ve birini bulmuşlardı!!! gönderdikleri radyo dalgaları ile beynini ele geçirdikleri oyuncu fenerin tuzağına düşmüştü!? florya bundan habersizdi...
1127
florya'nın habersiz olduğunu öğrenen adnan polat tesis görevlilerinden birini yanına çağırtarak 20 tl verdi ve 2.5 litrelik haber alması için az ötedeki bakkala yolladı...
1128
bakkalda da haber bulunamayınca. adnan polat'ın aklına dahice bir fikir geldi. mehmet haberal! kendisinin galatasaraya transferi halinde çok daha kolay haber alabileceklerdi.
1129
ancak adnan polat bu konuda da geç kalmıştı. haberal bir siyasi partiden zonguldak'tan haber alması için aday gösterilmişti. ne yapılmalıydı. adnan polat en kısa yoldan bu işi halletmek istedi. kankası aziz yıldırım' ı aradı...
1130
-alo aziz ben adnan -hangi adnan? -delnan ulannn
şeklinde konuşmaya giriş yaptı.
1131
-ulan biraz ayıp olmuyor mu? -ayıbı sen arda'ya lan derken düşünecektin. -her neyse buyur adnan, ne derdin var?
diye cevapladı aziz başkan.
1132
delnan hemen yumuşamıştı. - azizciğim, duydum ki florya'ya ajan sokmuşsun. futbolcularımızın beynini radyo dalgalarıyla ele geçirmeye çalışıyormuşsun.
- ehem kem küm, nerden çıkartıyorsunuz bunu adnancığım, biz fenerbahçe klübüyüz, hiçççççç öyle şey yapar mıyız.
- çok kesin bilgi elimdeki. - geçen gün bi baktım, servet bir türkü tutturmuş gidiyor ...
1133
aziz yıldırım ile delnan polat'ın yaptığı telefon görüşmesine tele-konferans yöntemi ile beyazıt öztürk bağlanır. florya'da bulunan sevgilisinin evine geldiğini ve insansız hava araçlarından şikayetçi olduğunu aziz yıldırım'a bildirmiş ve daha farklı bir yöntem bulmasını rica etmişti. ''r'' harfini söyleyemeyen iki insanın konuşmasında da adnan polat kendini tutamamış ve kıkır kıkır gülmeye başlamıştı.
telefon görüşmesini bölen ise adnan polat'ın kapısını tıklamadan paldır küldür içeriye dalan...
1134
..diana taurasi idi..içeri girer girmez "oh be dünya varmış aq, kurtuldum o iğrenç zamiadan" diyerek delnan'ın boynuna sarıldı..
1135
aziz yıldırım gözyaşlarını tutamamıştı. '' tauvasi.. tauvasi.. duvaydim buvada, açeydim kollavımı, gitme diyeydim.'' diyebilmişti sadece..
1136
aziz yıldırım bu konuda çok duygusaldı. onun bu hali fb taraftarını da etkilemiş, bir yürüyüş düzenlemeye karar vermişlerdi kadıköy' de.
1137
yürüyüş kortejinin önüne de bikinisi ile meriç tunca koyulmuştu.
1138
ahmet çakar ise pembe bikinisini aramakla meşguldü.
1139
ahmet çakar aradığı pembe bikiniyi sonunda bulmuştu. hemen bikinisini giyip kortejin en önünde yerini aldı.
1140
kortej ünal aysalın önüne kadar geldi.ve hep beraber ''saygılar büyük başkan diyerek'' yalakalık yapmaya başladılar.
1141
o sırada aradan erdoğan bayraktar kafasını çıkarttı ve 'bu başkan kolay başa getirilmedi. tt arena'da başkanlık vasıflarını kullanamayan polat ve ekibi ve aynı zamanda adnan sezgin...' sonrasında ne dediği anlaşılamadı. herkes ona ters ters bakıyordu.
1142
taurasi transferinin yankıları istanbul'da sürerken, aziz kortej için giydiği bikinisini çok beğendiğinden üzerinden çıkarmazken, uzak diyarlarda çok ilginç olaylar yaşanıyordu. tüm ada basını drogba'nın adını galatasaray ile anıyordu ve beklemek drogba'nın sabrını da taşırmıştı.
7 katlı, 264 odalı, 23 tuvaletli, 4 havuzlu, 8 sinema salonlu villasından çıkıp, 22 otomobilinin olduğu garaja girmiş ve anahtarların olduğu bölüme elini atıp tombala çektikten sonra aston martin arabasına atlayıp kulüp binasına doğru yola çıkmıştı. aklında roman amraaam'ın karşısına geçip yumruğu masaya vurmak vardı, yapacaktı da bunu.
1143
ama daha büyük etki bırakmak için yumruğu değil başka bir şeyi çıkarıp masaya vurdu. abraham yutkundu...
1144
abramovic gördüğü şey karşısında şaşkına dönmüştü. o an aklına bir rus efsanesi rasputin gelmişti.
1145
ve yaptı da. 7 katlı, 264 odalı, 23 tuvaletli, 4 havuzlu, 8 sinema salonlu villası ve 22 otomobili varken kendisine galatasaraydan gelen 14 katlı, 528 odalı, 46 tuvaletli, 8 havuzlu, 16 sinema salonlu villa ve 44 otomobillik teklifin yanısıra ekstra olarak büyük bir sevgi kelebeği taraftarın kendisini beklediği de iletilmişti. bu teklife nasıl hayır diyebilirdi ki. yanlız ne acıdır ki yumruğunu masaya vururken elini sakatlamıştı. yoksa özlemle beklenen galatasaraylı drogba olamayacak mıydı.
1146
abraham ise didier'in bu tepkisi karşısında neye uğradığını şaşırmıştı. ufaktan da depresyona giriyordu. kolay mı, drogba chelsea'de oynuyordu neticede. drogba'yı nazik bir şekilde uğurlayıp çalışma odasına geçmiş, rus manitalarını kovduktan sonra da votkasını yudumlarken derin mi derin düşüncelere dalmıştı:
''neydi bu drogba'yı galatasaray'a çeken etken?''...
1147
bu soruyu düşünürken uykuya daldı. o gece rüyasında gördüğü yakışıklı ve karizmatik adam* onun yüreğine karşı konulmaz bir sevgi aşılamıştı. o sevgi ne metanın o boş ve yoz sevgisine, ne de bir kadına duyulan zahmetli ve fedakar sevgiye benziyordu. içine giren sevgi buğday gibi sarı, kan gibi kırmızıydı. o iki renk roman'ın yüreğine işlemişti. dünyayı artık sarı kırmızı görüyordu. roman abramovic'e o günden sonra sarı kırmızı roman dendi.
1148
gördüğü sürpriz rüyadan sonra roman'ın artık bir eli galatasarayımızın üzerindeydi. sıcak para oluk gibi akıyordu. tüm branşlarda dünyanın en iyileri galatasarayımızın kapısını çalıyorlardı.
1149
bugün galatasaray.org'u ve galatasaray sözlük'ü açan güzide galatasaray taraftarı gözlerine inanamadı. açılış sayfasında futbolun en önemli 3 ismi yanyana duruyordu. ve onlar galatasarayımızdaydı.
d. drogba - l. messi - c. ronaldo.
1150
adnan polat bu üç isimle kendisinin anlaşma yaptığını açıklayarak kafalarda soru işaretine neden olmuştu... bütün transferleri adnan polat yaptıysa ünal aysal bizi kandırıyor muydu???