174
the curse of nicolas anelka - nicolas anelka' nın laneti
--------------------------------------------------------------------
volume 1 ( bölüm 1) : ( the bus adventures of harry ) harry' nin otobüs maceraları
kewell, havaalanından çıkıp anelka ile buluşmak için ingilizlerin o ünlü çift katlı otobüslerine binmeye karar verdiğinde şunu farketti : otobüslere akbil diye bir icat ile biniliyordu ve onu doldurmak çift katlı mısır piramiti inşa etmekten zordu. insanlar iş çıkışı otobüslere doluşuyor ve balık istifi gibi üst üste evlerine gidiyorlardı. otoyol gişelerinde mısır, su, tatlı vb. gibi şeyler satan insanlarla doluydu. insanlar birbirine '' 120 doldu özel halk otobüsü de gelmiyor nasıl eve gideceğiz '' konulu serzenişlerde bulunuyorlardı. otobüse bindiğinde akbil satan yerleri bulamayıp bir de şampiyonlar ligi chelsea-cluj maçına geç kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı ama zamanında ingiltere' ye geçmiş türk taraftarlarından birinin öğrenci akbilin resimli tarafını kapatıp kendisi için çift bilet basmasıyla kendine otobüste yer bulabildi. otobüs direkt stamford bridge' e gidiyordu. bu sayede anelka' yı nerede bulabileceğini chelsea taraftarlarına sorabildi. şimdi içi rahatlamıştı.
--------------------------------------------------------------------
volume 2 ( bölüm 2 ) : harry' nin karaborsacılarla imtihanı ( the struggle of harry with black-marketers )
harry, otobüste anelka' yı aramış ve buluşma yerini stad olarak değiştirmişti. anelka, maça gel demişti ama bilet konusunu unutmuştu. otobüse bileti gurbetçi desteğiyle bulan harry, maça bileti nasıl bulacaktı ? harry stadın önünde indi ama bilet konusunda ümitsizdi. o anda yanında '' eski açık yeni açık var sende bu biletler varsa aradaki farkı ver bileti kapalı yaparız maksat ayağın alışsın abi '' diyen gizemli bir tip bitiverdi. harry' e eski açık ismi bir yerlerden tanıdık geldi. harry '' evet '' dedi. gizemli tip '' aman abi polis görmesin çadır store' un arkasına gel '' dedi. fakat ingiliz polisi bu tiplerin fotolarını her yere astıkları için direğin üzerindeki fotodan bu karaborsacıyı tanıdı. hemen enseden tuttuğu gibi bir polise götürdü. polis kendilerine yardımcı olduğu için ingilizce teşekkür etti ve ifadeyi imzalaması için kendisini ekip otosunun yanına götürdü. harry' nin elinde hala bilet yoktu ve bu konuda çok endişeliydi. ve maç gittikçe yaklaşıyordu. polisin yanına gelen ve harry' e polisin tanıdıkları gibi görünen insanlar polise '' müdür naber ? '' diye seslenince harry' nin içi rahatladı. polise türkçe '' komedi dükkanı' mı izliyorsunuz ? çok komik ya. bende çok severim. allahtan pazartesi yayınlanıyor. maç günlerine denk gelmiyor. '' dedi. polisi memleket hasreti sardı. hemen harry' e bir ihtiyacının olup olmadığını sordu. harry ise anelka' nın maçına gitmek istediğini, maça çok az bir zaman kaldığını ve hala bir bileti olmadığını söyledi. polis '' bu mu ihtiyacın ? bizim bir stewart var benle aynı köyden protokolün altından abromoviç denen dallamanın gözünün içine ***bağa bağa içeri girersin onla beraber bende pek bi şey sandıydım yalnız buralarda çok karaborsacıyı oliyi diğerlerine de dikkat et yiğenim bilet isten mi diye sorduklarında yoqum de aman dikkat et gözünün yağını yiyim ben türkiye' ye gelince sen de bana yardım edersin **sen benim sırtımı kaşı hırt hırt hırt ben senin sırtını kaşıyım hırt hırt hırt '' dedi.
harry polisin son sözüne kıl olmakla beraber el mecbur deneni yapacaktı. adı geçen stewartı buldu. protokolün altından stewart giysisiyle tribüne geçti. oturdu ve maç başlaması ile anelka' nın yedek kulübesindeki meymenetsiz suratını izlemeye başladı. zira kendisi scolari' nin ev partisindeki barbeküde resmen yaktığı köfteleri takımda yemeyen tek oyuncu olarak maça yedek başlamıştı. maç da cluj atakları ile devam ettiği için scolari' nin yüzünün de anelka' dan farkı yoktu.
*** türk asıllı polisin yaptığı telaffuz hataları yazıya aynen yansıtılmıştır. zira ben yazar olarak romanı zenginleştirdiği düşüncesindeyim. yurdum insanı herşeyiyle bir tanedir.
**harry ile yaşıt olan polisin çocukluğunda yayınlanan ve o zamanlar çok popüler olan galler yakası adlı dizinin tartışmasız yıldızı burhan goldenball' un ünlü bir sözüdür.
maç beklendiği gibi zor geçmiş ama yine de chelsea : 2 cluj : 1 olarak sonuçlanmıştı. harry sonuca rağmen '' bu clujlu culio iyi oyuncu ben takımdan ayrılırsam hemen adnan abilere tavsiye edeyim '' dedi. orada bile galatasaray' a faydalıydı. scouting ( oyuncu izleme-takip ) görevini de icra ettikten sonra soyunma odasının yolunu tuttu. zira anelka duştan çıkmak üzereydi ve beraber yapacak işleri vardı. çıkış tünelinin orada belletti' ye rastladı. '' ne paragöz adamsın daha dün chelsea' ye küfrediyordun burada barcelona forması ile oynarken şimdi de seyirci seni yuhluyor ayrılsana artık iki para fazlaya neler yaparsın hay *benjaminler kovalasın seni '' dedi. chelseali seyirciden belletti' ye verdiği ayarla alkış alan ilk liverpool' da oynamış futbolcu oldu.
* amerikan para birimi doların halk arasındaki yaygın bir ismidir.
---------------------------------------------------------------------------------------------
harry ve anelka staddan çıktılar. taksi tutup '' fish and chips '' mekanını bulacaklardı. zira indirim vardı ve anelka' nın karnı açtı. taksiyi anelka durdurdu. taksici anelka' nın yeni transfer olduğunu bildiği ve harry' i onun gibi ortama fransız hatta harbiden fransız zannettiği için kendi kendine '' bunları bir dolandırayım da şehirde iki tur bu gecelik parayı kotarayım keh keh keh '' dedi. harry bu gülüşü türkiye' de seyrettiği kanallardan birindeki programdan hatırlıyordu. ama ilk planda çıkaramadı.
taksici stadın etrafında ikinci turu atınca harry kıllandı. zira orada bile takımı unutmadığı için kendi kendine '' laylaylaylaylay saldır galatasaray laylaylaylaylay saldır galatasaray '' diye mırıldandı. taksici bu mırıldanmaya '' keleş ile tarayacaksın bu tribünleri '' diye karşılık verince harry gerçeği anladı. bu hıncal uluç' tan başkası değildi. ikinci turun sonunda '' sen ingilterenin neresindensin kendini zeki mi zannediyorsun ikinci tura geçtin stadın etrafında sen fularla yeni tanışmışken ben buralarda top oynardım zaten bir de galatasaray tribünlerini eleştirmişsin gülüşüne bakmadan harcamayım seni de haşmet' i de hık deyiciniz ******fuat' ı da '' dedi.
anelka saf saf etrafına bakınırken ona durumu anlattı. maske filmindeki gibi iç çamaşırını kafasına tersten geçirip ( a reprise to epr ua ) ellerini ve ayaklarını bağladılar. internetten indirdikleri '' laylaylaylaylaylaylay saldır galatasaray '' melodisini anelka' nın ünlü ipoduna yükleyip hoparlörü açtılar ve yanına bıraktılar. zira bundan büyük ceza olamazdı. harry ayarın allahını vermişti. anelka' ya da '' sana buluruz bir tane spot ipod *****doğubank' tan kafanı yorma üzülme '' dedi. ( zira bu ipod denizli' de fenerbahçe şampiyonluğu kaybettiğinde geleneksel anelka umursamazlığının doruk noktasıydı. takım otobüsüne binerken dinlediği ipoddu. ama isteyen harry' di ve anelka' da hıncal' a önceki senelerden kıldı. bir punduna düşürsem de dövsem derdi hep. işte fırsat bu fırsattı. )
taksici ( burada adını anmak istemiyorum. bir kere yazdım. midem bulandı. ) '' keleş ile tarayın beni '' diye yalvarırken anelka ile harry uzaklaşmaya başlamışlardı. harry içinden '' madem çok keleş sevdalısısın o zaman g-3******** ler öpsün seni '' dedi ama naçizane terbiyesini bozmadı. onun seviyesine düşmedi. şimdi rıdvan' ı tekrar arayıp buluşma yerindeki kod cümleyi öğrenme vaktiydi. yine neteve' de yayınlanan *********hundred percent football ( % 100 futbol ) adlı programdan fenerbahçe' de kadro zaafiyeti var konusunu hatırladı. zira ezeli rakibinin başkanı hakkında '' betondan da anlarım futboldan da diyor hay nato mermer nato kafalı '' diye düşündü. rıdvan' ın en çok kullandığı cümleyi hatırladı : '' bu hafta sivas' ta maçı kurtarmaya ilhan parlak, ali bilgin girerken denizli' de tabela kalktığında oyuna anelka giriyordu '' bu kod cümleydi. rıdvan' ı aramak vodafone' a para kazandırmaktan başka bir şeye yaramazdı şimdi. hazır aklına gelmişken anelka' ya denizli horozu gibi öterek ayar verdi. anelka ayarı alıp başını öne eğdi. yeni bir taksiye binip beraber '' fish & chips '' in yolunu tuttular.
yazarın notu : harry taraftarı ingiltere' de bile unutmamıştı. bir istediklerini daha yapmıştı. taraftar bu kadar dua ile arkasındayken ona birşeycikler olmazdı. sağol var ol harry.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
*****doğu londra' da spot elektronik eşya satan bir işhanı. çoğunlukla sahte satar. alışveriş yapılacaksa dikkatli olunması tavsiye edilir. zira garanti ve iade gibi kavramlar burada yoktur.
******ninety minutes : kuzey londra kanalı olan neteve' de yayınlanan bir maç yorum programı : kadrosu haşmet, hıncal, mehmet y. yılmaz ve hık deyici fuat' tan oluşur. hıncal' ın ülkedeki herşeyi beğenmemem lazım takıntısı yüzünden saçmalıklarla dolu program, kendilerini beşiktaş ve fenerbahçe temsilcileri zanneden romantik spor yazarımsı haşmet ve herşeyi yazarım iddiasındaki mehmet sayesinde iyice gerçekten uzaklaşır. ayrıca bunlar ne derse fuat hık der ama hıncal ne derse iki kere hık der. hıncal programda ( ne yazık ki ) ağırlık sahibidir.
********hundred percent football ( yüzde yüz futbol ) : kuzey londra kanalı olan neteve' de yayınlanan bir maç yorum programıdır. kadrosu medyum rıdvan ( ismi hikayede geçmektedir. ) ve kaşıyıcı güntekin' den oluşur. kaşıyıcı güntekin kışkırtıcı sorularıyla medyum rıdvan' dan gerekli reytingi sağlar. medyum rıdvan tarafsızlık kisvesi altında galatasaray' a sallarken, kaşıyıcı güntekin' de içten içe arsenal ve beşiktaş'lıdır. yine de ninety minutes' e göre bir milyon kat seviyelidir. hakkını yemeyelim rıdvan dilmen tutmayan tahminlerine rağmen '' gol olur '' yorumuyla ünlüdür. bir nebze izlenir yani.
program hakkında not : medyum rıdvan ; galatasaray ileri uç oyuncuları iyi oynadı 4-1 yendiler takım oynamadı hepsi kötü futbol oynasın ama yensinler gibi ilginç yorumlarıyla ve kaşıyıcı güntekin' de bir arsenal-man. utd. maçında hakeme man. utd. lehine kararından sonra dehşet çemkirmesi ile ünlüdür.
********g-3 : türk silahlı kuvvetleri' nin temel muharebe silahıdır. harry' nin bunu cümle içinde kullanması ülkeye adaptasyonunun derecesini gösterir. bizden birisin harry. seviyoruz seni.
--------------------------------------------------------------------
volume 1 ( bölüm 1) : ( the bus adventures of harry ) harry' nin otobüs maceraları
kewell, havaalanından çıkıp anelka ile buluşmak için ingilizlerin o ünlü çift katlı otobüslerine binmeye karar verdiğinde şunu farketti : otobüslere akbil diye bir icat ile biniliyordu ve onu doldurmak çift katlı mısır piramiti inşa etmekten zordu. insanlar iş çıkışı otobüslere doluşuyor ve balık istifi gibi üst üste evlerine gidiyorlardı. otoyol gişelerinde mısır, su, tatlı vb. gibi şeyler satan insanlarla doluydu. insanlar birbirine '' 120 doldu özel halk otobüsü de gelmiyor nasıl eve gideceğiz '' konulu serzenişlerde bulunuyorlardı. otobüse bindiğinde akbil satan yerleri bulamayıp bir de şampiyonlar ligi chelsea-cluj maçına geç kalma tehlikesiyle karşı karşıya kalmıştı ama zamanında ingiltere' ye geçmiş türk taraftarlarından birinin öğrenci akbilin resimli tarafını kapatıp kendisi için çift bilet basmasıyla kendine otobüste yer bulabildi. otobüs direkt stamford bridge' e gidiyordu. bu sayede anelka' yı nerede bulabileceğini chelsea taraftarlarına sorabildi. şimdi içi rahatlamıştı.
--------------------------------------------------------------------
volume 2 ( bölüm 2 ) : harry' nin karaborsacılarla imtihanı ( the struggle of harry with black-marketers )
harry, otobüste anelka' yı aramış ve buluşma yerini stad olarak değiştirmişti. anelka, maça gel demişti ama bilet konusunu unutmuştu. otobüse bileti gurbetçi desteğiyle bulan harry, maça bileti nasıl bulacaktı ? harry stadın önünde indi ama bilet konusunda ümitsizdi. o anda yanında '' eski açık yeni açık var sende bu biletler varsa aradaki farkı ver bileti kapalı yaparız maksat ayağın alışsın abi '' diyen gizemli bir tip bitiverdi. harry' e eski açık ismi bir yerlerden tanıdık geldi. harry '' evet '' dedi. gizemli tip '' aman abi polis görmesin çadır store' un arkasına gel '' dedi. fakat ingiliz polisi bu tiplerin fotolarını her yere astıkları için direğin üzerindeki fotodan bu karaborsacıyı tanıdı. hemen enseden tuttuğu gibi bir polise götürdü. polis kendilerine yardımcı olduğu için ingilizce teşekkür etti ve ifadeyi imzalaması için kendisini ekip otosunun yanına götürdü. harry' nin elinde hala bilet yoktu ve bu konuda çok endişeliydi. ve maç gittikçe yaklaşıyordu. polisin yanına gelen ve harry' e polisin tanıdıkları gibi görünen insanlar polise '' müdür naber ? '' diye seslenince harry' nin içi rahatladı. polise türkçe '' komedi dükkanı' mı izliyorsunuz ? çok komik ya. bende çok severim. allahtan pazartesi yayınlanıyor. maç günlerine denk gelmiyor. '' dedi. polisi memleket hasreti sardı. hemen harry' e bir ihtiyacının olup olmadığını sordu. harry ise anelka' nın maçına gitmek istediğini, maça çok az bir zaman kaldığını ve hala bir bileti olmadığını söyledi. polis '' bu mu ihtiyacın ? bizim bir stewart var benle aynı köyden protokolün altından abromoviç denen dallamanın gözünün içine ***bağa bağa içeri girersin onla beraber bende pek bi şey sandıydım yalnız buralarda çok karaborsacıyı oliyi diğerlerine de dikkat et yiğenim bilet isten mi diye sorduklarında yoqum de aman dikkat et gözünün yağını yiyim ben türkiye' ye gelince sen de bana yardım edersin **sen benim sırtımı kaşı hırt hırt hırt ben senin sırtını kaşıyım hırt hırt hırt '' dedi.
harry polisin son sözüne kıl olmakla beraber el mecbur deneni yapacaktı. adı geçen stewartı buldu. protokolün altından stewart giysisiyle tribüne geçti. oturdu ve maç başlaması ile anelka' nın yedek kulübesindeki meymenetsiz suratını izlemeye başladı. zira kendisi scolari' nin ev partisindeki barbeküde resmen yaktığı köfteleri takımda yemeyen tek oyuncu olarak maça yedek başlamıştı. maç da cluj atakları ile devam ettiği için scolari' nin yüzünün de anelka' dan farkı yoktu.
*** türk asıllı polisin yaptığı telaffuz hataları yazıya aynen yansıtılmıştır. zira ben yazar olarak romanı zenginleştirdiği düşüncesindeyim. yurdum insanı herşeyiyle bir tanedir.
**harry ile yaşıt olan polisin çocukluğunda yayınlanan ve o zamanlar çok popüler olan galler yakası adlı dizinin tartışmasız yıldızı burhan goldenball' un ünlü bir sözüdür.
maç beklendiği gibi zor geçmiş ama yine de chelsea : 2 cluj : 1 olarak sonuçlanmıştı. harry sonuca rağmen '' bu clujlu culio iyi oyuncu ben takımdan ayrılırsam hemen adnan abilere tavsiye edeyim '' dedi. orada bile galatasaray' a faydalıydı. scouting ( oyuncu izleme-takip ) görevini de icra ettikten sonra soyunma odasının yolunu tuttu. zira anelka duştan çıkmak üzereydi ve beraber yapacak işleri vardı. çıkış tünelinin orada belletti' ye rastladı. '' ne paragöz adamsın daha dün chelsea' ye küfrediyordun burada barcelona forması ile oynarken şimdi de seyirci seni yuhluyor ayrılsana artık iki para fazlaya neler yaparsın hay *benjaminler kovalasın seni '' dedi. chelseali seyirciden belletti' ye verdiği ayarla alkış alan ilk liverpool' da oynamış futbolcu oldu.
* amerikan para birimi doların halk arasındaki yaygın bir ismidir.
---------------------------------------------------------------------------------------------
harry ve anelka staddan çıktılar. taksi tutup '' fish and chips '' mekanını bulacaklardı. zira indirim vardı ve anelka' nın karnı açtı. taksiyi anelka durdurdu. taksici anelka' nın yeni transfer olduğunu bildiği ve harry' i onun gibi ortama fransız hatta harbiden fransız zannettiği için kendi kendine '' bunları bir dolandırayım da şehirde iki tur bu gecelik parayı kotarayım keh keh keh '' dedi. harry bu gülüşü türkiye' de seyrettiği kanallardan birindeki programdan hatırlıyordu. ama ilk planda çıkaramadı.
taksici stadın etrafında ikinci turu atınca harry kıllandı. zira orada bile takımı unutmadığı için kendi kendine '' laylaylaylaylay saldır galatasaray laylaylaylaylay saldır galatasaray '' diye mırıldandı. taksici bu mırıldanmaya '' keleş ile tarayacaksın bu tribünleri '' diye karşılık verince harry gerçeği anladı. bu hıncal uluç' tan başkası değildi. ikinci turun sonunda '' sen ingilterenin neresindensin kendini zeki mi zannediyorsun ikinci tura geçtin stadın etrafında sen fularla yeni tanışmışken ben buralarda top oynardım zaten bir de galatasaray tribünlerini eleştirmişsin gülüşüne bakmadan harcamayım seni de haşmet' i de hık deyiciniz ******fuat' ı da '' dedi.
anelka saf saf etrafına bakınırken ona durumu anlattı. maske filmindeki gibi iç çamaşırını kafasına tersten geçirip ( a reprise to epr ua ) ellerini ve ayaklarını bağladılar. internetten indirdikleri '' laylaylaylaylaylaylay saldır galatasaray '' melodisini anelka' nın ünlü ipoduna yükleyip hoparlörü açtılar ve yanına bıraktılar. zira bundan büyük ceza olamazdı. harry ayarın allahını vermişti. anelka' ya da '' sana buluruz bir tane spot ipod *****doğubank' tan kafanı yorma üzülme '' dedi. ( zira bu ipod denizli' de fenerbahçe şampiyonluğu kaybettiğinde geleneksel anelka umursamazlığının doruk noktasıydı. takım otobüsüne binerken dinlediği ipoddu. ama isteyen harry' di ve anelka' da hıncal' a önceki senelerden kıldı. bir punduna düşürsem de dövsem derdi hep. işte fırsat bu fırsattı. )
taksici ( burada adını anmak istemiyorum. bir kere yazdım. midem bulandı. ) '' keleş ile tarayın beni '' diye yalvarırken anelka ile harry uzaklaşmaya başlamışlardı. harry içinden '' madem çok keleş sevdalısısın o zaman g-3******** ler öpsün seni '' dedi ama naçizane terbiyesini bozmadı. onun seviyesine düşmedi. şimdi rıdvan' ı tekrar arayıp buluşma yerindeki kod cümleyi öğrenme vaktiydi. yine neteve' de yayınlanan *********hundred percent football ( % 100 futbol ) adlı programdan fenerbahçe' de kadro zaafiyeti var konusunu hatırladı. zira ezeli rakibinin başkanı hakkında '' betondan da anlarım futboldan da diyor hay nato mermer nato kafalı '' diye düşündü. rıdvan' ın en çok kullandığı cümleyi hatırladı : '' bu hafta sivas' ta maçı kurtarmaya ilhan parlak, ali bilgin girerken denizli' de tabela kalktığında oyuna anelka giriyordu '' bu kod cümleydi. rıdvan' ı aramak vodafone' a para kazandırmaktan başka bir şeye yaramazdı şimdi. hazır aklına gelmişken anelka' ya denizli horozu gibi öterek ayar verdi. anelka ayarı alıp başını öne eğdi. yeni bir taksiye binip beraber '' fish & chips '' in yolunu tuttular.
yazarın notu : harry taraftarı ingiltere' de bile unutmamıştı. bir istediklerini daha yapmıştı. taraftar bu kadar dua ile arkasındayken ona birşeycikler olmazdı. sağol var ol harry.
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
*****doğu londra' da spot elektronik eşya satan bir işhanı. çoğunlukla sahte satar. alışveriş yapılacaksa dikkatli olunması tavsiye edilir. zira garanti ve iade gibi kavramlar burada yoktur.
******ninety minutes : kuzey londra kanalı olan neteve' de yayınlanan bir maç yorum programı : kadrosu haşmet, hıncal, mehmet y. yılmaz ve hık deyici fuat' tan oluşur. hıncal' ın ülkedeki herşeyi beğenmemem lazım takıntısı yüzünden saçmalıklarla dolu program, kendilerini beşiktaş ve fenerbahçe temsilcileri zanneden romantik spor yazarımsı haşmet ve herşeyi yazarım iddiasındaki mehmet sayesinde iyice gerçekten uzaklaşır. ayrıca bunlar ne derse fuat hık der ama hıncal ne derse iki kere hık der. hıncal programda ( ne yazık ki ) ağırlık sahibidir.
********hundred percent football ( yüzde yüz futbol ) : kuzey londra kanalı olan neteve' de yayınlanan bir maç yorum programıdır. kadrosu medyum rıdvan ( ismi hikayede geçmektedir. ) ve kaşıyıcı güntekin' den oluşur. kaşıyıcı güntekin kışkırtıcı sorularıyla medyum rıdvan' dan gerekli reytingi sağlar. medyum rıdvan tarafsızlık kisvesi altında galatasaray' a sallarken, kaşıyıcı güntekin' de içten içe arsenal ve beşiktaş'lıdır. yine de ninety minutes' e göre bir milyon kat seviyelidir. hakkını yemeyelim rıdvan dilmen tutmayan tahminlerine rağmen '' gol olur '' yorumuyla ünlüdür. bir nebze izlenir yani.
program hakkında not : medyum rıdvan ; galatasaray ileri uç oyuncuları iyi oynadı 4-1 yendiler takım oynamadı hepsi kötü futbol oynasın ama yensinler gibi ilginç yorumlarıyla ve kaşıyıcı güntekin' de bir arsenal-man. utd. maçında hakeme man. utd. lehine kararından sonra dehşet çemkirmesi ile ünlüdür.
********g-3 : türk silahlı kuvvetleri' nin temel muharebe silahıdır. harry' nin bunu cümle içinde kullanması ülkeye adaptasyonunun derecesini gösterir. bizden birisin harry. seviyoruz seni.