• 306
    20 şubat 2013 galatasaray schalke maçının analizini yapmış.
    --- alıntı ---

    0. schalke maçının ardından - üçlü bir analizle bakmak gerek maça. ilki futbolun dikey boyutu diyebileceğimiz sistem ve felsefe üzerinden.

    1. ikinci olarak hatalar üzerinden bakabiliriz maça. üçüncü olarak da gelecek perspektifi üzerinden. sistem ve felsefeyle başlayalım.

    2. schalke 04, medyanın ve çoğu galatasaraylı'nın algılamasının tam tersine sistem ve felsefe olarak galatasaray'dan iki gömlek üstün

    3. schalke'nin ilk üstünlüğü futbol felsefesi. schalke prese karşın alan boşaltma ve alan doldurma temelli doğrudan ayağa oynayan bir takım.

    4. schalke 04 bu felsefeye uygun biçimde rahatlıkla takımın boyunu kısaltıp dar alanda pas trafiğini bozmayan bir anlayışa sahip.

    5. schalke 04'ün ikinci üstünlüğü ise futbol felsefelerini belirli bir sistem içinde formasyondan bağımsız olarak sürdürebilmesi

    6. schalke'yi geçen yıl şampiyonluk mücadelesinin içinde tutan, şampiyonlar ligi'nde namağlup yapan bu futbol felsefesi ve sistemi.

    7. dönüp galatasaray'a baktığımız zaman geçen yıl bir futbol felsefesi ve sistemi olmasına karşın bu sezon bu ikisinin aşındığını görüyoruz.

    8. galatasaray bu yıl şampiyonlar ligi koşusunda bu sistemle ilk kez karşılaşmamıştı. ilk manchester united maçında bu sisteme çarpmıştı.

    9. ama geçen yıldan miras prese dayalı mücadelesi sayesinde manchester futbolcularının muslera'yla karşı karşıya kalması önemsenmemişti.

    10. manu'nun yaptığının bir benzerini istanbul'da sc braga da gerçekleştirmiş, kompakt futboluyla pozisyon vermeden kolayca galip gelmişti.

    11. ancak türkiye yapılan iki transferin galatasaray'daki futbol felsefesi ve sistem eksiklerini örtmeye yetmeyeceğini tartışmadı bile.

    12. buna örtük olarak tek dikkat çeken isim terim'di. ama bu hamle takımdaki felsefe ve sistem eksikliklerini ona fatura etmemizi önlemiyor.

    13. buradan geçiyoruz hatalara. schalke 04 maçındaki en temel hatayı ne dany yaptı, ne hamit, ne o, ne bu. en büyük hatayı terim yaptı.

    14. bu hata analiz hatasıydı. rakibi 2 kez çıplak gözle izleyen terim yaptığı analiz yanlışını maç boyunca gidermeye çalıştı ama başaramadı.

    15. bu hata bir swot analizi hatasıydı. bilindiği gibi swot analizde güçlü ve zayıf yönlerle, fırsatlar ve tehditler bir matrikste toplanır.

    16. analizde güçlü ve zayıf yönler saptanırken zayıflıkları kuvvete dönüştürecek, kuvvetli yönü ise daha da ortaya çıkaracak önlemler alınır

    17. terim ise rakibin güçlü olduğu yönleri, ki sahayı enine kullanmaktı (kanatları devreye almak) bu, pek ciddiye almadığını gösterdi.

    18. bir anlamda yatay bir dikdörtgen gibi sahaya yayılan schalke'ye karşı dikey bir diktörtgen gibi oynamaya çalıştı galatasaray.

    19. bu, sahadaki etkinliği yatayla dikey dikdörtgenin kesişim noktaları dışındaki alanda schalke'ye bırakmak anlamına geliyordu.

    20. görüldüğü gibi temel sorun sneijder'ın solda oynaması veya 4-4-2 değildi. temel sorun futbol felsefesi, sistem ve analiz eksikliğiydi.

    21. esasında galatasaray'da futbolcuların yaptıkları temel hataları üreten şey rakip analizindeki eksiklikti.

    22. schalke'nin oyunu domine etmesi galatasaray'daki tüm futbolcuların hem moralini bozdu, hem de aklını karıştırdı.

    23. bu nedenle görev ve alan ayrımını unutup aynı topa hamle yapan üç-dört galatasaraylı futbolcu fotoğraflarına şahit olduk maç boyunca.

    24. yenilen gol aslında basit bir hatadan gelmiş görünüyor ama bunun arkasında hem schalke'nin galatasaray analizi var, hem de basireti.

    26. buradan geliyoruz üçüncü boyuta. galatasaray nereye koşacak? nereye koşmalı?

    27. galatasaray'ın halen tek hücum seti veya planı var. o da açık alanda ve tehlikeli bölgede hızlı burak yılmaz'ı topla buluşturmak

    28. işin tuhafı, sneijder ve drogba bile bu planı hemen benimsemişe benziyorlar. onlar da sahada bu planı uygulamak için hareket ediyorlar.

    29. aslında akhisar belediyespor maçında drogba oyuna girdikten sonra fatih terim'e sonuç verecek alternatif bir plan daha sundu.

    30. drogba'nın sneijder ortak yapımıyla sunduğu bu plan alan boşaltmaya ve boş alanı doldurmaya dayalı pas futboluydu.

    31. ama takımın futbol felsefesi pas futbolu olmayınca bu tohum filizlenemedi, kök salamadı.

    32. galatasaray'ın bu futbola yelken açamamasının temel nedeni sadece futbol felsefesi değil. galatasaray'ın fizik kalitesi de buna engel.

    33. çünkü pas futbolu koşarak oynanıyor. nitekim schalke pas futbolunu oynarken galatasaray'dan takım olarak 5 kilometre daha fazla koştu.

    34. galatasaray'da bu futbola hem teknik, hem fizik kalite açısından uygun tek isim var. o da takımın görünmeyen kalbi ve beyni olan selçuk.

    35. diğer futbolcuların ise ya tekniği bu futbola uygun değil, ya da sneijder gibi fizik kalitesi.

    36. bu nedenle terim'in bir karar vermesi lazım. o da türkiye ligi'ni önemseyerek planları buna göre yapmak, cl'de ise şansı zorlamak.

    37. zira futbolda sistemler ve felsefeler üst üste koyarak gelişiyor, transferlerle değil. bu nedenle türkiye hakimiyeti inanılmaz önemde.

    38. zaten 2000 sürecinden de biliyoruz ki eğer üst üste koyarak geliştirdiğiniz bir felsefe ve sisteminiz varsa avrupa'da da başarı geliyor.

    39. bu sezon cl koşusunda braga ve cluj gibi kısmen zayıf takımlar sayesinde ulaşılan son 16 başarısı bu nedenle kimseyi hayallere itmesin.

    40. son söz. galatasaray'ın schalke'yi eleme olasılığı hâlâ var. ama unutulmasın ki bu bir pirus zaferi olur, çünkü zafer sistem getirmez.

    --- alıntı ---

    dip not madde sayısına ben 30 altı olur demiştim, arkadaşım 30 üstüyle yemeği kazandı.
  • 308
    20 şubat 2013 galatasaray schalke maçındaki analizinde ben herhangi bir öneri göremedim.
    eğer enine dikdörtgenle, uzunlamasına silindirle oluyorsa bu işler amenna; fakat öyle olmadığını düşünüyorum.
    eleştirisini yaptığı noktalar için ne tür değişiklikler yapılmalı mesela ne tür önlemler alınmalı. alternatif ne olmalı, sistem ne olmalı mesela.
    şahsen muhtemel bir pirus zaferini yeğlerim zira bu sistem mistem işleri çok su kaldırır.

    ilave: pirus vurgusu ile fatih terim'i mi kastetmiştir acaba?
  • 309
    kendisinin analizleri türkiye'de birçok "benim" diyen futbol yorumcusundan çok daha ötedir. futbolun sadece rakamlardan ibaret olmadığını, futbolcuların ise kağıt üzerinde (daha doğrusu bilgisayar ekranlarında) isim olarak görmeye alıştığımız, üstüne istediğimiz özellikleri yükleyebileceğimiz içi boş kutucuklar olmadıklarını anlatan ve futbolun felsefesini kavramaya yönelik yorumlar yapmaktadır. her ne kadar takibi biraz zor olsa da, yaptığı yorumları twitter'dan maddeleyerek bir bütünlük içinde yayınlamasını inovatif bir düşünce olarak görmekteyim. kendisinin analizleri, elbette içlerinde katılmadıklarımız olabileceği gibi, en kötü ihtimalde zihin açıcıdır.
  • 310
    schalke maçı için yaptığı 2 analiz dikkatimi çekti ve hoşuma gitti.

    birincisi schalke'nin ilk maçta bizden 5 kilometre fazla koşmuş olmasıydı. hani hep biz övünürdük mücadelemizle, koşmamızla ama bu sefer tam tersi olmuş. güzel bir nokta burası. koşmayana galibiyet yok.

    ikincisi de eğer bir şey değiştirmeden deplasmanda kazanıp turu geçersek bunun bir pirus zaferi olacağı.
    peki nedir bu pirus zaferi? kazanılan ama kazanırken kendini de bitiren, kazansa da hayrı görülmeyen zaferler için kullanılır bu tabir.
    hikayesi de şöyledir: zamanın birinde, pirus diye bir komutan yaşar. bu komutan roma'yı bitirmeye ant içer ve roma'yı bitirmeyi o kadar saplantılı hale getirir ki ölümüne bir savaşa girişir. savaşı kazanır kazanmasına ama bu saplantı yüzünden o kadar zayıf düşer ki ordusu tamamen tükenir ve bir avuç askeriyle ortada kalır. kazanırken aslında kendini de bitirmiştir yani. bu savaştan sonra "tanrım bana bir daha böyle bir zafer yaşatma" dediği rivayet edilir pirus'un. savaşı kazanıp girdiği roma imparatorluğu şehrinde de halk tarafından linç edilir. hatta onu öldürenin yaşlı bir teyzenin kafasına attığı taş olduğu söylenir. bu kadar acı ve trajik bir hikayesi vardır yani.
    zaten çok sevdiğim bir tarihi olaydı bu, bir de burada karşıma çıkınca hoşuma gitti benzetme. ilk maçtaki, özellikle ilk maçın ilk yarısındaki oyunla devam edersek belki bu turu geçeriz bir şekilde ama diğer turda güçlü bir rakibe karşı madara oluruz, bu da schalke zaferini pirus zaferi haline getirir.
  • 311
    hayatlarının her anınında ciddiyetsizliği kendilerine görev edinmiş, ortaya hiçbir ürün koymamalarına rağmen tek vasıfları klavye başında göbeklerini kaşıyarak "tüketmek" olan kişiler tarafından yapılan ergen esprileri sonucunda uzun süre maç yorumlarıyla* aramızda* olmayacağını açıklayan abimiz. ulan madem yapacaksın o zevzekliği git hak edene yap bu kadar naif bir adama yapma. hadi yaptın, yaptığın o saçma salak esprilerin belli bir yere kadar kaldırabileceğini o saman kafana koy ki bokunu çıkarma.

    melih abiye diyeceğim pire için yorgan yakılmaz abi. umarım kendini özletmez kısa sürede analizlerin ile tekrar aramızda olursun.
  • 312
    yazdıkları doğru ya da yanlış çıksın.
    veyatta söyledikleri, insanların düşündüklerinin tersi olsun.

    bunlar başka konular.

    fakat üslubunu tamamen saygı ve sevgi çerçevesinde oluşturan bir insana böyle muameleler yapılıyor ya cidden lanet ediyorum şu sanal ortamlara.
    böyle adamlar birer değerdir. gerek bilgi birikimi olsun, gerekse insani özellikleri olsun örnek alınacak insanlardır.
    ama biz makaraya almayı ya da insanlarla dalga geçmeyi çok matah bir şeymiş gibi gördüğümüz için bu gibi kişiler sadece malzeme olur bize. ne gerektiği gibi saygı gösteririz ne de onlardan faydalanmayı biliriz.

    sonra neden televizyonlar ahmet çakarlarla erman toroğlularla dolu. acaba neden?
  • 313
    "her toplum layık olduğu şekilde yönetilir." görüyorum ve arttırıyorum. ayrıca her toplumun entellektüelleri, ön plana çıkan sanatçıları, akil adamları, rütbeli askerleri, iş adamları ve dahi aklınıza gelebilecek tüm önemli noktalardaki insanlar toplumun hak ettiği kadar değerlidir. bizim toplumumuzda önemli sanatçılar demet akalın, serdar ortaç, önemli şovmen olarak acun ılıcalı, önemli futbol yorumcusu olarak ahmet çakar, rıdvan dilmen, iktidarda tayyip erdoğan, muhalefet partilerinin başında kemal kılıçdaroğlu ve devlet bahçeli...

    yani bu toplum aslında hak ettiği gibi yönetilmekte, hak ettiği kalitede şarkılar dinleyip hak ettiği kalitede programlar izlemektedir. toplumun değer yargılarının en fazla %10-%15 arası bir kısmı ile uyumluluk gösterdiğim için şunu gönül rahatlığı ile söyleyebiliyorum ki; bu adam bizim futbol camiamıza, geniş perspektiften bakacak olursak toplumumuza, fazla bir adamdır. daha önce galatasaray taraftarı başlığında "bu toprakların insanıdır, çok fazla beklenti içine girmeyin." demiştim, tekrarlıyorum. çok fazla beklenti içine girmeyin, iyi bir iş yapıyorsanız insanların ne dediğine veya ne yaptığına kulak asmayın. halkı küçümsemek değil bunu söylerken amaçladığım. bunu söylüyorum çünkü; insanlar gerçekten entelektüel olan, dolu birinin yaptığı işleri ve söylediği sözleri yorumlayabilecek ve anlayabilecek kapasiteye sahip değiller. bu siyasi olarak istenen bir şey bu ülkede, kökü de çok eskilere gider ama siyaset konuşmak istemiyorum bu mecrada, yeri burası değil. insanlar ne yeterli bir eğitim alıyorlar eğitim sisteminin içerisinde ne de kendilerini geliştirebilecekleri bir ortam yaratabiliyorlar hayatlarında. ne gerekli eğitime ne de gerekli sağduyuya ve bilince sahip değiller.

    şimdi, melih abiye yöneltilen abuk subuk eleştiriler ve yapılan 0-6 yaş arası espriler için; onların anlayacağı dilde; bir cevabım olacak:

    iğrençsiniz ibneler!
  • 314
    "galatasaray barnabeu'da saygıyı hak edecek neredeyse hiçbir şey ortaya koyamadı ve son sekizin zayıf halkası olduğunu gösterdi." buyurmuş twitter'dan.

    gerçekten bilmek istiyorum, acaba 3 nisan 2013 real madrid galatasaray maçından beklentisi neydi?

    kendimizi küçük görmek değil bu, mantık çerçevesinde bakacak olursak 12 sene sonra çıkılan bir çeyrek finaldeyiz ve karşımızda da dünyanın en iyi iki takımından biri var. ve üstüne deplasmandayız.

    beklentisi ezici galibiyet miydi? son 4 sezonda lig maçlarında evinde sadece 5 kere yenilen real'e karşı? kafa kafaya oyun sergiledik, istatistik anlamında geriye düştüğümüz tek alan koşu mesafesi, farkı da bu yarattı belki ama bu durumda bu kadar oyuna "saygıyı hak etmiyor" demek ayıptır. real madrid karşısında süreklü gol atmayı düşünen, ataklar bulan, penaltıları verilmeyen bir galatasaray vardı. ikinci yarı 3-5-2 sistemine dönüp gemileri yakan, bu sırada rakibine tek pozisyon vermeyen bir galatasaray vardı. real madrid'in evinde bundan fazlası da olmazdı. ha fazlası ne olurdu; basit hatalardan gol yemez, 1-0 veya 2-1 yenilirdik. eleminasyon sisteminde real karşısında gollü bir yenilginin bile avantaj olduğunu düşünerek akıllıca oynadık. ve bunu hedefimizin ötesi olan çeyrek finalde yaptık.

    bu galatasaray'ın oyununa saygı hak etmiyor diyen her kim varsa asıl saygıyı o hak etmiyordur.
  • 318
    genel olarak yorumlarını,bilgisini,tarihsel derinliğini ve olaylara farklı yönlerden bakan zihinsel dünyasını beğenmekle birlikte 3 nisan 2013 real madrid-galatasaray maçıyla ilgili yaptığı değerlendirmelere kesinlikle katılmadığım şahıs. dün galatasaray bernebau'da dünyanın en iyi 3 takımından birine karşı sahaya çıkmış ve maçı izleyen herkes görmüştür ki futbol olarak kesinlikle ezilmemiş,oyuna ortak olmuş hatta kimi bölümler üstünlük de kurmuştur rakibine. hakemin vermediği 2 net penaltı ve uydurduğu faulle gelen 3. gol bir yana eboue ve drogba'nın girip kaçırdığı goller ve atak-şut girişimlerinde real madridle neredeyse eşdeğer durumda olmamız bizim dün akşam ki maçta saygıyı hak ettiğimizi gösterir en açık biçimde. salt skora bakıp bu yorumu yapacak adam da değil kendisi ama neden böyle bir kanaate vardı anlamlandıramıyorum şahsen.
  • 319
    son dönemler de yaptığı yorumların çoğuna katıldığım büyüğümüz. özellikle "takımda üstüne koyan oyuncu var mı?" ve umut bulut'un felipe melo'nun bize ilk transfer olmadan önce kendi takımlarıyla antrenman yapmasının etkisini anlatması çok ilgimi çekti. bu sezon bizle antrenman yaptılar bu oyuncular ve gerçekten ilk sezonlarını aratıyorlar, takım olarak geriye gittiğimizi söylüyor ki bu sezon selçuk da bile bunu görebiliyoruz, sıkı bir antrenman programı gerektiğine inanıyor kendisi ve bende tüm bu söylediklerine katılıyorum. isteyenler tabi twitter'dan daha ayrıntılı olarak okuyabilirler.
  • 321
    kendisini fazlaca sevmeme ragmen bazı konularda yanlıs analizler yaptıgını düşünüyorum. örnegin melo konusunda onun ve umut bulutun formunun düştügünü söylemiş ve bunu galatasaray'ın antreman programının yanlıslıgına baglamıs melo ilk sezonunda ofansif olarak daha iyiydi ama o dönemde ileride ona ihtiyacımız oldugu için onları yapıyordu. suan ise tamamen defansif oynuyor. ki bence harika işler yapıyor. sezonn basında olmamıza ragmn en hazır oyuncularımızdan.hucum hattımız ( drogba, sneijder, burak yılmaz ) iyi oldugu için ileri cıkılması istenmiyor. umut konusunda da yine yanlısı var. ben umut bulut'un form düşüklügünün onun yanlıs calıstırıldıgından degil , drogba'nın takıma gelmesi ve umut'un yedek klübesine cekilmesi ile mac formunu ve kondisyonunu kaybetmesine baglıyorum. yılda 10-12 maç oynayıp ve bunların cogunda da yedekten giren bir oyuncu nasıl olur da sürekli gol atar. bunun ülkemizdeki nadir örnegi semih şentürk'tü ve o da azalarak bitti.

    genel olarak melih abinin yorumlarına cok önem veririm ama bazen bana göre yanlıs analizlerde bulunabiliyor. puan kaybının da etkisi ile biraz sinirli yazmıs olabilir. ancak elestirdigi güzel bir nokta var. yıllardır transferlerde 3-4 futbolcuya takılıp kalıyoruz, sanki dünyada baska futbolcu yok gibi davranıyoruz. bunun örnekleri: shaqiri, amrabat, carlinhos, bruma, arda. aralarından sadece amrabatı aldık ve bize biraz pahalıya patladı.
  • 325
    --- alıntı ---

    9. eski galatasaray'da melo sadece rakip atakları önleyen itfaiyeci rolüne soyunmuşken mancini'yle klasik orta saha oyuncusuna soyundu.

    --- alıntı ---

    https://twitter.com/...s/394582176076816384

    resmen saçmalamış. melo hayatı boyunca olduğu "defansif orta saha" halini fatih terim'le birlikte terk edip çağdaş bir orta sahaya dönüşmüştür.
    yani melo'nun içindekini fatih terim çıkarmıştır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın