resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 801
    gerçekten merakımdan soruyorum. basında falan da bu adamın altyapıdan a takıma hoca olması garip karşılanıyor. iyi de dünyada pek cok takımda daha önce paf takımın hocası olan adama a takım emanet edilmemiş midir? bugün dünyanın en iyi hocalarından olan guardiola barcelona' da altyapı hocası değil miydi? bunda bu kadar garip olan ne var gerçekten merak ettiğimden soruyorum. bu adam altyapılarda yoneticilik yaparken hoca olsa garip de bir altyapı hocasina a takımı emanet etmenin nesi bu kadar garip?
  • 802
    çöpleri göndermeye çalışması, takımın eksiklerinin nerede olduğunu çok iyi bilip doğru transferler istemesi takdire şayan. ama iyi takım yapmak, gümbür gümbür top oynatmak çok farklı bir durum. ve ben kendisinin orta ve uzun vadede bunu başarabileceğini malesef düşünmüyorum. 5 aydır takımın başında, bir de sezon başı kampı geçirdi ama daha 1 tane organize set hücumu görmedim. 13 ağustos 2016 beşiktaş galatasaray maçı'nın bazı anlarında resmen çaresizlikten ileri çıkamadık, 2 pas yapamadık yahu. tamam ligdeki her takım beşiktaş değil ama rakibin beşiktaş ve fenerbahçe. öte yandan bu oyun bazı başaltı takımlara da yetmeyecektir. umarım toparlar. yoksa işimiz çok zor yine.
  • 804
    gece kafasını yastığa koyduktan sonra, takımın başına geçtiğinden beri önce camiaya 1 sezon kazandıracak bir kupayı, sonra da sezona özgüvenli başlamamıza neden olacak bir kupayı müzemize götürdüğünü aklına gelmeli ve gururla, gülümsemeyle uykuya dalmalı.

    ben esas süleyman rodop gibi art niyetli zavallıları ise yetiştiren ana babanın uykusu için endişe ediyorum.
  • 805
    https://twitter.com/...s/764592368288792576

    gece kafasını yastığa koyduğunda karaktersiz, futbolun f'sinden anlamayan, sadece 3. dünya da muhabir olabilecek bir muhabire haddini bildiremediğini düşünecek ve bunun için daha iyisini yapacak hocamızdır.

    bir ekolü temsil eder. galatasaray'da bir ekoldür. ancak hiç bir ekole sahip olmayan insanlar ona bu soruyu sorabilirdi zaten. ve bu adamlar hafta boyu, fetö'nin takımı, futbol teröristi yakıştırması yaparken ve bunların yapıldığı takımın teknik direktörüyken bu kadar çapsız bir yönetimle ne yapacağını düşünebilir...

    muhtemelen zaferden sonra takıma daha yolun başındayız tarzında güzel bir konuşma yapıp, sinan'ın, bruma'nın gözlerinin içine bakıp onlara yıllar sonra en iyi olacaklarının öz güvenini vermiş, wes ve selçuk'a bakıp kötü dönemlerden geçerken yalnız olmayacağını hissetmiştir. sonrasında ise uyumaya gitmiştir.

    üzülme hocam. senin arkanda sadece teknik direktörün olacağın bir takımın taraftarı yok. seninle savaşa gitseler bile sana güvenecek adamlar var...
  • 809
    mevcut kadronun verebileceği maksimum verimi almaya çalışıyor ama halen ortasaha oyuncularına ihtiyacı olan t.direktörümüz. ilerideki üçlü çok tehlikeli ve değişerek oynuyorlar, bruma-poldi-sinan ama arkalarında sadece sneijder pas yapabiliyor. tolga ve selçuk çok pasif kalıyorlar oyun içinde ileriye destek vermekte yetersizler. özellikle selçuk çok hantal. kurduğu yapıya uygun 1 yada 2 oyunu çift yönlü oynayabilen ortasaha oyuncusu transfer ettirebilirse şu sistemi bize çok gol izlettirir bu sene.
  • 810
    fatih terim'in bir huyu vardır. final maclarından önce takıma penaltı calistirmaz, cünkü o macı penaltilardan önce kazanmaya calisir ve takimin psikolojik olarak etkilenmesini istemez, ben de bunu takdir ederdim, cunku fatih terim takimlarinin penalticiları iyidir. bu da sezon icerisinde bu calismalarin yapildiginin göstergesi bence.

    riekerink bey'e gelince henüz 13. resmi macinda 4. ayinda 2.defa final oynadı ve 2 kupa kazandi.

    ama asıl dikkatimi ceken ise 13 ağustos 2016 beşiktaş galatasaray maçı penaltilara kalinca zaten kurayi kaybetmisiz ki bjk tribununun oradaki kale secildi ama sanirim penaltiyi ilk biz atmak istedik en iyi penalticimiz selcuk da hemen geldi ve marka haline gelen penaltisiyla 1-0 yapti. besiktas'in sampiyon olan takiminin önemli parcalarindan göz bebekleri oguzhan ise belli ki hala toy ve heyecanli. yani selcuk gibi defalarca bu maclari oynamadigi yüzünden belliydi, keza cenk tosun da öyle. jon hoca da takimi iyi tanimis ve penaltilarda selcuk-hakan-tolga diye gitti.
    biz yillardir hakan balta'dan penalti izlemiyorduk. akillara ergün penbe geldi. tolga cigerci ise daha 1 hafta önce bu takimla calismalara basladi ve ilk 11'de pek de siritmadi. ayrica kullandigi penaltiyi ilk defa izleyen bir kalecinin kurtarma sansı yok. (ayak ritmi) kendisine penalti attirilmasi da hocanin takima ne kadar hakim oldugunun ve planli oldugunun gostergesidir.her durum icin hazirlanmiz.

    mac icinde eksiklerini gorduk takimin ama rakip son sampiyon ve bize daha aylar önce 28 puan fark atan takim. basariki olan bir duzenleri var ve aliskanliklari. zaten macta genel olarak bizden daha iyi olmalarinin sebebi de bu.

    ama su adama bir tane ön libero almadan sezona baslatmayin lutfen. ön liberosunu ve denayerini getirin, biz size sampiyonlugu getirelim...
  • 814
    futbol dünyasını baz alarak konuşuyorum, kendisi gerçek bir futbol emekçisidir. aldığı yıllık ücretin futbolcuların çoğunun aldığı paradan daha az olması, görevine sadakati ve işini layık olduğu biçimde yapıp daha da yükselme arzusu, herkesin tespit edebildiği doğruları uygulamakta egolarını bir kenara bırakıp uygulamaktan kaçınmaması, formayı adaletli bir şekilde dağıtması, hiçbir futbolcuyla problem yaşamaması, takımdaki uyumu en üst düzeye çıkarması vb. gibi pek çok konuda bu adam hepimize "ulan şu takımın başına geçseydim, ben de böyle yapardım" duygusunu veriyor.

    sahada oynattığı oyuna bakacak olursak olumlu olarak gözüme çarpan birkaç husus söz konusu. geçen sene en fazla sıkıntı çektiğimiz konu, mücadele gücümüzün yetersizliğiydi. bu geçen sene hamzaoğlu ile oynadığımız ilk maçtan, ligde oynadığımız son maça kadar böyle oldu. ama dün 120 dakika süren bir maçta gücünü olabildiğince verimli kullanan, elimizdeki oyuncu tipine göre kondisyonu çok iyi olan bir takım oluşturmuş. beşiktaş zaman zaman çok tehlikeli olabilecek ataklar başlattı ancak özellikle bruma ve sneijder gibi iki hücum oyuncumuz defansın içine kadar gelip, savunmaya yardımcı oldu. bu konuda riekerink işini olması gerektiği gibi yapmış diyebilirim.

    ikinci olarak geçen sene en gerideki oyuncumuz ile en uçtaki oyuncumuz arasına boeing uçağı inecek kadar mesafeyle maç yaparken, bu sene olabildiğince dar bir alanda oynuyoruz. bu da saha içindeki yardımlaşmayı artırıp, rakibe eksik yakalanmamamızı sağlıyor. bu konuda da kendisi en verimli şekilde çalıştırmış takımını.

    üçüncü olarak da carole ve bruma gibi genç ve kariyerinde yükselmeye çalışan oyuncuların, kendisiyle çalıştıktan sonra kademe kademe yükselişe geçmeleri. bruma zaten potansiyeli çok yüksek olan bir oyuncu, ona daha özel olarak bakıyorum ama carole her maç üzerine yeni şeyler katıyor. rakip tarafından tahmin edilemeyen çıkışları ile birlikte savunmadan top çıkartırken sıfıra yakın hata ile oynaması beni çok mutlu ediyor. burada dikkat edilmesi gereken diğer nokta da carole, takımda yedeği olmayan tek oyuncu neredeyse. bu adam işini garanti görüp, hiçbir çalışma yapmayabilirdi ama riekerink bu tip bir salıverme, rahatlama durumunun da önüne geçmiş.

    ayrıca bir eksik olarak değil, ama bir beklenti olarak şunu söylemek istiyorum. dün podolski çıkıp da eren derdiyok sahaya girdiğinde hepimiz ileride topu daha fazla tutabileceğimizi düşündük. ancak bunun gerçekleşmesi bir yana eren neredeyse takımı on kişi oynattı. görülen o ki, galatasaray futbol takımı eren derdiyok ile oynamayı henüz denemiş ve sistemli hale getirebilmiş değil. hem orta saha oyuncularımız, hem kanat oyuncularımız eren'in özelliklerini, hücuma verebileceği katkıyı çözebilmiş değil. o yüzden planlı bir atak dahi geliştiremedik. örneğin podolski ile hücum yaparken, podolski orta sahaya doğru koşu yapıp, yarattığı boşluğa orta sahaları ve kanatları kaçırmayı deniyor. ama eren ile ilgili hiçbir varyasyon düşünülmemiş. belki de dün eren hiç sahaya girmeyecekti ama podolski'nin sakatlığı işi bozdu sanırım. sonuçta eren'den başka forvet oyuncusu alınmayacağına göre, acilen eren ile alakalı hücum varyasyonlarını denemeye başlamalıyız.

    son olarak takımdaki adam yiyen ön libero ve stoper eksiğini de dile getirdiği için, yönetimin kendisine kulak vermesi halinde, takımı geçen seneki halinden kurtarıp tekrar şampiyonluk adayı yapacağını söyleyebilirim. fatih terimlere, şenol güneşlere, mustafa denizlilere alışan ve başka bir futbol bilgisi olmayan türk basınındaki haşereleri da fazla dinlemez ve işini hakkıyla yapar umarım. iki kupa kazanmış ve takımı ileriye götürmeye çalışan bir hocaya dahi deli gibi saldırdıklarına göre, başarısız olsa ne yaparlar, ne söylerler, allah bilir. sonuçta onun şansı bizim şansımız, şansı da, bahtı da açık olsun hocamın...
  • 818
    (bkz: #1966980)

    en ofsayt entry'm ve hala aynı fikirdeyim. bunun bu kadar ofsayt olmasının nedeni de futboldan gerçekten çok anlamayan, romantik taraftarımız. yine iddia ediyorum ki ilk yarıya sorunsuz gelirse başarılı kabul edeceğim.

    herşeyi bir kenara bırakın en başta oynatmak istediği mentalitede sorun var. ısıran, tempolu bir takım kuramamış. hatta takım olmamış. kompakt oyun yapısı yok. resmen 6-0-4 oynatıyor. orta saha temposuz ve kopuk. bi kere en başta bu selçuk-sneijder ikilisi olmayacak. hatta belki ikisi de olmayacak. birbirleriyle hiç alakaları yok. tekrar izleyip dikkat ederseniz futbolcular resmen bekliyor. aynen prandelli dönemini hatırlatıyor izleyince. neden? çünkü sevimli hocam kontrollü oynayın demiş. top bizde kalsın demiş. top bizdeyken de uyuzlanıyoruz. sağa pas sola pas. rakipteyken de bekliyoruz. niye? hocanın mentalitesi bu çünkü. kontrollü oyun, top bizde kalsın. beşiktaş' ın bile 5-6 eksikli takımı topu aldığı zaman hemen kaleye gitmeyi düşünüyor. çünkü yerleştirilen mentalite o.

    sevgili sevimli riekerink hocam bu takım tarihinde hiçbir zaman bu mentaliteyle başarılı olamamıştır. dinle beni. bu kafadan vazgeç. bugün seni canım cicim diye sevenler yarın işler kötüye gitmeye başlayınca bu ne ruhsuzluk diye arkandan küfreder. bu oyuncular da iki dakikada seni satıverir. böyle de ikiyüzlüyüzdür haberin olsun. sevimli iyi bir insan olman tabi ki önemli ama futbolun doğrularını yap. elindeki kadro çok iyi olmayabilir ama bu kadar kötü, pasif top oynayacak bir kadro da değil. şu mental yapıyı değiştir hocam. saldıran, ısıran hareketli bir mentalite yerleştir. bak emin ol başarılı olacaksın. taraftar keyif alacak, sen de olduğun yerde kalacaksın.

    başarının gelmesi için yönetim ayağından tutun idari ve sportif anlamda pek çok kriter olduğunun farkındayım. dursun durduğu sürece de bu işlerin olmayacağını da biliyorum. ancak en başta hoca eksiğimiz vardı onu da kapatamadık.
  • 820
    altyapıdan gelen bir teknik direktör olmasının bu kadar mevzu olması sadece hasetten kaynaklanmaktadır. yıllardır teknik direktörlerin yardımcılığını yaptıktan sonra bir anda teknik direktör olanlar var. cevat güler, ismail kartal gibi. ya da hiç teknik direktörlük yapmadan doğrudan takım çalıştırmaya başlayanlar oldu, roberto carlos gibi. mesele futbolu bilmekse bu işin akademisyeni düzeyindeki adamlardır alt yapı antrenörleri. riekerink, şu ana kadar galatasaray'da doğru oyuncu tercihleri ve elemeleri yaparak takıma hakim olduğunu hissettirdi. elbette mükemmel teknik taktik kabiliyeti vardır yoktur diyemem şu an. ama ümitvarız.
  • 821
    takımda şu an olduğu söylenen tüm sorunlar, fatih terim gittiğinden beri var olan şeyler. mancini bile çözemedi bu sorunları. çünkü sorun teknik ekipte değil, futbolcu kalitesinde. takımımızda işleyen bölgeler bek ve hücum bölgeleri. orta savunmamız ve ön liberoların varlığı yokluğu belli değil. orta sahanın işlevsizliği nedeniyle savunma ve hücum hattımız arasında bağlantı tamamen kopuk. hücum organizasyonlarını bu yüzden geliştiremiyoruz, kendisinin bir planı olmamasından değil. başımızda adam gibi yönetim yok ki anasını satıyım. arkandayız hocam!
  • 824
    kendisinin iyi ya da kötü bir hoca olup olmadığını bilmiyorum. devraldığı galatasaray'ın da kendi tarihindeki en kötü performanslarından birisini gösterdiği malum. bu galatasaray'dan 13 maçta 2 kupa çıkarması aklımızdan geçen bazı fikirlerin doğruluğunu gösteriyor.

    -saha içi ve dışındaki futbolcu tercihleri (istediği transferler, gönderdiği oyuncular, maç kadrosu vs.),
    -takımla kurduğu iyi ilişkiler,
    -benimsediği sade ve olgun oyun yapısı (topa sahip ol, takım halinde savunma yap),
    -istekli ve başarıya aç oluşuyla futbolculara kattığı enerji

    işte bunlar galatasaray'a iyi geliyor. belki konyaspor'u çalıştırsa ligden düşürür bilemiyorum ama bildiğim tek şey galatasaray için doğru bir teknik direktör olması.

    ek olarak şunu da belirteyim. rijkaard, mancini, prandelli gibi isim yapmış teknik direktörler bu takımda başarılı olamadılar. skibbe, hamza, gerets, cevat güler gibi isim yapmamış teknik direktörler çok daha iyi performans gösterdiler. belki de riekerink'e bu kadar çabuk kanımızın ısınması bundandır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın