• 27216
    başimiz sağolsun...

    yıllardan beri yerel ve genel tüm seçimlerde oy malzemesi olarak kullanılan akyazı kompleksi, söz verilişinden tam 10 yıl sonra trabzon'a ve trabzonspor'a görkemli(!) bir törenle teslim edildi.

    2011 yılından bu yana siyasetin, kendisini trabzonsporlu olarak tanımlayanların ve diğer malum odakların el birliğiyle canına okuduğu, sürüm sürüm süründürüp adeta tabuta koyduğu trabzonspor'un selâsı bu akşam akyazı'da verildi.

    mesele başka bir takımın teknik direktörünün adının trabzonspor'un kompleksine verilmesi değildi trabzonsporluların gözünde. şenol güneş'in ne bu takıma verdiği hizmetler göz ardı edilebilir ne de şenol güneş gerçeği trabzonspor tarihinden silinebilir. ancak! ömrü boyunca trabzonspor için bir çivi bile çakmamış, dozer cemil'in trabzonspor'undan bihaber, trabzonspor olgusuyla ömrü boyunca hiç muhatap olmamış, hatta belki de başka takım taraftarı olan ve belki de yolu bugüne dek trabzon'a dahi düşmemiş olanların, söz konusu malum kişiler olunca otobüslere doluşup o stadyuma koşarak gelenlerin ve onları oraya getiren alakasızların isteklerinden bahsetmiyoruz.

    gerçek trabzonspor taraftarından bahsediyoruz. gerçek trabzonspor ruhundan bahsediyoruz. anadolu'nun ağabeyi olan, avuçlarında bir ihtilal büyüten trabzonspor'dan bahsediyoruz.

    ne mi isterdi gerçek trabzonsporlular? o stadyuma şenol güneş veya trabzonspor mazisine mal olmuş başka birinin adını "birileri buyurdu" diye değil kendi iradesini yansıtan bir seçim hakkıyla ve arzusuyla uygun gördüğü verilmesini isterdi. dozer cemil isterdi, hüseyin avni aker isterdi, özkan sümer isterdi, ahmet suat özyazıcı isterdi, şamil ekinci isterdi, belki yine şenol güneş isterdi. belki de kazım olsun isterdi...

    ama öyle olmadı. siyaset trabzonspor'u bir kez daha çiğnedi. dozer cemil'in, mehmet dalman'ın, mustafa abinin bir kez daha kemiklerini sızlattılar bugün. bizlerse çaresizce izledik. bir şehrin teslim oluşuna bir kez daha tanıklık ettik.

    bir avuçtuk... cumhurbaşkanının iki dudağının arasından dökülecek birkaç kelime için başka camialaraın "hocamızın adı trabzonspor'un stadına verildi" samimiyetsizliğini okumak zorunda bırakıldık. defalarca sportif veya hukuki arenada hakkımızı gasp edenlerin bin bir lütufla tamamladıkları stadyumumuza isim tayin edişi yetmezmiş gibi şov yapışını yine oraya trabzonsporlu(!) kisvesi altında getirilen "şakşakçı" güruhun sloganlarının gölgesinde sadece izleyebildik.

    nitekim, aynı güruh oraya geliş amaçlarını henüz trabzonspor efsaneleri maç yaparken stadyumu boşaltarak göstermekten de çekinmedi.

    2 hafta önce basın yayın organları aracılığıyla akyazı kompleksini ve trabzon camiasını zan altında bırakarak aşağılayanların baş tacı edildiğini gördük. 2010-2011 şampiyonu trabzonspor'dur diyen giray bulak'a adeta fırça atan bir yaltakçının, akyazı'da havalı havalı sunuculuk yaptığını gördük. trabzonspor'u yönettiğini iddia eden trabzonspor yönetim kurulu, bugün açık açık "biz bu kulübü yönetmiyoruz" mesajını verişini ve kulübün anahtarını hükumete teslim edişini gördük. güçlülerin iktidarını yerle bir eden, hegemonyayı yıkan trabzonspor'a bugün kapanmaz bir yara daha açılmıştır. söz biteli çok olmuş, trabzonspor ruhu çoktan rahmetli olmuştur.

    biz “öteki trabzonsporlular” olarak sevdamızı ve bildiğimiz trabzonspor’u anılarda yaşamaya, ruhunu da şahsi hayatımızdaki mücadelelerde yaşatmaya devam edeceğiz. başımız sağolsun…

    bordomavi.net yönetim kurulu
App Store'dan indirin Google Play'den alın