34
saraybosna'ya gittiğimde "galatasaray" adını verdiği lokantasında cevapcicisini yemiştim. üstümde hava kötü olduğundan kapşonlu bir galatasaray üstü vardı ve onu gördüğü andan itibaren bize olan ilgisi, yaptığı muhabbet, anlattığı hikayeler o tatilin herhalde en güzel dakikalarıydı. lokantasının içi adeta müze gibidir, oynarken çekilen ve lokantayı açtıktan sonra ziyaret eden futbolcuların fotoğrafları ile galatasray flamaları bulunur. lokantanın dışında ise galatasaray bayrakları asılıdır. amerikan servislerinde de galatasaray amblemi mevcuttur .
"ben her maç koyardım fenere" ve yanımdaki fenerli arkadaşa dediği "sen git sana yemek yok" cümleleri unutulmaz hiçbir zaman...
kendi ağzından bir hikayeyle bitireyim bu entryi:
" fenerbahçeyle kupa maçı oynayacağız benim ilk maç olacak, başkan takıma yemek veriyor. bir baktım bardak kesiyor, korktum tabii ben, dedim başkan napıyorsun? uğur olsun diye bardak kesiyorum. dedim başkana sen git rahat rahat uyu ben yarın 2 tane atıcam ... ertesi gün maça çıktık ben 2 tane koydum fenere. başkanı gördüm maç sonu dedim ben sana demedim mi rahat uyu diye..."
kısaca çok güzel insandır!
not: hala anlamadığım bir şey var (bkz: bir uğur totemi olarak bardak kesmek)
"ben her maç koyardım fenere" ve yanımdaki fenerli arkadaşa dediği "sen git sana yemek yok" cümleleri unutulmaz hiçbir zaman...
kendi ağzından bir hikayeyle bitireyim bu entryi:
" fenerbahçeyle kupa maçı oynayacağız benim ilk maç olacak, başkan takıma yemek veriyor. bir baktım bardak kesiyor, korktum tabii ben, dedim başkan napıyorsun? uğur olsun diye bardak kesiyorum. dedim başkana sen git rahat rahat uyu ben yarın 2 tane atıcam ... ertesi gün maça çıktık ben 2 tane koydum fenere. başkanı gördüm maç sonu dedim ben sana demedim mi rahat uyu diye..."
kısaca çok güzel insandır!
not: hala anlamadığım bir şey var (bkz: bir uğur totemi olarak bardak kesmek)