi ile ilgili bir done veriyor. örneğin ilk hafta oynadığımız antalya maçında* haji wrightın muslera ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda muslera oyuncunun çalım atma isteğine el koyarak topu çekti aldı. bu xg istatistiğine yansımadı çünkü bu pozisyonda bir şut çekilmedi. yani kalenin içinde bir futbolcu topa dokunamazsa yani şut olmazsa pozisyon çok ciddi de olsa bu istatistikte yer almaz. dolayısıyla istatistiğin "gol beklentisinden" ziyade "çekilen şutun kalitesi" istatistiği olarak güncellenmesi ve yorumlanmasında fayda var.

    ikinci problem ise daha yapısal. çekilen şutların kalitesinin olasılıksal hesapla belirlenmesi güzel. ancak bu olasıkların toplanması ve toplu olarak bir gol sayısı olasılığı belirlenmesi bir problem. yani matematiksel olarak bir şutun gol olma olasılığı yüzde 10 iken 10 tane bu şuttan attığınızda 1 gol beklentisi oluşması teorik olarak sorunlu. olasılık teorisinde bu olasılıkların hepsi birbirinden bağımsız olaylar ve mutlak toplam yapılarak bir yüzdenin mutlak bir gol sayısına evrilmesi söz konusu değil. bu durumu daha sonra olasılık teorisinden bahsederek daha detaylı da açma şansım olur umarım.

    yani çok değerli bir istatistik sonucu olmasının yanında okuma yaparken her bir şutun kalitesine ilişkin bir veri olarak okunursa istatistik isabetli sonuçlar verecektir. bunun yanı sıra toplu bir okumadan ziyade tek tek şuta ilişkin verileri değerlendirmek daha sağlıklı olacaktır.

    einstein'ın çok değerli bir lafıyla bitireyim.

    ölçülemeyecek hiçbir şey yoktur. henüz ölçecek enstrümanlara sahip olmadığımız gerçeği vardır.
  • 150
    henüz yeterince doğru anlamlandıralamadığını, yorumlanamadığını ve geliştirilemediğini düşünüyorum. sözgelimi f1'de bir istatistik vardır, tur bindiren pilotun tur zamanı uzar. bunun önündeki araçları yeniden geçmek zorunda olmak (yol veriyor olsalar da zaman kaybıdır) ve artık riskli yerine güvenli sürüşü tercih etmek gibi sebepleri vardır.

    bu durumu xg olayına uyarlarsak, gol atmak zorlanan ya da kolay gol yiyen bir takımın xg'si kolay gol atan ve hızlıca sonuca giden bir takımınkinden yüksek olabilir. çünkü takım mağlup ya da berabere ise son saniyeye kadar gol aramaya, şut çekmeye devam edecektir. diğer takım düşük bir xg ile oyun başında 2-3 farka ulaştıysa, oyunu rölantiye almaya karar verebilir ve bu durumda xg'si çok artmaz. ya da küçük bir takım maç başında şans golü bulup 90 dakika defans yapabilir ve bunun neticesinde karşı takım 3-4 xg'ye rahatlıkla çıkarken kendisi 0.5 altında kalabilir ve 3 ya da 1 puanı kat kat düşük xg ile alabilir.

    başka bir örnek, kendine güvenen bir takım daha iyi bir pozisyon ararken atağı şutla sonuçlandırmayıp topu kaptırabilir ya da atağı bir şekilde şutsuz öldürebilir hatta bazen bizim de yaptığımız gibi rakip ceza sahasında 3-4 pas yaptığı halde şut çekmeden atağı sonlandırabilir ve xg elde edemezken başka bir takım çok pozisyona giremeyeceklerini değerlendirerek her fırsatta şut çekip ufak rakamlarla xg'yi şişirebilir. yani bana göre toplam xg kadar ortalama xg de (bu xg'nin kaç şutla elde edildiği 1 tane 0.5'lik ,2 tane 0.3'lük, 4 tane 0.1'lik = 1.5 xg mi yoksa 0.1 lik 15 şut = 1.5 xg mi gibi) göz önüne alınmalı.

    bir de xg'nin puan tablosu ile ilişkilendirilmesi olayı var. bu yanlış bir yaklaşım. zaten arada 1'e yakın korelasyon olması beklense xg diye bir istatistiğe ihtiyaç duyulmazdı. bir takım iyi yolda mı kötü yolda mı, ne kadar pozisyon üretiyor/veriyor anlamak için puan tablosuna ve attığı/yediği gollere bakın denirdi. xg bunlardan farklı olabileceği için varlığının bir anlamı var. bu farkı yaratan pek çok faktör vardır elbette ama sanırım en önemlisi takım kalitesidir. şöyle düşününün, xg'si 0.3 olan bir yere topu koyup kalede profesyonel bir kaleci varken bizim şirkette kadın erkek fark etmeksizin 45+ müdürlere 20 şut çektirsem xg 6 olduğu için 6 gol beklemem biraz hayal olur. çünkü xg değerleri çok büyük bir havuzdan hesaplanıyor ve bunlar arasında çok iyi ve çok kötü takımlar olduğuna göre xg değerleri ortalama bir takımın verimliliğini yansıtır. bizim müdürlerin ise bu verimliliğe ulaşamayacağı açık.

    bu verimlilik ortalama xg / maç başı gol şeklinde kabaca hesaplanabilir sanırım. mesela bir takımın ortalama xg'si 3 iken maç başına attığı gol 1.5 ise %50 verimli bir takımdır. dolayısıyla 2 gole ulaşmak için 4 xg kadar pozisyona girmesi gerektiğini düşünebiliriz. başka bir takımın ortalama xg'si 2 iken maç başı golü de 2 ise 2.5 civarı xg yaptığı bir maçta 2-3 gol atabileceğini değerlendirebiliriz. ya da bizim müdürler 6 xg'den 3 gol çıkardıysa verimlikleri %50 deyip başka bir testte 10 xg'lik şut çektirdiğimde beklentimi 5 civarı tutmam çok daha gerçekçi olacaktır. benzeri xga, yenen gol sayısı ve defans kalitesi için de geçerli.

    ama bu son hesapların çok da anlamlı olmadığını ve konuyu xg'nin asıl yansıtmaya çalıştığı durumdan saptırdığını düşünüyorum. aynı şekilde puan tablosu ile xg farkını paylaşıp "amma fark varmış haa" demek -xg istatistiğinin her ne kadar hala mükemmel anlamladırılmış olmadığını ve geliştirilmeye muhtaç olduğunu düşünsem de- meselenin özünü kavrayamadığımızı gösterir. tekrar söylüyorum, sıralama benzer olacak olsaydı bilim adamları böyle bir istatistik üretmekle zaten uğraşmazdı. farklı şeyler göstermeli ki ihtiyaç duyulsun. ve farklı şeyler göstersin farklı bir sonucu olması doğal. bu şaşkınlığın istatistiğin içinde olan insanlarda bile peydah olması ilginç geldi bana.
  • 124
    8 ocak 2022 galatasaray giresunspor maçının ilk yarısında kendi sahamızda ligin en zayıf takımlarından birine karşı oynadığımız bir maçta sahaya pek uğramayan hede. halbuki bu hede bize hep iyi oynadığımızı gösteriyor ama bu iyi oyunumuz skora yansımıyordu.

    neyse, şurada bir avuntumuz vardı, umarım ikinci yarıda kendini gösterir de bizi öksüz, gözü yaşlı bırakmaz.
  • 219
    farklı şirketler tarafından her maç için farklı açıklanıyor. aradaki ufak tefek farklar tolere edilebilir; ama 21 ocak 2024 trabzonspor galatasaray maçı ile birlkte çok garip bir durum ortaya çıktı. bizim web sitemiz için kullandığımız istatistik sağlayıcısı galatasaray xg sini 1.25 açıkladı:
    https://ensuperlig.com/...zonspor-galatasaray/

    bana çok düşük geldi. sonra flashscore ve sofascore uygulamalarınından kontrol ettim:

    flashscore: 1.29 => https://www.flashscore.com.tr/...mac-istatistikleri/0
    sofascore: 1.25 => https://www.sofascore.com/.../blbsllb#id:11450146

    sofa ile aynı veriler var bizim ensuperlig'de de. dedim demek ki böyle; enteresan. sonra sözlükte şu girdiyi gördüm: (bkz: #3828173) ve footystats'a da baktım:

    footystats: 2.06 => "https://footystats.org/tr/turkey/trabzonspor-vs-galatasaray-h2h-stats#6956683"

    footystats biraz pahalı bir api sunuyor maalesef; ama bu sorun devam ederse ensuperlig.com istatistik sağlayıcısını değiştirmeyi düşünüyorum.
  • 82
    sözlükte eleştirilmesi ve üstünden laf sokulamasının sebebi galatasaray'in oynadığı rezalet futbolun bu istatistik ile savunulmaya çalışılması. sanki galatasaray olağanüstü top oynuyor da tonla gol kaçırıp kazanamıyor gibi lanse ediliyor.

    istatistiğe önem veririm. sevdiğim, benim için bir şeyler ifade eden de bir istatistik ama sözlükte fatih terim ve onun oynattığı rezalet oyunu savunmak için kullanılınca maalesef irrite edici oluyor. sanki doğru yoldayız da tek eksiğimiz girdiğimiz pozisyonları gole ceviremiyoruz gibi.

    ayrıca bu istatistik ile ilgili merak ettiğim bir detay var. pozisyonlar baskılı oynanan dakikalarda yani bizim kalenin ağzında oynadığımız anlarda mi geliyor yoksa oyun kör dövüşü gibi geçerken önümüze şans eseri düşen toplardan mi geliyor. çünkü bana göre oyunun kontrolünün elinde olduğu ve gümbür gümbür oynadığın, sağlı sollu geldiğin maçlarda buldugun pozisyonların gole çevrilmesi ile saçma sapan futbol oynayıp 5-10 dakika kipirdandigin anlarda çok da hazırlığı olmayan bireysel emeklerle gelen pozisyonların gole çevrilmesi aynı noktalarda topla buluşulsa dahi aynı gol şansını vermiyor bence. bizim buldugumuz pozisyonlar genelde bireysel yeteneğe dayalı ve çoğu kez oldukça zorlama pozisyonlar. rakibi bunaltı hataya zorlayacak ya artık atsalar da bitse bu baskı denecek tarzda pozisyonlara girmiyoruz.

    21 aralık 2021 adana demirspor galatasaray maçına bakalım mesela. 2 xg bulmusuz sanırım. değerlerini bilmemekle beraber bu muhtemelen zorlama pozisyonda karmabolde mohammed ve nelsonn'un atamadığı ve oğulcan'in yine aşırı zorlama pozisyonda dışarı vurduğu top eminim 1.3 xg falan getirmiştir. açıkçası pozisyonların hiçbirinde gol beklemedim izlerken. ancak ads'nin ikinci gölünde top yunus'un ayağına geldi an gol olur diye düşündüm. muhtemelen xg değeri 0.10 falandır. gerçi o da garip bence. o noktada örneğin pva ile yunus'un xg oranı aynı mı? yani ikisine de 0.1 mu onu merak ediyorum.

    edit: bazı eklemeler yapıldı.
  • 180
    https://pbs.twimg.com/...t=jpg&name=large
    xg xg xg...

    ne kadar mıy mıy yapıp, kalenin içerisine kadar gidip, orada şut bloklatırsan, o kadar istatistik kasıyorsun. ah westbrook'cuğum, sen nba'de basketbolcu değil, galatasaray topçusu olacak adamdın. taraftar senin 50000 top kullanıp, triple double'larınla gelecek 8.liklerle falan övünürdü.
    adamların 2 tane direkten dönen topu, 3 tane kaçan net gol pozisyonu var, ama xg'de 3'e katlamışız.

    bu arada yazım okan hoca veya galatasaray-konyaspor eleştirisi değildir. sadece kağıtlara bakarak futbol takımı/lig analizleri yapıp, gözün gördüğünü reddetmeye çalışanlaradır.
  • 100
    şu başlığa bir daha gelmeyeceğim diyordum ama en iyisi ben açıklama yapayım sonra herkes rahatlasın.

    bu meletin izlemediğimiz maçlar için anlamı olabilir ne bileyim gelecek sene konferans ligine gidebilirsek eğer ve rakip olarak finlandiya liginden bir takım çıkarsa karşımıza gideriz istatistiklerini inceleriz o sırada nereden atak yapıyorlarmış, nasıl gol pozisyonuna giriyorlarmış gibi istatistiklerle birlikte xg'nin anlamı olabilir ama şu bizim oynadığımız oyun için bir savunma mekanizması olarak kullanılacaksa komik bile değil.

    hele ki 28 aralık 2021 galatasaray denizlispor maçı'nda yine gündeme getirilecekse insaın aklına şu geliyor; yahu tamam gol kaçırdık ama o takımdan o golleri nasıl yedik ? bunun istatisksel bir açıklaması var mı ?

    bu melet özellikle sözlüğümüzde fatih terim'i savunmak için "bak ulan bak xg olmuş binbeşyüz nasıl kötü oynuyor olabiliriz" "xg şu kadar 3 yıldır top oynamıyoruz diyenler futboldan anlamıyordur" "bu kadar istatistik var hala oynamıyoruz diyorsunuz" gibi laflar sokulmasından dolayı bu kadar gündeme geldi.

    yoksa daha önce de yazdım yeteneğe dayalı işleri sayılara dökemezsiniz bunlar plaza dünyalarında ortaya çıkan "başarıyı ölçme, sayılara dökme" saplantısının bir başka yansıması.

    herneyse özetle sevgili arkadaşlar xg neymiş ?
    xg millete laf sokmak için kullanılacak bir argüman değilmiş. öyle kullanılırsa xg döner sap dönermiş.
  • 142
    bu aralar yüksek lisans tezimde veri analizi ve metrik geliştirme konusuyla haşır neşir olduğum için bu konudaki bazı yanlış anlaşılmalara dikkat çekmek istiyorum. zira gördüğüm kadarıyla sözlükte toplam xg'si yüksek olan takım daha iyidir ve kazanmalıdır algısı var. ayrıca sık sık karşıma çıkan, "sürekli xg'nin altında/üstünde kalmışız, oysa aslında ligde şu sırada olmalıydık" gibi entrylerden biraz sıkıldım, çünkü eksik bilgiyle yanlış genellemeler yapılıyor.

    veri analizinde herhangi bir metriğe dayalı çıkarım yapılırken bu metrik neleri öne çıkarır, neleri görmezden gelir konuları çok önemli. xg metriğine bakarsak bir şutun geniş bir veri havuzundan alınan istatistiğe dayalı gol olma ihtimalini (beklentisini) gösteriyor. genelde şutlar pozisyona dayalı girdilerle modelleniyor, örneğin şutun açısı, topun geliş şekli, hangi uzuvla şut çekilmiş, set oyunu mu kontra atak mı duran top mu gibi faktörler. evet, ne kadar çok gol şansı yaratırsanız gol atma ihtimaliniz artıyor, ancak oyun stilleri ve futbolcu özellikleri bu işin büyük bir parçası. xg modelleri çoğu zaman şutu çekenin ve karşıdaki kalecinin bireysel becerilerini ve form durumunu dikkate almıyor.

    2021-22 sezonundaki trabzonspor gibi istikrarlı bir şekilde xg üstü performans gösteren bir takımı ele alalım. zaten genelde şampiyon olan takımlar bu tip sürekli ekstra performansla aradan sıyrılıyorlar; çoğu ligin önceki sezonlardaki verilerine aşağıdaki kaynaktan bakabilirsiniz. öte yandan futbol seyircilerinde sürekli xg'den fazla gol bulup kazanmak şans olarak nitelendiriliyor. buna literatürde "kumarbaz yanılgısı" deniyor. yani "beklentinin üstünde/altında bir netice sürekli tekrar ediyorsa gelecek seferlerde aksi yönde neticeler ile toplam olasılık dengelenmelidir" algısı. ancak futbol bir miktar şans, çoğunlukla beceri oyunu. bir takım xg üstü gol atmayı devamlı başarıyorsa bu gol yollarında daha becerikli olduklarını gösterir, keza xg altında gol yiyorsa kalecilerinin (ve belki savunmanın) ortalamadan iyi olduğunu gösterir. sonuçta sahada zar atmıyoruz, eğer elinizde kaliteli futbolcular varsa ortalama üstü performans göstermeniz beklenen bir durum. bu nedenle xg'ye bağlı yapılan puan ve lig sıralaması analizlerini yetersiz buluyorum. doğru bir analiz için bir takımın sezon boyunca xg'ye göre beklenen performansı sürekli güncellenmelidir. örneğin trabzonspor eğer sezonun çoğunda xg'nin %30 üzerinde bir performans yakaladıysa, sezonun kalanında baz alınacak beklenti az çok budur. eğer bir takım maçta 1.3 xg'den 2 gol çıkarabiliyorsa ve sezon boyunca buna benzer neticeler elde ettiyse, rakibi 1.4 xg'den 1 gol buldu diye maçın hakkı rakibin denemez. bu nedenle puan beklentisi epey yanıltıcı bir metrik, çünkü takımların becerilerinin benzer olduğu varsayımıyla ilerliyor.

    son olarak konuyu galatasaray'a dokundurmak istiyorum. galatasaray gibi bir takım sürekli xg'nin altında performans gösteriyorsa bunun elbette bir kısmı şanssızlıktır ancak büyük bir kısmı oyuncu becerisi ve teknik direktörün oyuncu tercihlerinden kaynaklanıyor. arada şu söze denk geliyorum "futbol ceza sahasına kadar teknik direktörün işi sonrası oyunculara kalmış". buna katılmıyorum, zira teknik direktör sadece taktisyen değil, oyuncu tercihlerinden de sorumlu bir kişi. oyuncuların becerileri ve form durumlarını da göz önünde bulundurup en doğru takımı sahaya sürmek, gerektiğinde müdahale edip takımı galibiyete götürmek onun görevi. son zamanlarda sözlükte ve futbol bloglarında alınan puanların yerine xg teknik direktörleri değerlendirme kıstası olarak kullanılıyor. sanki xg'yi teknik direktör yaratıyor, golleri futbolcular atıyormuş gibi. bu tarz metrikler her zaman bir arada incelenmelidir.

    özetle xg tek başına bir değerlendirme kriteri olamaz, futbolun doğası gereği bir takımın performansını tek bir sayı ile açıklamak imkansız. ancak diğer istatistiklerle beraber kullanılmasına asla karşı değilim.

    liglerin xg verileri: https://footballxg.com/xg-league-tables/
  • 114
    istatistikleri kaideyi taciz eden istisna'dan aynen aktarıyorum.

    mohamed : 5 gol/7,31 xg
    halil dervişoğlu : 2 gol/3,39 xg
    mbaye diagne : 2 gol/3,74 xg
    kerem : 4 gol/2,5 xg
    cicaldau : 3 gol/3,81 xg
    feghouli : 2 gol/2,14 xg
    morutan : 3 gol/1,75 xg

    24.6 xg'den 21 gol çıkarmışız. en kötü ihtimalle 25 gol çıkarmamız gerekiyordu şuradan. bitiriciliği iyi olan bir takım 37 gol çıkarırdı. (1.5 ile çarpıyoruz) yani 16 gol fazla atabilirdin.
    ligdeki gol sayımız 24. bu sayı 40 olabilirdi. 40 gol ligin en fazla gol atan takımı olman demek.
    gol beklentisine göre en iyi bitiriciliğe sahip oyuncular kerem ve morutan. bu iki oyuncunun gol sayısı olması gerektiği gibi. diğerleri girdikleri pozisyonları değerlendirebilseler, şu gol sayılarına ulaşmaları gerekirdi.

    mohamed : 5 gol/7,31 xg = 11 gol
    halil dervişoğlu : 2 gol/3,39 xg = 5 gol
    mbaye diagne : 2 gol/3,74 xg = 6 gol
    kerem : 4 gol/2,5 xg = 4 gol (ortalamayı tutturmuş)
    cicaldau : 3 gol/3,81 xg = 6 gol
    feghouli : 2 gol/2,14 xg = 3 gol
    morutan : 3 gol/1,75 xg = 3 gol (ortalamayı tutturmuş)

    van aanholt 3.87 xa ile 1 asist yapmış. yani aanholt final pasını atmış ama arkadaşları final vuruşunu yapamamışlar. normalde asist sayısı en az 6 olmalıydı. visca 5,8 xa'dan 9 asist yapmış mesela.

    çok iyi bir bitirici olmayan cornelius 6,8 xg ile 9 gol atmış. bu oranla atması gereken 10'du zaten, ortalamaya yaklaşmış. pesic 8,2 xg ile 11 gol atmış. onun da 12 atması gerekirdi ama ortalamaya yakın. mohamed 7,31 xg ile 5 gol. olması gereken 11. tam 6 gol daha az atmış.

    bu istatistikler harika oynadığımız anlamına gelmiyor ancak korkunç bir bitiricilik sorunu olduğumuzu gösteriyor.
  • 20
    geçen sene en fazla xg üreten 2 takım gs ve bjk ve bu iki takım ligi ilk 2 sırada bitirdi. tabi ki her şey demek değil, ancak yapılan belli doğru şeylerin göstergelerinden biridir xg. takımın bitiricilik sorunu geçen seneden devam ediyor, geçen sene beşiktaş dan daha fazla xg üretmemize rağmen, bunları değerlendiremeyip 2 gol ile şampiyonluğu kaçırdık. son kasımpaşa maçında da pozisyonlar değerlendirilse muhtemelen ilk 40 dakikalık performans övülecek, takımın ilk 2 haftasında olduğu gibi xg ve rakip ceza sahada topla buluşma gibi istatistikleri ile övülecekti.
  • 175
    eğer sorunuz "neden xg üzerine daha az yazı yazıldığı?" ise son paragrafı okumanız yeterli olur. ancak genel bir şeyler okumak isterseniz yazının kalanı da orada.

    öncelikle bu istatistiğin hala daha anlatılamamış olması nasıl hesaplandığının aktarılamamış olması çok üzücü. zira bu istatistik geliştiriliyor. en basitinden pozisyon havuzunu geliştiriyorlar. ancak ilk anlamanız gereken şey bu istatistiği şirketler çıkartıyor ve aralarında kategorizasyon farkları olabileceğini bilmek. her ne kadar ben bu istatistik şirketlerinin profesyonel verilerine sahip olmasam da kamuya açılan verileri kontrol ettiğimizde çok bir fark yok. demek ki kategorizasyonları 3 aşağı 5 yukarı birbirine yakın.

    ınstat'tan devam edelim.
    -şutun çekildiği yer
    -şutun açısı
    -şutun nereyle çekildiği
    -kalecinin yeri
    -şutla kale arası kaleci hariç oyuncu sayısı
    -şutun çekildiği anın karakteri ("big chance" başlığıyla görürsünüz. 15. dakika çekilen şutla veya 3-0'ken çekilen şut ile 85. dakika 0-0 giden bir maçtaki kategorizasyon bir değil.)

    bu maddelere göre elindeki şut havuzunu bölüştürüyorsun ve gol olma ihtimaline bakıyorsun. bu kadar basit yahu. siz sabaha kadar şut çekilen bölgeyle alakalı olduğunu zannedin bu istatistik şutun kendisiyle alakalı.

    peki neden toplanıyor? bu istatistik ilk çıktığında golcülerin verimini anlamak için çıktı. bu sebepten yıl sonu toplam gol ile xg arasında bir ilişki kurup oluşan + veya - farklar ile golcüleri bir hiyerarşiye koymak için çıktı. bundan topluyorsunuz. uzun vadede kontrol etme yöntemi olarak kullanılıyor. hakikatten 1 xg'ye ulaştığında 1 gol atmalıydı diye iddia eden mi var zannediyorsunuz? belki çok gereksiz şut çekmiştir takım. örnek verelim mi? ligin ilk maçlarında galatasaray'ın şut başına xg'si 0,07'ydi. kimi örneklem havuzlarına göre değişkenlik göstermekle beraber 7 veya 8 şutta bir gol olduğunu biliyoruz. bu da bize bir eşik veriyor. yine analiz şirketlerinden şirketlere farklılık göstermekle beraber 0,12 ile 0,14 arası bir eşik xg değerimiz oluşuyor. bunun altındaki şutlara verimsiz şut deniyor. geçen yıl galatasaray yüksek xg'li pozisyonları gole çeviremeyen ancak düşük xg'li şutlardan da gol yiyen bir takımdı. bu size bir şey anlatmıyorsa (benim anladığımdan bambaşka bir şey olabilir bu) gözünüz kördür, yapacak bir şey yok. gördünüz mü, istatistik bir şey anlatmaz. bu bir veri ve sizin sorular sormanıza ve soruları cevaplamanıza yardımcı olur.

    üst sıra xg ilişkisi ne peki? üst sıralara oynayan takımlar ekseriyetle toplam xg'lerinin 1,2 katı kadar gol atar. sebebi basit. elinizdeki havuzda her türlü beceriden adam var. ligler maddi farklar üzerinden kurgulanmış. yani şampiyon olacak takım haliyle çok daha para harcayabildiğinden ligin dibindeki takımdaki oyunculara kıyasla aynı zorluktaki pozisyonları gole çevirme ihtimalleri daha yüksek. ancak xg'nin havuzunda messiden tutun en alttaki oyuncuya kadar pozisyonlar kullanılıyor. bu sebepten ligin üst seviyelerine oynayan takımlar ekseriyetle ortalamanın üzerinde gol atma becerisine sahiptir.

    fonksiyon istatistiklere gelelim şimdi. burası daha önemli. xg bize bir metrik veriyor ve bunun üzerinden bir anlatı yakalamamızı sağlıyor. ancak bu üzerine daha fazla istatistik yaratabileceğimiz bir istatistik. başka bir istatistikten örnek verelim. pas sayısına bakıyoruz ve bu bize yetersiz geliyor değil mi? yana veya baskıyı kırmak için geriye atılan bir pasın değeri ile boş alana oyuncunu taşımanı sağlayan pasın değeri aynı değil. yana atılan pas değersiz demek değil ama amaçları kategorisi bir değil. pas sayısı temel istatistiği üzerinden biz bölgelerdeki atılan pas sayılarını, rakip oyuncuyu geçen pas sayısını, akın başlatan pas sayısını ve benzerlerini çıkartıyoruz. xg'de de oluşan pozisyonu oluşturan diğer oyuncuların katkısı, pozisyon başına xg sayısı gibi ekstra üretilmiş kaynağını xg'den alan fonksiyon istatistikler. işte bunlara girince xg'yi okumanazı da daha verimli hale getiriyor.

    gelelim asıl meseleye. neden xg hakkında daha az okuma görüyorsunuz burada? öncelikle yeterli maç sayısı yok. istatistik üzerine çalışmak için bir süre geçmesi gerekiyor. yarın öbür gün daha fazla maç oynandığında koşu mesafelerine, sprint sayılarına, xg'lere, şut başına xg'lere vs bakacağız ve yorum yapmaya başlayacağız. oyunu anlamaya çalışacağız. bakalım muslera geçen yıl gibi düşük xg'li pozisyonlardan çok mu gol yemiş ona bakacağız. yediğimiz gollerin veya pozisyonların hangi şekilde oluştuğuna bakıp geçen yıldan nasıl farklı olduğunu kontrol edeceğiz. ama daha bunun için zaman lazım ki veri toplansın. bunun dışında daha az bu konu hakkında yazı görmenizin çok temel bir sebebi var. (lütfen buraları kocaman harflerle okuyun) yordunuz bizi. vallahi de billahi de yordunuz. sadece bu konuda da değil. kişisel olarak ben hiç bir bakış açısının değişmemesinden çok yoruldum. bundan dolayı daha az yazıyorum ancak xg meselesi bambaşka bir şey. bakmayın bu yazıyı da yazmayacaktım ama dayanamadım yazdım. bin kere anlatıldı bin kere anlaşılmak istenmedi bu. istatistiğe, veriye karşı bir gurup var burada. artık sıkıcı bir hale geliyor ve kimse de bununla uğraşmak istemiyor.
  • 13
    super lig 2021-22 sezonu 3. haftasi geride birakilirken galatasaray ve fenerbahce ozelinde su sekilde bir istatistik olusan veri.

    --- alıntı ---

    gs’nin 3 maçtaki yakaladığı xg: 7,17
    attığı gol: 6
    yediği gol: 3
    rakiplerinin yakaladığı xg: 3,58

    fb’nin 3 maçtaki yakaladığı xg: 3,9
    attığı gol: 5
    yediği gol: 0
    rakiplerinin yakaladığı xg: 2,41

    --- alıntı ---

    edit: kaideyi taciz eden istisna'dan bir ekleme.
    https://twitter.com/...334381180403721?s=20
  • 83
    bu istatistik aslinda cogu zaman yaniltici olabiliyor skorun durumuna gore mac icinde.
    ornegin adana size 2 tane attiktan sonra tabi ki defansa cekilecek ve galatasaray pozisyona girecek skor yapmak adina.
    eger galatasaray bir macta 3-4 net pozisyona giremeycekse biz neyi tartisiyoruz.
    sen koskoca ilk yarida pozisyona girmemissin omer’in vurusu disinda e bi zahmet kapanan skoru korumaya calisan adana’ya bir kac gol pozisyonuna girelim.
    simdi burda ki xg’yi tartismak ne kadar dogru olabilir merak ediyorum.
    (bkz: 21 aralık 2021 adana demirspor galatasaray maçı)
  • 54
    defne yaprağı.

    güzel bir yemek gelir önünüze pişme şekli olsun, tadı, tuzu, suyu harikadır. aşçı kardeşimiz tabağın yanına yemeğin içinde de olan bir tane defne yaprağını "şef dokunuşu" olarak koymuştur. kimse o defne yaprağını yemez ve hatta damak tadınız gurme seviyesinde değilse defne yaprağı yemeğin içinde var mı yok mu fark etmezsiniz.

    italya 90'dan beri futbol izliyorum bir takımın gol beklentisini sayılara dökme ihtiyacını ve faydasal karşılığını kafamda oturamıyorum.

    muhtemelen "ölçemediğiniz şeyi düzeltemezsiniz" felsefesinin futbola yansıtılmış hali olabilir sözüm yok birilerinin işine yarıyordur illa ama ben bizim neden bu kadar kafaya taktığımızı anlamıyorum. tamam futbol gurmesi değilim ama bizim defne yaprağına gelene kadar incir yaprağı bulup açıkta olan yerlerimizi kapatmamız gerektiğini düşünüyorum. her anlamda esnaf lokantasındayız ama fine dining takılıyoruz. xg benim için tamamlayıcı bir veriden öte değil. muhtemelen benim eksiğimdir.

    asıl demek istediğim özellikle 3 yıldır galatasaray futbol takımının oynadığı oyunun umut vaadettiğini söylemek için hangi veriyi kullanıyorsanız kullanın tuik'in enflasyon rakamlarının halka yansıması gibi olur. ya da çılgınlar gibi büyüyoruz rakamları açıklanıp sokakta gezen vatandaşa mikrofon uzatıldığında "bu büyüme benim geçimime niye yansımıyor" sorusunu sorması kadar doğal bir şey yok.

    doğru başlıkta mı yazıyorum emin değilim ama uzun zamandır maç sonrası yapılan basın toplantılarında ya da youtube yayınlarında karşıma çıkan ve genelde bu tarz sayılarla desteklenen iyi oynadık, şu kadar topla oynadık bu kadar pozisyona girdik, bakın burada yazıyor denen maçları izleyen biri olarak ben acaba farklı bir maç mı izledim diyorum.

    aslında demek istediğimin kitabı var.
    "sayıların diktatörlüğü ve başarıyı ölçme saplantısı ve çözüm yolları" adında aslında çok severek okumadığım bir kitap ama tavsiye ederim.

    --- alıntı ---
    bu kitap ölçümün zararları hakkında değil; tecrübeye dayalı kişisel yargılar yerine standart performans ölçümlerinin konulmasının ister istemez doğurduğu olumsuz sonuçlar hakkındadır. problem ölçüm değil, aşırı ve uygun olmayan ölçümlerle bunlara duyulan saplantıdır.

    artan nüfus ve değişen iletişim dinamiklerinin de etkisiyle artık başarı, tecrübeden ziyade rakamlarla bağlantılı hale geldi. bizi ameliyat edecek cerrahın istatistiklerine bakıyor, oturacağımız yeri seçerken o bölgenin yıllık suç oranını inceliyor, çocuğumuzu okula yazdırırken okulun başarı oranlarına dikkat ediyor, bir kuruma bağış yaparken o güne kadar kaç kişiye ulaştığını araştırıyoruz. hayatımızdaki her şeyin ölçülmesini, analiz edilmesini ve şeffaf bir şekilde duyurulmasını talep ediyoruz. peki, ya o çok güvendiğimiz veriler doğru değilse? ya sonuçlar bizim dikkatimizi başka bir noktaya çekmeye çalışıyorsa?

    sayıların diktatörlüğü; eğitim, tıp, iş, finans, hükümet, polis, ordu ve sivil toplum kuruluşlarında çalışanların, “performans ölçümü” adı altında istatistiklerle oynamalarına nasıl teşvik edildiğine ışık tutuyor. kitabın yazarı jerry z. muller, kendi tecrübelerinden de yola çıkarak ölçülebilen her şeyin ölçülmesinin gerekmediğini; tamamlayıcı bir veri olmak yerine kesin bilgi sayıldığında sayıların ne kadar zorlaşabileceğini ve sorunu nasıl düzeltebileceğimizi açıklığa kavuşturuyor.

    --- alıntı ---
App Store'dan indirin Google Play'den alın