aynı isimdeki diğer başlıklar:
  • 103
    desteklediği kulübün iyi gününde, kötü gününde yanında olan topluluklardır. bir de bu topluluklar içinde iyi günde destekledikleri kulüplerin yanında olup, kötü günde yüz çeviren ve ellerinde olsa kulüplerinin başındakileri bir kaşık suda boğacak duruma gelen ve kendilerini taraftar olarak adlandıranlar vardır,ben bunlara taraftarımsılar diyorum.

    her şey iyi giderken bunlardan iyisi yoktur kulüplerine süper destek olurlar, ama üst üste 2 3 maç kaybedilse homurdanır, etrafa salya saçar, sonra stadyuma gitme imkanları varken gitmezler, maçları izleme imkanı varken izlemezler, ürün alma imkanları varken küserler almazlar. bir de kulüplerinin gerçeklerinden bihaber transfer yapılmadı diye moralleri bozulur, kıyamam ben onlara. bu taraftarımsı diye adlandırdığım insanlar herkese sataşırlar, diğerlerini de provoke etmeye çalışırlar ama çoğunlukla başaramazlar

    sonra o da ne bakarlar destekledikleri takım başarılı oldu, ooo yine en önde bayrak sallayanlar bunlar olurlar. o zaman bunlara demek lazım ki: siz sevinmeyin ulan!
  • 104
    demin ana haberden sonra kısa geçen bir spor bülteni görünce aklıma geldi. şimdiki taraftarlık da taraftarlık mı be :( bilgi şu zamanda her yerde ve devamlı..

    ben çok hatırlıyorum eskiden ntvsporun da olmadığı günleri. tgrt, kanal d, show tv gibi kanalların ana haber bülteninden sonraki verecekleri spor bültenlerini deli gibi beklediğimi. hele ki yaz transfer sezonunda of of. akşam saati çıkar cüneyt şen galatasaray laurent robert'i istanbul'a getirdi, gravesen için beklemede derdi ben allah allah çekerdim tv başında.
  • 106
    herkesi canindan bezdiren ama herkesin de dahil oldugu guruhtur.

    20 yillik futbolseverligim bana sunu ogretti, taraftar seni yaptigin sey icin surekli elestirir, onu yapmayip kendilerinin onerdigi seyi yapmis olsaydin dahi elestirir, bu sefer de o an kizdigi seyi yapmadigin icin kizar. taraftar boyle.

    surekli ayni terane canimi yedi artik.

    a yapilsa, b neden yapilmadi b yapilmaliydi yonetim istifa
    b yapilsa, a varken b yapildi buyuk sacmalik yonetim istifa
    a ve b ayni anda azar azar yapilsa c secenegi dusunulmeliydi a ve b'nin ayni anda olmayacagi cok asikardi yonetim istifa
    c secenegi yapilsa a ve b varken c gibi bi fanteziye ne gerek vardi cok yanlis yapildi yonetim istifa

    bugun zamanda geriye gitsek, 1 forvet alinsa bu sefer de men edilsek bugun forvetsizlige kizanlar o zaman men edildik vay hainler diyecekti.

    gomis satilmasa ve kotu performans gosterse vay efendim ederi varken neden satilmadi.

    gomis satilip yerine 2 forvet alinsa vay efendim galatasarayin parasini boyle hunharca harcamak ve men edilmek olur mu.

    bunlarin hepsini soyleyen taraftar da ayni kisiler olur surekli. yemin ediyorum zaman makinesi olsa iki yuzlulugunu kanitlamak icin taraftarlarin ilk bunu deneyecegim.

    biktim ya.
  • 107
    2008 yılıyla birlikte evrim geçirdiğine inandığım insanlar.

    peki ne oldu 2008'de? yanlış hatırlamıyorsam facebook'un türkiye'de hüküm sürmeye başlaması 2008'e uzanıyor. hüküm sürmek dediğim de şu anki gibi değil. yani henüz annelerimiz, babalarımız burayı keşfetmemişti. ibo evlenmemişti. süleyman hep başbakan.

    neyse, buradaki kitlenin arayışı onları twitter'a getirdi. facebook malum, haber yayılması söz konusuysa hantal bir site. twitter öyle değil. akıcı, süratli. 2008'de facebook'ta gruplar kuran, futbol sayfaları beğenen, facebook yorumları yapan kitle geldi twitter'a. burada her şey o kadar süratliydi ki. üstelik hesap açmak, çoklu hesap yönetmek burada daha kolaydı. anonim hesap facebook'ta tekin bulunmazken twitter'da çokça karşılaşılan hesap türü oldu. artık herkes haber yapabiliyor, herkes atıp tutabiliyor, herkes her olaya dahil olabiliyordu.

    nikaragua'da yapılan darbenin türkçe tartışılabildiği bir ortam burası.

    kahvede, okulda, işte yapılan yorumlarınıza mikrofon tuttu twitter. artık sizi duymak isteyen ne kadar uzakta olursa olsun duyabiliyor. taraftar da bunu sevdi sanırım. uğur karakullukçu, emre özcan, bülent timurlenk... bunların hepsi internetten gelme diye biliyorum. benim bir düşüncem de var: buralarda yazıp çizen herkesin içinde vardır buradan keşfedilmek, önemsenmek, "büyük adam" olmak, televizyonlara çıkmak. hatta bazı arkadaşların sadece dikkat çekmek adına sivri yazdığını düşünüyorum. fark edilmek, ekranda veya gazetede olmak istiyorlar. hayalleri o.

    taraftar taraftarlığı unuttu.

    şahsen ben kendimi fanatik görmüyorum. takım iki farklı gerideyse maçı kapar, bildirimlere bakarım. gol gelirse göz ucuyla takip ederim. beraberlik gelirse açarım. galibiyetlerimizden inanılmaz keyif alırım. mağlubiyetlerde oynayacağınız topun diye küfür eder geçerim. bana göre sağlıklı taraftarlık budur. şampiyonluğu kutlarsın, mağlubiyete kızarsın, o akşam tadın kaçar, yarın hayat devam eder. hiçbir zaman anlamadım ağlayan, sızlayan, her şeye karışmaya çalışan insanları.

    taraftarlar öyle bir evrim geçirdi ki artık hem taraftar, hem yönetici, hem teknik direktör olmak istiyor.
    o gitsin, bu gelsin.
    o yönetici karadenizli, rizeli, cahil, iş bilmez.
    bu yönetici anca tivit atıyor.
    başkan ko aparıyor sel mel diyor.
    hoca futbolu bilmiyor.
    belhanda pas atamıyor.

    arkadaşlar ya. arkadaşlar ya.
    şimdi somut belge isteyeceğim. hanginizin antrenörlük lisansı var mesela? maşallah lisansı olanlar bilmiyor, sizler biliyorsunuz. bu burada böyle değil sadece. ingilizce forumları açın oralar da böyle. adam sabah sosisinin yanında fasulye yemiş, bana oradan 4-4-2 diyor. ya yürü git. aston villa holiganı seni.

    yöneticiliğin nasıl değerlendirildiğini zaten anlamıyorum. herhalde hepimiz insan kaynaklarındanız, hepimiz ceo falanız. anlamıyorum.

    biliyorum, artık bir şarkı 6 dakikaysa onu bile açmak istemiyorsunuz. vaktiniz çok kıymetli. hemen tüketmek istiyorsunuz. seri kısa pas atarsa öldürmek, luyindama topla çıkarken hata yapsa gömmek, abdürrahim albayrak ekrana çıksa parçalamak istiyorsunuz.

    ama siz taraftarsınız ya.
    gerçekten samimi söylüyorum sağlıklı değil bu.
    böyle fanatik bir dostuma önce sevgilisi tahammül edemedi. sonra ailesiyle kavga etti. yüzüne de söyledim aptallık ettiğini. sen bu işten para kazanmıyorsun. sevin, üzül, ertesi gün hayatına devam et.

    öyle bir tüketim aşkı ki şu an takımda iyi kötü iki forvet var, bir tane orada oynayabilen uluslararası oyuncu var, iki tane genç futbolcu var. ama şu an falcao olmadı diye açıklama yapılsa "taraftar" öldürecek yönetimi.

    arkadaşlar siz kimsiniz çok afedersiniz? olmadı işte.
    aranızda hiç mi yok beş net eksik yaptığı için en iyi okulu kaçıran? e aileniz de kırsaymış bacaklarınızı. malum olmayınca böyle yapmak gerek, ben sözlükteki dostlardan böyle gördüm.

    biraz da olursa sevinsek, olmazsa elde de şu vardı, bakalım ne yapacaklar desek?
    biliyorum hepiniz tüketmek istiyorsunuz.
    tinder'da 5 dakikada 25 kızı sağa, 25 kızı sola atmaya bayılıyorsunuz.
    spotify'da bir dinlediğiniz şarkıyı bir daha duymadan bir sürü şarkıyı dinlemeyi seviyorsunuz.
    youtube trendler zaten canınız, kanınız.

    ama biraz da taraftarlığı hatırlasanız? en azından hatırlıyormuş gibi yapıp burada insanları boğmasanız?
    ya da boğacaksanız size kızıldığında linç de linç diye kıvranmasanız?
  • 110
    sosyal medyadan sonra berbat bir hal almaya başlayan olgu.
    isyan et, küfür et, destek ol, köstek ol ama tehdite kimsenin hakkı yok.

    (bkz: berat ayberk özdemir/#3036867)

    https://twitter.com/...649341426556928?s=21

    linkin altında alenen tehdit vari tweetler atmışlar. bunun suç olması lazım, bu suçu işleyenlerin ceza çekmesi ve bunların kamuya duyurulması lazım ki bu işin önü kesilsin artık. gerçekten futbolsever kimse kalmamış, gladyatör savaşları seyircisi gibi davranıyor herkes. ülke de ahıra döndü gerçi kimden ne bekliyorsam. çok yazık harbiden biz yine diğer alanlara göre futbolda bunca rezalete rağmen iyi konumdayız. öyle sanıyorum ülkede hukuk sistemi düzgün işlese nüfusun yarısı hapse girer.
  • 111
    sporda bir taraftan veya takımdan yana olan kişi.

    öyle bir duruma geldik ki ülke olarak her maç öncesi her taraftar grubu rakibi aleyhine algı yaratmak için hashtag çalışması yapıyor. sürekli birbirlerine iftira atar hale geldiler. işin tuhaf yanı buna belirli yaşlara gelmiş tv yorumcuları bile dahil oluyor. twitterda holiganlık yapan taraftarının duymak istediği cümleleri söyleyip takipçi kasan adamlar tv'ye yorumcu olarak çıkıyor.

    futboldan başka her şey konuşulur oldu artık. algı yapmak iyi oynamaktan daha önemli. maç sonu yöneticilerin açıklamaları, hakem kararları saha içinden fazla konuşulur oldu. ülkede herhangi bir kuruma, insana güven kalmadı. bir maç ile hakemler bir kulübün hakemi sonraki maç başka takımın hakemi olabiliyor. herkesin derdi kazanmak, nasıl olduğu önemli değil. biz kazanalım hakemle veya başka bir şeyle olması önemli değil. her şey sonuç odaklı, her şey algı her şey iftiradan ibaret artık. insanlar birbirlerine nefret kusmaktan başka bir şey yapmıyor. futboldan cebine bir lira girmeyen insanlar hayatlarını futbola endekslemiş halde bununla yaşıyor. hiç tanımadığı insanlara küfrediyor. herhangi bir bilgisi olmadığı halde kafasında kurup hayatında hiç görmediği, iki kelime sohbet etmediği insanlara ağır ithamlarda bulunuyor.

    ilk olarak önemli olan insanların mutsuz olması. sosyal hayat yok, insanların umudu yok evinde kaçak yayınlardan taraftarının maçını izleyip hafta boyu onu düşünüyor. bu oran eminim çok yüksektir. ülkede herhangi bir kuruma güven kalmadı bu da büyük bir etken tabii bu durumda. ne tff ne mhk kimse güvenmiyor. ya arkadaş futbol mu gerçekten? bunun için mi var futbol? maç izleyip oynanan oyunu konuşmayacaksak bunla alakalı fikir paylaşmayacaksak niye izliyoruz biz bunu? diğer taraftar gruplarına küfür etmek, rakiplerine algı yapmak mı taraftarlık?

    bu ülkede futbol sadece nefret unsuru olmuş. insanlar hakeme, rakibe küfretmek için maç seyrediyor. gerçekten yazık, çok yazık.
  • 112
    ülkede taraftar profili öyle bir noktaya evrildi ki anlamak mümkün değil artık. yazıya kendimi de dahil ediyorum. bizlerde ozelestiri yapmalı, yapabilmeliyiz. malumunuz 16 ağustos 2021 giresunspor galatasaray maçında yaşanmasını istemeyeceğimiz olaylara şahit olduk. kimimiz ilk defa böyle bir olaya tanıklık ettik, kimimiz ise daha onceden de gördük, kimimiz ise daha önce gördüğünü unuttu ama yorumları okudukça hafızasını tazeledi.

    işin medya boyutuna deginmeye gerek görmüyorum. sebebi de çoğunun veya daha çok göz önünde olanlarin işine geldiği gibi fanatizm içerisinde konuşması ve günden güne kalemlerini kiraya vermişcesine yorumlar yapmaları. zaten olaylara objektif bakabilselerdi bugün ülke futbolu da, ülkedeki taraftar yapısı da daha iyi yerlerde olur, insanlar bu kadar gergin olmazdı. ben taraftar açısından, kendimce yorumlamak istiyorum.

    diğer takım taraftarları açısından değerlendirmek gerekirse, onların niyetleri zaten belli. avrupa maçlarında yenilirken sevinenler, milli takımlarda taylan ve kerem neden sure almıyor dedigimizde çöp muamelesi yapanlar fırsatı bulur bulmaz milliyetçilik kasıyor. zamanında eboue' ye yapılan ırkçılığı sahiplenmelerini, irkciliktan ceza alan emre bolezoglu' nu baş tacı yapıp efsane yaratmaya çalışmalarını, tribünden taraftarının üstüne atlayan adamı oy birliği ile tekrar başkan seçmelerini, kendi takim arkadaşlarına ve taraftarına küfreden oyuncularini (bkz: caner erkin), kendi taraftarına el kol haleti yapıp küfreden oyuncusunu takımın efsana teknik direktörü ilan etmelerini (bkz: sergen yalçın), maç sonu, antrenman esnasında birbirine giren oyuncularini (bkz: nihat kahveci) (bkz: querasma) (bkz: ibrahim toraman) (bkz: ibrahim üzülmez) (bkz: caner erkin), milli takımda arkadaşının odasını basıp silah çekenleri (bkz: gökhan töre), maç sonu rakip tribüne tombala çekip mecbur kalana kadar oyuncuyu göndermeyi düşünmeyenleri (bkz: pascal nouma), tecavüzden 9 yıl ceza alan oyuncuyu transfer edip bu

    nu transfer başarısı diye öven (bkz: robinho) vs hatirlamazlar. kendi kirlerine bakmadan, kendi kapılarının önünü supurmeden başkasına çamur atmaya kalkarlar. 2 kasım 2018 fenerbahce galatasaray maçında yaşanan jailson-belhanda tokat olayının bu olaydan farkı ne? orada da saldırı vardı, orada da darp vardı, orada da psikolojik şiddet vardı. veya tribünden sahaya futbolcu dövmek için dalan taraftarlar. dertleri adalet değil, kendilerine çıkar sağlamaktır. o yüzden onlara da çok takılmamak gerek.

    kendi taraftarimiz ise ikiye bölünmüş durumda. kimimiz durumu kabullenmeyip ve marcao' nun gönderilmesini isterken, kimimiz kulüp içerisinde verilecek cezalar, kerem ve takımın yaklaşımı ile olayın kabullenilip kapatılması taraftarı. iki tarafında kendince haklı sebepleri olabilir. lakin anlık bir olay neticesinde kulüp, başkan ve futbolcu hakkında net kararlar verip kesin konuşmak ne derece doğru, bir düşünmek lazım. yukarıda da yazdığım gibi diğer kulupler kirli iken biz bu konuda çok mu masumuz! evet. kulübün yapısına, geçmiş futbolcularına, felsefesine konduramiyoruz belki ama zaman o eski zamanalar değil artık. diğer kulüplerden de lefterler, baba hakki' lar geldi geçti. eminim onlarda bugünkü futbol ortamını görseler, onlarda şaşırır belki de tiksinirdi. 16 ağustos 2021 giresunspor galatasaray maçında yaşanan olay sonrası marcao' yu anında asıp kestik. bir daha takımda forma giymesi ihanet olur dedik. peki silahla hastane basan, eşinin doğumu yaklaşmışken başka birinin eşini taciz eden, uçakda gazeteci döven oyuncuyu takımda kabullenip maçları izlemeye devam etmedik mi? üstelik kendisine ikinci kaptanlığı verdik. melo-riera kavgasını bile unuttuk gitti. olayın saha içerisinde ya da soyunma odasinda olmasının ne önemi var ki üstelik. hangimiz vazgeçtik galatasaray' dan! ya da gittiği restaurant sahibini darp eden hocayı kabullenmedik mi? bunların hangisi kurucumuzun, kulübümüzün ve eski futbolcularımızın dem vurduğu etik değerler ile uyuşuyor? hatta bizler bile olayın şoku ile ofkelendik ve marcao' ya saydırdık, onu astık kestik. ee marcao'da maçın içerisinde ani öfke patlaması ile bu olayı yaşamadı mi, yaşatmadi mi? yaptığı davranışın kesinlikle kollanacak, savunulacak bir tarafı yok. ama oyuncuyu idam sehpasına götürecek bir durum da yok. hatta eşine, ailesine saldıracak bir durumda. arda, melo- riera, fatih terim vukuatlarini sahiplenip marcao olayında asıp kesmemiz ne derece objektif?

    hatta bu tarz olayların illa takım içerisinde yaşanmasına da gerek yok. yukarıda da yazdığım gibi rakip takım oyuncuları arasında da yaşanıyor. 2008-2009 sezonu laliga 32.hafta real madrid-getafe maçında pepe rakibi öldürmeye teşebbüs ettiği halde 10 maçlık ceza aldı ve ceza bitimi takımına döndü. ne o olay konuşuldu, ne de taraftarı pepe' yi disladi. hatta unutuldu.

    ne zaman eski zamanalar ne insalar eski insanlar, ne de dünya. insan bazen kendinden bile şüpheye düşüyor. bazı şeyleri belki tamamiyle sindiremeyecegiz ama zamanla hafifledigini göreceğiz. yapabileceğimiz en iyi şey fevri kararlar vermeden ve oyuncumuzu diğer taraftarlara yem etmeden durumu izlemek olacaktır.

    edit: ekleme
  • 114
    futbolun temeli olan kitledir. insanlar futbolu takip etmezlerse, futbol bu kadar ilgi çekmezse bu kadar para akışına sahip olamaz ve ilgilileri de bu kadar para kazanamaz. sadece herkesin yaptığı sıradan bir spora dönüşür. futbol taraftar olduğu için bu kadar yüksek meblağların döndüğü bir alandır.
    mesela amerika'da nba daha fazla ilgi çekmekte ve maaşları mls'e göre daha yüksektir.
    mesela taraftarın (müşterin) daha fazla olduğu için sen herhangi bir anadolu kulübüne göre yayıncı kuruluştan daha fazla para alıyorsun.
    ve evet her bir taraftar ayrıca müşteridir. taraftarı ya da müşteriyi kaybedersen kazanamazsın. ve müşteri ne isterse kendini ona göre şekillendirmek durumundasın.
  • 115
    bunun afrikalı olanları acayip renkli ve keyifli oluyorlar. kendimi bildim bileli dünya kupası izlerim. afrika takımı taraftarları kadar keyif alan bir topluluk görmedim. takımları 4 farklı geride bile olsa adamlar 90 dakika boyunca bando mızıka çalıyor, dans ediyorlar. hayata bakışları yüzyıllardır uğradıkları zulme ve sömürüye rağmen hala çok pozitif. futbolun güzel yanı ise bize bu insanların sadece eğlenirken görüntülerini göstermesi. yaşadığımız dünya çok acımasız ama bunu en fazla hissedenlerden birisi afrika insanları...
  • 116
    futboldan anlamak zorunda değil. beğendiğini över, beğenmediğini eleştirir. türkiye'de yöneticiler transfer döneminde futbolcuyu ikna etmek, formsuz oyuncuyu forma sokmak, sorunlu oyuncuyu rehabilite etmek gibi konularda taraftarı kullanmaya çalışıyor. bu bazen işe yarıyor ama işe yaradığı durumlar gerçekten çok nadir. işe yaramadığında taraftarın hareketlerini kontrol etmeye çalışmak bence çok içler acısı bir durum. taraftardan en fazla destek istersin destek gelirse gelir gelmezse işine bakarsın. takım yönetiminde taraftar - oyuncu ilişkisine bu kadar takılmak yerine oyuncu - takım arkadaşları - teknik ekip ilişkilerine odaklanılmalı.

    diyelim ki taraftar desteğini kullanarak bir sürü yıldız ismi getirdin ve rahabilite etmekte başarılı oldun. ama bu yıldızlar ilgi meraklısı olduğu için bunda başarılı olabildin. bu sefer de takımda bir sürü ilgi meraklısı yıldızın aynı anda bulunması sorun çıkarabilir.
  • 117
    sadece bizim taraftar için konuşmuyorum elbette. taraftar: istanbula bile inmemiş topçuyu kötülememek hariç her şeyin öğretilebileceği belli bir oluşum etrafında bir araya gelen grup.

    marcao. bence 2010lar sonrası en domine stoper performansını verdi. portekiz küme düşme hattından geldi.

    kim min jae. türkiye kariyeri bence marcao'nun arkasında. ama şu an kendisi bayern münihte. çinden geldi.

    boey küme düşen ve açık ara ligin en kötü takımı olan dijondan geldi.

    barış alper yılmaz ve kerem aktürkoğlu. üçüncü ligden geldiler. yaptıkları ortada. gabriel sarabaşlığına yazılanları görünce ilk aklıma gelen beş isim. geldikleri takımların hiçbiri norwichten iyi değil. durun daha horozlar ötmeden biz neden futbolcumuzu kötülüyoruz?
App Store'dan indirin Google Play'den alın