1091
bir çoğumuzun bugün sırtını döndüğü milli takımmış gibi addedilen ancak işin altındaki gerçeğin ne olduğu bazı kesimler veya arkadaşlar tarafından bir türlü anlaşılamadığı konunun öznesi olan takımdır.
öncelikle şunu yazarak başlamakta fayda var; ülkenin içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurulduğunda türkiye'nin hiç bir milli takımının alacağı puan ya da galibiyet daimi mutluluk kaynağı olmayacaktır. dört bir yandan canımızın yakıldığı şu günlerde kazanılan müsabakalar yalnızca yüzümüzde anlık tebessümler oluşturabilir ki ben özellikle futbol branşında bu gülücüğü yüzüne konduranlardan biri değilim ve olamayacağım.
birlik olmamız beklenen husus aslında bir futbol müsabakasından çok öte olup,istanbul'da aradığı desteği bulamayanların bu işi son seçimlerde yüzde 66'lıkrize'den sonra yüzde 65 ile en çok oy aldıklarıkonya'ya, yani bu bahsedilen birliğin kalbine taşımalarından daha aşağılıkça bir durum olamaz yazmak isterdim, ancak aklımatff atamaları ve daha çok sıcak olan 6 eylül 2015 türkiye hollanda maçındaki şeref tribünü resmi geliyor. dün oynanan maç öncesinde hiçbirimizin henüz haberdar olmadığı hakkari'deki kalleşçe saldırıda yitirdiğimiz şehitlerimizden o tribündeki birilerinin haberi vardı. ancak bu saldırılar henüz gerçekleşmişken, bu insanlar hiç utanmadan çıkıp orada etrafa gülücükler saçıp, istanbul sultanbeyli karakolu'na yapılan terörist saldırısında şehit olan bomba imha şube müdürübeyazıt çeken'in oğlunu kendi propogandalarına orada reklam etmekten hiç çekinmediler.
futboldaki galibiyetlerin ve üst üste gelecek bir kaç iyi sonucun yine ülkenin kenetlenmesine, açılan tamiri mümkün olmayan yaraların kapanmasına yeteceğini düşünmekteler. sonuçta bu memleket futbol ile yatıyor, futbol ile kalkıyor. hayata dair iki kelam laf edemeyecek her insanın ülke futbolu hakkında bir görüşü her daim var.
benim tüm bunlardan ayrı olarak, adaletin olduğu yerde olacağını söyleyen fatih terim'e tabii ki bir kırgınlığım var, ancak ben yalnızca fatih hoca'ya kırgın olduğum için milli takımıma sırtımı dönmem, dönemem.
özellikle istanbul taraftarı en zor günlerde, en zor durumlarda nasıl tek yumruk olabileceğini çok iyi bir şekilde göstermiştir ki yayıncı kuruluşun sesleri kısmasının, milli maçların istanbul'dan çok uzaklara taşınmasının yegane sebebi bu korkudur. iki fenerbahçeli ya da galatasaraylı oyuncuya gösterilen tepki değil. milli takımı destekleyecek sözde kitleler konya'da sağlanmış olup, maçı yayınlayan kanalın spikerlerince istanbul'daki taraftara sözde "bakın görün, nasıl birlik olunuyor" mesajı verilmiştir.
ekim ayının ortasında yine a milli futbol takımının maçları oynanacak olup, benzer mesajlar o gün yine verilmeye çalışılacaktır. türk insanı yine uyutulmaya, gündem yine değiştirilmeye çalışılacaktır.
ben bu yaşıma kadar yalnızca iki avrupa kupasında türkiye'yi izleme fırsatı bulabildim, varsın 2016'da da bu fırsatı yakalayamayayım. yeter ki insanların gözü artık biraz açılsın, etraflarında ne olup bitiyor biraz olsun farkına varsınlar ve seslerini bir bütün olarak onların istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi çıkarabilsinler.
öncelikle şunu yazarak başlamakta fayda var; ülkenin içinde bulunduğu durum göz önünde bulundurulduğunda türkiye'nin hiç bir milli takımının alacağı puan ya da galibiyet daimi mutluluk kaynağı olmayacaktır. dört bir yandan canımızın yakıldığı şu günlerde kazanılan müsabakalar yalnızca yüzümüzde anlık tebessümler oluşturabilir ki ben özellikle futbol branşında bu gülücüğü yüzüne konduranlardan biri değilim ve olamayacağım.
birlik olmamız beklenen husus aslında bir futbol müsabakasından çok öte olup,istanbul'da aradığı desteği bulamayanların bu işi son seçimlerde yüzde 66'lıkrize'den sonra yüzde 65 ile en çok oy aldıklarıkonya'ya, yani bu bahsedilen birliğin kalbine taşımalarından daha aşağılıkça bir durum olamaz yazmak isterdim, ancak aklımatff atamaları ve daha çok sıcak olan 6 eylül 2015 türkiye hollanda maçındaki şeref tribünü resmi geliyor. dün oynanan maç öncesinde hiçbirimizin henüz haberdar olmadığı hakkari'deki kalleşçe saldırıda yitirdiğimiz şehitlerimizden o tribündeki birilerinin haberi vardı. ancak bu saldırılar henüz gerçekleşmişken, bu insanlar hiç utanmadan çıkıp orada etrafa gülücükler saçıp, istanbul sultanbeyli karakolu'na yapılan terörist saldırısında şehit olan bomba imha şube müdürübeyazıt çeken'in oğlunu kendi propogandalarına orada reklam etmekten hiç çekinmediler.
futboldaki galibiyetlerin ve üst üste gelecek bir kaç iyi sonucun yine ülkenin kenetlenmesine, açılan tamiri mümkün olmayan yaraların kapanmasına yeteceğini düşünmekteler. sonuçta bu memleket futbol ile yatıyor, futbol ile kalkıyor. hayata dair iki kelam laf edemeyecek her insanın ülke futbolu hakkında bir görüşü her daim var.
benim tüm bunlardan ayrı olarak, adaletin olduğu yerde olacağını söyleyen fatih terim'e tabii ki bir kırgınlığım var, ancak ben yalnızca fatih hoca'ya kırgın olduğum için milli takımıma sırtımı dönmem, dönemem.
özellikle istanbul taraftarı en zor günlerde, en zor durumlarda nasıl tek yumruk olabileceğini çok iyi bir şekilde göstermiştir ki yayıncı kuruluşun sesleri kısmasının, milli maçların istanbul'dan çok uzaklara taşınmasının yegane sebebi bu korkudur. iki fenerbahçeli ya da galatasaraylı oyuncuya gösterilen tepki değil. milli takımı destekleyecek sözde kitleler konya'da sağlanmış olup, maçı yayınlayan kanalın spikerlerince istanbul'daki taraftara sözde "bakın görün, nasıl birlik olunuyor" mesajı verilmiştir.
ekim ayının ortasında yine a milli futbol takımının maçları oynanacak olup, benzer mesajlar o gün yine verilmeye çalışılacaktır. türk insanı yine uyutulmaya, gündem yine değiştirilmeye çalışılacaktır.
ben bu yaşıma kadar yalnızca iki avrupa kupasında türkiye'yi izleme fırsatı bulabildim, varsın 2016'da da bu fırsatı yakalayamayayım. yeter ki insanların gözü artık biraz açılsın, etraflarında ne olup bitiyor biraz olsun farkına varsınlar ve seslerini bir bütün olarak onların istediği gibi değil de kendi istedikleri gibi çıkarabilsinler.