maç öncesi röportaj verirkenki durgun, tedirgin görüntüsü maçın
* nasıl geçeceğinin bir habercisiydi maalesef. dick bile kenarda kendini yırtarken bizim efendi bey maçı sakince izliyordu. hoş, izlemese ne olurdu sanki takım ne oynadığını bilmiyor, motive değil, konsantrasyon zayıf, hırs yok, haftalardır düşük tempoda pas yapıp bireysel yetenekler dışında bir özellikle maç kazanamamışız artık kenarda kendini yırtsan ne olur? bir de istikrarsızlık konusunda belki de takımın bir numarası olan, küçük takımlara karşı anlık parlamalar dışında bu takıma hiçbir şey vermemiş sinan gümüş tercihi, selçuk'u daha önceki maçlar yerine bu maçta kesmeyi tercih etmesi, serdar aziz ve de jong'un ilk kez bu maçta ilk 11 başlamaları, podolski'yi ilk 11 başlatmaması falan derken zaten bu maçı kazanmamızın mümkün olmadığı kabak gibi ortadaydı. seni sevdik riekerink bey, ama karakterini. taktisyenliğini hocalığını değil
*. bu sezonun başlarında çokça yazdığım gibi taraftarımız seni abartarak kafasındaki mükemmel teknik adam zannetmeye başladı. takımı sıfırdan yaratıp yıllarca takımın başında kalacak müthiş bir hoca sandı. neyi gördüler de böyle bir şeye inandılar bilmiyorum ama geldiğimiz noktada artık kendisiyle devam etmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum. takımımızla ilişiğinin tamamen kesilmesinden ziyade yardımcı antrenör olarak ya da altyapıdaki görevine dönerek bize daha faydalı olabileceği görüşündeyim.
