resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 9354
    2011 yilinda bir basket macinda ‘taraftar cildirdi, drogba’yi istiyor’ tezahuratina ayaga kalkip, eliyle isaret yapmistir. drogba o olaydan iki sene sonra takima katilmistir. drogba iki gunde geldi diye bir sey yok, taraftar iki sene bekledi. ama su anda duyumcularin da surekli taraftarlari gaza getirmesiyle iki hafta bile bekleyemez olduk dunya yildizlarini.
  • 7054
    taraftarı eleştirmek için komik duruma düşüren başkan.

    herkesi biraz geçmişe götürmek istiyorum. (buradaki taraftarların en azından 15 yaşından büyük olduklarını varsayıyorum.)

    2010-2011 senesini 8. olarak bitirmiştik. 2002-2011 arası ise sürekli galatasaray muhabbeti ile geçiyordu. adnan polat başkan olmadan önce para bile dilenmişti. galatasaray'ın gerçekten maddi durumu çok kötüydü. hatta o kadar kötüydü ki başkan adayı bile çıkartamazdık. kimse bu yükümlülüğe girmek istemezdi. tarihimizin en başarısız başkanlarından özhan canaydın bile 2 sefer seçildi.(efendi adamdır, sever sayarız ama başarısızdır.)

    2002 senesinde özhan başkan fatih terimi getirmişti. herkes mükemmel başarılar beklerken 20-30 tane çöp futbolcu almış ve 1,5 senenin sonunda takımı 6.sırada bırakıp istifa etmişti fatih terim.

    son şampiyonluğumuzu 2002 yılında almıştık ve fatih terim ile başlayan süreçte 2006 yılına kadar şampiyon olamadık. 2006 yılında ise gerets ile epik şampiyonluğumuz ve trajik tromsö mağlubiyeti. çok iyi bir kadromuz yoktu ama kenetlenerek şampiyon olmuştuk. biz fenerin gönderdiği tomas, kimsenin bilmediği iliç, yaşlı hakan şükürle falan oynarken fenerbahçede alex, anelka, appiah, aurelio, nobre falan vardı.

    2006 yılında şampiyon olmuştuk ama yine parasızdık, durumlar kötüydü. transfer yapamıyorduk. hatta özhan başkan çıkıp şöyle bir açıklama yapmıştı:"şampiyon kadromuzun tamamını koruduk, sözleşmesi bitenleri yeniledik. bundan daha büyük transfer olamaz." bunu demiş olmasına rağmen inamoto ve carrusca'yı aldık. bir de 32 yaşındaki okan buruk ile tolga seyhan katılmıştı takıma.

    kadro epik şampiyonluktaki motivasyonu bulamadı tabii ki ve ligi fenerin 14 puan gerisinde 3.olarak bitirdik.

    sene 2007-2008. feldkamp geldi. elle tutulur transferlerimiz lincoln, nonda, servet, hakan balta. bir de linderoth var ama adam hep sakattı. lincoln de deplasmanlara pek gitmezdi. koca sezonda ligde 19 maç oynadı. zaten karakterli bir adam olsa o paralara alamazdık kendisini. neyse.. sonuç olarak feldkamp'ın istifası cevat hocanın başa geçmesi ve yine epik bir şampiyonluk. henüz gümbür gümbür bir şampiyonluk görmemişiz lucescudan beri.

    2008-2009. haldun üstünel show zamanı. baros, kewell, de sanctis, meira. ismi güzel ve çok pahalı olmayan oyuncular. sonuç: lig 5.si galatasaray.

    2009-2010. keita, elano, jo, leo franco, neill, dos santos, jo, caner erkin. keita ve elano toplam 13 milyon euro. son kurşunumuzu atıyoruz. sonuç: 11 puan geride 3.lük.

    2010-2011. son kurşunu geçen sene attığımız için satıyoruz herkesi. elano, keita, mehmet topal falan gidiyor. yerlerine pino ve cana geliyor. işler kötü gidince devre arasında borç batağına batıyoruz. stancu, culio, yekta, zapata, colin kazım. sonuç: 8.lik.

    2011-2012. başkanlık seçimi var ama aday çıkartamıyoruz. ünal aysal ben bu işi çözerim diyor ve başkan seçiliyor. "size üç şey vaadediyorum: başarı, başarı, başarı..."

    hikayenin devamını biliyorsunuz. batacak denen, transfer yapamayan galatasaray sneijderleri drogbaları getiriyor. tekrar şampiyonluklar alıyor. borçların %73ü tlye çevriliyor. bu sırada dolar-euro deli gibi artıyor. tahmin mi etti şansa mı böyle bir şey yapıldı bilmiyorum. ölmüş bitmiş galatasaray'ın avrupada tekrar adını duyurması da cabası.

    bir de mancini, prandelli, transferler ve ücret konuları var. mancini'yi tartışmıyorum bile. çok ünlü ve başarılı bir teknik adamdı. yanlış bilmiyorsam italya ve ingilterede şampiyonluk yaşayan tek teknik direktör. kimse mancini geldiğinde bize layık değil demedi.(defansif yaklaşımını eleştirenler oldu ama mancini bizim kalibremizde değil diyen olmadı.)

    prandelli ise geldiğinde efsane bir heyecanla karşılandı. tüm galibiyetler gökyüzüne idi o zamanlar. herkes çok emindi prandellinin en doğru tercih olduğuna. ama sonuç fiyasko.

    transferlerde ise bir bilal kısa eleştirisini hiç bir oyuncu almadı. veysel sarı, tarık çamdal, salih dursun, olcan adın ve diğerleri. hepsi yabancı sınırını hesaba katınca çok mantıklı transferlerdi. yapacak bir şey yoktu. yabancı sınırı önce 6 sonra 5e düşecekti. yabancılarımız zaten çok iyiydi. anadoludan alınabilecek en iyi yerliler bunlardı ve piyasaları da yüksekti. planlamada hata yapıldığı kesin. sonuçta 40 oyunculu bir takım haline gelmiştik ama oyuncularımızın hepsi alabileceğimiz yerlilerin en iyileriydi.

    ve yıllık ücretler.. yıllık ücretlerin 2 parçalı bir durumu var. birincisi yabancı sınırı olduğu için zaten ücretlerin şişkin olması. diğeri ise ünal aysalın kontrat yenileme politikası. aslında ünal başkan kontrat yenilemelerin hepsini kur farkı için yaptı. ünal başkanın yaptığı yeni sözleşmelere bakarsanız kurun her zaman sabitlendiğini görürsünüz. ücret skalasını yukarı çektiği doğrudur. ama selçuk ve burak dışında uçurduğu bir kontrat yoktur.(semih var sadece ama ona da sen daha fazlasını hakediyorsun diyerek verdiler ve haklıydılar.) selçuk ve burak'ı ise türkiye'nin en iyi iki oyuncusu olarak en iyi kontratları verdi. bir işletme stratejisidir aslında bu. sen en büyük takımda oynuyorsun ve en çok parayı kazanıyorsun. çünkü sen en iyisisin demek. aynı stratejiyi p&g, garanti falan da yapar üst düzey adamlarına. doğrudur-yanlıştır tartışılabilir ama kendi stratejisinin gereğini yapmıştır.

    duruşu, lafını esirgememesi, boynumuzu eğdirmemesi gibi konulara hiç girmiyorum. sadece genel yaklaşımını ve çok başarılı bir başkan olduğunu anlatmak istedim.

    edit: 1 arkadaş da erayın kontratından bahsetmiş. haklıdır. ama orada yine genel ücret stratejisi yatıyor. taffarel'in çok iyi dediği bir kaleci eray. hiç beğenmesek de tafo böyle diyor. galatasaray'ın yedek kalecisiyken de aylık 2000 tlye oynaması mantıksızdı. o yüzden iyileştirme yapıldı. bence de çok kötü kaleci ama maalesef tafo öyle demiyor.
  • 9474
    ünal aysal döneminde galatasaray bir dünya takımıydı.

    biz ne istediysek onu yaptı.
    (bkz: galatasaray taraftarı ne isterse o olur)

    wesley sneijder & didier drogba’yı unutmayın. onları günlerce bekledik, nöbetler tuttuk. sensasyonel transferler. bu iki oyuncuyu takıma kazandıran ünal aysal’dır.

    şampiyonlar liginde dehşet maçlar oynadık. en prejtijli lig ve biz bu ligin güçlü takımları arasındaydık.

    sportif açıdan kendisini eleştirenlere gülerim sadece.

    maddi açıdan ise, kurları sabitlemesi bizi daha yüklü bir borçtan kurtardı. bunun için kendisine teşekkür ediyorum. bununla birlikte çok da para harcadı. tabi yukarıdaki oyuncularla güzel futbol oynamak istiyosanız para harcamanız lazım. o güzel günler için de kendisine teşekkür ediyorum. en azından teslim aldığından daha kötü bir halde kesinlikle bırakmadı!

    tabi bu başarılarda fatih terim’in de payı büyük.
    hoca takımı güzel yönetiyordu.

    fatih terim’i de galatasaray’a tekrardan getiren kendisidir. aslında fatih terim’in o sezon* galatasaray’a tamam demesinin asıl sebebi ünal aysal’ın bizzat kendisidir. yoksa bir sezon önce adnan polat’a da tamam diyebilirdi hoca. ama o ünal aysal’a tamam dedi. çünkü onun başarı hedeflerine inanmıştı.
    yani ünal aysal olmasaydı, 3. fatih terim dönemi biraz ertelenebilirdi. bu da bizim için kötü olurdu sanırım.
    fatih terim süper bir karardı başkanım teşekkürler.

    fatih terim ile olan kavgaları bizi mahvetti. bunu da unutmayalım. bunları tekrar yaşamayalım.

    mustafa cengiz bugün mali durumu düzeltmeye çalışıyor. son 6 ayda 75 milyon tl kar açıkladık.
    ben mustafa cengiz’in mali durumumuzu düzelteceğine inanıyorum. bu adam bir şeyler yapmaya çalışıyor. iyi şeyler. başkanımız desteği sonuna kadar hak ediyor. bununla birlikte mali yönden takımın iyi olması için, birkaç yıl boyunca daha az maaş alan futbolculara yönelmek zorundaysak eğer, o oyuncularla şampiyon olacak hoca da başımızda. bunun farkında olanlar sanırım rakiplerimiz. bu kadar üzerimize oynamalarının başka bir açıklaması yok. fatih terim’i tekrar galatasaray’dan koparmak istiyorlar. hocamıza da sahip çıkalım. önümüzdeki bir kaç yıl daha şampiyon olma ihtimalimiz var. organize kötülük içimize kadar sızdı.

    galatasaray taraftarı kenetlenmelidir.
    (bkz: kenetlenin başka galatasaray yok)
  • 9486
    fiorentina'ya karşı özel bir sempatisinin olduğunu düşündüğüm eski galatasaray başkanı. başkanlık yaptığı 2011-2014 yılları arasında çalıştığı teknik direktörler olan fatih terim, roberto mancini ve cesare prandelli'nin ortak özelliği her üç futbol adamın da kariyerlerinde fiorentina’yı çalıştırmış olmaları. acaba sıkı bir fiorentina fanı olduğu için kendisinde iz bırakan hocalarla mı çalıştı diye düşünüyor insan. *

    işin geyiği bu tabi ama eşine az rastlanan türden bir tesadüf. mesela ben arsenal'e başkan oluyorum ve takımın başına sırasıyla lucescu, gerets ve feldkamp'ı getiriyorum. insanlar galatasaraylı olduğumu düşünürler zannediyorum ki zaten öyleyim. *
  • 9756
    2011-2014 yılları arası başkanlığımızı yapmış iş insanı. kulüp içi olaylara hiç değinmeyeceğim ancak kulüp dışı olarak amiyane tabirle en büllük sahibi başkanımız kendisi oldu. kendisinden sonra gelen rahmetli yarsuvatla başlayan düzenin adamı olan ya da düzene ses çıkarmayan yönetim furyamız devam ediyor gibi gözüküyor.

    ülkenin genel konjonktürü seneden seneye bile değişiyor, her türlü baskı ve kaos ortamı artık lineer şekilde artıyor. bu sebeple dönemleri kıyaslamak pek doğru olmayabilir ama her sene tarafımıza yapılan fahiş adaletsizlik ve hukuksuzlukları görünce insanın ister istemez -tekrar ediyorum kulüp içi hadiseleri kenara bırakarak- “acaba şu an ünal aysal başkan olsa ne olurdu” diye sorası geliyor.

    sen sabaha kadar ekonomini düzelt, transferini yap, güzel oyununu oyna farketmez, bu gibi gotham cityden hallice ülkelerde düzen seni istemedikçe ya da düzen değişmedikçe ka-za-na-maz-sın. makro ya da mikro, nasıl düşünürseniz düşünün, mevcut düzenin bizi istemeyeceği herkesin malumu sanırım. geriye bir tek düzenin değişmesi seçeneği kalıyor. kendisi bunu yapabilir ya da yapamazdı bilemem, ama değişmesi için her türlü kamu oyunu oluşturacağına, elinden geleni ardına koymayacağına emin olduğum tek karakter kendisi. kendisinin ve fatih hocanın yıllar boyu lahmacun&ayran gibi uyumlu çalışabildiği bir paralel evrende yaşamak isterdim.
  • 9582
    kulübümüzün borçlarının küçülerek değil, büyüyerek ödenebileceğini söylemekten dilinde tüy biten, galatasaray’ın gelmiş geçmiş en büyük başkanı. eleştirildiği her konuda da mantıklı düşündüğünüzde haklı olduğu bir gerçek. adamı yiyen ise ne komiktir, fener medyasının gazına gelen galatasaray taraftarı. ahmet ercanlar gibi adamların gazına gelip, hala kulübü batırdı, borçların tek sebebi o, fatih hocayı kovmasaydı şampiyonlar ligini alırdık gibi söylemler gerçekten üzücü ve komik. şimdi olumlu ve olumsuz icraatlarını bir hatırlayalım ve galatasaray’ın başına bir daha öyle bir başkan neden gelmeyecek görelim.

    görevi devraldığı adnan polat döneminden kalan 328 milyon dolar ve 81.4 milyon dolarlık faiz ve finansal borçlarla toplamda 409.5 milyon dolarlık enkazı devraldı. üstelik aziz yıldırım’ın kankası adnan polat, 3 yıllık loca geliri, stadyum isim hakkı, forma sponsorluğu gibi net gelirlerin hepsini harcamış halde enkazı devretti.

    ilk icraatı, takımın başına fatih terim’i getirmek oldu. üstelik daha 6 ay öncesi adnan polat’ın teklifine ‘’hayır’’ diyen fatih terim, ünal aysal’ın teklifini kabul edip kulübün başına geçti.

    kulübün borç yükünün yüzde 40’ını türk lirası değerine sabitleyerek kulübün kasasına 60 milyon tl’lik gelir elde edip. teminatları 850 milyon dolardan 550 seviyesine , temlikleri ise 252 milyon dolardan 110 milyon dolar seviyesine geriletti. üstelik bunu artan kur baskısıyla gerçekleştirdi.

    görev yaptığı 3 sene içerisinde, 2 süper lig, 2 süper kupa, 1 türkiye kupası, 1 şampiyonlar ligi son 16, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali ile galatasaray için normal, ali koç’un gerçekleştirmesi durumunda, kendisini devlet başkanlığına kadar götürebilecek bir hikayeyi başardı.

    genel toplamda görevde kaldığı 40 ayda 27 kupa kazanarak amatör branşlarda da sürekliliği sağladı. fenerbahçe’den bayanlar eurolig, erkek basketbol takımını ise 24 yıl sonra lig şampiyonu yaparak yüzümüzü tüm branşlarda güldürdü.

    erkek basketbol takımını şike tapelerinde adı geçen semih özsoy ve ilgili hakemin maça atanmasından sonra final maçında, müsabakadan çekti. hemde gs tv’den, ulusa sesleniş konuşmasıyla ete et, döte döt diyerek.

    şikecilere biat etmeden, aziz yıldırım’ın kankası olmadan her zaman her yerde, galatasaray başkanlığı seviyesinde gerekli cevabı yapıştırdı. zaten gidişine en çok sevinenler, tapelerde adı geçenlerdi.

    fatih terim’in ayrılış sürecinde bir günahı olmadığını, hocanın kendini kovdurtmak için elinden geleni yaptığını, dönemin şike hükümlüsü kulübü beşiktaş eski başkanı, yeni federasyon başkanı demirören ile verdiği pozları taraftar olarak siz sindiremediyseniz, galatasaray başkanının sindirmesinin ne kadar komik olduğunu biliyorsunuz herhalde.

    en çok eleştirildiği mancini dönemi transferleri için, ‘’yabancı sınırı elimizi bağlıyordu, mancini kimi istediyse biz yönetim olarak görevimizi yaptık.’’ sözü, şu anda mustafa cengiz’in en çok eleştirildiği konudur zannedersem. yönetimin görevi hocanın dediğini elinden geldiğince yapabilmektir. ancak umut gündoğan, ontivero gibi isimlerin alınışının faturası sadece scout ve teknik şef ünal aysal’a kesildi. hocanın ve diğerlerinin hiç suçu yokmuş gibi.

    2013’te abdurrahim albayrak’ın ne olduğunu öngörüp baskın seçime giderek ali dürüst ve albayrak’ı afaroz etti. günümüzde neden olduğunu umarım anlamışsınızdır.

    en çok vurgu yaptığı ‘’marka değeri’’ konusunu, kulübün nasıl yönetilmesi gerektiğini göstere göstere yukarı çekti.

    409 milyon dolara devraldığı kulüp ekonomisini, 375 milyon dolar ile bıraktı. üstelik kısa dönem borçların hepsinin vadesini uzatarak. transfere harcadığı ilk sezon 109 milyon dolar, ikinci sezon 38 milyon dolar gibi büyük rakamlara rağmen.

    en önemlisi görevi bir galatasaray başkanına yakışacak şekilde bıraktı. koltuk sevdasının hiç olmadığını herkese gösterdi. ne fatih hocanın, ne galatasaray’ın arkasından kötü tek bir kelime etmedi. sessiz sedasız geldi geçti. adnan polat gibi kanal kanal dolaşıp ona buna sallasa azcık değeri olurdu zannedersem.

    günahıyla sevabıyla galatasaray’ın en asil başkanı kendisidir benim için. ve bir daha o göreve gelmeyeceğini, ben dahil herkes biliyor. ancak daha acısı, kendisi gibi bir başkanda zor göreceğiz kulübün başında. neyse ki galatasaray, kendi kendini yönetebilen dinamizme sahip. elimizde kalan tek umut o zaten.
  • 9490
    2011-2013 arasında doğru adamlara güvenerek ve emaneti ehline teslim ederek tarihin en parlak dönemlerinden birisini yaşadı. yaşadıklarını kendinden bilip ehilleri görevden uzaklaştırdı ve oluşan açıkları şahsen kapatmaya çalıştı. erişilmez, inter başkanıyla oturup 15 dakikalık konuşmayla sneijder alabilen, makamına yaraşır bir imaja sahip başkandan; futbol takımına motivasyon konuşması yapan, meblağ telaffuz ederek prim vadeden, ne idüğü belirsiz futbolcularını itelemek için florya'da fink atan menajerlerin ağına düşmüş bir başkana dönüştü. üzerinden 1 yıl geçmeden de bırakıp gitti.
  • 10148
    galatasaray kendisinden sonra çok zor günler geçirdi. başkanlığı bıraktığında kontratlı 50 oyuncu ve 90 milyon euro maaş bütçesi vardı, devamında ffp cezası yedik.

    yıllar geçti, hiçbir galatasaray yönetimine bir fayda sağlamadı, seçimler öncesi birileriyle poz veriyor en fazla. geçen seçim adnan öztürk, inan kıraç şimdi ise alp yalmanla süheyl batum’u çıkarmışlar muhalefet olarak.

    demokrasi iyidir hoştur da 10 yıldır nerdeydin başkan? galatasaray 6 milyar gelir elde edip, 1 milyar kar edince birden neden sportif aş’nin başına geçmek istedin?
  • 7768
    6+0+4 aktarmalı 5+0+3 yabancı kuralının açıklanmasının ardından dönemin en kaliteli yerli oyuncuları selçuk inan, burak yılmaz ve hamit altıntop ile uzun süreli kontratlar yapmış olan başkan. yabancı sınırının gevşediği bir dönemde aynı hataya düşmeyeceğine eminim. ayrıca ne kadar kabul etmek istemeseniz de(dursun özbek'in sportif başarısız mali politikasını saymazsak) son 15 yılın mali açıdan en başarılı galatasaray spor kulübü başkanı olmuştur. tl/euro kurunun 2'den 3'e çıktığı, devletin pek çok kurumunun galatasaray ile ters düştüğü bir durumda galatasaray'ı aldığından 30 milyon euro fazla bir borçla sonraki başkana bırakmıştır ki kendisinden önceki başkanlarla kıyaslandığında bu mükemmel bir başarıdır. galatasaray'ı bir futbol kulübü olarak görenlere inatla diğer branşlarla da ilgilenmiştir. futbol dışındaki branşların maçlarını izlemeye başladınız onun sayesinde daha ne konuşuyorsunuz?
  • 8275
    info@unit.com.tr;
    unal.aysal@unit.com.tr;
    uaysal@unit.com.tr;
    unalaysal@unit.com.tr

    adreslerine "geri dön" temalı e-posta atarak kendisine ulaşmaya çalıştığım sevgili başkanımız. 2 dakika ayırarak çığın büyümesine katkıda bulunabilirsiniz. kendisinin fikrini değiştirebilecek tek şey biziz. lütfen üşenmeyip siz de e-posta atın, başka galatasaray yok...

    ayrıca kendisi benim gözümde son galatasaray başkanıdır.
  • 10181
    cebinden beş kuruş harcasa hakkındaki efsanelere inanıp destek vereceğim başkandır.

    lakin kötü haberi vereyim, ünal beyin cebinde akrep vardır. onu da geçtim, ünal aysal futboldan anlamaz. maalesef futboldan anlayandan da anlamaz.

    sportif direktör diye drogba getirebilir mesela. 2012 vizyonu dediği olayda da hiçbir modern fikir yoktu. yıldızları getir ve kısa süreli sükse yarat… bu zihniyet sportif başarı gelse dahi arkasında miras bırakamaz. sayın aysal’ın sportif felsefesi, hazır yiyicilik üstüne kurulu.

    ha aysal öyle diğerleri farklı mı? bu seneki transfer politikasıyla mevcut yönetim de aysal’a nazire yapmıştır. sportif direktörün yoksa ve marka meraklısıysan menajerlerin insafına kalıyorsun işte.
  • 9594
    son senesiyle hayal kırıklığı yaratmış, ancak şike ve şikeciyle göğüs göğüse çarpışmayı seven yapısı nedeniyle çok özlediğim başkan.

    fatih terim ile kimyası tutuşmuş olsa en az bir avrupa kupası daha görebilirdik. iki tarafın karşılıklı hataları ve inatları sebebiyle olan galatasaray'a olmuştur. ilk senelerindeki gibi anlaşabilselerdi hep keşke.
App Store'dan indirin Google Play'den alın