serdar aziz'den
akyazı stadyumuna...
neden sakatlandı?
birkaç pencere açılabilir. herkes bir şeylere kızmakta haklı. kimi osmanlı'ya kimi yönetime, kimi serdar'a...
ilk olarak türk sporu ile başlamak gerekir. içi boş söylemler ve göstermelik yapılar ile içimiz doldu taştı yıllardır. bir kulübün adına osmanlıspor diyerek tatmin oluyoruz. yer adları fetişizminin perde arkasında yatan psikolojiyi bilahare yazarım. buna şehitler köprüsü vs, padişah adları gibi pek çok şeyi dahil edebiliriz. peki amaç gerçekten osmanlı mı? onun değerleri ve tarihimizle duyduğumuz gurur mu?
madem öyle, adına osmanlıspor dediğin takımın stadı bu kadar rezillik, kepazelik içinde yüzemez.
peki;
riekerink bey "antrenman yaptırmadılar bize, ilk defa böyle bir şeyle karşılaştım." diyor.
ahmet gökçek yapıştırıyor cevabı: "yarım saat geldi sahaya baktı. kötü oyunlarına bahane bulmasınlar."
şimdi...
bu güzide ülkemizin medyasının, insanlarının yepisyeni bir algısıdır. riekerink'in söylediği şeyle bu "jet yanıt"ın ne alakası var? yani kimse stada bahane bulmasın tamam da bu ne kepazelik diye sormayalım mı yani?
bir diğer algı garipliği. "galatasaraylı oyuncular zeminden yakınıyor ama, osmanlı takımı bu statta oynamadı mı?" diyorlar medyada orada burada. yahu oynamasınlar! oynanmasın o zeminlerde! gelsin bizi cillop gibi zeminde evire çevire yensinler. neymiş osmanlı'ya daha büyük dezavantaj olmuş bu zemin. tüh tüh... çıkıp insan gibi "böyle yöneticilik olmaz! yöneticilik her şeyden önce sporcu sağlığını korumak, onlara adam gibi tesisler sunmaktır!" diyeme, sonra çevir kazı yanmasın.
işte böyle bir zeminde sakatlandı serdar. lafı çevirmenin alemi yok. bizler bunların hepsini kanıksamış durumdayız. hepsi normal bize göre. o yüzden de neden sakatlandığıyla değil başka şeylerle ilgileniyoruz. bu ülkede her gün yüzlerce insan katlediliyor ve onu bile normalleştirip hayatımıza devam ediyoruz. serdar'ın sakatlandığı zemin zaten kimin umurunda olur...
madem yöneticiler dedim... o konuya da geleyim. çıkıp yarın öbür gün ahmet bey'in saptırdığı gibi bizimkilerin de konuyu kendilerince kullanacağına neredeyse eminim. "yahu adam sakatlandı bu lanet zeminde, suçlu ben oldum, biz olduk." bu cümleyi duymaya az kaldı diye tahmin ediyorum, özellikle
levent nazifoğlu beylerden. şimdi, serdar aziz'in literatürde çok basit bir tanımlaması var. sakatlık eğilimi yüksek oyuncu. bunu bilimsel olarak araştırdın da, detaylı incelemeler sonucu bastın parayı aldınsa, o zaman sorun yok. ama sen çıkıp ekrana, "ben aldım, ben!" diyebiliyorsun. bahsettiğimiz rakamlar milyon dolar arkadaş. öyle bir lokmada ağızdan çıkıyor da...
yöneticiler; adamcılık, siyaset ve peşkeş üçgeninden kurtulamazlarsa sporundan da sporcundan da bir şey bekleyemezsin. örneğin;
trabzonspor için önemli bir an değil midir stat açılışları? bir taraftar için stadın isminden tut, dış cephesinin boyası bile önemlidir. mabedidir orası.
(bkz:
#2083138)
burada ne de güzel dile getirmişler söylemek istediklerini. siyasi bir liderin gelip de; "alın size stat, bu da ismi. hadi hayırlı olsun." demesi kadar trabzonsporluyu rencide edecek başka bir şey var mıdır acaba?
her şeyimiz afedersiniz ama b.ka batmış durumda. geçmiş olsun serdar.
son not:
derler ki; deveye sormuşlar. "neren eğridir?", demiş ki; "nerem doğru ki?
bizim ülkedeki develere soruyorsun. "neren doğru?" diye. "nerem eğri ki?" diyor.
memleketimin devesi bile bir başka oluyor...