1147
bu soruyu düşünürken uykuya daldı. o gece rüyasında gördüğü yakışıklı ve karizmatik adam* onun yüreğine karşı konulmaz bir sevgi aşılamıştı. o sevgi ne metanın o boş ve yoz sevgisine, ne de bir kadına duyulan zahmetli ve fedakar sevgiye benziyordu. içine giren sevgi buğday gibi sarı, kan gibi kırmızıydı. o iki renk roman'ın yüreğine işlemişti. dünyayı artık sarı kırmızı görüyordu. roman abramovic'e o günden sonra sarı kırmızı roman dendi.