• 81
    bakkal taraftar, daha kötüsü komisyoncu bakkal başkan ile karıştırılmaması gerekir.

    bakkal taraftar, "bu takımın yıldızı da 5 milyon alıyor. 1 milyonluk evlat alalım, o da oynar hmnkyım", "ben de isterim waffle ama dengeler var, en iyisi patates yiyelim" gibi günümüz ekonomisinde tutmayacak vizyonsuzlukta söylemlerle kendini belli eder.

    muhasebeci taraftar galatasaray'ın bir futbol kulübü olduğunu ve gelir getirme potansiyeli olan değil, olmayan giderlerini sıfırlaması gerektiğini bilir. o yüzden serdar aziz, ahmet çalık transfer edilirken burada "yapmayın" diye bas bas bağırır.

    komisyoncu bakkal başkan ise ikisini de pek siklemez, komisyonuna bakar.
  • 152
    benim de yaptığım ve en çok zoruma giden şeydir bu. neden zoruma gittiğini örnek vererek açıklayayım;

    "feghouli, bonuslar hariç yılda en az 30 milyon lirayı cebine indiriyor. bu da ayda en az 2.5 milyon lira yapıyor. buna yılda 20 milyon lira versek, 10 milyon lira kâr elde ederiz. bu parayla da işte şunu yaparız, bunu yaparız falan filan diyoruz.

    5 dakika sonra bilgisayarın başından kalkıp kendi muhasebemizi yaptığımızda 100 liranın nasıl 1 haftadan fazla dayanacağının hesabını yapıyoruz.

    parayı idareli kullanmaya o kadar alıştık ki, artık elimizde olmadan koskoca takımların, şirketlerin muhasebesini yapar olduk. ve ayrıca şu da var; 20 liraya döner almak pahalıdır ama takımdaki dengeler için 500 bin euroyu, 750 bin euroya çıkarmak çok kolaydır.*

    edit: transferlazim uyardı: benimde sözcüğünün doğrusu benim de olacakmış.
  • 329
    ömrümün uzun bir kısmını muhasebeci taraftar olarak geçirdim. yerli vasat topçu asgari ücretinin 1.25 milyon euro olduğu dönemlerde sinir krizleri falan geçiriyordum. yıllar geçtikte dünya çapında isimler geldikçe bu durumum esnemeye başladı. icardi'de ayarlarımla oynandı. osimhen ile şarteli indirdim. dursun başkanın ibrahim tatlısesin şeker atması gibi alın lo diyerek üzerimize yıldız oyuncu atmasının hayallerini kuruyorum.

    https://www.youtube.com/watch?v=XEn0Rg3ESJQ
  • 253
    ağustosun 29'una kadar büründüğüm 1 eylül'den sonra ise "amaaan banane ben başarıya bakarım" diyip hemen uzaklaştığım güruh.

    bu yaz icardi hariç über ve üst düzey paralar harcanmaması-özellikle maaş bütçesinden- bizim için elzem. nelsson, boey ve mertens'e iyi teklifler var ise kesinlikle değerlendirilmeli ve sıcak para(cash, usd, €uro) kazanıp ekonomik anlamda devamlılığın sağlanması gerekiyor. satış olmadan hiçbir şekilde geleceğe bakamayız.

    yıldız oyuncuların yedekleri potansiyelli genç oyuncularımız olmalı.

    gerisini sonbahar geldiğinde düşünürüz. ya da büyük ihtimal üst üste gelen galibiyetlerle unutur gideriz.

    kur mur derken bütün kulüpler batıverir vallahi biz anlamadan. abartmadan her zaman temkinli olmakta fayda var.

    (bkz: sürdürülebilirlik)
  • 200
    zamanında yanlış harcamalar nedeniyle avrupa kupalarından men cezası alan, yıllarca satttığı kadar alabildiği için bonservisli genç oyuncu alamayıp emekli yıldızlara yüksek maaş bağlayan veya kiralık topçulara mecbur kalan takımın taraftarıdır.

    yanlış hamleler kulüpleri finansal çöküşe sürüklüyor maalesef. kulübünü seven herkes işin finansal boyutunu düşünmek zorunda. barcelona bile geçen sezon futbolcularından maaş indirimi istedi, transfer dönemlerinde bonservissiz oyuncu kovalıyorlar. ekonomi bu işin büyük parçası.

    diyebilirsiniz senin ne etkin var ki, orası doğru. oturup hayıflanıyoruz sadece bu adam bu kadar etmez diye. zamanında belhanda'ya feghouli'ye o bonservis + maaşlar bağlanırken de muhasebeci taraftar gerekeni söyledi. 2 sezon şampiyon olundu, ardından 2-3 sezon yıllık 3.5-4 milyon alan topçuları yollamakla uğraştık.

    kısa dönemli başarılar için kulübün geleceğinin harcanmasına razı değilim. elimizde sonsuz kaynak yok, hele şu ekonomik ortamda eldekiler de eriyor. üstüne üstlük şampiyon olunca garanti şampiyonlar ligi geliri de yok artık. galatasaray yatırım yaptığı her futbolcunun orta ve uzun vadede getirisini düşünmek zorundadır.
  • 142
    dünya yıldızı bir oyuncuyu maaş takıntısı yüzünden bonservis vermeden almayı mantıklı bulmayan taraftarlardır. dünyada imaj, marka, görsellik ve kimlik artık her şey demek. bu açıdan bakıldığında falcao’nun bonservis bedeli olmadan gelmesi büyük olaydır. vedat muriç’e 3m euro verip almaktansa radamel falcao’yu bedelsiz olarak alıp yüksekçe bir maaşla takımımızda görmek isterim. bu arada radamel gelirse genç oyuncularımız göz ardı edilecek değil elbette... onlara radamel, seri, soso gibi üstadlar vizyon ve bakış açısı sağlayacaktır. düşünün 17 yalındasınız ve falcao ile antrenmana çıkıyorsunuz. 3-5 sene sonra ondan öğrendiklerinizi sahada kullanıp, bununla gurur duyabilirsiniz.
  • 135
    falcao transferiyle beraber galatasaray taraftarının içindeki muhasebeci kısmı yeniden uyandı. konumuz genel olarak şu: falcao'ya yıllık 6 milyon euro verilir mi yoksa o paraya öküz mü alınır?

    genel olarak ödenen bonservisleri yapılan yatırım miktarı, verilen maaşları da işletme gideri gibi düşünmek lazım. yani diyelim ki deniz gören ilerde yolu falan açılınca değeri çok artacak bir ev almak genç bir oyuncuya ödenecek bonservis bedeli gibi düşünelim. işletme gideri için de bir köfteci dükkanı açacağımızı varsayalım. köfteci yusuf gibi 200 kişinin çalışacağı aylık gideri yüksek ama getirisi de yüksek bir yatırımı mı yapacağız yoksa mahalle arasına 3 masalık esnaf lokantası mı. bu da oyuncunun yıllık maaşı.

    oyuncuya yatırım yaparken ödediğimiz bonservisleri geri alamadığımız için bugün bu haldeyiz. son 10 yılda yapılan yanlış transferler ve gelen oyuncuların yaşları harcadığımız paraların geri dönüşünün olmamasına neden oldu. bu nedenle bonservisi ile yapılacak transferlerde mümkün olabildiğince genç veya ilerde tekrar satılabilecek oyunculara bonservis ödemek, yaşlı veya tekrar satışı zor olan oyunculara ise bonservis ödememek gerekiyor. örnek olarak chedjou ve eren elimizde patlarken gomis yaşlı olmasına rağmen tekrar satılabildi.

    yıllık maaşında ise eğer 5.000 nüfuslu bir ilçeysen köfteci yusuf açıp 200 kişi istihdam etmek seni batırabilir. ama potansiyeli olan bir yerde yüksek maaşlı iyi bir şef ve doğru çalışanlarla yaptığın yüksek harcamayı her zaman çıkarabilirsin. burada önemli olan ederini iyi hesaplamak. eğer şef olarak nusreti getiriyorsan onun maaşını göze alacaksın. ama tutup da aynısından 1000 tane bulabileceğin bir ızgara ustasına çok yüksek maaş verirsen neden para kazanamıyorum diye ağlarsın.

    falcao için de alıp satabileceğin bir oyuncu değil. bu nedenle kesinlikle bonservis ödenmemesi gerekiyor. bu tarz hiç bir oyuncuya bonservis ödenmemeli. ama falcao'ya ödeyeceğin yıllık ücreti işletme gideri gibi düşüneceksin. senin işletmen eğer giderinden daha yüksek gelir elde ediyorsa giderinin ne olduğu önemli değildir. falcao gibi isimler hem takımın isminin tekrar avrupada duyulması açısından önemlidir (reklam), hem de kazandıracağı ekstradan iki maçla zaten maliyetini çıkarır. bu nedenle bonservissiz bir falcaoya hayır demek hata olur.

    herkese iyi hesaplar.
  • 57
    en sevdiğim taraftar tipi. 2012-2013 sezonununda, 2013-2014 sezonunda falan bu arkadaşlar maliyetlerden bahsedip kulübün bataklığa sürüklendiğini anlattığında burada mütemadiyen aşağılanırlardı. amrabat'a verilen 8 mn euro'ların falan mantıklı bulunuşunu bu gözlerle okudum. o dönemlerde transfer edilen futbolcuların birçoğunun başlığında da bu bahsettiğim durumu görebilirsiniz. şimdi geldiğimiz durum ortada. muhasebeci taraftarın canını yiyeyim.
  • 136
    bir transferi değerlendirirken doğal olarak birçok etkeni gözden geçirmek gerekir. tüm etkenleri hesapladığınızda futbolcudan alacağınız katkının verdiğiniz paraya göre yetersiz kalacağını düşünüyorsanız, bu transfer kötü transferdir.

    ''futbolcuya verdiğimiz paraya göre iyi performans alabilir miyiz, bu oyuncudan daha sonra bonservis kazanabilir miyiz'' gibi hesaplar yapan muhasebeci taraftarlarımızı seviyorum. cansınız :)
  • 144
    muhasebe işini bilmeyen takımların düştüğü durum ortadadır. bu sebepten her takımın bu profilde taraftarı ile beraber bu işlerden anlayan yönetimi olması gerekir. hala ünal aysal büyük başkandı diyen taraftar grubunun en büyük dayanak noktası taraftarı tatmin edecek populist transferleriydi. drogba, sneijder gibi futbolcular gelmişti ama bunların maliyetini çıkardık mı yoksa bizi daha mı borca soktu tam olarak bilemiyoruz. real madrid'i yendik ordan para geldi muhabbetlerini kaale almıyorum çünkü gol attı üst tura çıktık muhabbeti, formasını sattık parasını çıkarttık muhabbetine yakın. ayrıca ismimiz bilinir oldu lafı da saçma geliyor. sen üst tura çıkıp dünyadaki forma satışını %20 oranında arttırırsın anlarım, ama bizim öyle bir durumumuz yok.

    demek istediğim şey şudur. elinde bütçe vardır, dersin ki ben mesela falcao'yu alabilirim. ama elinde para olmadan böyle bir fırsat çıktı, gidip alalım dersen 2018 model fenerbahçe olursun. gerçi oraya gitmeye bile gerek yok her 4 senede bir galatasaray'ın düştüğü durumlar bellidir. eğer sen drogba'ya o paraları verip birkaç sene sonra bileklik satıyorsan orda bir yönetim zekası eksikliği vardır maalesef.
  • 266
    kimseyi kırmak niyetinde değilim, ama her fırsatta bu taraftar grubuna girişen arkadaşlarımızın yaşlarını gerçekten çok merak ediyorum. bizler bütün çocukluk ve gençliklerini galatasaray’ın mali sıkıntıları ile, aylarca ödenemeyen futbolcu maaşları ile geçirmiş insanlarız. bu konu bizler için bir bunalım konusudur. “taraftar keyif alır, parayla ilgilenmez kardeşim” demek gerçekten kolay, ama bizler defalarca yaşadık yazın yenilen hurmaların kışın yaptığı etkileri.

    benzer şeyleri yaşamaktan korkmamız normaldir. bu bizi kimseden daha az taraftar yapmaz.
  • 122
    emre akbaba transferi sonrası tekrar ortaya çıkmış güruh.

    kimse şu durumda galatasaray'ın 1 kuruşu çarçur edilsin istemiyor. emre için 4 milyon çok da olabilir ama sadece meblağa bakıp gelecek sene beklenmeliydi demek ne kadar doğru?

    nadasa mı bırakılsaydı yani? bir futbolcunun bir sene oynamaması sonrası için kendisi ve takımımıza nasıl bir fayda sağlayabilir hiç mi düşünülmüyor? dünyanın neredeyse örneğine rastlanmayan şeyleri fikir olarak atmak gerçekten çok acayip.

    futbol istikrar ve devamlılık işi. bugün fazladan verilen 1 milyon euro avrupa'da bir galibiyetle 3 misli çıkarılır. o yüzden sakin olup transferin tadı çıkarılmalı.
  • 268
    dursun aydın özbek yönetimi varken düşünülmemesi gereken konu. galatasaray başta sponsor gelirleri olmak üzere yıllık tüm gelirlerini ciddi artırdı artırmaya da devam ediyor. bununla birlikte 10 milyar tl hatta belki de daha fazla gelir getirecek bir florya projesi inşa ediliyor. yani galatasaray borcunu sıfırlayacak üzerine cebine ciddi para kalacak. hal böyleyken muhasebeciliğe soyunacak bir durum yok yani arkadaşlar. diğer 2 istanbul takımının taraftarları yapsın hesap kitapları bizlik bir şey yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın