1
avrupa'da sıkça gözlenen dayatma. şu sıralar bu dayatmaya karşı gelen real madrid'e ceza verileceği konuşuluyor.
önce bağcıklarla başlayan süreç formalara, takımların logolarına kadar ilerledi.
üstelik bu dayatmayı kabul etmeyenleri homofobik olarak adlandıran bir güruh var ki evlere şenlik.
saygı duymak ayrı, dayatmak ayrı. saygı duyulmalı fakat dayatılmamalı.
2
sadece sporda olmayan bir dayatma çeşidi. bu dayatmaya itiraz eden kişileri yobazlıktan homofobikliğe kadar çok geniş bir adlandırma beklemektedir. dikkatli olunuz efendim.
3
kapitalist şirketlerin forma reklamının dayatılmasından daha acı bir dayatma değildir sanırım.
4
saygı duymak ve desteklemek çok farklı kavramlardır. ben herkesin cinsel yönelimine saygı duyuyorum ama desteklemiyorum (bu durumdan kastım gidip bu durum için bir paylaşım ya da destek mesajı atmak). atana da saygım var. lakin nasıl bu sürece destek verenlere saygı duyulması gerekiyorsa bu sürece destek vermeyerek saygı duyan ve hakaret gibi eylemlerde bulunmayan kişilere de kurumlara da saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. son dönemde birçok kurum ve kuruluş bu süreci reklam ve imaj amaçlı aktivist bir çizgide yönetiyorlar. özellikle global markalar madem bu kadar destek meraklısı iseler neden orta doğu ya da farklı bazı ülkelerde logolarını değiştiremiyorlar. işte sorun tam olarak bu. ya her yerde aynı davranın ya da ticari kaygılar yüzünden sahte dayatmalar yapmayın. futbolda da bu durum geçerli. kimse zorla bu dayatmayı temsil etmek ya da formayı giymek zorunda değil. ha hem bu formayı giymeyip hem de hakaret içeren tepki veriyorsa o zaman hatalıdır o başka konu. ama her şey saygıyla alakalı. futbolda cıvkı çıkmaya başlayan bütünleştirici değil aksine ötekileştiren bir dayatmadır.
5
maalesef insanların "asıl mevzuyu" anlamadıkları dayatma. kimse size eşcinsel olun demiyor arkadaşlar, korkmayın; sadece özgürlüklerin yanında ayrımcılığın karşısında olun diyor. bu lgbt olur, ırkçılık olur, şu olur bu olur. adının ne olduğu en gereksiz ķısmı. gerçi bu ülkede sağlıkçılara şiddete hayır diye yürüyenlere biber gazı sıkılıyor, o yüzden bizim toplumu ölçüt almayalım. bizim topraklarda özgürlüklere rastlamayalı çok oldu zaten.
yine de türkiye özelinde konuşacak olursak mevzuya "insan hakları" penceresinden bakamıyor oluşunuz bu mevzuda lgbtyi, başka bir mevzuda başka bir temel hak ve özgürlüğü de anlamamanıza ve sonuç olarak hakketiginiz şekilde yönetilmenize delalettir. zira haklarından ve özgürlüklerinden haberdar olan bir toplumun bu kadar esaret içinde yaşaması mümkun değildir. işin can sıkan kısmı ise bunlar yüzünden olan bize olmuştur.
6
iki yüzlülüktür. daha da kötüsü küresel bazı kesimlerin düğmeye basmasıdır.
dünyada savaşlardan, açlıktan, ilaç deneylerinden, silah deneylerinden, kötü yaşam koşullarından milyonlarca insan, çocuk bebek, canlı hayvan ölürken birleşmeyenler, dünyaya mesaj verme kaygısı taşımayanlar, konu lgbt olunca aynı yerden düğmeye basılmışcasına hareket etmelerini sorgulamak gerekir.
kimsenin cinsel tercihi umurumda değil, kim kiminle ne yapıyorsa yapsın. ama bunu kimseye dayatamazsın, hele hele zorla benim bayrağımı taşıyacaksın deme cüretini gösteremezsin.
etki tepki meselesi bunlar, sen bunu yapmaya çalışırsan yarın daha büyük tepkiler ile karşılaşırsın.
7
zırvalıktır. millet bu lgbt denen naneyi büyüte büyüte bi hal oldu. kimse benim kişiliğime, karakterime ters gelen şeyi bana veya bir başkasına kabul ettiremez. saygı da duymuyorum kimse kimseye de dayatamaz bunu. eşcinselliği hastalık olarak kabul etmeyenlere bakmayın siz, tıp bu konuda bunların tezini çürüteli çok oldu. spora bulaştırmaya çalışanların amacı ise belli.
edit: imla.
8
vahşi kapitalizmin reklam hırsıyla vuku bulan samimiyetsiz bir durumdur ancak başka tip bir iki yüzlülüğe, saygısızlığa ve hakarete zemin hazırlamamalıdır. sapla saman ayırt edilemezse insanlık aç kalır.
9
olmayandır. temel bir doğal haka ilişkin farkındalık yaratma çabasını dayatma olarak gören insanların sözlükte var olduklarını görmek üzücü. neyse ki zaman geçtikte akıl ve vicdan güçlenecek ve bazı hastalıklı ruhlar güçsüz azınlığın bir parçası olacak.
10
bu dayatmayı görmek istemeyenlerin en büyük argümanı "ne oldu bayrak gördün de gay mi oldun, bakkalın memelerini mi okşadın hemen ehijihi".
en azından kendim için söyleyim. ya kardeşim ben bayrak taşımak istemiyorum, is-te-mi-yo-rum. bayrak taşıyanla da bayrak asılmasıyla da şirketlerin bu ekibi bir aylığına logo değiştirip davar gibi gütmesiyle ilgili de bir problemi yok. zerre kadar bir problemim yok. insanların tercihlerinden dolayı ayrımcılığa uğramasına da sonuna kadar karşıyım. bayrak görmekten tahrik de olmuyorum. çevremdeki eşcinsel bir birey ilişkisini hetero birisi gibi de tabi ki yaşayabilir. ama biri beni çevirip "bu bayrağı arabana asıp gezmek zorundasın, bu tshirti giymek zorundasın yoksa faşistsin" derse, o bayrağı o adamın g.tüne sokarım. kim lan bu insanlar hangi cüretle buna zorlayabiliyorlar insanı?
neyse muhabbetin çıkış noktası da tam olarak bu, dayatma denilen bu. gueye'nin yaşadığı da bu. kimse aaa bayrak gördüm bana eşcinsellik dayatılıyor demiyor. kardeşim bana zorla propagandanı yaptıramazsın diyor. ben türkiye'de alevilere yapılan ayrımcılığa da karşıyım ama alnıma zülfikar dövmesi yaptırıp gezmiyorum. ben insanların kimliğini, görüşünü belli ettiği zorlama hareketlerden de haz etmiyorum. arabama atatürk stickerı yapıştırmadan da atatürkçü olabiliyorum, bunu ekstra belirtmeme gerek yok. yapıştırana karşı bir tepkim yok hatta bazen gönlüm okşanıyor ama biri önüme çıkıp "al bu atatürk stickerını yapıştır gez yoksa siyasal islamcısın" derse uygulayacağım tarifeyi yukarıda belirttim.
ayrımcılık parolasıyla yola çıkan nur topu gibi bir "inanmıyorsan da saygı duy" jr siyasal islamcı tayfamız oldu. saygı duyuyorum diyorsun o zaman namaz kıl diyor. ben zaten kendim kılıyorum diyorsun o zaman gel beraber kılalım ben de kıldığını görüyüm diyor, asla yetinmiyor. kardeşim salın bi milleti amk.
velhasıl bu lgbt tayfa yavaş yavaş kendini zehirlemeye başladı günün sonunda harbiden kendileriyle hiçbir sorunu olmayan, saygı duyan, gösterişsiz de olsa destekleyen insanları da kendilerine düşman edecekler. yani şöyle bakınca bence hedeflenen de bu. karşılarında net bir düşman olmamasının eksikliğini çekiyorlar.
11
nefret gizlenir. haset kılık değiştirir. "ben lgbt bireylere saygı duyuyorum ama bu hareketi desteklemiyorum" demek kamufle saldırganlıktan başka bir şey değildir.
karşınızdaki insanlar "biz varız, var olduğumuz kabullenilsin ve eşit haklara sahip olalım istiyoruz" diyorlar. bunun nesini desteklemiyorsunuz?
bir de " saygı duymak ama desteklememek" ne demek? yani "öldürmüyoruz işte daha ne istiyorlar" anlamında mı? gözünüze görünmeden ne bok yiyorlarsa yesinler anlamında mı? onu yüzyıllardır yapıyorlar zaten.
bazı durumlar vardır ki insaniyetten yana tavır alacaksanız seçme şansınız yoktur. nefretinizi , hasetinizi eğip bükerek yaptığınız anahtar o kapıyı açmaz. şunun gibi düşünün, elimde bir adam var, öldürmek üzereyim, öldüreyim mi?
başka bir şey düşünmeden ve sormadan hayır cevabı vermeyen bizden, insaniyetten yana değildir.
son olarak, kimsenin hayatta kalma, var olma çabası başkasına bir dayatma değildir. öyle hissettiriyorsa, onların haklarını çoktan gasp etmişsiniz demektir.
12
diyelim ki dünyadaki tüm dinlerde eşcinsellik yasak ve büyük bir günah. ki büyük nüfuzlu dinlerde de öyle. şimdi tanrısı öyle istediği için kendi dininin emir ve yasaklarına riayet edip eşcinsellik, lgbt tarzı şeylerden hazzetmeyen insanların inanç özgürlüğüne mi önce saygı duyacağız yoksa lgbti kavramı kapsamındaki insanlara mı? bunu eskinin dindarı, şimdinin inançsızı biri olarak soruyorum. yani lafın kısası, benim inanç özgürlüğüm çerçevesinde lgbti karşıtı olabilme hakkım da olmuş oluyor. şimdi çık işin içinden. kimsenin de kafasına saygı duyma fikrini yapay bir şekilde yerleştirmezsin. bu yüzden de giderek artan bu farkındalık çalışmaları bu soyut mevzunun giderek dayatma gibi görülmeye başlanmasına haliyle sebep oluyor.
her grubun kendi için farkındalık oluşturmaya çalışması en doğal hakkıdır lakin kimin neye saygı duyup duymayacağı ya da hazzetmeyeceği kendi bileceği iştir.
13
homofobiklik ne kadar vahşi ise bu da o kadar vahşidir. süslü sjw cümleleri ile allayıp pullamanın bu gerçeği değiştireceğini sanmıyorum.
14
kendimi tekrar etme pahasına yazmak zorunda kalıyorum. var olmak ile inanmak birbirinden farklı durumlar. siz herhangi bir şeye inanabilirsiniz, inanmayabilirsiniz veya tuğçe kazaz gibi akışkan bir inancınız olabilir. bugün böyle düşünürken yarın başka türlü düşünebilirsiniz. bakın bu büyük bir hürriyettir, keyfini sürün. ama bu insanlar (büyük harflerle) böyleler. böyle var olmuşlar. böyle yaşamak zorunda kalıyorlar. başkasını yapamıyorlar. mecburlar yani, anladınız mı bakın çok önemli, mesela erkek erkeğe öpüşmeye mecburlar. senin sonsuz inanç hürriyetinle onun kaskatı mecburiyeti nasıl kıyaslanır?
dayatma görmek istiyorsanız lgbt bireylere yüzyıllardır yapılanlara bakın . aaa pardon, onlara yapılanla pek bir sorununuz yoktu o günlerde. dün (ve bugün) lgbt bireyler katledilirken sesiniz çıkmıyordu. tek ses çıkardığınız durum onların ses çıkarması oldu.
alemi kör, herkesi aptal sanmayın.
son bir not: ben bugüne kader lgbt bireylerin kimseden saygı beklediğini, böyle bir sloganlarını görmedim. çünkü saygı talep etmek, saygıya değer olmadığını içten içe bilen ve bunun acısını yaşayan kişinin/grubun üstü örtülü saldırganlığıdır. kendini saygıdeğer bulan insan başkasından bunu talep etmez, ihtiyaç duymaz. saygısızlığa uğrarsa oradan yürüyüp gider.
15
hobbes’a göre insanlar doğuştan eşittir. yani doğa insanları hem bedensel olarak hem de zihinsel olarak eşit yaratmıştır. bu nedenle bedensel güç bakımından en zayıf olan kişi bile, ya gizli bir şekilde ya da kendisi gibi aynı tehlike altında olan başkalarıyla birleşerek en güçlü kişiyi öldürmeye yetecek kadar güçlüdür.
bu kapsamda doğal olarak herkesin her şeye hakkı vardır ve insanlar her şeyi yapma özgürlüğüne sahiptir. ancak doğal durumdaki bu eşitlikten de güvensizlik doğar. bu nedenle iki kişi aynı anda özgürlük ve eşitlik adı altında bir şeyi arzu ederse birbirine düşman olurlar. birbirinin yaşamlarını ya da özgürlüklerini tehdit ederler. bu güvensizlik ortamında zorunlu olarak savaş doğar. bu savaş ortamından kaçınmak için insanlar devletleri ve yasaları oluşturarak doğal özgürlüklerini terkedip hukuki özgürlükleri tercih etmişlerdir. artık herkes her şeyi aynı anda kendini daha üstün ya da daha altta görerek bir şeyi yapma özgürlüğüne sahip değildir.
tüm bu anlatılanlar çerçevesinde sadece spor değil hayatın herhangi bir alanında lgbt ya da başka bir özgürlükçü hakkın herhangi biri üzerinde dayatma hakkı olamaz. sadece ve sadece temel hak ve özgürlükler kapsamında diğer bireyler gibi haklara sahiptir. bu temel hak ve özgürlükler dayatma ile değil mevcut anayasal düzen çerçevesinde talep edilir ve korunur.
16
ıstisnalari elbette olmakla birlikte her turlu grubun, ilk sesini yuksek cikaranlari radikal olanlaridir. uyumlu, iliman olanlari sesini cikarmadan kendini varolan konjokture uygun hale getirerek yasamaya calisir; kendisine bir konfor alani bulup yasamak, tum cevresini degistirmekten daha kolaydir, daha kabul edilesidir.
yine her zaman gordugumuz gibi lgbt ozelinde de, once radikal olanlar bayragi eline almistir. baslarda "sadece ozgurluk istiyoruz" sloganlariyla baslasa da, kapitalist dunyanin, lgbt destekleyen bireylerin alim gucunun yuksek oldugunu ve lgbt destekleyen markalara yonelik daha cok para harcadigini kesfetmesiyle bu eli bayrakli kesimin sesini her yere yaymaya basladi.
bizzat kulaklarima cok duydum, bu cigirtkanlik yapanlarla bizim alakamiz yok diyen lgbt bireylerini.
bu spordaki yayilma da, tamamen maddi amacla yapilmis pr calismasi disinda bir sey degil.
ben oyunlarda lgbt bayragini takmayi severim, discord gibi serverlerde illaki ya durumuma ya profilime koyarim lgbt bayragini. anlamlidir cunku bence, insanlarin boyle bir seyin var oldugunu ve normal oldugunu ogrenmesi gerektigine inanirim.
ama, kullandigim bir marka, abonesi oldugum bir servis saglayicisi bu ise goze batirarak yapmaya baslarsa, ornegin netflix dizilerinde ki, sozde gercek hayati temsil etsin diye her diziye koyulan gay, bisexual karakterler, siyahi, musluman iyi adamlar ve bunlarin goze sokula sokula ayrimciliga ugramalari.
bilen bilir brooklyn 9 9 dizisindeki kaptan, siyahi bir gay karakterdir; bunun zorluklarini yasayarak yukselmistir, bol bol flashback atilir gecmise ama bunu asla goze sokmazlar, ta ki bir gun bir baska siyahi karakteri polisin sadece siyahi oldugu icin tutuklamasi sahnesine kadar. muzik bile degismistir, herkes uzgundur herkes tepki verir.
sen zaten bu soruna cok guzel bir sekilde kendi dilinde dokunmussun, neden ikinci anlattigim sahneyi cekmek zorundasin ki? diziyle hicbir alakasi yok. sitcom dizisinde ic karartiyorsun, senaryodan kopuk bir bolum yayinliyorsun. tepki gosterenlerin buna gosterdigini dusunuyorum, en azindan akli selim olanlarin.
ama, psg'nin bir lig macinda pride month'a denk geldigi icin lgbt bayragini formasina koymasi bir dayatma degildir.
bir pr calismasidir, ancak goze sokulmamistir.
arap sahipli bir kulupten fazlasini da beklemiyorum zaten, pek cok arap ulkesinde hala olum cezali bir suc cunku escinsel iliski yasamak.
17
burada önemli olan müsabakaların huzur ve barış içinde oynanması yani fairplay. burada uefa fiba vs tarzı oluşumlara iki seçenek kalıyor;
1. gök kuşağı logosunu sosyal baskıyla dayatarak azınlık olan heteroseksüel eğilimlileri koruma altına almak
2. heteroseksüellik ya da homofobikliğin bir bozukluk olmadığının, kişilerin tercihlerine bağlı durumlar olduğunun, bu tercihlerin de herkesçe saygı duyulması gereken tercihler olduğunu lanse eden bir tutumda olması. mottoları buna göre ortaya koymaları.
birincisi faşizmdir, ikincisi ise apolitik yaklaşarak konuyu sükunete ulaştırmaktır. birincisinde ısrar varsa amaç farklıdır.
lgbt farkındalığı adı altında gök kuşağı gibi konuların sosyal baskı unsuru haline gelmesi buna ters düşüncedekilerde huzursuzluk yaratıyor. bunun dayatma olmadığını savunanlar kadın ve erkek spor müsabakalarının ayrı yapılmasını da protesto etsin hodri meydan. sporda cinsiyet ayrımcılığına son desinler mesela.
sporcunun 4 özelliğinin o sporu ya da takımı takip edenlerce bilinmesinin gereksiz olduğunu düşünüyorum;
1. ırk kökeni, siyasi fikri
2. dini veya mezhepsel inanışı
3. kültürel inanışları
4. seks tercihi
ben öncelikle sporsever sonra galatasaray taraftarı olarak, takımımdaki oyuncu yahudi mi müslüman mı, alevi mi sünni mi, kurbanda ne kesmiş, ramazanda oruc mu tutuyor, ailesi bir okült topluluğa mı mensup, tatilini kaplıcada mı geçiriyor, homoseksüel mi gibi konularda bilgi sahibi olmak istemiyorum. keyifli spor müsabakaları izlemek istiyorum. tuttuğum takımın oyuncuları canavar gibi oynasın istiyorum. şayet üstteki gibi durumlara takılırsak başarısızlığa kılıflar bulunur, gereksiz polemikler ve ayrılıklar oluşur.
şahsen homofobik değilim. ama ırkçılıkla homofobinin aynı değerde bir araz gibi görülmesi çok ciddi bir problem. heteroseksüellerin kendini biraz fazla önemsemesi tarzı bir yaklaşım. ırkçılık savaş sebebi olmuş bir hastalıklı düşünce. yüzlerce farklı millet ve etnik kökenden oluşturulan futbol kulüpleri arasında müsabakalar oynanıyor. bazıları ise birbirleriyle devletlerin siyasi çekişmeleri sebebiyle müsabaka dahi yapmıyor. böyle bir konjonktürde oyunculara "ırk ayrımcılığına hayır" içerikli mesaj verilmesi, binlerce taraftara bunun hatırlatılması spor müsabakalarının ortaya çıkarabileceği olumsuz büyük olayların önüne geçmek içindir.
peki cinsiyet ayrımcılığına hayır türünden bir mesaj, ya da kulüp logolarında gök kuşağı sembolü konması konusunda sosyal bir dayatmanın neresi mantıklı? yüzlerce farklı cinsiyetten insanı ilgilendiren müsabakalar değil sonuçta bunlar. 7 milyar dünya insanının gözüne lgbt gök kuşağını sokma çabası tabirimi mazur görünüz eşeğin aklına karpuz kabuğu sokmaktan başka bir şey değil. bu konu akışında bırakılmalı. kulüp ve federasyonların insiyatifinde huzurlu müsabakalar oynanması sağlanmalı.
18
dayatma değil farkındalık yaratma çabasıdır. sen lgbti bayrağı görmekten rahatsız olduğun sürece bu çaba da var olmaya devam edecek maalesef.
herkes de diyor ki “benim onlarla bi problemim yok ama gözüme gözüme de sokmasınlar.” sorun sen değilsin zaten merak etme. sorun onlarla bi problemi olanlar, şiddet gösterenler, hapse atanlar, anomali olarak görenler. ve böyleleri var olduğu sürece lgbti aktivizmi de var olmaya devam edecek, üzgünüm.
mesela sen amerika’da “mini etek giyenlere özgürlük, artık bacaklarımıza yiyecek gibi bakılmasın” diyen kadın gördün mü? göremezsin. neden? çünkü yiyecek gibi bakılmıyor. nerede görürsün bunu diyen ablayı? konya’da görürsün mesela. niye? çünkü miniyle sokağa çıkarsan dışarda dolaşan dillerle muhatap olursun.
yukarıda bir yazar arkadaşımızın değindiği gibi, bu işler etki tepki mevzusu. eğitilmekten korkmayın, insanların cinsel eğilimlerini(tercih değil) düşünmediğiniz, farketmediğiniz zaman böyle bir aktivizm kalmayacak. siz rahatsız ol(ma)dukça, bu böyle devam edecek. ikide bir zokora olayını savunan emre b. gibi “benim de zenci arkadaşlarım var” demenin bi manası yok.
bu bir hastalık, onlar da öyle olmayıverseymiş demek, intiharın eşiğindeki bir akıl hastasına sıfır eğitimle ters psikoloji yapmakla eşdeğer. öyle hissetmeden bunun bir tercih mi yoksa eğilim mi olduğunu yorumlamak size düşmez. türkiye’nin en kapalı coğrafyalarında yaşayan bir insanın ben eşcinselim demesi, eşcinsel olmasına rağmen ben heteroseksüelim demesinden çok daha büyük cesaret ister. bu cesareti gösterip ailesini, toplumu, şiddet görme pahasına karşısına alan insanın tek derdi sapıklık ya da şımarıklık yapmak değildir emin olabilirsiniz.
19
idrissa gueye'ye uygulanan dayatmadır. homofobiklik gibi bu da bir problem haline gelmiştir.
kişilerin bireysel haklarına müdahale etmediği sürece bir insanın istediği gibi düşünmeye hakkı vardır. kimseye zorla senin ismini gökkuşağı renkleriyle yazıp lgbt propagandası yapacağız diyemezsiniz. böyle bir teklifte bulunup reddedilince de medya yoluyla insana bu konuda baskı yapamazsınız. çünkü bu aşamaya gelindiği anda bu olay artık bir dayatmadır. bunu yapmakla eşcinsel bir bireyi tercihinden ötürü işinden etmek arasında hiçbir fark yoktur.
20
yalnızca sporda kalsa iyi olan dayatmadır. yakında günlük hayatta ''homofobik misin? değilsen o zaman kanıtla.'' diyecekler. yobazlık, bir düşünce değil düşünme biçimidir. bu işi umursamayan, desteklemeyen birine ''gökkuşağı içeren bu formayı giymek zorundasın.'' dayatması yapmak en büyük yobazlıktır.
22
titanic bugun batsaydi geminin tahliyesi sirasinda yetersiz sayida kurtarma botlarina binerken ”önce kadinlar ve cocuklar” diyen adama ”ama ben lgbt’yim” deyip, ayrimcilik/öncelik sirasi bekleyenler olurdu. sporda yasanan da tam olarak buna beziyor.
kimsenin tercihine karisma hakkimiz yok ama ortada bir dayatma varsa ”hop” demek de hakkimiz. dunyada öncelik her zaman cocuklarindir. bence gerisi fasa fiso.
23
her alanda olduğu gibi sporda da olan durum. ben homofobik ve eşcinsel düşmanı bi insan olmadım asla, olmam da. ama buraya kocaman bir ama demek istiyorum, geldiğimiz noktada eşcinsel haklarını savunmak zorunda bıraktırılıyor insanlara ve bu açıkçası faşist bir şekilde gerçekleşiyor sjw kafasındaki insanlar tarafından. lgbt forması giymek istemeyen bir oyuncu çarmıha geriliyor neredeyse, düşüncelerini nefret ve küfür yoluyla değil düzgünce aktaran bir insana bile edilmedik hakaret bırakılmıyor. eşcinsel haklarına saygı diyen özellikle femizmden haberi olmayan kadın erkek fark etmez feminaziler başkasının düşüncelerine saygı duymuyor. açıkçası ben de futbolcu olsam ve lgbt bireyleri için maç yapmamız istense ben de katılmam, bunun çok basit bir sebebi var çünkü lgbt bireyi değilim. tartışma ortamında lgbt haklarını savunurum, ayrımcılık ve şiddet gösterilmeye çalışılsa lgbt bireylerini korurum ancak herhangi bir eyleme, gösteriye, organizasyona katılmam. benim yerime zaten başkalarının çokca önem gösterdiği bi konu zaten, arkadaşım gelip hadi gay bara gidelim dese gitmem, bu düşüncemle herhangi bir eyleme katılmayacak olmamın düşüncesi aynı. sebebi sadece eşcinsel olmamam, gueye dini sebeplerinden dolayı ben de kişisel sebeplerimden dolayı katılmak istemezdim ama ikimiz de homofobik terörist ilan edilirdik. eşcinsel haklarına laf etmeyip herkesin özgürce yaşamasını düşünmeme rağmen sjw terörüne uğrardım. böyle tipler olmasa toplumlar nezdinde lgbt hakları daha kabul görecekken bunlar yüzünden nefret daha da körükleniyor. her yerde olduğu gibi sporda da lgb dayatması var ve bunun herhangi bir faydalı bir sonuç vermeyip aksine ters tepeceğini düşünüyorum. maalesef görünen o ki bu zihniyet değişmek yerine daha da artarak devam ediyor.
24
sadece sporda değil hayatın her alanında oluşan dayatmadır. kim nasıl yaşamak istiyorsa yaşayabilir. insanlara zarar vermediği sürece ne yaptıkları kendilerini ilgilendirir ve hesabını allah'a verirler.
ben kişisel olarak lgbtyi desteklemiyorum. desteklemediğim için de destek verilen eylemlere de katılmak istemem. bu nedenle bu konuda dayatılma yapılması da benim kişilik haklarıma girer.
ben bunu söylediğim için de maalesef faşist oluyorum, ayrımcı oluyorum, yobaz oluyorum, envai çeşit söz duyuyorum.
siz birşeyi zorla dikte etmeye çalışırsanız o şeye karşı olan insanların sayısı artar ve toplumda bu konuda iyice ayrışır. bırakın arkadaş herkes kendi fikrinde birbirine zarar vermeden devam etsin.
25
var böyle birşey. asla anlam veremiyorum, bu spor meretiyle uğraşan onlarca ırktan onlarca inançtan insan var. kimine göre doğru kimine göre yanlış, kimine ters kimine düz. size ne abi kimin neyi desteklediğinden, kimseyi zorlayamaz ya da mobbing uygulayamazsınız. bir kesimin haklarını savunurken diğer kesimin haklarını elinden alıyorsunuz. bu mu hoşgörü bu mu medeniyet. sporun birleştirici özelliğini ayrıştırıcı olarak kullanmaktır bu. o renkli bandı ya da formayı giymek istemeyen sonuna kadar haklıdır, adamın inancı bu. isteyen de gece yatarken ya da sokakta giysin kime ne. sporu buna alet etmeyin yeter.