resim
Tarik Hodžić
Takım:Kariyer Sonu
Mevki:Santrfor
Yaş:73
Boy:-
Uyruk:Bosna-Hersek
  • 32
    az önce trt türk tarık hocic'le çok güzel bir röportaj yapmış.en büyük türkiye sonra galatasaray diyecek kadar sever buraları bizleri.kebapçı dükkanını gösterdiler kapıda kocaman galatasaray bayrağı var içeride servis yapan garsonlar,aşçılar hepsinin üstü sarı kırmızı.

    --- kendi diliyle ---

    ben tüm dünyayı gezdi amarika'yı paris'i rio de jenıryo karnavalına dahi katıldı.sırıybosna'ya döndüm eve geldim tabi ben kalktı(eliyle arkasını gösteriyor)rahmetli babam geldi bana dedi tarık noluyo sana baba ben dünyayı gezdi.oğlum istanbul'a gittin mi sen hiç yok gitmedim baba o zaman sen hiç bir şey görmemişsin.sonra gittim istanbul'u çok sevdim galatasaray'ı çok sevdim benim dünyam oldular.

    --- kendi diliyle ---

    ellerini öpüyorum büyük insan.
  • 33
    efsane golcümüz tarık hodziç arena'da!

    galatasaray, türk sporunun en büyük taraftarı türk telekom ile galatasaray taraftarını duygulandıracak projeye unutulmaz futbolcumuz tarık hodziç ile devam ediyor.

    galatasaray’ın 3 ocak salı akşamı spor toto süper lig’in 18. haftasında ali sami yen spor kompleksi türk telekom arena’da oynayacağı istanbul büyükşehir belediyespor maçında unutulmaz futbolcumuz, türkiye 1. ligi’nin ilk yabancı gol kralı tarık hodziç tribünleri selamlayacak.

    başlangıcından bu yana kamuoyundan ve galatasaray taraftarlarından büyük ilgi gören "galatasaray efsanelerini anıyor türk telekom dünyaya duyuruyor” projesi, önümüzdeki sezonlarda da devam ettirilecek.

    tarık hodziç kimdir?
    türkiye liglerinin ilk yabancı gol kralı
    tarık hodziç, 1952 yılında saraybosna’da dünyaya geldi. futbola saraybosna takımlarından zeljeznicar’da başlayan hodziç, ilk profesyonel maçına da bu takım forması altında çıktı. eski yugoslavya ligi’nde olimpija ljubljana ve famous hrasnica formalarını taşıyan hodziç, 1979 yılında belçika’ya transfer oldu. rfc de liege’de iki sezon forma giyen boşnak oyuncu 1981 yılında ise galatasaray’a transfer oldu.

    1970’li yılların efsane teknik direktörü brian birch 1981-82 sezonuna girerken yeniden takımın başındaydı. galatasaray, ingiliz teknik adamla yine zirveye çıkmayı hedefliyordu. farklı bir lig bekliyordu galatasaray’ı. futbol federasyonu kararıyla ligdeki takım sayısı 17’ye çıkmıştı. sekiz sezondur mutlu sona ulaşamayan galatasaray, o yıllarda karadeniz fırtınası sloganıyla son altı sezonda, beş şampiyonluk yaşamış trabzonspor’u durdurma hedefindeydi.

    galatasaray o yıllarda fatih, raşit, öner, bülent ve ahmet gibi yerli futbolcuların yanına ara transferde tarık hodziç ve mirza sejdic isimli iki yugoslav futbolcu takviyesi yapacaktı. tarık hodziç, galatasaray formasını ilk kez türkiye kupası çeyrek finalinde fenerbahçe’ye karşı giydi ve galatasaray’ın 2-0 kazandığı karşılaşmada bir gol atarak lige hızlı bir giriş yaptı. hodziç, sarı kırmızılı formayı giydiği sürece lig maçlarında 28, türkiye kupası’nda 6, avrupa kupaları’nda ise 1 gole imza atacaktı.

    galatasaray’da 2,5 sezon forma giyen tarık hodziç türk futbolunda çok önemli bir iz bıraktı. 1983-84 sezonunda 16 gol atan tarık hodziç, türkiye’nin ilk yabancı gol kralı olma başarısını gösterdi. galatasaray’ın ardından sarıyer’e transfer olan hodziç, daha sonra futbola veda etti.

    tarık hodziç, halen saraybosna’da “galatasaray” adını verdiği bir lokanta işletiyor.

    http://www.galatasaray.org/kulup/haber/12047.php
  • 34
    saraybosna'ya gittiğimde "galatasaray" adını verdiği lokantasında cevapcicisini yemiştim. üstümde hava kötü olduğundan kapşonlu bir galatasaray üstü vardı ve onu gördüğü andan itibaren bize olan ilgisi, yaptığı muhabbet, anlattığı hikayeler o tatilin herhalde en güzel dakikalarıydı. lokantasının içi adeta müze gibidir, oynarken çekilen ve lokantayı açtıktan sonra ziyaret eden futbolcuların fotoğrafları ile galatasray flamaları bulunur. lokantanın dışında ise galatasaray bayrakları asılıdır. amerikan servislerinde de galatasaray amblemi mevcuttur .

    "ben her maç koyardım fenere" ve yanımdaki fenerli arkadaşa dediği "sen git sana yemek yok" cümleleri unutulmaz hiçbir zaman...

    kendi ağzından bir hikayeyle bitireyim bu entryi:

    " fenerbahçeyle kupa maçı oynayacağız benim ilk maç olacak, başkan takıma yemek veriyor. bir baktım bardak kesiyor, korktum tabii ben, dedim başkan napıyorsun? uğur olsun diye bardak kesiyorum. dedim başkana sen git rahat rahat uyu ben yarın 2 tane atıcam ... ertesi gün maça çıktık ben 2 tane koydum fenere. başkanı gördüm maç sonu dedim ben sana demedim mi rahat uyu diye..."

    kısaca çok güzel insandır!

    not: hala anlamadığım bir şey var (bkz: bir uğur totemi olarak bardak kesmek)
  • 39
    "galatasaray efsanelerini anıyor" projesi kapsamında, her maç öncesi bir futbolcusunu anıyor. yarınki istanbul büyükşehir belediyespor maçı öncesinde ise sıradaki isim tarık hodziç.

    yaşım 8-9 civarlarında. o zamanlar televizyonda maç yayını filan yok. evde radyo başında abimle (tamam lan tamam ağabey diye yazılır da idare edin) ikimiz otururduk. şimdi nasıl inanın bilmiyorum ama o zaman maçlar dönüşümlü anlatılırdı.

    atıyorum beşiktaş, ankaragücü deplasmanında, galatasaray evinde eskişehir'le oynuyor, fenerbahçe altay deplasmanında, bursaspor evinde oynuyor. bunların hepsinin yerleri belliydi. murat ünlü izmir'den, tansu polatkan istanbul'dan, hüseyin başaran ankara'dan. öyle düşünün işte. haa bir de, bu aradaki bağlantı için sürekli "şimdi merkeze bağlanıyoruz" derdi, o an maçı kim anlatıyorsa. bu arada hatırladığım maç anlatan spikerler de, tansu polatkan, abidin aydoğru, murat ünlü, levent özçelik, hüseyin başaran, ilker yasin, necati karakaya'dır. unuttuklarım da kusura bakmasın, velakin yüzyıl geçti aradan.

    ben tabii sürekli galatasaray maçı anlatılsın diye bekliyorum. abim de beşiktaş'ı bekliyor. lan maç 0-0 gider, bekle bekle ali sami yen'e bağlantı olmaz. yarak kürek ne kadar maç varsa hepsini dinliyoruz. tak diye "şimdi merkeze bağlanıyoruz" diye bir ses geldi mi, görme heyecanı, yerinde duramazsın. merkezden de şu anons gelir "evet sevgili seyirciler şimdi mikrofonlarımız ali sami yen stadı'nda."

    lan yüreğin atacak gibi olur, götünün üstünden kalkar doğrulursun. stadın sesini dinlersin ilkin. böyle hayvani coşkulu bir ses varsa, banko gol atılmıştır ya da penaltı vuruşu vardır. sik gibi bir sessizlik varsa, taşaklara gelmişsindir golü yemişsindir. ya da son seçenek; yine sik gibi sessizlik olur, bağlanırlar ve "evet ali sami yen'de henüz gol sesi çıkmadı. galatasaray sıfır, eskişehirspor sıfır" der. bak bu golden bile güzel gelirdi bazen. sessizlik var diye gol yediğmizi düşünürdüm ama 0-0 olunca manyak gibi rahatlardım.

    bizim parlak olmadığımız dönemler, daha şampiyonluk nedir görmemişim. bizim kalede eser vardı, acayip sevdiğim adamlardandı. cüneyt, raşit, fatih terim, çaycı ahmet, mustafa denizli, sejdic ve tarık hodziç de takım kadrosunda bulunan adamlardı. zaten seydic ve hodziç iki yabancımızdı.

    gazetelerde sırf spor sayfasına bakıyorum, başka bir boka da bakmıyorum. o yüzden çok net anımsarım, bu ikili yani sejdic ve hodziç, devre arasında yugoslavya'ya, ülkelerine gitmişlerdi. elemanlar gidiş o gidiş geri gelmediler. eğer yanılmıyorsam, ali uras'tı başkan. "gelmezlerse futbol hayatları biter" diye açıklama yapmıştı.

    iki satır yazayım dedim konu uzadı. yarın "galatasaray efsanelerini anıyor" serisinin konuğu hodziç. lan, hodziç yazıyor da, hayatımız boyunca adamı hoçiç bildik biz. benim için halen hoçiç'tir değişmez.

    hoçiç'le röportaj yapmışlar, bu şahane insan demiş ki, "türkiye'den önce belçika'da oynadım, orada da para kazanıyordum ancak orada galatasaray'daki gibi arkadaşlık, seyircinin bağrına basması söz konusu olmadı. ben galatasaray formasını giymeyeli 30 yıl oldu. ancak fatih terim başta olmak üzere birçok eski arkadaşımla haftada bir telefonlaşır konuşuruz. saraybosna'nın en iyi yerinde bulunan iş yerime (bilmeyene not: şampiyon-galatasaray'dır kebapçının ismi ve her taraf baştan aşağı sarı-kırmızıdır) verdiğim isimle, takımıma olan sevgimi bugüne kadar hep gösterdim. çünkü ben galatasaray'a çok şey borçluyum."

    bak işte, hoçiç candır, canın kuytusudur, içidir. 3.5 yıl futbol oynadı bu takımda, aradan geçti 28-30 yıl ve adam "çünkü ben galatasaray'a çok şey borçluyum" diyor.

    buralarda "vefa, vefa" diye dolananlar vardı ya. kimisi, siyasi oldu, kimisi gazeteye kapağı attı, kimisi antrenör oldu, kimisi teknik direktör oldu, kimisi menajer oldu. bu kimiler uzar gider amına koyayım. bu adamların hepsi, deve yüküyle para kazandı bu kulüpten. en boktanı 3-5 milyon dolar kazanarak ayrıldı ya da bıraktı futbolu. bugün yaptıkları işleri bile galatasaray sayesinde yapıyorlar, haberleri yok malak emzirmelerinin.

    ama birtakım i****, sakız gibi yapıştılar bu kulübe. üstelik arkadan konuşmadık laf da bırakmadılar. "i*** basın" dediğimiz heriflere, takım içinde ne olup ne bitiyor yumurtladılar. sonra çıkıp "biz bu kulübe çok şey verdik ama onlar..." diye her türlü boku söylediler. yalan söylediler, iftira attılar, taraftarın gözünde bu kulübü küçük düşürmeye çalıştılar.

    o yüzden birtakım pezevenklerden nefret ediyorum. futbol oynamak dışında hiçbir vasfı olmayan adamlar, bu boktan sistem sayesinde milyonlarca dolar kazandılar galatasaray kulübü'nden.

    yeniyetme taraftar bilmez, bu hoçiç'ler, seydiç'ler öyle ahım şahım paralara da oynamadılar. şimdi alınan paralarla karşılaştırırsan, devede kulak kalır. ama işte adam 30 yıl geçse de "her şeyimi galatasaray'a borçluyum" diyor.

    'vefa' dediğin şey, sanki tek taraflı, bir taraf sahada top oynarken, diğer taraf yani kulüp bunları asgari ücrete mahkûm ediyor zannedersin, puştları dinleyince.

    artık herkes biliyor, tarık hodziç'in türkiye'de gol kralı olan ilk yabancı olduğunu. onun bir tek gol krallığını, soytarı kılıklı kralların gol kralı olmasına değişmem.

    şu bazı yavşakların (biri değil alayı) konuştukları ile hoçiç'in söylediklerini bir kefeye koyun, tartın bakalım. sonuç ne çıkacak acaba?

    öyle forma öpüp, yumruk şov yapmakla adam olunmuyor.

    vefa mı? alın öğrenin hoçiç'ten. ama tabii bunu anlamak için zekâ gerekiyor. onu aramak da benim beyinsizliğim olsun...''

    http://lucarelli-breitner.blogspot.com/...n-size-vefa-lan.html
  • 40
    3 ocak 2012 galatasaray istanbul bb spor maçına gidemiyorum, işler güçler nedeniyle şehir dışındayım şuan.

    bu sezon şikecilerle yaptığımız maçı saymazsak, en çok gitmek istediğim manisa maçıyla beraber iki maçtan biriydi bu.

    beni galatasaraylı yapan prekazi'yi gördükten sonra, şimdi sıra tarık hocic'deydi. olmadı a.k işleri yüzünden.

    80'lerin ortasında doğan biri olarak canlı izlemem zaten mümkün değildi, adına da 2005 yılına kadar sadece gol kralları listesinden aşina olduğum insandı tarık hocic.

    100. yıl kutlamaları çerçevesinde yapılan efsaneler maçında yerini almıştı. adı stadda anons edildiğinde emin olun stadın %80'i tanımıyordu bu adamı. gösteri maçında oyundan alınırken yeni açığın önünde tünele girmeden hemen evvel taraftara gösterdiği o ilgi, armasını, formasını öpmesi diğer herkesten farklıydı. içindeki galatasaray sevgisini dışarıya bu kadar güzel yansıtan birini az gördüm ben.

    tarık hocic türkiye'ye gelip kutsal formayı giyen yabancılar arasındaki en bizden olan, en galatasaraylı olan az sayıdaki adamdan biridir.

    ricamdır; bu akşam bu güzel adama layık olduğu şekilde en büyük alkışı gönderin tribünlerden galatasaray taraftarı olarak.

    en fazla hakedenlerden biridir.

    sur galatasaray
  • 42
    en sevdiğim 5 yabancı futbolcudan birisidir. defalarca ' unutamam seni ' diye bağırmışlığım vardır. burada yazılmamış olan ufak ve hoş olmayan ancak şimdi baktığımızda naif diyebileceğimiz bir olay yaşanmıştı. hociç ( o zamanlar kendisine hosiç derdik ) ve seydiç bir gün ülkelerine kaçtılar. sebebi de söz verildiği halde kendilerine alınmayan beyaz eşyalardı. futbolcuların ekonomisi nerelerden nerelere gelmiş.
  • 45
    1983-84 sezonunda attığı 16 gol ile süper ligte gol kralı olmuş ilk yabancı oyuncu. bir nevi o dönemin milan baros'u taraftar açısından. şu an olimpija ljubljana takımının teknik direktörlüğünü yapmaktadır. ayrıca bugünkü maçın* oynanma sebebidir, eski dosttur, candır.
    eski takım arkadaşı, eski kaptanı imparator ile beraber;
    http://www.facebook.com/..._count=11&ref=nf
  • 48
    topa vurmadan evvel kalecinin konumuna bakıp öyle topa vuran iri santrafor. özelikle ceza sahasının hemen dışında topla buluştuğunda kafasını kaldırıp bakar , kalecinin ulaşamayacağı yere topu atardı. o yıllarda hem futbolun daha yavaş oynanması, hem sahaların uygunsuzluğu, hem de hocic'in cüssesi ve top vuruş hakimiyeti buna olanak sağlardı. bu arada adı hocic yazılır, fakat hosiç olarak okunurdu.
App Store'dan indirin Google Play'den alın