• 122
    --- alıntı ---

    türkiye futbolu ve türkiye siyaseti neden birbirine benzer ?

    bir ülkeyi tanımak istiyorsan,o ülke'nin futbolu ile siyasetinin,vatandaşları içerisinde ne kadar yer tuttuğuna bakman gerekiyor...bende böyle düşünüyorum..ve futbolla-siyasetin ve ülke futbolu ile ülke siyasetinin ne denliği birbirine benzediğini biraz mizahi,biraz kara-mizahi bir dille anlatalım ;

    * türkiye'deki futbol'un bir sistemi yok..milli takım ve türk futbol'unun genel sistemi imangücü,milliyetçilik gazıdır efendim..en sıkıştığımız anda bunlara başvururuz..bakın en başarılı olduğumuz maçlara,dediğimi anlayacaksınız...aynısı siyasetimiz içinde geçerli..zora geldiğimiz'de,çok yaşasın imanımız,çok yaşasın milliyetçiliğimiz..inanmayanlar mhp'nin en çok oy aldığı dönemde ki milliyetçiliğin yükselişine,ve akp döneminde ki imangücüne bakabilirler...

    * türk futbolunun bir yönetim biçimi varmı deseniz söyleyemem..siyasetin'de bir yönetim biçimi yok..devletin ana rejim olarak kabul ettiği cumhuriyetçilik sistemini bile,dünyada ki örnekleri ile karşılaştırdığımızda çok birbirine benzediğini söyleyemeyiz..kendimize has bir yönetim tarzımız var..mesela ideolojisi olmayan,ve ideolojik anlamda biraz sağdan,biraz soldan alıp,kendinimizle harmanlamışız...

    * türkiye futbolu'nun en başarılı olduğu dönemde hep bir figür,ve bir arada olmuş insanlar başarmıştır..o efsane kadroyu hatırlayın..kaç yıl beraberce oynayıp,fatih terim gibi bir figürle beraber başardılar bir şeyleri...aynı şey türkiye siyaseti içinde geçerli..atatürk kutsal bir figür,bir arada kazanılan kurtuluş savaşı...

    * türkiye futbolu sistem değişitirmeden,hoca değiştirmeye bayılır...aynısı türkiye siyaseti içinde geçerlidir..sistemi değişitrmeden,figürleri değiştirmişiz..menderes,demirel,özal,tansu çiller,erbakan,türkeş...

    * türkiye futbolu şike davalarından,türk siyaseti darbelerden çekti...bazı şikeler hiç ispat edilemese de,futbola eyyamcı bir anlayışı getirdi..türk siyasetinde darbeler ise,eyyamcı politikacıları başa getirdi...

    * türkiye futbolu sinirlerini kontrol etmek ve edememek üzerine oynanır..türkiye siyaseti ise başkalarının sinirlerini kontrol etmek veya edememek üzerine oynanır..sonuçta biz seyirciler her ikisine de sinir oluruz...

    * türkiye futbolu zengin holding patronları tarafından yönetilirken,türkiye siyaseti zenginliği babadan oğula geçecek olan hanedan tarafından yönetiliyor.. (en azından 13 yıldır)

    * türkiye futbolunun ve türk siyasetinin on biri şu şekilde ;

    * kaleci - kadınlar.. (çünkü ne olursa olsun en güçlü onlar,biz yenilirsek onlar kurtarır)

    * defans-işçiler.. (her halükarda savaşa sürülecek nefherler,savaştan önce çalıştırılacaklar)

    * defans - azınlıklar (savaş zamanı pek kabul etmeyiz varlıklarını,illa savaş olacak)

    * sağ bek - köylüler (onları geçerlerse,hepimiz aç kalırız..ama çok da önemsenmezler)

    * sol bek- işsizler (her an göreve hazırlar)

    * defansif orta saha - ordu (onlar geçilirse,savunma yıkılır mazallah )

    * ortasaha - küçük esnaf (onlar ülkeyi besleyenler,rolü belirsizler)

    * sol kanat - solcular (savaş zamanı önden gidenler,ama her zaman dikkat edilmesi gerekenler)

    * sağ kanat - sağcılar (sol ve sağ kanat anlaşamasa da,savaş zamanı yanyana gelirler..)

    * forvet - patronlar (biz can verdikçe,onlar para kazanmaya devam ederler)

    * forvet- siyasetçiler (onlar pas ister,biz veriririz..onların beceriksizliği ile deliririz)

    * türkiye futbolu ile türkiye sisteminin bir önemli benzerliği,tek adama olan bakış açıları...fatih terim ve şenol güneş dışında kimse milli takımda başarılı olamadı..nedeni ise tek adam ve tek yetkili olmalarıydı..aynısı türkiye siyaseti içinde geçerli...menderes,özal,erdoğan hepsi tek adam'dılar...

    * türkiye futbolu için taraftar,türkiye siyaseti için seçmen her zaman çok önemlidir...ama taraftarı hiçe saymak türkiye futbolunun,seçmeni sadece oy verecek obje olarak görmekte türkiye siyasetinin yegane özelliğidir...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinin sonu hiç bir zaman bilinmez..dönemsel parlamalar yapar,dönemsel sevinçler yaşatır,onlarla da yıllarca gurur duyulur...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinde gelecek düşünülmez,şimdi ki zaman daha önemsenir...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyaseti her zaman vaatler üzerine kuruludur...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinde organize ataklar,takım halinde defans görülmez...illa ki birileri hep ön plana çıkmak ister...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinde ünlü olmak her zaman önemlidir..

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinde bir yerlere gelmek için,her zaman dayın olması gerekir...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinde kollektif bir anlayış yoktur...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyaseti en çok dar gelirli vatandaşların derdi'dir...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetini en iyi yapanlar hiç kuşku yok ki esnaflardır...

    * türkiye futbolu ve türkiye siyasetinde her zaman para konuşur..

    * türkiye futbolu ve türkiye siyaseti insanı kanser edebilir...

    futbol'un ve siyasetin birbirine bu kadar benzediği kaç ülke var acaba ?

    --- alıntı ---

    https://papiroom.com/Article-495157564955
  • 111
    recep tayyip erdogan stadi bulunan, recep tayyip erdogan'in seçim propagandasi için oynanan fatih terim stadi acilis macinda giydigi formayi emekli eden bir kulubun bulundugu, futbolun malum sahis ve partisinin kodamanlarinca yonetildigi, her turlu durumda malum sahsin reklaminin yapildigi bir ortamda spora siyaset karistirmayi birak, spor tam olarak da egemenlerin kucagina ve insafina birakimistir. bu futbolda da degil sadece, her sporda boyledir. dun basketbol takimi dunya kupasindan eleniyor, liginde final macini oynatamayan turgay demirel cikip tayyip erdogan'a tesekkur ediyor. iste durumumuz budur. totaliter ulke sporu.

    bu ulkenin milli takimlarina her maç 3-5 gol atmayan rakibin kramponuna siçayim!
  • 148
    cumhurbaşkanı süper lig'deki takımlardan biri için "benim takımım, tribünleri niye doldurmuyorsunuz" derse, öteki takımın taraftarı benim istiklal marşımı ıslıklayıp pkk propagandası yapar, oyuncusu elinde jiletle gezerse ben de çok güzel siyaset karıştırırım spora. karşınızdakilerle anladığı dilden konuşmadığınız sürece üstün gelemezsiniz. burası norveç değil, dünyanın göt deliği olan ortadoğu.

    etik olarak doğru olmayan ama adamına göre de gerekli olan hede.
  • 165
    2020 2021 sezonu süper lig takımları harcama limitleri ile uefa'nın kulüplerle yaptığı anlaşmalar hiçe sayılıyor. zaten benim ffp anlaşmam var uefa ile tff bana 10 milyar tl limit de verse ben zaten sattığım kadar alabiliyorum.

    bankalar birliği ile yapılan anlaşmalar ile bir şekilde boyunduruk altına alınacağız gibi duruyor.

    bu anlaşmayı imzalamayan tek takım da fenerbahçe'ydi.

    onun da önü harcama limiti ile kesildi.

    bu harcama limitinin bir oranı, formülü olabilir ve fenerbahçe yıllardır borç içinde yatıyor olabilir de bu limit olayı biraz önünü kesiyor kulüplerin.

    belki 2'ye alıp 10 satarak borç kapatacağım ben, 1'e alıp 3'e satacağım.

    zaten uefa bana ffp ile gerekli ayarı çekiyor, bir de tff limit koyuyor, ben borçlarımı nasıl kapatacağım?

    şampiyonlar ligi olmadan herhangi bir kulübün o yılı artıda bitirme şansı yok(3 büyükler).

    e şimdi ibfk gibi, ts gibi kulüpler ittirilerek rakibim yapıldı. (ucl geliri 3 büyüğe de gitmedi, 350 milyon tl ibfk kasasına girecek) yarın bunlara kasımpaşa da eklenir.

    bjk borç batağında maaş ödeyemiyor, fb de keza hem borçlu hem de ali koç sevilmiyor, gs şu an siyasete yakın ama gs lisesi ve genel kurulu her daim tehdit.

    amaç burada 110 yıllık kulüpleri siyasetin etkisine almak ve milyonları güdümlemek olmasın?

    bugün fener'e? yarın bana?
  • 152
    midemi bulandırandır. ama gün olup devran döndüğünde her birinin hesabı sorulacak. şu an bana kalırsa, ki kalmaz ama, uefa'nın yahut fifa'nın yahut her kim denetliyor ise o kuruluşun bir müdahalesi gerekiyor bu duruma. gerekirse tff'yi tehdit etsinler kuruluşlardan ihraç etmekle. kendilerinin de tertemiz kuruluşlar olduğu söylenemez fakat bu artık katlanılmaz hale gelen çorapları başımıza ören adamlardan daha pis insanlar da değiller. objektif her bakış, bariz şekilde yapılan bu haksızlıkları görebilir. artık bir şeylerin yapılması gerekiyor.
    bu bir ayrıcalık isteği değil, hak edenin hak ettiğini almasının temennisidir.
  • 129
    16 nisan'daki referandum sebebiyle son zamanlarda rıdvan dilmen, arda turan, hidayet türkoğlu ve yıldırım demirören gibi tiplerin yaptıkları eylem. bana niyeyse herhangi bir film ya da maç yayını öncesinde ekranlara yansıyan "kardeşler kebap... sunar!" tipi reklamları hatırlatıyor.

    öncelikle mevkileri gereği tarafsız olmaları icap eden insanların düşünce özgürlüğü kisvesi altında siyasi propaganda yapmaları yanlıştır, hatta direkt suçtur. dahası, reklamın da iyisi veya kötüsü gayet de olur kardeşim, yani bu yalaka tiplerin pişmiş kelle gibi sırıtarak yaptıkları amatörce sözüm ona propagandaya ciddi ciddi kanacak ve fikrini değiştirecek seçmen varsa vallahi billahi bu yaşına kadar iyi bile yaşamış ama yine de allah tezinden şifa versin.

    o zaman kafa sikmekten başka bir işe yaramayan bu eylem nedir? söyleyeyim: yalakalık, el etek öpme, göt korkusu, çanak yalama, mamalanma ve ele güne karşı ne olur ne olmaz diyerekten bağlılık ilanıdır, başka da bir şey değil...

    seçmen: "referandum için gerçekten kararsızım..."
    yıldırım demirören: "sayın cumhurbaşkanım, daha güçlü türkiye için 17 nisan sabahı 'evet' diyen bir türkiye'ye uyanmak için saygılarımı sunuyorum"
    seçmen: https://youtu.be/gHJGLfG7dy8?t=33 akabinde, "y. d. bile "evet" diyorsa ben de kesin evet demeliyim. mutlaka bir bildiği olmalı :("
  • 79
    dün* akşamüzeri, bir inşaat mühendisi abimin yanına gittim. malum şu autocad programı zımbırtısı var, bir endüstri mühendisi bile gün gelip bu programa ihtiyaç duyabiliyor. neyse, programı alıp yükledik falan, derken koyu fenerbahçeli abim ile birbirimize laf sokmaya başladık. tam o sırada iş fatih terim'e geldi. "zamanla anlaşılacak ancak ilk tepkilere göre yanlış yaptığını düşünüyorum" dedim.

    o sırada yan masada bizi dinleyen başka bir mühendis abimiz atladı lafa, beşiktaşlıymış.
    "siz" dedi, "efsanenizi bir günde rezil ettiniz".

    "valla" dedim "rezillik falan değil, hala efsane ancak süreç onu haksız çıkartacak, en sonki sözleşme fotoğrafından sonra daha netim" dedim.

    işte o sırada, beşiktaşlı abi bir laf etti, aslında hepimizin bildiği ancak farklı yerlerden çekiştirdiği konuya fikrimce son sözü söyledi;
    "herkes aysal'ı, terim'i konuşuyor. ama talimat başbakandan, bunu neden kimse konuşmuyor?"

    yukarıda anlattığım anektod, yaklaşık 24 saat önce, denizli'nin bir mühendislik bürosunda yaşandı.
    hayatın merkezinde, sadece kendi işinde gücünde insanların bile ayan beyan bildiği bir gerçeği medyada kimse konuşmadı.

    sözlüğe yazsan "siyaset karıştırmak" vb. dendi.

    terim'e sorsan "ben çok galatasaraylıyım, acayip hem de" dedi.
    aysal'a sorsan "telefonlarımı açmadı, whatsapp'ta çevrimiçiydi ama bana yazmadı" falan dedi.

    aslında kökümüze dinamit koyan, başkanı ve teknik ekibiyle 2 yıldır büyük bir şahlanma yaşayan galatasaray'ı kendi içinde birbirine düşüren asıl kişiyi kimse konuşmadı.
    konuşanlar azınlıkta kaldı.

    biz de burada birbirimizi yedik.
App Store'dan indirin Google Play'den alın