• 127
    diye bir şey yoktur. eğer galatasaray varsa, formdaysa, lokomotifse, "türkiye'de oynanan futbol" diye bir şeyden söz edilebilir. "türkiye futbolu" diye bir şeyin var olmasını sağlayacak bir mental malzeme, söz konusu ülkede mevcut değildir.

    yıldızı (!) arda turan olan bir ülke futbolunun sistem ve sürdürülebilirlik kavramları ile bir ilişkisi olamaz.

    birkaç isim, ve bu isimlerin akıbetleri bu konuda çok şey anlatır:

    (bkz: frank rijkaard)

    (bkz: eric gerets)

    (bkz: michael skibbe)

    (bkz: joachim löw)

    (bkz: vicente del bosque)
  • 131
    yani ülke olarak her alanda sorunlarla boğuştuğumuz bir gerçek. futbolda bu sorunlu alanlardan birisi. bu ülkede futbol seviliyor. ancak kulüplerin akademik düzeyde fizik gücü ve teknik kapasitesi yüksek oyuncular yetiştirip oynatması gerekiyor.
    transferlerle, yabancı teknik hocalarla değil kendi içinden çocukları yetiştireceksin. bizde ayağında top çevirmeyi bilen, 2-3 güzel hareket bilen, teknik kapasitesi sorunlu, eğitimsiz pek çok isim futbolcu olarak nitelendiriliyor.
    bu yanlıştan dönülmesi büyük kulüplerin akademik düzeyde eğitimli futbolcu yetiştirmesiyle yükselişe geçecektir futbolumuz.
  • 135
    lokomotifi galatasaray olan ülkenin futboludur. galatasaray'ın yerli oyuncu kalitesi hangi düzeyde ise türk milli takımının başarı seviyesi de oraya yakınsar.

    türk milli takımının son 3-4 yıldaki düşüşü için bu dönemde galatasaray'da oynayan yerli oyunculara bakmak yeterlidir. şimşekleri üzerime çekeceğimi, sözlüğün kutsal isimlerine dokunacağımı iyi bilmeme rağmen yazıyorum. bahsi geçen oyuncular aciliyetle galatasaray'dan da uzaklaştırılmalıdır.

    (bkz: sabri sarıoğlu)

    (bkz: hakan balta)

    (bkz: servet çetin)

    tek müspet oyuncu olarak da arda turan'ı gösterebiliriz. geri kalanı etkisiz elemandır. zaten milli takım şu an grup dördüncüsü değilse bunu öncelikle lejyonerlerine, sonra da arda'ya borçludur.

    sabri hakkında artık denecek hiç laf kalmadı. mevkisinde oynamadığını biz de biliyoruz ama beni alıp uzayda da oynatsalar 5 metre önümdeki adama, doğrusal bir hat dahilinde gidecek bir pas atabileceğimi düşünüyorum. bu kadar tekniksiz bir adam sırf koşuyor, tribünlere üçlü çektiriyor diye senelerdir bu takımda ya, anlamak çok zor. orta yapamayan, pas veremeyen, adam kaçıran, oyun okuyuşu olmayan adam koşuyor diye forma giyiyor.

    uyandırayım artık herkes koşuyor, bu bir, ikincisi o kadar süper koşuyorsa gitsin atletizm şubesine yazılsın. futbol bu, 250 gram bari teknik olması lazım bir insanda.
  • 136
    hani diyoruz ya "vay efendim bizde altyapı eğitimi yok, vay efendim bizim oyuncularımız yetenekli ama eğitimsiz. elin oğlu 10 yaşında cocuğu alıyor, 17'sinde dünya yıldızı yapıyor. adamlar 100 bine aldıkları adamı 30 milyona satıyorlar, biz neden bulamıyoruz böyle adamlar" falan filan... türk futbolunun gelişememe sebebi olarak ezberlemişiz 5-10 madde, bozuk plak gibi tekrarlayıp duruyoruz. bunları televizyondaki yorumcudan tut, kahvehanedeki emekli amcaya kadar herkes söylüyor. e be kardeşim, hadi bu dediklerimizin hepsi gerçekleşmiş olsun. yunus yıldırım gibi hakemler maçlara verildiği sürece, mehmet özdilek gibi futbol oynamaktan çok, futbol oynatmamayı düşünen teknik adamlar takımları idare ettiği müddetçe nasıl gelişsin bu türk futbolu?!?!
  • 137
    an itibariyle izlemeyi bıraktığım tiyatro. bir tek galatasaray'dan kopamam, onu izlerim. bir de burak yılmaz hatrına ara ara trabzonspor'u...

    neyini izleyelim ki? şikecilere arka çıkmak uğruna, zaten uçurumun kenarında debelenen futbolumuza tekmelerin en büyüğünü vuran bir maa federasyonu var ortada. öyle kararlar, öyle kıvırmalar, öyle kıvrak danslar izlettirdi ki bize bunlar, asena hasetinden çatır çatır çatladı:

    ''şike var galiba durum çok vahim, yok yok biz belge veya delil görmedik, iddianame en büyük delil, süper kupa maçı ve lig zamanında oynatılacak, galatasaray çok fırsatçı, deliller geldi inceleyeceğiz, süper kupa maçı ve ligi erteledik ama galatasaray hala çok fırsatçı, hava sıcak ondan erteledik, fenerbahçe ve beşiktaş avrupa'ya gidecek, delilleri inceledik, baktık şike de var, ama savunma alamıyoruz, iddianameyi bekleyeceğiz, bu arada fenerbahçe avrupa'ya gitmeyecek çünkü galatasaray çok fırsatçı, aaa trabzonspor gidiyormuş fenerbahçe yerine, vallahi biz de anlamadık nedenini ama galatasaray çok fırsatçı olduğundan olabilir, hoop aklımıza dahiyane bir fikir geldi, dedik ki nba'da play off var, bizde neden olmasın, evet, yaptık oldu, ligin lideri şampiyonlar ligi'ne gidecek ama, ayrıca şikeciye şikeci demek yasak, hahayt, ligi de sorunsuz başlattık oynatıyoruz, çok başarılıyız, süperiz falan, bir de şike kararlarını lig bitince alacağız, hakemler hiç de kötü değil ayrıca, galatasaray fırsatçılık yapmasın, kendi kötü oyununa baksın, ya bu arada çok pardon, normal ligin lideri şampiyonlar ligi'ne gidemiyor ama gidebilir de, uslu durursa şirinleri bile görebilir...''

    evet, galatasaray futbol takımı henüz gözlerimizin pasını silen, umut veren bir performans sergilemedi. ama ne zaman başını kaldırmaya çalışsa, hakemler ezdiler o başı. peki namağlup lider fenerbahçe çok mu harika futbol oynuyor? yoksa şike soruşturması süresince ayaklanan fenerbahçe taraftarının gazı mı alınmaya çalışılıyor?

    boşverin yahu... açıkça uyutuluyoruz, sindiriliyoruz... şikeciler utanmadan gösteriler düzenleyip türkiye'yi ayağa kaldırıyorlar. medyada, federasyon'da söz sahibiler ve sesleri çok çıktığı için haklı olduklarını düşünüyorlar, düşündürtüyorlar. bizse, haklı olduğumuz halde hakkımızı savunmaya kalkınca fırsatçı ilan ediliyoruz. durum bu kadar utanç verici, ortam bu denli karanlık...

    türk futbolu kendi pisliği içinde debelenmeye mahkum artık. çünkü hiçkimse hakettiği yerde değil. hakedenler değil, gücü yetenler hükmediyor. hükmedenlerin de derdi altyapıları geliştirmek, herkesin gördüğü problemlere el atmak falan değil zaten. kendilerini oraya getirenlerin ve orada tutacak olanların ekmeklerine yağ sürmek.

    bize düşen, koltuklarımıza kurulup bu senaryoları gıkımızı çıkarmadan izlemek, gerçek olduğunu düşünmek. ''kral çıplak'' demek yasak, ''kral çıplak'' demek kusur, ''kral çıplak'' demek fırsatçılık...

    etrafındaki herkesin kelle korkusuyla pohpohladığı çıplak bir adamı daha fazla seyretmek istemiyorum ben. durum özetle bundan ibaret...
  • 139
    maçı bırakıp kaçan yorumcusu, rövanş maçına gitmemek için kart gören milli takım oyuncularının içinde bulunduğu futboldur.

    galatasaray'ın sürüklemediği hiçbir dönem başarılı olamaz, galatasaray varsa türk futbolu vardır, şuanda galatasaray yeniden yapılanmaktadır,galatasaray'ın sürüklemediği hiçbir spor karşılaşmasında 3-0'ın rövanşında 5 gol atarız diyecek yürek sahipleri çıkmaz, çıkamaz, çıkamayacaktır.

    istikrarlı bir galatasaray türkiye'nin yükselişinin ilk ve en önemli adımıdır.
  • 140
    a milli takım idari koordinatörü'nün ve kaptanının kuzenlerinin, a milli takımdaki bazı oyuncuların menajeri ile ortak olduğu; federasyon başkanı'nın, bir spor klübünün amatör branşına maddi kaynak sağladığı; federasyon başkan yardımcısı'nın, önceki görevinde başkanı olduğu klübün iki futbolcusunun şike ve teşvik iddiasıyla hapiste yattığı bir ülkenin, gelişmesi mucizelere bağlı futbol kültürüdür.
  • 141
    2012 avrupa şampiyonası kura çekimlerinden sonra yazdığım bu entryi depoda tutmuştum eklemeler yapmak için. "kura çekiminden içimiz buruk ayrıldı 2012 yalan oldu, 2014 dünya kupası elemeleri play-off kura çekimlerinde görüşürüz" şeklinde yazdığım kısmın bir değeri kalmadı artık. zaten grupta oynanan futbolu görmek yeterliydi. müneccim olmaya gerek yok neredeyse ülkenin yarısı aşağı yukarı aynı şeyleri düşünüyordu.

    gelelim bundan sonraki sürece. güzide spor basınımız muhtemelen 2014 dünya kupası elemelerinde hollanda'yı geçme hesapları yapacaktır. dersini alınca önce teknik direktörü eleştirecek, iyi ihtimalle play-off'a kalırsak muhtemel rakiplerimiz rusya mı? olsun danimarka mı? olsun, ukrayna'yı çekelim onlar daha zayıf diye yorumlar yapacaklar.

    hırvatistan maçından sonra, sıcağı sıcağına, takip etmediğim ama tahmin ettiğimiz gibi yorumları yazayım; hiddink gitmeli mi? kalmalı mı?, hiddink'in tazminatı ne kadar?, yeni hoca abdullah avcı mı? ertuğrul sağlam mı? olsun. milli maçlar istanbul dışında oynanmalı mı?
    konuşulacak konular bundan ibaret olacak. kahve muhabbetlerine devam edecekler. elimizdeki genç nüfusu neden kullanamadığımızı, milli takım'a sistem futbolunun nasıl getirilebileceğini, alan savunmasını vb. konuşan olmayacak. milli takım primlerini veya teknik direktörlere veriilen parayı konuşacaklar ama kendi aldıkları paranın hakkını verip vermediklerini düşünmeyecekler.

    2014'ü hayal ediyorum ve sizi temin ederim ki değişen bir şey olmayacak. futbola bu kadar ilgi duyan 70 milyonluk nüfustan 20-30 kişilik kadro çıkaramayıp almanya'nın yetiştirdiği 18-19 yaşındaki çocukların ağızlarından çıkacak 2 kelimeye bakmaya devam edeceğiz. bizi seçerse kral olacak seçmez ise muhtemelen vatan haini. aslında işin bu yanını konuşan da çok adam var ama icraat yok, çocuklar ve gençler üzerine uzun süreli bir politika yok.

    gençlik ve spor bakanlığına bağlı genel müdürlük "bu stadyum spor genel müdürlüğü'ne aittir" cocukluğuyla ugraşadursun (evet bu koca koca adamların sorumluluk konusu gençler ama kafa yapıları çocuk...)
    son 10 yılın siyasi ortamı da istikrarlı bir seyirdeyken, futbol üzerine uzun vadeli çocukları-gençleri kapsayan bir spor politikası varmı? spor akademilerinden her sene binlerce insan antrenör ve spor yöneticisi olarak mezun oluyor. peki bu gençlere direkt ders olarak pedagoji eğitimi veriliyor mu? (bana kalırsa özellikle antrenörler için gerekli). bu mezunlar 2. ve 3. liglerde oynayan takımlarda en azından danışman olarak zorunlu istihdam edilebilir. kaynak federasyondan sağlanabilir (federasyon bütçesi içinde devede kulak).
    ne alaka kardeşim! diyebilirsiniz, gereksiz diyebilirsiniz ama basit bir futbolsever olarak benim düşüncem bu. zaten bu konuları benim değil onların düşünmesi gerekiyor daha fazla geç kalmadan.

    artık futbol bizim çocukluğumuzdaki gibi sokaklarda, mahallelerde oynanmıyor. diğer bir seçenek amatör veya profesyonel semt klüpleri, onların da hali içler acısı tff'den iddaa'dan gelen 3-5 kuruşla günü kurtarmak için transfere sarılıyorlar. aileler zaten bu yapılara çocuklarını göndermek istemiyor. abilerimizin çocukluğunda neyse bizim zamanımızda da oydu şimdi de değişen bir şey yok.

    şu an çocuklar arasında futbolun oynandığı en geniş ortam okul takımları. burada kilit noktalarda bu takımları çalıştıran insanlar bulunuyor, yani genellikle beden eğitimi öğretmenleri. kısa vadede de değerlendirilebilecek bir sepet var onların elinde. beden eğitimi öğretmenleri aynı zamanda bir scout gibi klüplerle bağlantı kurduğu bir sistem oluşturulabilir. tabi tüm b.e. öğretmenlerinin futboldan anlamasını bekleyemeyiz burada da devreye yukarıda bahsettiğim spor akademisi mezunları girebilir.

    artık birşeyleri değiştirmek lazım. tepeden bakıp kanun çıkararak bu işler olmuyor. kurumlar arası koordinasyonun sağlanması gerekiyor. hazırlamış olduğun planı, ulaşmaya çalıştığın amaçları batman petrolspor'un antrenöründen kuşadasıspor'un başkanına kadar herkesin idrak etmesi de gerekiyor. hee bütün bunlar uzun uğraş isteyen meşakkatli işler diyen olursa eğer, bir turnuvayı kaçırmanın bedelinin 4 yıl olduğunu hatırlatırım.
  • 144
    hakkında cidden tez yazılacak kadar önemli sorunları olan futbol ülkesidir.

    taraftar olarak ilk aklıma gelen çözüm;

    federasyonun yayın ihaleleri ve sponsor gelirlerinden aldığı gelirlerin %95'ini alt yapı, tesis, eğitim (alt yapı hocası ve oyuncu), sürekli ve kararlı çalışma ile oyuncu yetiştirme için harcamalıdır. (milli topçuların zaten para sonunu yok). bu bedelin harcama çeşidi ve usulü bir program dahlinde performans ve başarı kriterleri ile adam kayırma ve hortumlama riskleri düşünülerek belirlenmelidir.

    bunun için yurt işi ve dışında başarılı olmuş yerli holdinglere bu işin yönetimini ihale edip denetleseler yani ellerindeki para ve mevki oyuncağını ihale etseler çok başarılı sonuçlar ortaya çıkabilir.

    kabaca federasyonun yayın ihalesinden 3 yıl için 100 milyon doların üzerinde %10 komisyon payı vardır aynı sürede asgari 30 milyon da yan gelirleri vardır. 130 milyon doların %95 ini ağırlama, yeme, içme, hiddink gibi elin oğluna verme, paraya doymuş çimen ağalarına prim verme yerine nasıl daha çok başarılı oyuncu üretimi, nasıl daha çok oyuncu ihracatı nı hedef alan bir program yapılmalı ve uygulanmalıdır.

    taç bile atamayan oyuncular cennetidir türk futbolu.
  • 145
    turk futbolunun bir yere gelebilmesi icin once ozumuze donmemiz gerekir.
    daha sonra kasarlasmis ve sadece prime dayali motive olan futbolcularla iliski kesilmeli.
    prim sistemi maca degil hedefe verilmeli.
    besiktas i yen fener i yen al primi degil; turkiye kupasini al su kadar al, sampiyon ol bu kadar al, avrupa dan kupa getir bunlari al seklinde olmali.
    kendi ulkelerinde milli olmamis hicbir futbolcu transfer edilmemeli.
    30 yasindan sonra yabanci futbolcu transfer edilmemeli.
    kulupler teknik adamla en az iki yillik anlasma yapmali ayni yil icinde 2 ayri teknik adamla calisma izni verilmemeli.
    adam takimin basina gecer en az bir yil calisir olursa devam olmazsa baska biri olablir. ama zirt firt teknik adam degismez.
    sahaya cikan ilk onbirde 18-20 yas araliginda en az iki futbolcu oynatma zorunlulugu gelmeli.
    fair play odulu en az sampiyonluk primi kadar olmali.
  • 146
    öyle bir hale gelmiştir ki türk futbolunda oynayan futbolcular artık paranın esiri olmuşlardır.( para verirsen oynar vermezsen kapris yapar.) 10 alırlar, 15 isterler. 15 verirsin biz ağır işçiyiz diye ağlayıp 20 isterler. milli takıma giderler utanmadan oradada para diye ağlarlar. büyük çoğunluğu dinleri,imanları,allah'ları para olmuş futbolculardan oluşmaktadır ( istisnalar kaideyi bozmaz) üstelik bu kadar para alıp vergi felanda vermezler ama bu bile doyurmaz futbolcularımızı. verdikçe daha çok isterler. verdikçe daha çok isterler. verdikçe daha çok ağlayıp daha da çok isterler.
  • 148
    maçların özet görüntülerini bile insanlara izlettirilmediği futboldur. hadi maçları parayla satıyorlar bunu anlayışla karşılıyoruz, olması gerekir peki maçların özet görüntüleri niye bütün kanallara verilmiyor?
    insanların berbat halde olan türk futbolunu bile izlettirmiyor. zaten insanlar izlemeye değer bulmadığı için statlara gitmiyor birde tv başından izlemeleri bile engelleniyor.
  • 150
    eskiden osmanlı imparatorluğu için '' hasta adam '' terimi kullanılırdı bu aralar heralde türk futbolu için kullanmak yeridir çok zor süreçten geçiyor türk futbolu şike soruşturması, play-off derken en son hırvatistan'a yenilişimiz dibe vuruşumuzdu artık yeni bi yapılanma yeni bir oluşum lazım herşeyden bir ders çıkarmalıyız yoksa bu işin içinden çıkmak hiçte zor olmayacak.

    herşeyden ders çıkaralım demişken, neden? bir türlü şu duran top hastalığından kurtulamadık bi sormak gerekir..
App Store'dan indirin Google Play'den alın