• 1076
    sahada burak varken 10 kişi gibi oynuyor. çünkü burak rakip savunmaın içinde topa değmemek için saklanıyor. umut da dahil olunca -1 eklersek 8* kişi şeklinde oynuyorlar. başka da forveti olmadığı için 8 kişiyle rakibini yenmeye çalışıyor. nando-wes-poldi-melo(u: :()-şecu gibi oyuncuları da olmadığı için maç kazanamıyor. daha da önemlisi gol pozisyonuna girmeden sadece topu gezdirip uzaktan kaleye şut çekiyor.
  • 1079
    fon müziği : https://www.youtube.com/watch?v=ZFLW2xOdHw4

    türkiye'nin gururu milli takımımız maalesef küresel bir komplonun kurbanı oldu. milli takımlar direktörü sn. fatih terim hocamız baskılar karşısında iyice yıprandı. türkiye'nin gururu osmanlı bakiyesi bu takımın yeni bir lidere ihtiyacı var. yunan mezaliminden kaçıp türk yurduna yerleşen 3 kupalı hamza hamzaoğlu tüm sorunları çözecek dirayete sahiptir. turizm alanında ülkemize büyük hizmetler veren sn. dursun özbek ve değerli kardeşi mehmet özbek ise mutlaka milli takımda görev almalıdır. ünlü komutan napolyon 2 cephede savaşılmaz der ay yıldızlı kahramanlarımız ise iki cephede savaşıyor. umut bulut ve burak yılmaz gibi futbolcularımız ise galatasarayı bırakıp sadece ulusumuzun iyiliği için çalışmalı. umarım bu söylediklerim gerçekleşir ve eski günlere geri döneriz.
  • 1082
    ben abdullah avcı almancı çöp futbolcular dönemi hariç uzun zamandır kötü kadromuz olduğunu düşünmüyorum. şu takım oyunu olayını, sakinliği bir beceremiyoruz. yunanistan bile çöp kadrosuyla takım oyunuyla bir şeyler yapabiliyor. adamlardan elli kat yetenekli olmamıza rağmen hiçbir halt yiyemiyoruz.

    şimdi bayağıdır bir sistem eleştirme, doğruları konuşma furyası falan başladı da bence hiç alakası yok. oyuncularımızın kalitesi o adar kötü değil. isim isim baktığımızda bireyselde gayet yeterliler fakat iş takıma gelince oynamayı beceremiyoruz. bir şeyler konuşulması gerekiyorsa, çözüm bulunması gerekiyorsa bu konu hakkında olmalı.
  • 1083
    (bkz: #1808815)

    sorunun sistemsel olduğunu düşünüyorum ben. bireysel kalite olarak yeterliyiz ama takım oyunu olarak çok kötüyüz.

    defans oyuncusu yetiştirmeliyiz sözüne katılmıyorum. ömer toprak gibi bir oyuncuyu küstürüyorsak buna hakkımız yok bence. orta saha olarak son yılların en iyi jenerasyonu var. forvet biraz yetersiz ama gruptan büyük ihtimal çıkacak olan çek cumhuriyeti' nin forvetlerinin adını çoğu kişi bilmiyordur diye düşünüyorum.

    kaosa alışkın bir ülkeyiz yada kaosu seviyoruz ve biz yaratıyoruz, bilemiyorum.

    miracle diye bir film var. üst üste 4 olimpiyat kazanan sovyet buz hokeyi takımını yenen amerikan buz hokeyi takımının hikayesini anlatıyor. filmde geçen çok güzel bir söz var aynen paylaşmak istiyorum. ''bütün yıldız takımlar yenilir. çünkü yeteneklerini bireysel olarak kullanırlar ama sovyetler yenilmez. çünkü yeteneklerini takım için kullanırlar.''
  • 1085
    kadroya adaletli bir şekilde oyuncu seçebilecek, son 15-20 yılda futboldaki gelişimlerden haberdar, egosuz ve sempatik bir yabancı teknik direktöre ihtiyacı olan milli takım. tabi varsa böyle bir türk teknik direktör, buyursun gelsin, ona da karşı değilim.

    guus hiddink soğuk bir adamdı. açıkçası bizi de biraz küçümsedi. bizdeki sorunları onarmak yerine sürekli "siz şöylesiniz, böylesiniz" demekten başka bir şey yapmadı ve başarısız oldu, gitti.

    abdullah avcı milli takım teknik direktörü olunca ego yaptı. gurbetçi ağırlıklı bir kadroyla türkiye'den yetişen oyuncuları küstürdü. takımda ayrılıklar çıktı ve başarısız oldu, gitti.

    fatih terim'in sorunu ise daha karmaşık. mesela adaletli kadro seçemedi, modern futboldan bihaber, takım içi bütünlüğü sağlayamadı, rakip takımları hep küçümsedi falan. fatih terim milli takımdaki 3. döneminde grup üçüncüsü olarak 2010 dünya kupası'na gidememişti. sanırım grup dördüncülüğü ile rekorunu egale edecek. aşının tutmadığı aşikar, o da gitmeli.

    iddia ediyorum 10 sene sonra bu kadar iyi kadromuz olmayacak. berbat bir federasyon ve facia teknik direktör seçimleriyle 90 doğumlu kuşağı mahvediyoruz. milli takımın sıkıntısı kesinlikle futbolcular değil.
  • 1086
    teknik direktörünün hamza hamzaoğlu olması gereken takımdır. adam transfere karşı. mis gibi transfer yapılmıyor milli takıma. e zaten milli takıma evlatlar çağrılıyor. yemin ediyorum çağırır evlatlarını mutlu mesut yapar milli takım hocalığını.

    şaka maka hamza hoca muhteşem, egosuz bir insan. akhisar takımının teknik direktörlüğünü bırakıp milli takımda yardımcı olmayı kabul edebilecek kadar egosuz bir insan. umarım galatasaray' ı bıraktıntan belki de kovulduktan sonra milli takımın başına geçer. şuanda en iyi teknik direktördür. milli takımın ilacı olabilir. öyle gidip ömer toprak' la, ibrahim toraman' la, gökdeniz' le egemen'le onla bunla ego yarıştırmaz. gelir işini yapar.
  • 1087
    sorunu sistem, hoca veya motivasyondan ziyade oyuncu kalitesi ve oyuncu mentalitesi ile ilgilidir. oyuncu kalitesi bireysel olarak bakıldığında dramatik bir düşüş yaşamamış olarak lanse edilse de esasen, iyi altyapı eğitimi almış adamlar yerine vasat futbol bilgisine sahip olmalarına rağmen basın tarafından "yıldız" veya "büyük oyuncu" olarak lanse edilen adamlar milli forma giymektedir.

    gol atamıyoruz. neden atamıyoruz? çünkü hem yavaş tempoda, hem de aşırı yavaş oynuyoruz. bunun temel sebebi de oyuncu kalitesizliği. esasen yavaş tempo büyük takım oyunudur. topun ileri uca bilinçli şekilde çıktığı, harala gürele değil, atağı 2-3 adamın sırtına yüklemekten ziyade beklerin de katıldığı, stoperlerin nerdeyse orta saha çizgisine geldiği, rakibi boğan oyun, bir başka ifade ile barcelona / guardiola'lı bayern futbolu yavaş tempodur.

    ancak defansa yerleşme imkanı da sağlayan yavaş tempo ile oynanan oyun oynayarak etkili olabilmek için olmazsa olmaz üç unsur vardır.

    1) oyunu soldan sağa, sağdan sola veya dikine fark etmeden topu ayağında gevelemeden hızlı şekilde arkadaşına aktaran oyuncular

    2) top ayağında olan adam dışında kalan oyuncularının aktif atağa katılanlarının hepsinin sürekli yer değiştirerek kendini ve/veya başka arkadaşını boşa çıkaracak şekilde surmaksızın hareket etmesi

    3) forvetin son vuruş haricinde de atak planması içerisinde etkin rol üstlenmesi.

    hah işte bunların hiçbiri milli takımda yok. mesela galatasarayda da (kritik bölgelerde oynayan adamlar zaten bizim takımda) yok, o yüzden sıkışan maçlarda şıno inisiyatif almaza biz de maç kazanamıyoruz.

    yıldız olarak lanse edilen vasat altı teorik futbol bilgisine sahip oyuncularımız boş koşu yapmayı sevmiyor. dolayısıyla top üçüncü bölgeye getirilip oyun seye döndüğünde ileri uçta oynayan oyuncuların tamamında "ayağıma gelsin öyle koşayım" kafası var. e abicim sen koşmazsan aldığın topu ya gerisin geri pası veren adama vereceksin, ya da atağın bütün etkinliği senin bireysel çabanla olacak. olmuyor, malesef bizde o kapasitede adam yok. zaten bunu yapabilecek adamlar toplasan 10-20 tane dünyada ve hiçbiri türk değil.

    çıktık. oyun sete döndü. al ver yap, yapma demiyorum. zaten top üçüncü bölgede ise yapacak başka bir şeyin yok ama al veri hızlı yap. yerleşik savunma durduğu yerde hata yapmaz kolayına. ne zaman yapar? shift ederken. o ne demek? oyunu öyle bir hıza çıkarman lazım ki savunma hattından bir adamın top bir sağa bir sola giderken hızdan bir an için konsantrasyonunu kaybetmesi ve boşluk vermesi demek. milli takımın beyni selçuk inan aklına gelsin şimdi. selçuk topu aldı. kafasını kaldırdı, yukarıda bahsettiğim üzere bütün oyuncular durarak topun kendisine gelmesini beklediğinden pas atacak boşluk göremedi. arkasını döndü, sağa veya sola doğru topla 15 metre koştu kanattaki adama (yanında o sırada) verdi. rakibin orta sahası orayı sıkıştırınca kanat selçuk'a geri verdi. artık geldiği yer de kapalı olduğundan topu stopere dönmek zorunda kaldı. ne oldu? selçuk 15 metre koştu ama önündeki orta saha dik pas açısını 5 metre koşarak kapattı. top geri döndüğünde rahatlayan savunma bir kere daha konsantre olacak zamanı buldu. tanıdık geldi mi?

    milli takımın forveti burak yılmaz. o olmazsa daha kötüsü umut bulut. şimdi burak doğrudan golcü. forvet değil yani. filippo inzaghi'nin daha hızlı koşanı, duracağı yeri daha az bileni ve daha az bitirici olanı. bu tip adamlar, anormal bir hava hakimiyetine sahip değil iseler kapalı takımlar karşısında etkili olamazlar. çünkü mantıkları son vuruşu yapmak üzerine kurulu. bu tip adamlara sen armudun pişirmek zorundasın. ağzına düşmesine gerek yok, pişmiş armut gelince kendi yer, ama bu tip adamlardan armudun pişmesi için bir katkı bekleyemezsin. işte bu yüzden burak çift forvette daha etkili, zira diğer forvet ideal forvet özelliğine sahipse her forvetin yapması gerektiği gibi takımın set oyununa katılarak armudun pişmesine katkıda bulunuyor. milli takım forveti burak özelinden gidersek, başta da değindiğim gibi inzaghi ayarında bir pozisyon bilgisi yok. ceza sahasında etkili yerde duramıyor. savunma arkasına iyi koşu yapıyor ama 20 metre mesafede savunma oyunu oynayarak alan daraltan takımın savunma arkası genelde aut çizgizisi olduğundan arkasına kaçabileceği tip bir savunma olmuyor. hal böyle olunca bir savunma oyuncusu hata yapmamaya çok elverişli milli takım atak taktiğine karşı saçma bir hata (out of blue) yapmazsa buraktan (-) verim alıyorsun.

    özetle; oynamamız gereken oyun teoride doğru oyun ancak doğru oyunu oynayabilecek bir oyuncu kitlesi yok ortada. tercihlerini eleştirebiliriz ama bugün sen kimi seçersin desek milli takıma, çoğu insan 3-5 adam dışında yine aynı adamlardan kadro kuracaktır.

    bana kalsa hollanda maçı burak'ın istediği tip bir maç olduğundan, bütün kazmalığına rağmen letonya maçı için umut yerine batuhan dışındaki tek türk pivot mehmet batdal'ı alır, mevlüt yerine de yeri geldiğinde kanatta oynayabilen cenk tosun'u milli takıma dahil ederdim.

    kapanacağı 2 yıl önceden dahi bilinen letonya karşısına batuhan-batdal ikilisi ile başlar hakan çalhanoğlu'nu feda eder, bir kanada arda diğer kanada da 3 senedir pivot forvetle oynayan yusufu koyardım. selçuk ve topal göbeğine topu doğrudan kanada taşıyın, topal sen seken için geride kal, selçuk sen topu kanada atıp yaya fırla boşluk ara derdim. kanatların görevi de aldıkları topu bek/açık organizasyonu ile en hızlı şekilde ortalamak olurdu. en azından maçın ilk devresinde fm tabiri ile "pump ball into the box" taktiği ile oynar, hem rakibi yorar hem de kaos futbolu ile gol arardım. ilk devre gol bulabilirsem 45'te burak ve hakan'ı oyuna alarak (batuhan ve batdal ile değişiyorlar) topu orta saha yuvarlağı civarında eveleyip geveler, böylece rakip savunmayı öne çıkartmaya çalışır, ve bir savunma arkası yaratır, arkaya atılan toplarla burak'ı doğrudan gol yapabileceği pozisyona sokmaya çalışırdım.
  • 1089
    3-5 kötü insan için milli takım desteklenmiyor değil. kokuşmuş bir sistemden dolayı milli takım desteklenmiyor. sorun sadece kişiler değil, sistem. yoksa biz de istemez miyiz, burak, selçuk, hakan turnuvaya katılsın. aynı şey basketbol milli takımı içinde geçerli. ama burada aziz yıldırım'ın son dönemde yaptıkları nedeni ile aziz yıldırım nefreti ve ergin ataman sempatisi kokuşmuş sistemin üstüne çıktı. atletizim de yapılan dopingler, hiç bir branşta başarı gelmemesi, kazanılan başarıların devşirme sporcularla kazınılması, istisnalar dışında. bu kişiler sorunundan ziyade, sistem sorunu. futbolsever ve galatasaray taraftarı olarak bu kokuşmuşluğu futbol üzerinde daha çok görüyoruz ve ona tepkimiz daha fazla oluyor. boş beleş bir insan olarak ancak bunları söyleyebiliyorum.
  • 1091
    bir çoğumuzun bugün sırtını döndüğü milli takımmış gibi addedilen ancak işin altındaki gerçeğin ne olduğu bazı kesimler veya arkadaşlar tarafından bir türlü anlaşılamadığı konunun öznesi olan takımdır.

    öncelikle şunu yazarak başlamakta fayda var; ülkenin içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurulduğunda türkiye'nin hiç bir milli takımının alacağı puan ya da galibiyet daimi mutluluk kaynağı olmayacaktır. dört bir yandan canımızın yakıldığı şu günlerde kazanılan müsabakalar yalnızca yüzümüzde anlık tebessümler oluşturabilir ki ben özellikle futbol branşında bu gülücüğü yüzüne konduranlardan biri değilim ve olamayacağım.

    birlik olmamız beklenen husus aslında bir futbol müsabakasından çok öte olup,istanbul'da aradığı desteği bulamayanların bu işi son seçimlerde yüzde 66'lıkrize'den sonra yüzde 65 ile en çok oy aldıklarıkonya'ya, yani bu bahsedilen birliğin kalbine taşımalarından daha aşağılıkça bir durum olamaz yazmak isterdim, ancak aklımatff atamaları ve daha çok sıcak olan 6 eylül 2015 türkiye hollanda maçındaki şeref tribünü resmi geliyor. dün oynanan maç öncesinde hiçbirimizin henüz haberdar olmadığı hakkari'deki kalleşçe saldırıda yitirdiğimiz şehitlerimizden o tribündeki birilerinin haberi vardı. ancak bu saldırılar henüz gerçekleşmişken, bu insanlar hiç utanmadan çıkıp orada etrafa gülücükler saçıp, istanbul sultanbeyli karakolu'na yapılan terörist saldırısında şehit olan bomba imha şube müdürübeyazıt çeken'in oğlunu kendi propogandalarına orada reklam etmekten hiç çekinmediler.

    futboldaki galibiyetlerin ve üst üste gelecek bir kaç iyi sonucun yine ülkenin kenetlenmesine, açılan tamiri mümkün olmayan yaraların kapanmasına yeteceğini düşünmekteler. sonuçta bu memleket futbol ile yatıyor, futbol ile kalkıyor. hayata dair iki kelam laf edemeyecek her insanın ülke futbolu hakkında bir görüşü her daim var.

    benim tüm bunlardan ayrı olarak, adaletin olduğu yerde olacağını söyleyen fatih terim'e tabii ki bir kırgınlığım var, ancak ben yalnızca fatih hoca'ya kırgın olduğum için milli takımıma sırtımı dönmem, dönemem.

    özellikle istanbul taraftarı en zor günlerde, en zor durumlarda nasıl tek yumruk olabileceğini çok iyi bir şekilde göstermiştir ki yayıncı kuruluşun sesleri kısmasının, milli maçların istanbul'dan çok uzaklara taşınmasının yegane sebebi bu korkudur. iki fenerbahçeli ya da galatasaraylı oyuncuya gösterilen tepki değil. milli takımı destekleyecek sözde kitleler konya'da sağlanmış olup, maçı yayınlayan kanalın spikerlerince istanbul'daki taraftara sözde "bakın görün, nasıl birlik olunuyor" mesajı verilmiştir.

    ekim ayının ortasında yine a milli futbol takımının maçları oynanacak olup, benzer mesajlar o gün yine verilmeye çalışılacaktır. türk insanı yine uyutulmaya, gündem yine değiştirilmeye çalışılacaktır.

    ben bu yaşıma kadar yalnızca iki avrupa kupasında türkiye'yi izleme fırsatı bulabildim, varsın 2016'da da bu fırsatı yakalayamayayım. yeter ki insanların gözü artık biraz açılsın, etraflarında ne olup bitiyor biraz olsun farkına varsınlar ve seslerini bir bütün olarak onların istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi çıkarabilsinler.
  • 1093
    maçlarına siyasilerin gelmemesi gereken milli takımımız. dini kullanıyorlar bunu mu kullanmayacaklar amk. gözlerini bile kırpmıyorlar. en halis duygularmızın katili olanlar gelmesin maçlara. ben desteklemeyen arkadaşlara hak veriyorum artık amk. aha şu dakikadan sonra hak veriyorum. bence artık şeref tribününde bir siyasi lider varsa o maç oynanmasın. futbolcular başlama vuruşunu yapmasın. tribünler alsın çakmakları bozuk paraları. doğru şeref tribününe doğru fırlatsınlar. meşaleler sahaya değil şeref tribününe. gelmeyin kardeşim. bozmayın birliğimizi. milli takımızı bile destekleyemiyoruz beraber. şeref tribünü aslında geri kalanlar. hani ceza kanunu değişti ya. tribün kapatma cezası falan geldi. ha işte o şeref tribününe süresiz men cezası verin. bürokratların bizden ne farkı var. niye bilete para vermeden passoligi olmadan maça gelebiliyorlar? biz suç işlemeyelim diye passolig kamera falan icat ediyorlar. asıl bilinen suçlular neden passoligsiz, biletsiz geliyor maça. kamera hep onları çektiği halde neden görmezden geliniyor suçları. yeter artık. gelmeyin , çıkın gidin aramızdan.
  • 1096
    tepeden tırnağa, dünya futbolunda dördüncü seviye takımı olduğumuz gerçeğini kabul etmeyip, günü birlik zaferlerle gerçeklerin üstünü kapatırsak bir cacık olmayacak takımdır.

    planlı ,programlı bir şekilde ülke futbolunu dizayn etmedikten sonra federasyon başkanından malzemecisine yeni, yepyeni bir ekol oluşturamadıkça geçmiş yüzyılda kalan zihniyete sahip adamları baş ettiğimiz sürece daha birçok turnuvaya katılamayacak olmasına şaşırmamamız gereken takım.
  • 1098
    6 eylül 2015 türkiye hollanda maçı'nda alınan galibiyetten dolayı tff tarafından teknik ekip ve futbolcularına 23.5 milyon liralık prim dağıtılan takım. işin garip tarafı şu ki, fenerbahçe'nin bugün yaptığı açıklamasındaki iddiaya göre bu dağıtılan primlere kaynak bulabilmek adına tff takımları ve kişileri pfdk'ya sevk edip, gereksiz para cezaları veriyormuş. 6 eylül 2015 türkiye hollanda maçı'nda dağıtılan primler şu şekilde:

    teknik direktör fatih terim: 1 milyon 340 bin lira (400 bin euro)

    terim'in yardımcıları: 670'er bin lira (200'er bin euro)

    ilk 11'de oynayanlar: 670'er bin lira (200'er bin euro)

    volkan babacan
    şener özbayraklı
    serdar aziz
    hakan kadir balta
    caner erkin
    hakan çalhanoğlu
    selçuk inan
    oğuzhan özyakup
    ozan tufan
    arda turan
    burak yılmaz

    sonradan oyuna girenler: 502'şer bin lira (150'şer bin euro)

    mehmet topal
    olcay şahan
    volkan şen

    yedek / kadro dışı kalanlar: 335'er bin lira (100'er bin euro)

    fehmi mert günok
    onur recep kıvrak
    ersan adem gülüm
    semih kaya
    emre taşdemir
    yusuf erdoğan
    gökhan töre
    mehmet ekici
    alper potuk
    yasin öztekin
    umut bulut
    mevlüt erdinç
    batuhan karadeniz

    http://www.sporalemi.com.tr/...on-500-bin-lira-1887
  • 1100
    eğer bu konuşulan prim haberi doğruysa komple bütün federasyonun istifa etmesi gerekir. bu ne lan?!

    avrupa şampiyonasına katılımımız mı kesinleşti? hayır.

    ee ne sikime bu paralar dağıtılıyor. madem aynı mantıkla letonya beraberliğinde, izlanda mağlubiyetinde de para cezası versinler.

    adı üstünde "milli" takım ama herkes cebini doldurma peşinde. demekki dünya kupasına falan kazara katılsak kişi başı 20 şer milyon dağıtılacak.

    valla o bu değil de, yani ortada bir başarı yokken bir galibiyete böyle primler dağıtılıyorsa, sokayım ben öyle milli takıma!

    (bkz: yeni türkiye a milli futbol takımı)
App Store'dan indirin Google Play'den alın