resim
Tugay Kerimoğlu
Görev:Sportif Direktör
Takım:-
Yaş:54
Uyruk:Türkiye
  • 101
    30 mayıs 2009 galatasaray sivasspor maçı'nda adnan polat'tan plaketini aldıktan sonra saha ortasına geçerek üçlü çektirmiştir. kapalı'da kendisi için açılan "yuvana hoş geldin" pankartı dilerim kendisine yıllar önce yapılan haksızlıkları bir nebze unutturmuştur. kapalı'nın göbeğinde açılan pankartta yanılmıyorsam kendisinin hertha berlin'e attığı gol sonrası sevincinin resmi vardı. zaten kendisi akıllarda hep o resim olarak kaldı.

    prekazi8'e teşekkür eden edit: galatasarayın 3-2 kazandığı istanbulspor maçındaki sevinci imiş o fotoğraf, bu gözlerle bu kadar.
  • 102
    kendisine yapılan haksızlıklar şekil değiştirerek, boyut farkları ile başkalarına da yapılıyor.
    ne yaptığı ap açık ortada olan, 20 bavulla ülkesine kaçan adamları savunanlar bizim değerlerimize zarar veriyor.

    koskoca galatasaray camiası kalkıp hep bir ayaktan o brezilyalıyı tam da istediği gibi pof poflasın bakalım.
    arda'mıza, ayhan'ımıza baros'a ayıp olmaz mı? ee oluyor işte.
  • 104
    maçın başlamasına yarım saat kala (saat 19.30'da) tribünler tugay buraya diye bağırmaya başladı. saat 19.45'te tugay orta sahaya kadar yürüyerek başta kapalı olmak üzere kollarını başının üzerine kaldırarak tribünleri alkışladı.

    ve birden 13 yıl öncesi geldi aklıma..
    13 yıl önce 1996-1997 sezonunda aynı tribünlerdekilerin futboldan çok anlayan (aslında hiç bir bok anlamayan) abileri orta yapamadığından, çalım atamadığından, adam tutamadığından dem vurup tugay'a ana avrat küfür edip yuhalıyorlardı. galatasaray o sezon şampiyon oldu ve tugay hemen hemen tüm maçlarda kadrodaydı.
    ardından 1997-1998 sezonu başladı ve daha ilk maçta tugay'a aynı tribündekilerin abileri küfür ve hakaretlerini devam ettirdi. galatasaray o sezon da şampiyon oldu ve tugay hemen hemen tüm maçlarda kadrodaydı.
    1998-1999 sezonu başladı. artık kesilir diye umuyordum. ama kesilmedi. bu sefer evlenmeyi düşündüğü kızı bile işin içine katarak içki ve sigara düşkünü olduğu iddiası ile küfür ve hakaretlerini daha da ağırlaştırdılar.. galatasaray o sezon da inadına yine şampiyon oldu ve yine tugay hemen hemen tüm maçlarda kadrodaydı.

    tugay her hakarete ve yuhalanmaya karşı kollarını başının üzerine kaldırıp tribünleri alkışladı. galatasaray'ın tarihinde tugay'ın kimseye terbiyesizlik yaptığına dair bir anekdot bulamazsınız. öyle de has adamdı..
    sonunda dayanamadı tugay.. bonservis bedelini kendi cebinden ödeyip ingiltereye kaçtı..

    ve ingiltere de nasıl bir futbolcu ve nasıl bir insan olduğu ortaya çıktı..

    işte tribünler bugün ingilteredeki başarısı nedeni ile tugay'ı alkışlayıp bağırlarına bastılar..
    belki de bir nebze özür dileme bir nebze insanlıktı yapılan..

    ama birden futboldan çok anlayan (aslında bi bok anlamayan) aynı tribün mensuplarının hasan şaş'a attıkları lap top ve cep telefonu ile ana avrat küfür etmeleri ve yuhalamaları geldi aklıma. ya sabri'ye sabrimize yapılanlar.

    o zaman kendime geldim..
    tugay'a bugün gösterilen sevginin hiç bir anlamı yoktu. devran dönmekte ve hala aynı terbiyesizlikler devam etmekteydi. yapılan da değersiz bir gösterişten başka birşey değildi..
  • 106
    galatasaray'da oynadığı günleri hayal meyal hatırlarım. yaşım küçüktü o zamanlar, hafızama iyi kaydedememişim demek ki. babam övgüyle bahseder hep. en sevdiği futbolcular arasında ilk üçe girer diye düşünüyorum. babamın anlattıkları ve yurtdışındaki başarılarıyla biliyorum tugay'ı. galatasaray formasıyla çıktığı maçları ayrıntısıyla hatırlamak isterdim.

    "hak etmediği şeyler yapıldı." der babam hep. her türlü küfür ve hakarete maruz kaldığını, her türlü çirkinliğin kendisine yapıldığını anlatır. "herkes onun gibi disiplinli çalışsa, bu takımın sırtı yere gelmez." der. 40 yaşına kadar futbol oynamış tugay'ı düşündüğümde, keşke diyorum ister istemez. uefa sevincini yaşayamadan ayrılmış tugay'ı düşününce üzülüyorum. hak ettiği başarı elinden alınmış gibi hissediyorum. uefa şampiyonu galatasaray karesinin bir köşesinde o da yer almalıydı sanki. o da bu başarıya ortak olmalıydı...

    yurtdışına gittikten sonra, özellikle ingiltere liginde eskiye nazaran daha iyi takip edebildim onu. kim ne derse desin, futbol adına bu ülkeyi en iyi temsil eden kişidir benim için. ondan önce ya da ondan sonra yurtdışına gidenlerin nerdeyse hepsi geri döndü, futbolu bıraktı. avrupa'da devam etmeye çalışanlar da istikrarsızlıklarıyla başarısız oldular. tugay ise tam tersi. avrupa'ya gidişinden sonra futbolunun üzerine eklemeler yapıp istikrarı sağlayınca, efsane diye anılmaya başlandı oralarda. dile kolay, premier lig gibi dünyanın en hızlı ligi kabul edebileceğimiz yerde, 40 yaşına kadar futbol oynamayı başardı tugay. onun yaşıtları televizyon köşelerinde yorumculuk yapmaya ya da göbeği salmış halde evde pineklemeye devam ederken; o ingiltere'de saygıyla anılan bir adam oldu.

    futbolu bırakmaya karar verdiğinde, jübile yapılması için imzalar toplandı, kulüpte kalması için taraftar ayaklandı. prensiplerini bozamayacağını söyleyen kulübe, taraftarlar ellerinden geldiğince baskı yaptılar. hepsi, tugay'a duyulan saygı ve hayranlıktan kaynaklandı. sadece bu tablo bile tugay'ın nasıl bir futbol hayatı olduğunu anlatmaya yetiyor belki de. son maçına çıktığı gün tüm tribünlerin tugay maskesi takması öylesine gerçekleştirilen bir şey değil ki...

    30 yaşına yaklaştığı dönemde artık futbolu bıraksın denilen, hatta bırakacak gözüyle bakılan tugay; belki de hayatının en riskli ve en doğru kararını vermiş avrupa'ya gitmekle. o yaşına kadar galatasaray'da oynadığı maç sayısı kadar maça çıkmış avrupa'da. futbolu bırakmasını isteyenler eminim utanmışlardır kendilerinden. belki çok fazla gol atamamış futbol hayatı boyunca -ki görevi bu değil- ama uzak mesafe denemeleriyle öyle muhteşem goller izletmiş ki, jeneriklik görüntüler çıkmış ortaya.

    futbolu bırakacağını açıkladığında "son sezonu galatasaray'da oynasın." istekleri çıktı ortaya. böyle bir futbolcuyu elbette takımda yeniden görmek gururdur; ama olaya tugay açısından bakmayı kaç kişi denedi? babamdan dinlediklerime göre konuşuyorum, kendisine yapılanlar düşünüldüğünde oynamaması gayet haklı sebeptir. zaten oynasaydı da, 40 yaşına geldi diye eleştirilirdi ya sürekli. hem de 40 yaşında olan; ama yıllardır yorumculuk yapan futbolcu eskileri tarafından yerden yere vurulurdu. türkiye'ye dönmemekte haklıdır tugay. ingiltere gibi bir fırsat var önünde, niye kendini burda hiçbir şey bilmeyen aç köpeklerin önüne atsın? gider, sadece futbolunun konuşulacağı bir ülkede, huzur içinde yapar görevini.

    son olarak, umarım sana yaptıklarımızı affetmişsindir tugay. umarım bir gün, bir şekilde galatasaray'la kesişir yine yolun. galatasaray'dan ayrıldıktan sonra, birileri gibi bizi eleştirmediğin için teşekkürler.
  • 107
    tam 9 yıl uzaktaki 5 tir benim gönlümde o. özel bir adamdır. bizdeyken ve bizden ayrıldıktan sonra hiçbirimiz onun konuştuğunu görmemişizdir. başka diyarlardan gelmiştir aslan yuvasına. her zaman bir aslan gibi davranmıştır. türkiye'de ki futbol yazarlarının gazabına uğramıştır bir dönem. topu ileriye götüremediği söylenmiştir. el freni denmiştir kendisine. henüz futbol sistemi olan, adı zikredildiğinde akla hücum futbolunu getiren bir ülke değilizdir oysa ki. ama tugay'a da tahammülümüz yoktur, çünkü o topun etrafında dönmektedir. bizim sistemimizde yeri yoktur tugay'ın.

    onun yerine daha sonra 5 numaramızı giyen, şimdi fenerbahçenin 5 i olan emre hala topun etrafında dönmektedir. büyük ihtimalle bundan sonra da dönmeye devam edecektir şahsımca. ama o farklıdır benim ülkemin spor yazarlarının gözünde. el uzatır çünkü emre onlara, hatta ara sıra kol bile uzatır. henüz genç bir arkadaş olduğu için hep birlikte patlayacağı günü beklemekteyiz fakat hatırlatmakta fayda var; yıl 2009.
    emre'ye katlanıp tugay'a katlanamayanlara da bir hatırlatma: ozamanlar yıl 1999 idi.

    bizde oyanayacağı 9 seneyi el birliği ile yemiştir futbolumuzun güzel basını. hep içim acır aklıma geldikçe dışardaki 9 senesi. sadece onun mutluluğuna sevinmişimdir. onlar farkına varmışlardır bu güzel adamın . çim sahaya her çıkışında ve terkedişinde ayakta alkışlamışlardır.

    oysa o 9 sene tugay'ı izlemek bizim hakkımızdı. bir vefasızlıktan bahsedeceksek ki tugay bundan da bahsetmemiştir; tugay'a yapılmıştır evet. hemde milli takımlar düzeyinde milli bir vefasızlık. gözlerden ırak gurbette oynatılmıştır son maçı. oysa hakettiği ayrılığın başka türlü olması gerekiyordu. adam gibi bir adama, adam gibi bir vedayı bile beceremiyoruz işte...

    edit: imla ve gbkz .
  • 112
    biz galatasaraylı olduğunu söyleyemeyecek kadar profosyonel olduğunu bilmiyorduk be tugay.

    --- alinti ---

    "biz futbolun sahte dünyasının içindeyiz. bu tamamen düzmece bir dünya. bize basit bir oyun oynamamız için milyonlarca dolar ödeniyor. ama biz sadece sistemin devam etmesi için kendini satan köleleriz. ben sadece futbolcu almeyda değilim. bir insanım, bir babayım ve bir çiftçiyim. işte bu benim. ve futbolun içinde kaldığım her gün gerçek almeyda�dan uzaklaşıp, kişiliğimi yitiriyorum"

    --- alinti ---

    jesus almeyda
  • 116
    onca yıllık galatasaray kariyerinden sonra yaptığı profesyonel açıklamaların ardından içimizdeki fenerliler entrysini hakkeden oyuncumuz oldu kendisi. galatasaray'a bu denli mal olmuş oyuncuları bir açıklama yüzünden fenerlilikle ve galatasaraylı olmamakla suçlamak gerçekten komik geliyor. yıllarca sen git emek ver, topunu oyna, bizi avrupa'da gururlandır. sonra bir açıklaman yüzünden, iki kıçıkırık senin galatasaraylılığını sorgulasın. zor be tugay'ım zor. ama emin ol sadece sana yapılmıyor bunlar. senin, hakan şükür'ün, bülent korkmaz'ın, hasan şaş'ın galatasaraylı olmadığını, aslında efsane olmadığınızı iddaa edebilecek o kadar fazla aslan galatasaraylı! varki sizler bu kulüpte değil on sene 50 sene bile oynasanız bu kıçıkırıklara yaranamazsınız. en iyisi siz galatasaray'ı bıraktıktan sonra, bir köşeye çekilip, ağzınızı kapatın. şu sözlüğe üye olduktan sonra farkına vardığım en önemli şeylerden biri şu oldu; efsane futbolcu olmak istiyorsan ağzını açma, asla objektif konuşma, hep galatasaray'ı pöh pöhle. bunları yaparsan taraftar sana ulan tugay sen de mi be abi muamelesi yapmaz. inan içimizde o kadar fazla gerçek galatasaraylı var ki! konuştuğun anda hepsi seni bir kalemde silmeye hazırlar. işte biz asıl bu insanlara kendi aramızda içimizdeki fenerliler diyor ve bunları gerçek galatasaraylı olarak görmüyoruz. yılların efsanelerinin galatasaraylılığını sorgulayan kıçıkırık taraftara selam olsun.
  • 120
    aziz yıldırım'ın 15 dk görüşeyim müsadesine ihtiyaç duymayacağı adamdır. görünen o ki saatte o saniyede fit olur. hiç şüphesiz, profesyoneldir çünkü. bu işi ekmek parası için yaparlar bu adamlar. sizi bilmem ama futbolcuların bu ekmek parası muhabbetleri beni fena halde bayıyor. boş mukaveleye imza attım sözlerindeki boş mukavele pek çoğumuzun ömrü hayatında kazanamayacağı, hayalini dahi göremeyeceği paralardır hem de sadece bir sözleşme döneminde. futbolcu profesyonel olur ama bizlerin amatör ruhla onlara sahip çıkmamızı ister, kara para aklanma hadiselerini görmezden gelmemizi beklerler ancak kendileri profesyoneldir. futbolcularımız çoğu zaman da dünya sahnesine çıktığında koskocaman bir balon olduklarını görürüz. evet türkiye koşullarındaki ballı profesyonellik dünyanın hiçbir yerinde yoktur. düşünün lugano'nun kazandığı 2 milyon euro'nun italya'daki muadili yaklaşık olarak 4 milyon. zira oralarda sadece futbolcular profesyonel değildir, maliye profesyoneldir devlet profesyoneldir, hatır gönül ilişkileri olmaz. o sebeple bu adamlar, profesyonel bu futbolcular için türkiye bulunmaz, en emin limandır. buralardan maceraperest adam (her macera perest adam delidir, amatördür, tutkuludur, canını koynunda taşır) çıkmayışının en büyük nedeni futbolcularımızın genel olarak son derece profesyonel olmalarıdır belki. tugay kerimoğlu kendine neden çok genç yaşlardan itibaren avrupa'ya gitmediğini acaba neden sormuyor? yavaş yavaş yaşı kemale erdikten sonra gitti. türkiye'den bir kulübe gitmedi ve kanaatim odur ki türkiye'de özellikle fenerbahçe'nin başını çektiği takımlar acayip paralar çekmişlerdir. muhtemelen galatasaraylı tugay olarak bilinmek istediğinden bu dolduruşlara gelmedi. britanya adasında edindiği kariyer ve edinecek gibi duran ilave unsurlarla fiyatının oldukça yüksek olduğunu anlamış tugay. bu demeç anladığının realize edilmek istenmesinden ibarettir. tugay kerimoğlu yıllarca ada futbolunu oynamış, oraların havasını iyicene koklamış; köyünden ayrılıp da geri dönen mehmet'in hala köylü kalmış osman ağa'ya gözünü aç demesine benzer bir karizma yakalamış. durum bundan ibaret dostlarım.
  • 121
    maddi ve manevi yönden tatmin olursa bir galatasaraylı fenerbahçe'ye gidebilir dedi efsane dediğimiz insan. galatasaraylıyım diyemedi. galatasaraylı olmayan bir insan için verdiği cevaplar son derece makul ve kabul edilebilir. ama biz seni galatasaraylı bilirdik be tugay. türkiye'de yaşıyoruz. her duyguyu dorukta yaşayan insanların yeri burası. ingilterelere tabi benzemez. alkışla ifade edemeyiz duygumuzu hiç kusura bakma. götümüz yırtılana kadar bağırırız dilimizde adınla. gurbette de olsan sami yen'e gelince yuvana hoşgeldin aslanım diye dev pankartlar açarız. severiz işte tugay. ama biliyor musun biz efsanelerimizi çok severiz. hagi dedin mi akan sular durur, bülent korkmaz dedin mi cesaret iliklerimize işler, metin oktay dedin mi artık arda canlanır gözümüzde. benim gibi düşünen binlerce insan var. binlerce insan var seni seven. o kadar insanın yüreğinin zerre değeri yok demek ki. okuyamadım röportajın devamını. dünya değişiyor ama biz değişemeyiz buna eminim.
  • 123
    maraton'a verdiği röportajla beni hayal kırıklığına uğrattı tugay. benim çocukuluk efsanemdi o, ne simovic ne kosecki ne de prekazi varsa yoksa tugay. röportaj açıkça belli ediyor ki kariyerine teknik adam olarak devam etmek isteyen tugay gelecekte önüne açılacak olan olası kapıları kapatmak istemiyor. 1000 kere düşünüp bir kere söylüyor gibi. biraz da burukluk, kırgınlık sezdim röportajda. olsun canın sağolsun kaptan.

    şu profesyonellik denilen meret... daha net anladım. ben endüstriyelleşen futboldan ziyade futboldaki amatör ruhu arıyorum ve sahada benim gibi hisseden futbolcuyu...
  • 124
    #166048'de görülebilecek röportajında pek hoş şeyler söylememiştir. yani kendisi türkiye'de olmadığı yıllarda amatör ruhunu satıp karşılığında mantık ve profesyonellik almış olabilir de bunu bu kadar açık belirtmenin bir anlamı yok. söylediklerinin tek yaptığı galatasaraylıları üzmektir. ne arda bu sözler karşılığında "hadi ben fenerbahçe'ye gideyim" diyecek, ne de türkiye ligi bir anda profesyonellik kavramıyla dolup taşacaktır.

    ek: ilgili röportajdan tugay'ın türkiye'ye yıllardır uğramadığı sonucunu çıkardım. burada insanların futbolu nasıl gördüğünü unutmuş büyük ihtimalle.

    ------------alıntıdır------------

    maraton.com.tr: böylece diğer sorumun da cevabını vermiş oldunuz. g.saray’dan fener’e de gidebilirsiniz yani!..

    tugay kerimoğlu: gidebilirsiniz. bu normaldir. niye gidemeyeyim ki.

    ------------alıntıdır------------

    (bkz: normal nedir ne değildir)
  • 125
    kalbimizi kiran futbolcudur. hayir profesyonel olabilirsin, fenerbahce'yi de besiktas'i da calistirabilirsin. ama bu galatasaray'i tutuyorsan soylememen anlamina gelmez. zaten profesyonellik, isi diger seylerden ayri tutabilmektir. profesyonellik, sari kirmizi renklere asik olup, sari lacivert takimi calistirmak, ikisi mac yaparken sari lacivertin yenmesi icin herseyi yapmaktir. ama bu gonlundeki aslani degistirmez.
App Store'dan indirin Google Play'den alın