resim
Johannes Hendrikus Olde Riekerink
Görev:Teknik Direktör
Takım:Dewa United
Yaş:61
Uyruk:Hollanda
  • 828
    kim ne derse desin, jan olde riekerink, bilgi olarak, enerji olarak şenol güneşi de pereira'yı da (pardon kendisi gönderilmişti değil mi) katlar.

    bunu aylar önce yazdığım için kupalara bakıp söylediğim zannedilmesin.

    bizde 13 maça çıktı ve ilk maçtan başlamak üzere takım takip eden her maçta bir tık üstüne koydu. özellikle son maçlarda takım tamamen değişti.

    iki kupada, iki rakip hocayı mat etmesi de ustalığının göstergesidir.

    aynen devam jor hocam. aynen devam et ve kimseyi dinleme. motivasyonun hep zirvelerde olsun. senin elinde sneijder, muslera, podolski, bruma, carole gibi dünya yıldızları var. sinan, linnes, tolga ciğerci, cavanda, serdar aziz gibi harika futbolcular var. bunlar başka hiçbir takımda yok.

    ön libero'ya tiote ya da muadili bir oyuncu aldır ortalık daha da şenlensin, millet takım görsün.
  • 829
    galatasaray'ımızı çalıştırma şerefine erişmiş son beş hocadan mancini ile birlikte beni umutlandıran isimdir kendisi. şüphesiz gelişi ile birlikte galatasaray'ımız üzerinde ki ölü toprağını üzerinden atmış ve yeniden derli toplu futbol oynayan bir takıma dönüşümüştür. kendsinden önceki 4 hocamızdan farklarını saymak gerekirse ;

    -fatih terim kadar kibirli ve gelişen futbola uyum sağlamakta sıkıntı çeken bir hoca görüntüsü çizmemiştir. aksine oynattığı futbol, daha doğrusu oynatmaya çalıştığı futbola bakarsak, günümüz futboluna fatih terim'ten daha yakındır. kibir konusuna gelecek olursak, bir çok futbolcumuzun demeçlerine baktığımızda riekerink'in oyuncuları ile iyi anlaştığını görebiliyoruz. tabi birde fatih hocam siyasi bir figürdü. riekerink çok şükür öyle biri değil.

    -mancini hocam kadar keskin bir adam değil. futbolcularını medyanın kucağına bırakmayı pek sevmiyor. basın toplantılarını daha kibar bir dille yapıyor her zaman. mancini hocam basın toplantılarında çabuk sinirlenen bir adamdı . bu yüzden kendisini çok yıprattı basın.

    -yabancı bir hoca olmasına rağmen kulübümüzün alt kademelerinde çalışmış olması kendisine türkiye süper ligi ve türk insanı hakkında bir fikir vermiş olacak ki, türkiye ligini biliyor bu adam. bu faktörde onu prandelli'den ayıran en önemli faktör.

    -aslında bu listeye hamza hoca ve denizli dedeyi koymak istemezdim. çünkü bu adamlar gerçekten gelişen futbola hiç ayak uyduramadılar. denizli dede üzerine çok konuşmaya gerek yok fakat hamza hocam gerek konuşmaları, gerek yerli çetesinin elinde oyuncak olması sebebiyle hiç bir zaman iyi bir teknik adam olamayacağını gösterdi. bursa'ya oynattığı oyunda ortada. tabi ki kendisine üç kupa için teşekkür ederiz ama üç kupa kazandıysan bunun yükünüde taşıyabilmek zorundasın. günümüz futbolunda duygusallık yok.

    velhasıl tabi ki daha konuşmak için çok erken ama riekerink hocam olumlu sinyaller veriyor. inşallah nefesi hızlı kesilmez ve ipi göğüsleriz. taraftar sana inanıyor hocam.
  • 833
    ön edit: bu entry'yi ekşisözlük'te görüp, oradan alıntı yapmadan kopyaladığım düşünülmesin diye: orada entry'yi paylaşan hesap da benim. aslında başta 3-5 satırlık kısa bir olde riekerink yorumu olarak başlamıştım, fakat yazdıkça diğer teknik direktörlerimizi de kapsayan uzun bir yazı halini alınca burada da mutlaka bulunmalı diye düşündüm. eğer iki tarafta da paylaşmam sıkıntı yaratıyorsa moderasyonun mesajla uyarması yeterli, oradakini veya bunu silebilirim.

    ***

    arkadaş bir yandan biliyorum burası türkiye ve türk futbolu, yarın üst üste iki mağlubiyet alınca bu adamı da kovacaklar, o yüzden çok da umutlanmak istemiyorum; ama bir yandan da ben yıllardır ilk defa taraftarın bu kadar sevdiği ve sahiplendiği, futbolcularla iyi ilişkiler kuran ama kimsenin de gözünün yaşına bakmayan, bir yandan da yönetim ne derse desin kendi bildiğinden şaşmayan ve gerçekten futbolun doğruları ne gerekiyorsa onu yapan bir teknik direktör görüyorum takımımda.

    skibbe ilk zamanlarda şiir gibi top oynatıyordu, ama takıma yeterince fizik gücü verememiş, yönetime karşı da güçlü duramamıştı. rijkaard gerçekten futbolun doğrularını, nasıl oynatması gerektiğini biliyordu ama türkiye gibi profesyonellikten nasibini almamış insanların sporculuk yaptığı bir ülke için fazla avrupai idi, takım üzerinde yeterince disiplin kuramamıştı. bülent korkmaz'a değinmiyorum, o teknik direktör bile sayılmaz. fatih terim tartışmasız bu takımın tarihindeki en başarılı hocadır ama gelin kabul edelim (üçüncü dönemindeki) ikinci şampiyonluğunda futbol namına hiçbir şey oynamamış tamamen bireysel yetenekler ve motivasyonla bir yerlere gelmiştik (2011-2012 şampiyonluğu başkaydı, o kadroyu avrupa'da izleyememek en büyük uktelerden biridir içimde), ayrıca bir futbolcuya taktı mı takardı kendisi, o oyuncu gözdesiyse ne kadar kötü oynarsa oynasın kesmezdi. forma adaleti yoktu yani hocanın. mancini zamanında uzun süre sonra sahada ne yapmak istediğini bilen bir takım izlemiştim ama maalesef o da motivasyon anlamında zayıftı, avrupa'dan elendikten ve cl için 2.liğin yeteceğinin kesinleşmesinden sonra takım maalesef kendini maçlara verememeye başladı. aynı zamanda belki şartlar öyle gerektirdi belki de yönetimden baskı vardı bilmiyorum ama takımı gençleştirme adına önemli transferler yaparken onları kadroya yerleştirme anlamında radikal hamleleri bir türlü atamadı.(örneğin formsuz selçuk'u birkaç maç kenara çekebilse işler çok başka ilerleyebilirdi ve taraftar da o dönem bunu istiyordu) halbuki 2.liğin de yettiği gayet uygun bir ortam vardı. prandelli'nin hala kötü bir hoca olduğunu düşünmüyorum ama bence kan uyuşmadı, gitmesi doğruydu, fakat bıraktığı takım da (en azından fizik güç olarak) anıldığı kadar da kötü değildi. hamzaoğlu ise ilk senesinde bu takımı moral olarak toparlayarak başarıya ulaştı ama ikinci senesinde yine takımın ruhunu koruyayım derken medya ve taraftar ile ilişkiler anlamında sınıfta kaldığını gördük.

    velhasıl, hepsinin artılarının yanı sıra bazı eksikleri de vardı. gelgelelim bu adama bakıyorum: gelir gelmez teşhisi koydu ve teşhisi koymakla da yetinmeyerek atması gereken radikal adımları attı (olcan ve -özellikle takımda forvet olmamasına rağmen daha kötü olamaz diyerek- umut'u kesmesi), takımın tekrar kenetlenmesini sağladı ve oyuncuların sevdiği bir teknik direktör oldu, diğer taraftan bunu oyuncuları rahat bırakarak değil de aynı zamanda onları sıkı bir şekilde çalıştırırken başardı, uzun zaman sonra herkesin mevkisinde oynadığı ve oyuncuların görevlerinin belli olduğu bir galatasaray izlememizi sağladı, ilk günden taraftarın güvenini kazandı ve taraftarı arkasına aldı, ve son olarak gerektiğinde yönetimle karşı karşıya gelmek pahasına da olsa gerçek fikirlerini ve transfer isteğini açık açık belirtmekten, kadronun yetersiz olduğunu söylemekten çekinmedi, hamza hamzaoğlu gibi kadronun yetersiz olduğunun farkında olmasına rağmen yönetime ve oyunculara şirin gözükmek için "yeterliyiz" demedi. üstelik bunu hiç tanınmadığı bir ülkede, medya baskısının yüksek olduğu bir takımda ve daha önce doğru düzgün a takım hocalığı tecrübesi bulunmadan başardı.

    şu saatten sonra başarısız olsa bile sırf yapılması gerekenleri yapabilen tek hoca olduğu için sabredilmeyi hak ediyor. zaten bu şekilde devam ederse bu sene olmasa seneye başarı gelir ondan da şüphem yok. böyle olunca da ister istemez umutlanıyorum, ama bir yandan da biliyorum üst üste 2 mağlubiyet alsa sosyal medyada (en başta şu an en çok destek verenler tarafından) asılmaya başlanacak, sene sonunda kupa alamadığı takdirde de eldeki kadronun yetersizliğine rağmen neler başardığına bakılmadan yollanacak. sonra yine aynı teraneler, 75 yaşındaki lucescu mu gelsin, 70 yaşındaki terim mi?..

    yine de taraftarız işte, umutlanmadan edemiyoruz. ne olur bizi bir kere şaşırtsa şu ülkenin futbolu ve galatasaray'ımız?
  • 836
    şimdi sizlerle yüreğinizi ibret ateşiyle yakacak, çenenizi japon animesindeki gibi yere düşürecek, bir amerikan gibi "nooo veeeyy" dedirtecek bir tespitimi paylaşacağım.

    hocanın isminin kısaltması ne?
    jor.
    peki hoca geldiğinden beri yaptığı en belirgin şey ne?
    çöpleri temizlemek.
    ingilizce'de çöpleri temizleyen kişiye ne denir peki?
    janitor.

    tesadüf mü?
    hiç sanmıyorum.
  • 837
    bu sezon için kadroda yapmaya çalıştıkları ile geçer not alan hoca. ama taktik bilgisi , devamlılığı , kriz yönetimi , motivasyonu konusunda henüz kapalı kutu olduğunu düşünüyorum.

    bir de iyi insan - iyi profesyonel ayrımını yapmak lazım. hamza'ya da bir süre bu "iyi" yaftası yüzünden kör gözlerle baktı uzun süre bazı insanlar. iyi insanlık , adamlık vs. öncelikli aradığımız şeyler değil. işini iyi yapan profesyonellere ihtiyacımız var. umarım bu güler yüzlü hocamız bu sene bizim de yüzümüzü güldürür.
  • 838
    avrupa kupalarında da olmadığımız bir sezonda, takımdaki çöplerden ve yetersiz futbolculardan takımı temizlemek için her şeyi yapan hoca. iyi niyetli ama iyi de gözlemci.

    umut bulut, tarık çamdal, olcan adın gibi taraftarın da tepki gösterdiği isimleri ilk fırsatta takımdan uzaklaştırdı. donk için gidebilir raporu verdi ve yetersiz bulduğu, salih dursun, berk ismail ünsal ve birhan vatansever'in de kiralık gönderilmesini istemiş.

    zaten 34 maçlık lig ve finale çıkarsan 12 maçlık bir kupa maratonu* olunca. elindeki kadrodan 22-23 kişilik bir takım yapma derdinde.

    kaleciler: muslera-cenk-eray
    savunma: linnes-cavanda-serdar-semih-hakan-koray-carole-chedjou(gidebilir)- denayer(gelebilir)
    orta saha: selçuk-tolga-hamit-sneijder-ryan donk(gidebilir)-gökay güney*- minumum bir transfer gelecek
    kanatlar: bruma-sinan-yasin-podolski-sabri :(
    forvet: eren- (podolski)

    -------------------------------------------------------------------

    baktığımız zaman kadro yapılanmamızdaki en önemli mallık, sneijder'in alternatifsizliği. emre ç. ve bilal kısa gibi düşük maliyetli ve hem 8 hem 10numarada iş yapan oyuncuları bedavaya göndermek gibi müthiş zekice hamleler yaptık.

    orta sahadaki ikili için selçuk, tolga ve hamit dışında oyuncu yok, donk'u saymıyorum bile. aslında bu bölge için en az 2 oyuncu alınması şart.

    ben bir ön libero alarak, porto'dan da josue'nin kiralanmasına sıcak bakıyorum.

    aslında genç bir forvet transferi de denenebilir ama çok da elzem görünmüyor, ligi bir şekilde eren-poldi-sinan üçlüsüyle götürürüz.

    --------------------------------------------------------------------

    şu adamın istediği oyuncuları alın artık kardeşim. bakın bu sene tam olarak fırsat senesi. beşiktaş sosa ve gomez'i kaybetti.

    fenerbahçe zaten zayıfladı ve hocası yeni geldi, takıma, ülkeye alışana kadar biz lige hızlı girebiliriz.

    elimizde 6. bitirdiğimiz bir sezondan sonra şampiyonluğa inanan bir futbolcu grubu var, sneijder'inden, muslera'sına, selçuk'undan, podolski'sine, bruma'sından, sinan'ına bu şampiyonluğu istiyorlar.

    bu adam da çok istiyor ve çok çalışıyor... madem bir fırsat verdiniz, gerekli malzemeyi de verin...
  • 839
    iyi bir ön libero için bastırmalı jan olde riekerink. takımın kimyasını değiştirecek ve sneijder'i gerilere gelmekten kurtaracak bir ön libero.

    tiote olmazsa, john obi mikel harika olur. j.obi mikel, tolga ciğerci ile orta sahayı domine eder. hem selçuk'u yedeğe atar hem de gerektiğinde sneijder'i yedekler. yani cuk oturur.

    eğer bu iki isim ya da bunlara eşdeğer bir futbolcu bulunamazsa jason denayer'in satın alma opsiyonu ile kiralanarak ön liberoda denenmesi gerektiğini düşünüyorum. denayer bütün özellikleri ile stoper'e değil ön liberoya uygun bir futbolcu.
  • 842
    oyuna müdahale anlamında sıkıntılar yaşayan hoca. 13 ağustos 2016 beşiktaş galatasaray maçının ikinci yarısını bizim gibi seyretti mesela. beşiktaş'ın oyundan düştüğü bir 10-15 dakika vardı 60-75, 65-80 gibi işte o anlarda koşmakta zorlanan sinan'ı daha erken çıkarıp yasin'i alsaydı maçı normal sürede de kazanabilirdik. bu tür eksiklerini daha önce a takım çalıştırmış olmamasına bağlıyorum. bana göre çok iyi bir yardımcı antrenör olur ama iyi bir teknik direktör olur mu zamanla göreceğiz. umarım olur, çünkü böyle güzel adamlar güzel şeyleri hak ediyor.
  • 843
    13 ağustos 2016 tarihinde oynanan süper kupa finalinde, oyuna müdahale anlamında yaşadığı sıkıntıların sebebi büyük ölçüde yetersiz kadro olan hoca. tamamen demiyorum bak büyük ölçüde diyorum.

    muslera, sağ ve sol bekler gerçekten maç özelinde muazzam oynadılar. balta desen zaten tamam, chedjou kötü oynadı ama maç içi değişiklilk gerektirir miydi tartışılır. bu şartlarda maça başlayan 11'den geriye kalıyor 6 adam.

    selçuk - tolga - sneijder - bruma - sinan - podolski.

    bu sene takımdaki en önemli oyuncu kuvvetle muhtemel lukas podolski olacak. zira iki kanadı da, forveti de, hatta çift forvete dönme faraziyesinde sneijder'i de yedekleyebilecek kapasitedeki tek adam podolski. özetle; dışarıdan yapılan müdahale kadar saha içinde podolski'nin yer değişiklikleri de önemli olacak. misal veriyorum poldi 11 forvet başladı, kanatlardan biri kötü. podolski kanada eren forvete gibi değişimler izleyeceğiz. işte takım içi planlamada bu kadar önemli konumdaki bir adam sakatlandı. bir başka ifadeyle anlatayım; biz maçı izlediğimiz arkadaşlarla 37-40 arasında "abi sinan kötü oynuyor, 50 gibi bu tempo devam ederse poldi'yi kanada alıp eren'i ileri yaslasak iyi olur" derken podolski sakatlandı. yerine kadromuzdaki tek hakiki forvet (podolski'nin hep bir ikinci forvet yani cf olduğunu, st olmadığını savunanlardanım) eren derdiyok girdi.

    dönüyoruz ikinci devreye. tolga koşuyor ama yeterince sert değil. kendisi melo olmadığı için anormal karşılamıyoruz, formasını ıslatan, oyun içinde kalmaya çalışan bir adam izlenimi veriyor. selçuk, senelerdir 4-2-3-1 ve 4-4-2 orta sahasının 2 lisinde mcr yani sağ iç orta saha izlemeye alıştığımız adam sol içte oynuyor; geldiği sezon izlediğimiz selçuk değil ama burak panpasına top atmak için takımı yakan selçuk kadar kötü bir selçuk da değil. sneijder, çalışıyor. orta sahadan top az geldiği için geriye gelip top alıyor bu da beşiktaşın genç orta sahasının kendisinin alanını daralatmasına olanak sağlıyor. bruma zaten takımın ön yarısında parlayan tek adam. sinan kötü.

    özetle, ideal bir ortamda tolga - sinan ve bir ihtimal selçuk oyundan alınır, bam bam basan ve koşan iki orta saha ile sinan'ın yerine bir kanat adamı alınır, böylece oyun üstünlüğü ele geçirilirebilirdi.

    yedeklere bakıyoruz, haaamit, donk, yasin, sabri, cenk, serdar. kalan yedekler bunlar, zira eren oyuna girmiş. ne rızık reyiz, ne de gamsız reyiz bu maçın altından kalkamaz. rızık reyiz tamamen kredi uzatımı için takımda iken, basında çıkan bir takım haberlerden anladığımız kadarıyla gamsız reyiz ise çin'e itelenmek üzere takımda tutuluyor. tolga ve selçuk kötü olsalar dahi, bu adamların ikisi de güncel form durumları ve çalışkanlıkları ile tolga - selçuk ikilisi ile değişeceğim adamlar değil. mesela takımda ilk 11 başlayacak bir adam yiyen ön libero olsa, yorulan selçuk ile tolgayı değiştirip dinamizm katabilirim ama yok yani. adam yok.

    yasin - sinan değişikliği yapıyor riekerink hoca 87. dakikada. sinan kötü ama işin ilginç tarafı, geçen sene özellikle son maçlarda saç baş yoldurtan yasin geçen sene bıraktığı yerden devam ediyor. hani değiştirmese sinan daha faydalı işler muhtemelen yapamazdı ama yasin de tıpkı yedek bir kanattan beklenen gibi hiçbir katkı vermiyor. blerim dzemaili dediğimiz adam muhtemelen bologna pazarlığı devam ettiği için oynatılmadığında orta sahamızda yedeğimiz yok.

    jor hocam transfer istiyor, haklıdır da. zira "iyi takım" falan diyoruz ama hamle yapacak oyuncumuz çok çok az. burak ve umut özelindeki sıkıntıda da söylemiştim; pozisyonlarda aynı tip adamlarımız olduğu için as oyuncu her anlamda yedek oyuncudan iyi oluyor. bu da yedek oyuncunun as oyuncunun 4/10'luk performansına denk gelen bir performans sergilemek için 8/10 oynaması gerekiyor demek. zaten herif 8/10 oynasa yedek olmayacağından, bu rotasyonu dar kadroda as oyuncu çıkartıp yerine yedek oyuncu almak (en az zararlısı yasin) hamle veya oyuna müdahaleden daha ziyade kumar oluyor.

    bu şartlar altında jor hocamın geç müdahalede bulunmasına çok laf edemiyorum.

    edit: bir takım imla hataları giderildi.
  • 845
    şaka bir yana 2016-2017 sezonunda olası bir şampiyonluk kazanması durumunda "legend" statüsüne yükselme ihtimali bulunan hoca.

    hiç yoktan gelip, zorunluluktan ötürü - yani amiyane tabirle hiçbir hocanın mevcut durumdaki galatasaray'a gelmemesi sonucu - takımın başına getirilen, yönetimin çaresizliğinin fırsata dönüşmesi sonucu galatasaray taraftarının içine sinecek biçimde takıma dahil olmuş bir hoca kendisi;

    hani bozuk saat günde 2 kez doğruyu gösterir derler ya, bizim bozuk yönetimin "tam anlamıyla bozuk" olması neticesinde saatimiz 2 kere doğruyu göstermiş bulunuyor:

    1- jan olde riekerink'in galatasaray'ın başına geçmesi
    2- armindo bruma'nın takıma geri dönmesi

    allahını seven şu saati düzeltsin, tam zamanıdır.
    mevcut halimizi bozmadan dursun özbek yönetimini gönderip yeni ve adam gibi bir yönetim getirmek kurtuluşumuz, tünelin ucundaki ışık olacaktır.
  • 848
    analizleri falan bir kenara birakalim da: bu adam ilk defa bizim istedigimiz ideal kadro ile maca cikti be abi. belki mancini doneminden (hadi o 6-0-4 kuraliyla bazen sacmalamak zorunda kaliyordu) bu yana ilk defa bir teknik direktor (gerci kendisinin asil meslegi alt yapi ve yardimci antrenorluk) bizi duydu. iste buna icilir. gecen sene ne maceralar pesinde kostuk. hakan balta on libero, umut gol kacirma rekoruna ragmen forvette, podolski sagda, bazen sabri sag acikta vs. hadi podolski sol ayakli sag kanatta ters ayakla sut acisi bulabilir diyelim. ama hakan balta emre colak ikilisini gordu bu gozler. donk - chedjou olayina deginmiyorum bile. en faciasi da prandelli zamaninda 3-5-2 ile londra'da arsenal'in karsisina ciktik hatirlayin. melo stoper merkez, sneijder on libero, ileride pandev ile gol ariyorduk. yazmasi bile gulunc.

    riekerink'e halen mesafeliyim ama kendisinin teknik yeterligiyle, tecrubesiyle alakali degil. bu gozler rijkaard, mancini, prandelli'yi gordu. her platformda ovulup iki yenilgide kufur yiyen. ama riekerink'in farki, takimda herkes realistik olarak kendi mevkiisinde oynuyor. kendisinden elbette hali hazirda barcelona veya bayern gibi top oynatmasini beklemeyin. abi zaten daha gecen seneyi, kac hafta mac kazanamayisimizi hatirlayin.

    ama dedigim gibi. herkes mevkiisinde oynasin. ve ideal cikabilecegimiz en iyi kadroyla cikalim. 13 agustos'ta oynanan besiktas macinda bunu istedik. sagolsun riekerink hoçam bizi kirmadi. denizli veya hamzaoglu, hadi diger antrenorlerden biri olsa muhtemelen ileride umut, ilk 11'de olcan, sabri, ve yasin olacakti. bir de takim diri ve en azindan bir seye cabaliyor gozukuyordu. gecen seneki bitik halimizi hatirlayin. ligden dusen mersin'e bile kaybetti bu takim. ic sahada trabzonspor galibiyeti nden sonra 6-7 hafta mac kazanamayan takimdan, besiktas karsisinda hala diri en azindan bir sey yapmaya calisan takim olduk. simdilik. ama cok yavasiz, orta sahamiz ile ilerisi arasinda buyuk kopukluk var. bruma takimdan cok daha hizli ve ileride tek basina kaliyor.

    neyse riekerink hocam, ben sahsen oyle "yok avrupa'da cosalim*, fark atalim, suydu buydu" derdinde degilim. 2011 sonbaharindaki gibi bir devrim yapalim, takimi yeniden sahlandiralim. 8. olup dibe vurdugumuz sezondan sonra cok iyi geri donduk. suan ölümuz bile turkiye kupasina ve super kupaya ambargo koymaya devam ediyor. ama o sezondan buyuk bir fark var. fatih terim? degil. o sezon yapilan transferlerin hemen hepsi yigit haric nokta transferlerdi. simdi ki alinan oyuncularda ben o isigi pek goremedim. yuksek bonservis ve maaslari da cabasi.
  • 850
    22 şubat doğumlu dolayısıyla da balık burcu erkeği olan teknik direktörümüz. naif ve sempatik görüntüsü bundan ileri gelmektedir. bu demek değildir ki içindeki volkan bir gün patlamayacak. patladığında etkileri kimsenin tahayyül edemeyeceği kadar büyük olabilir. doğası gereği sezgileriyle hareket eder, sezgilerine güvenir ve bu onu istisnalar dışında hayatı boyunca yanıltmaz. çünkü bu onun melekesidir, sezgileri kuvvetlidir. doğruyla yanlışı kolayca ayırt edecektir. takımda yaptığı doğru ayıklama bundan dolayıdır. çabuk analiz edip geçen sezon sonunda planını mutlaka yapmış ve çoktan kafasında oturtmuştur. bazı insanlara kanı kaynayabilir onlara nedensizce de şans verebilir bazen ama yeri geldiğinde en dominant karakterlere dahi meydan okuyup saf dışı edebilir. risk almak doğasında var. ayrıca ne kadar belli etmese de içinde büyük bir hırs ve tutku vardır. gönül insanıdır. samimiyete önem verir. herkesin iyi geçinmesini ister. takımda takımdaşlığı ve sevgi, saygı ortamını tesis etmeden rahat etmeyecektir. zaten entegrasyona dayalı otoritesinin enerjisi de bunu zaman içinde kendiliğinden sağlayacaktır. bu ortama uyum sağlayamayanları ise kapıdışarı edecektir. bulunduğu ortamda fitne, fesat, arkadan iş çevirme gibi durumlar olamaz çünkü bunu duymasa bile hisseder ve siz daha ne olduğunu anlayamadan onun hışmına uğrarsınız. enayi yerine konulmayı asla sindiremez. umursamaz gibi davranır ama umursar. kötülüklere karşı istemsizce kin tutar. öyle öngörüyorum ki bu sezonun bizim için kahramanı süleyman rodop'dur. muhtemelen sorduğu aşağılayıcı soruyla hocanın poker suratını gösterip içinden şampiyonluk yemini ettiği an aynı an olmuştur.
App Store'dan indirin Google Play'den alın