resim
Ünal Aysal
Görev:Başkan
Takım:-
Yaş:84
Uyruk:Türkiye
  • 6649
    28 mart 2015 galatasaray mali genel kurulunda yaptığı konuşmayı izledim. aynayı şimdi tam karşında tutalım ve başkanlıktaki geçirdiği süreyi analiz edelim.

    mali olarak iki şeyden bahsetti ünal aysal. gelir gider farkı polat dönemine göre 7-8 milyon euro arttı ama gelirler yaklaşık iki katına çıktığı için bu farkın gelirlere oranı düştü. bu da büyük bir başarıdır dedi. bu ne demek kabaca açıklarsak iki adamın da 50.000 tl borcu var. birinin aylık geliri 4.000 tl öteki askeri ücretli. aysal diyor ki ben geldiğimde asgari ücretliydik şimdi aylık gelirimiz 4.000 tl. yani artık bu borç gözünüzü o kadar korkutmasın.

    şimdi bu söyledikleri gerçek mi ona bakalım. bizim en büyük 3 gelir kalemimiz yayın hakları, stadyum ve cl gelirleri. ünal aysal bildiğiniz gibi mayıs 2011'de göreve başladı. demek ki arttırdığı gelirlerimizin! bu tarihten sonraki projelerle arttırılmış olması gerekiyor. peki gerçekten öyle mi?
    -2010 yılında düzenlenen yayın hakları ihalesini digitürk rekor bir bedelle aldı ve bu sayede takımlar yayın gelirlerini neredeyse 2-3 kat arttırdı. yani aysal geldiğinde zaten yayın gelirleri henüz artmış durumdaydı.
    -stadyum 2011 ocakta açıldı. buradan gelen loca, vip, kombine ve bilet gelirleri asy'nin kaç katı varın siz hesaplayın. buranın en az 4-5 kat arttığını düşünürsek bu artan gelirler de aysal'a yılbaşı armağanı gibi paketlenmiş olarak sunuldu.
    -diğer bir gelir kalemimiz cl gelirleri. işte bu başarı ve vizyon odaklı bir gelir kalemidir. peki burada ne oldu. rakiplerin şikeden dolayı cl'den yasaklandı, gelirleri düştü, ve sen her sene cl'ye gittin.

    bunların dışında mutlaka sponsorluk, sermaye arttırımı vb gibi gelir kalemleri mevcuttur. ama bunların toplam içindeki oranı düşük olduğundan asıl gelirimizi arttıran kalemlere baktığımızda, bunların ünal aysalın projeleri sonucu olmadığını görebiliyoruz. yani güzel kardeşim, başkan aysal değil sen de olsaydın bu rakamlar çok farklı olmayacaktı.

    bundan 3 yıl öncesine kadar şu anki gelirlerimizin yarısıyla mücadele ediyorduk. şimdi iki kat zenginiz. gelirlerimizi arttırdık peki bunları doğru kullanabildik mi bir de ona bakalım. burada ufak bir reklam verip konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için adnan öztürkün aspordaki programını youtube'dan izleyin derim arkadaşlar. iki saatinizi alır ama ufkunuz iki katına çıkacaktır. devam edersek kurulan bütün a.ş.'lerin zarar ettiğini, hiçbir faaliyeti veya cirosu olmamasına karşın bir çok a.ş.'nin hala aktif olduğunu, buralarda çalışan bir çok profesyonele çok büyük maaşlar ödendiğini biliyoruz. ama beni asıl rahatsız eden harcamaları alt alta sıralarsam:

    - bruno heiderscheid
    - bülent tulun
    - şu avukat kadının dolandırıcılığı
    - kayıp 1 tır forma
    - prandellinin tazminatı
    - hajroviç
    - saçma sapan transferler (ontivero, burdisso, yiğit, veysel ...)
    - fahiş fiyatlarla yapılan transferler (amrabat, bruma, tarık, salih ...)
    - saçma sapan yeni kontratlar (burak, selçuk, aydın ...)

    bunları ve daha bir çok yazamadığım kalemi eklediğinizde çok korkunç rakamlar ortaya çıkıyor. kendi bacına yapsalar hoşuna gidermi mantığıyla soruyorum, senin ceo'n bunları yapsa işten atmak için kaç dakika beklerdin?

    toparlarsak, mali olarak sonuca baktığımızda kendisine ait olmayan projelerle artan gelir, buna rağmen hesapsızca yapılan harcamalar ve sonuç olarak düşmeyen bir cari açık. aysal ne güzel diyor genel kurulda. biz rivayı, mecidiyeköydeki araziyi satmadık, projelendirilmesi lazım diye. e adama sormazlar mı 3,5 yıl boyu neden projelendirmedin, neden bu atıl değerleri yatırıma dönüştürmedin, biz seni neden seçtik o zaman diye? peki bu saçma harcamalar ve transferler olmasa ne olurdu? şu anki durumumuzdan sportif olarak daha mı kötü olurduk, tabi ki hayır. ama mali olarak çok daha iyi bir durumda olabilirdik. bu fırsat ünal aysala altın tepside sunuldu. ama o bu fırsatı tepti, teptiği gibi galatasarayın geleceğini de çok zor durumda bıraktı. şu anki halimize bakmak yeterli bunu görmek için.

    mali yapıyı inceledik, durum pek parlak değil. bir de ne demişti kendisi, divanda destek bulamayacağımı hissettiğim için ayrıldım. aynen böyle dedi. ve herkes de yedi. çok seviyorum ben bu ülkeyi. bakalım şimdi duruma, ünal aysal rivayı satmamız gerekebilir dedi, çat yetkiyi aldı. sermaye arttırımı gerek dedi, okey verildi. hisse senedi satışı dedi, hay hay dendi. isteyip de genel kuruldan alamadığı hiç bir izin veya yetki olmadı. istese rivayı satabilirdi veya projelendirip villa olarak veya site olarak da satabilirdi. veya ortaklık da yapabilirdi. yetkisi vardı ama kullanmadı. ne zaman ki mali tablo tersine dönmeye başladı. sıcak para akışı durdu. bir bahaneyle kaçtı. bugünlerin geleceğini bildiği için kaçtı. sonuçta görüp görebileceğiniz en zeki, en başarılı iş adamlarından birisi. yani yemedik sayın ünal aysal gidiş hikayenizi.

    başarı da başarısızlık da tesadüf değildir. anlık olaylar tesadüfen olabilir, şans yüzünüze gülebilir. ama uzun vadede herşey, plana ve faaliyetlere bağlıdır. ilk iki sene vizyon,birliktelik ortamı, terim, öztürk, dürüst, albayrak ve çoğu doğru transferlerle gelen başarılar tesadüf değildi. aynı son sene yönetim kurulunu dağıtması, iş bilmez kişileri yönetime alması, ortamın gerilmesi, iç çekişmelerin ortaya çıkması, teknik direktörün gitmesine zemin hazırlaması ve çok büyük bir kısmı yanlış olan transferlerin başarısızlığı getirmesi gibi. futboldan, futbolu bülent tulunun anladığını zannedecek kadar anladığı için mi çıktı bütün bu sorunlar, yoksa çok mu fazla ego mu sebep oldu. bence hepsinden biraz. ama en büyük sorunu ego oldu. rasyonelizmden uzaklaşıp kahramanlığa kalkışması hazırladı sonunu.

    o kadar şey saydık, ama objektif olabilmek için tek taraflı bakamayız hiç bir zaman. yanlışlarının yanında çok büyük doğruları da vardı tabi ki aysalın. en önemlisi de vizyonu. ezik diyemiycem ama başımız öndeydi, özellikle lucescu gittikten sonra canaydın döneminden beri. oradan buraya gelmek bir başarıdır. sneijderin 4. sıradan girebildiği bir listenin yazılmasına kaynak ve imkan sağlamak bir başarıdır. sportif başarıların hepsi cv'de güzeldir. bunlar için de kendisine teşekkür etmek gerekir.

    benim kendisine kızgınlığım aynı terime olan kızgınlığım gibi. çok büyük beklentilerin ve saygının boşa çıkması. çok ama çok büyük bir fırsat geçmişti eline, kullanamadı, kullanmadı ve şimdi tekrar başladığımız noktaya geri döndük. borcu düşme trendine girmiş, amatördeki rezillikleri yaşamayan ve ortaya konulan projelerle geleceğini garanti altına alan bir kulüp olabilecekken, şimdi birisi gelsin de bizi buradan çıkarsın diye dua ediyoruz. ne yazık ki bunun müsebbidir kendisi.

    tadında bırakmak lazım, kendisine bundan sonraki hayatında başarılar dilerim. bizden uzak şirketine yakın olsun.

    edit: kızgınlıkla analiz yapmakla, analiz yapıp çıkan sonuca kızmak farklı kavramlardır.
  • 2669
    kendisi gelmeden önce yaşadıklarımızdan bazılarına kısaca tekrar deyinelim. malum, unutkanlık en büyük zaafımızdır bizim. her alanda...

    - 3 kuruş daha fazla kazanacağız diye uefa'da finale giderken devre arasında as stoperimizi satan bir yönetim vardı başımızda.

    - tribünde ya da saha dışında futbolcusuna ve teknik direktörüne edilen laflara gıkını çıkarmayan bir yönetimimiz vardı bizim.

    - yaz transfer döneminde taraftarını ve teknik direktörünü yok dünya kupası'nın bitmesini belliyoruz, ingiltere'de boşa çıkacak oyuncular belli olsun hele, gana'da çok iyi topçular var gibi sözlerle oyalayan ve transferin son gününde ilk 11'e 2 tane transfer yapan bir yönetime sahiptik biz. hani şimdilerde konuşuyoruz ya futbolcular hemen gelsin takıma adapte olsun diye. misimovic ve insua gibi ilk 11'e yapılmış 2 tane futbolcu, transfer döneminin son günü geldi lan aklın mantığın alıyor mu?

    - futbolcunun teknik direktörünü alenen satmasına söz etmeyen bir yönetime sahiptik biz. adam çıkmış utanmadan bizim de hocanın da son şansı diye açıklama yapıyor fakat kulübü idare edenlerden çıt yok. nasıl iş bu? bak o zamanlar bunlar kötü ama normal bir davranış gibi geliyordu fakat şu an tekrar bir düşün böyle bir şey nasıl olabilir diye. çünkü şu zamanlarda güzel bir şekilde yönetildiğimiz için o olaylar çok daha saçma gelecek hepimize. o yüzden bazı şeyleri sık sık hatırlatmak lazım ki tekrar düşmeyelim o hatalara.

    - sırf yapılacak stadın açılışında başkan olacak bulunacam diyenlerin ve onun yönetiminin olduğu bir ekip yönetebiliyordu galatasaray'ı düşünebiliyor musun? ve bunun için de gsgm ile saçma sapan bir sürü anlaşmalar yapan bir yönetim... neden? kulüpten ayrılmadan önce şu işi iyi kötü halledeyim diye. e hani galatasaray'ın çıkarları? galatasaray'ın menfaatleri? bizi sadece kötü bir yönetim idare etmemiş bak o günlerde, daha çok kendisini düşünen insanlar yönetmiş.

    - ve taraftarını satan bir yönetim... son nokta bu olsa gerek. bu kulübün tek ve gerçek sahibi taraftarlardır beyler bayanlar. taraftar dediğim galatasaray'dan taraf olanlar. ister yönetici olsun ister biletli seyirci. taraftarın kendi tarafını sattığı nerde görülmüş? stat açılışında iyi ya da kötü, senin taraf olduğun kulübe başkanlık yapmış bir insana laf atıyorlar. sen o laf atana haddini bildireceğin yerde onunla birlikte stattan ayrılıyorsun, üstüne o taraftarlara kızıyorsun. görüntülerden tespit edip gerekenleri yapacağız diyorsun. bu ne utanmazlık arkadaş? bu kadar mı korkuyorsunuz lan iktidar koltuğunda oturanlardan? korkuyorsanız bu göreve gelmeyeceksiniz kusura bakmayın. kötü yönetici olabilirsin fakat asla galatasaray'ı küçük düşürecek davranışlarda bulunamazsın. tıpkı rahmetli canaydın gibi.

    - ve tüm bunlar hiç yaşanmamış gibi gidip kulübü mahkemeye veren bir başkanımız vardı bizim. hani kol kırılırdı yen içinde kalırdı? kolu kıran sensin, yenilen de sensin fakat mahkemeye de veren sensin. ben hiçbir şey anlamadım bu işten.

    yukarda yazılanların son 4 maddesi sadece 1 yılda yaşanan şeyler. bunlardan sadece 1 maddesi bile bir takımın şampiyonluk gidişatını kötü etkileyecek şeyler. neyse ki hepsini 2 yılda yaşadık bitti gitti.

    ve bu gidişattan sıyrılıp yeni bir yönetim geldi kulübün başına. hakikaten cesaret isteyen bir hareket. ünal aysal'ın da daha önce kulüp yöneticiliği yapmadığını da hatırlatmak gerekir. insanın kendi şirketini yönetmesi başka, kendisine ait olmayan ve 25-30 milyon insanın gönül verdiği bir kulübü yönetmek başka.

    ve bu yönetim, kulübü ilk yılında şampiyon yapmayı başardı. yukarda yaşanılan onca olaya rağmen. bunu ancak yönetmeyi bilen bir insanlar grubu başarabilirdi. ünal aysal olsun, onun yönetimi olsun, fatih terim olsun. idare etmeyi bilen ve bunu başarabilen insanlar bir kulübü bu zor durumdan çıkarabilirdi. çıkardılar da.

    2. yılımızda da devreyi lider kapatmış, şampiyonlar ligi'nde gruptan çıkmış bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. diğer branşlarda da uzun bir süre sonra şampiyonluk sözünü ağzımıza alabiliyoruz.

    osmanlı tarihini bilenler hatırlar. timur'un işgali sonrası devleti fetret devrinden çıkaran bir çelebi mehmet vardı ve osmanlı devleti'nin 2. kurucusu sayılıyordu. yukardaki yaşananlardan sonra eğer bu gidişatını bozmazsa ünal aysal, tarihteki karşılığını da bulmuş olacak gibi görünüyor.

    *
  • 9093
    tek kelimeyle * bir adamdı.

    (bkz: galatasaray taraftarı ne isterse olur)

    oldu başkanım. sen varken kimse gelip futbol konuşamazdı bir galatasaraylıyla. ezile ezile bir hal oldular.

    aziz yıldırım dahi konuşamazdı ya, bakın aziz yıldırım diyorum siz düşünün.

    dimdik yürürdük, kraldık ya bildiğin.

    real madrid karşısında bir an bile olsa 5 atacağımıza inandık.

    tabi ki fatih terimle oldu bunlar. sen ve fatih terim yıkılamazdınız. yıkılmasaydınız keşke ama yıktılar. *
  • 9784
    https://twitter.com/...nfvNyR62efA&s=19
    bilinen bir seyi soyledigi icin suclanan eski baskanimiz.
    ne var soylediginde anlamadim. terim artik 69 yasinda ve su anda galatasaray’a verecegi bir sey kalmamisti.
    gelinen noktada kendisinin adi ile secilen burak elmas yonetimi ile bile kavga ederek ayrilmistir.
    terim’le ilk zamanlari gibi uyumlu calismis ama ne hikmetse dunyanin en uyumlu hocasi ile yollari ayirmistir.
    ayni hoca sadece unal aysal ile degil bugune kadar her calistigi yonetimle kavga etmis ama ne hikmetse hep yonetimler suclu olmustur.
  • 9987
    sevin sevmeyin, beğenin veya beğenmeyin, ben de çoğu yaptığı şeyi eleştirdim ama şu bir gerçek ki; galatasaray'ın haklarının savunulması kendisinin başkanlığının bitişiyle beraber bitmiştir. bu adam gittikten sonra nefederasyonda ne de medyada herhangi bir ağırlığımız, herhangi bir lobimiz kalmamıştır.

    o kadar berbat durumdayız ki, normalde hakemliği bıraktırmamız gereken yaşar kemal uğurlu, şampiyonluk yolundaki rakibimizin maçına atanmış. kabul edilmesi mümkün değil.

    her şey transfer yapmakla, iyi top oynamakla bitmiyor bu ülkede. önce masada kazanacaksın, sonra sahada. burası türkiye. oyunu kurallarına göre oynamak lazım. erden timur maalesef bunu bilmiyor.
  • 7037
    http://www.dailymotion.com/...onal-a-konustu_sport

    hani vizyon vizyon deniyor ya. işte vücut bulmuş hali bu adamdı. adamın tek düşüncesi şampiyonlar ligi şampiyonluğuydu. yaptığı hatalar yok mu. elbette var. bunlardan en ortada olanı prandelli denen katili getirmek oldu. ama ister kabul edin ister kabul etmeyin adamın "hataları bile" aslında bu hedef doğrultusundaydı.

    çok özledim.
  • 1445
    mehmet ali birand kendisiyle yediği yemekten güzel haberler vermemiştir.

    1. sıkı bir forvet alacakmış. ama bu forvetin ilk maçta aşil tendonu kopabilir. yepisyeni forvet murdar olabilir. bunun için katiyetle alınmamalı.

    2. federasyonun kararına boyun eğerek adnan polat gibi duruma düştü. yani galatasaray'ımız kafasına göre hareket etmeli deli dumrul gibi. ne de olsa uganda'da yaşıyoruz. bence ünal başgan istiklal caddesi'nin girişine bi sandalye atmalı. caddeye girenden on lira, girmeyenden yirmi lira almalı. itiraz eden olursa da korumalarına dövdürmeli adamı. adamlar dayak içinde kalmalı.

    3. nbaden gelecek yeni yıldız takım dengesini etkileyebilir. hatta bu kadar güzel bir takım kurmuşken on yıl, on beş yıl, hızımızı alamazsak yirmi yıl falan aynı oyuncularla gidelim bence. aksi takdirde basketbol şubesi istifa etmeli. oktay mahmuti basketbolu bırakmalı. hatta kendini şaraba vurarak sur diplerinde yaşamalı.

    4. hiçbir yönetim bulunmaz hint kumaşı değildir. kendilerini bir şey sanmasınlar. güneş gözlüğü takıp ortalarda dolaşmasınlar. artistlik yapmasınlar. galatasaray'a komünizm lazım olursa onu da biz getiririz.

    5. galibiyeti tribünle kutlayamayacaksak ne anlamı var? bunun için sahaya çıkmayalım. hükmen mağlup olalım. beşiktaş maçına paf takımla çıkalım. hatta sutopu takımıyla çıkalım. daha güzel olur.

    kendine gel ünal başgan.
  • 10186
    erden timur'u saf dıșı bıraktığı hiçbir organizasyonu desteklemem. öyle de böyle de erdem timur floryanın bașında olmalı.

    ha bu arada kendisinin yurtdıșındaki akranları cumhurbaşkanları veya bașbakanlardı. ınen uçakları unuttu millet. yaptığı transferlerle battığımızı düșünmüyorum. ıki sene gruptan çıktık. birinde çeyrek final oynadık. madrid'e ıstanbul'da bastık. bizi batıran yabancı sınırından dolayı adam tayfaya yüksek maaș bağlamamızdı. türklerle bile euro sözleşme yapıyorduk. garip gureba türk futbolculara para bastık bir sürü. oyuncu satamadık. bir de amrabat falan filan.
  • 9750
    galatasaray tarihinin en başarılı olmasa da en öngörülü başkanıymış kendisi. 3 temmuz sürecinde, bu ateş üfleyerek sönmez çözüm zamana yayılamaz demişti ki aradan geçen yıllarda gördük ki, çözümü zamana yayarak şikeci bir camia kendisini akladı.

    diger bir konu; vakti zamanında galatasaraydaki problemi teşhis etmiş fatih terim ismini antrenmandayken görevden alabilmiştir. fatih terim ismini seçim vaadi olarak gösterenlere göre oldukça cesur bir hamle yapmıştır. galatasarayda başkanlık makamının ağırlığını ve önemini vurgulamıştır konuşmalarında ama anlamadık tabiki. şimdi anlıyoruz yavaş yavaş.

    fatih terim yerine de bu sezon avrupa kupasını kazanmış roberto mancini'yi getirmişti teknik direktör olarak, galatasaray sexy bir kulüp mottosuyla sempatik bir takım ortaya çıkarmıştır.

    yaptıklarının değeri yıllar sonra anlaşılıyor. kimse borç bıraktı demesin. hangi yönetim borç bırakmadı arkasına? zaten borç dediğin şey müeccel bir kavram olduğu için mecburen devrediyor yeni gelene.
  • 9644
    başkan gibi başkan olan son galatasaray başkanı. adam konuşunca gündem değişirdi. şikeciye şikeci, şaibeli hakeme şaibeli, kötü federasyona istifa derdi. sevabı, günahı ayrı konu.

    hem ünal aysal hem de fatih hoca, egolarına yenik düştü. olan galatasaray'a oldu. galatasaray'ı çıkarın benim için ne fatih hoca'nın ne de ünal aysal'ın önemi var. ikisi yüzünden galatasaray kaç milyon euro zarara uğradı, kaç sene geriye gitti, arayı açabilecekken ne duruma düştü.
App Store'dan indirin Google Play'den alın