• 1
    maalesef galatasarayımzı yazan bir spor yazarıdır. zamanında jardel geldiğinde ilk lig maçından sonra "bunu nereden bulmuşlar" diye saçmalayan hemen ertesi hafta jardel 5 tane birden atınca hemen yazısını okuduğum kişidir, tabii ki yazısında galatasarayımızın iyi oynadığını hagi nin vazgeçilmez olduğunu belirtmiş ancak nedense 5 gol atarak on yılda bir gerçekleşen bir olaya imza atan jardel le ilgili kullandığı tek cümle "... jardel de fırsataları değerlendirince fark kaçınılmaz oldu" şeklinde olmuştur. şimdi de keita yı sorgulamaya başlayarak bizi gülümsetendir, zaten sen avrupa gol kralını tanımıyor ve nerden buldular diyorsan keita yı sorgulasan ne olur beğensen ne olur. bu gibi yazarların takım lehinde yazı yazmasının tek şartı vardır, takım içindeki olayları ya da transferleri en az 1 gün önceden bildireceksin bunlarda haber yapacak, müdürleri bunlara aferin diyecek, bunlarda yapılan transferleri övecek, yoksa haldun ağabey gibi herşeyi gizli yapıp ters köşeye yatırırsan, o ters köşenin hırsını yazılarında çıkarırlar.
  • 3
    bugünkü yazısında kaptanlık, arda ve galatasaray yönetimi üzerine asıp kesmiştir yine. şuana kadar galatasarayın yaptığı transferler sistem hakkında yazılmış tek bir yazısını görmedim. varsa yoksa belden aşağı vurmak. polemik olsun yeter ki. yapıcı, üretken hiçbir şey olmasın. öfkemizi kusup deşarj olalım misali bayılıyor bu adamlar böyle şeylere. aha hadi şunun ucundan tut dediğin vakit de uzar böyle adamlar. haldun üstünel'in arda'nın omzuna elini atması yöneticiliğini zedelermiş. anacım, sevgili ismet tongo bu haldun üstünel ile arda arasındaki hiyerarşi ya da yöneten yönetilen ilişkisi zatınızın yazı işleri müdürüyle olan ilişki ile mütekabiliyet içermez. yani aralarında bir benzerlikten söz edemeyiz. kaldı ki arda turan da sıradan bir futbolcu olmayıp, galatasaraylılığını ispat etmiş bir futbolcudur, haldun üstünel de öyle. dolayısıyla aralarındaki ilişkiyi de en iyi ayarlayacak olanlar onlardır. ceberrut bir idarecinin emir eri gibi düşünmemeli, düşünmemelisiniz.

    http://www.fotomac.com.tr/gal121.html
  • 4
    polemik yazarıdır. kendisi hıncal uluç ekolünden gelir. bugünkü yazısında galatasaray'ın avrupa liginde yarı final oynamaması halinde mevcut yönetimin yapacağı tek şeyin istifa olduğunu ifade etmiştir. önceki yazılarına bakıyorum bu adamın örneğin galatasaray'ın farklı galip geldiği maçlara falan. maç sonrası yorumları sıradan bir muhabirin ötesine geçemiyor. ne teknik analiz yapabiliyor ne de ömer üründül gibi kollektif futboldan bahsedip bloklar arasındaki bağlantılara göndermede bulunuyor. ahmet mehmede verdi ali daha uygun olan veliye topu verdi skor x-y oldu minvalinde yorumları genellikle. futbol maçıyla ilgili yazmadığı günlerde ise kalemini ve iddialarını olabildiğince sivriltmeyi sever bu abimiz. işin teknik analiz kısımlarında neredeyse yok hükmünde kelamlar eden sayın tongo iş polemik yazılarına, adrenalin ve dolayısıyla endorfin salgılaması pek muhtemel meselelere geldi miydi adeta allame-i cihan kesilip son derece keskin çıkışlar yapar. ilgiyle izliyoruz efenim.
  • 7
    alex ile kewell'ı bir tutup sempatik yazı yazayım derken sıçıp sıvamış yazardır. üstüne bir de çay demleseymiş. bugünkü yazısında demiş ki; "iki yıldız futbolcu belki edirne'den öte avrupa futbolunda kimlik savaşını kazanamıyorlar ama türkiye'de her maçta alkışlanıyorlar ya, bu da bize yetiyor." be adam kewell dediğin adam bir kıtanın çıkarmış olduğu en büyük ve en meşhur futbolcu, avrupa'yı geçtim tüm dünyanın bildiği usta bir sol ayak. bir milyonuncu defa diyorum alex kim??? kendi ülkesinde bile tanınmayan, parma'da beş maça çıkıp kaçmış, yalnızca kendi ülkesinde ve türkiye birinci liginde borusu öten bir adamla liverpool formasıyla şampiyonlar ligi'ni kazanmış, leeds united zamanlarında dünyanın en iyi sol açıklarından biri olarak gösterilen dünya kupasına katılmış, ülkesini ikinci tura taşımış ve ülkesinde halk kahramanı olarak görülen avustralya milli futbol takımı kaptanını bir tutmak olur mu?

    tanım: ağzına ekmek koyduğum sözde galatasaraylı yazar.

    *
  • 8
    kendini çok bir şey zanneden galatasaraylı olduğunu söyleyen yazar. ama ne futboldan anlar ne de fact checking den anlar önce zat-ı alimizin bir tanıdığının çocuğunu altyapıya sokturmak için torpil dener. sanki bu iş 1970lerdeki gibi ahbap çavuş ilişkisiyle yürüyormuşçasına. sonra evert jan derks ve ekibi böyle bir amatörlüğe tabi ki prim vermez onun üzerinden böyle saçma sapan bir yazı yazar.

    http://www.sporyazarlari.com/...ar-s-f-r/182938.aspx

    sonra en son balonu patlatır 4 hollandalı nın takıma hiçbirşey katmadığını anlatmaya çalışır. tabi şaşıran bizler 4üncü hollandalı kim diye sorarız. en sonda öğreniriz ki has be has katalan çocuğu olan carlos roca puyol u hollandalı saymıştır büyük duayen.

    böyle insanlar gazetelerde yazıyorlar ve para kazanıyorlar ya utanıyorum şu ülkeden ya. yaşlı olmak haklı olmak değildir. saçmalama hakkınız yaş 60 ı geçince gelmez.

    en iyisini nazmi abi* söylüyor.

    düşün lan yakamızdan sülükler.
  • 10
    galatasarayımızın ve fenerbahçe'nin uefa kupası'ndaki ilk maçlarında sırasıyla atletico madrid ve lille'e farklı yenilebileceğimizi düşünürek söyle demiş:

    " en büyük isteğim ne biliyor musunuz? bugün maçların bizi rezil edecek bir sonuçla bitmemesi."

    bizim yorumumuz: en büyük isteğim ne biliyor musunuz? türk futbol yorumcusunun artık akıllanması. gündem yaratmak adına, sivri konuşmak uğruna, reyting artırma motifiyle yaratıcı ve yapıcı eleştirilerden asla nasiplenmediği için gerçeğe aykırı yorumlar yapıp, karabasanlar, umacılar yaratmasın. amacı nasıl daha iyiye gideriz olmalı, yorumcunun tenkitçinin. ben haklı çıktım, dediğim çıktı mantığıyla eleştiri yapılmaz. eleştiri denilen şey adeta bazı kırıklardan oluşan çatıyı aktarmaya, kırıkların yerine sağlam kiremitlerin yerleştirilmesine benzer. kısacası eleştiri asla ve kesinlikle akan çatıyı balyozla dağıtıp yerle yeksan etmek değildir.

    yazarlarımız, çizerlerimiz bunu bilmezler. ya da bilenler yazar çizer olarak televizyonlarda, medyanın çeşitli kulvarlarında yer almazlar. yaptıkları abes yorumlarla "rijkaard teknik direktör değil", "alex lider değil", "skibbe bu işi bilmiyor", "korkak gerets", "franco kaleci değil" yollu açıklamalarıyla uydurdukları karabasana, hayalete bu kez de kendileri inanıyorlar.
  • 11
    zamanında skibbe hakkında sergen yalçın'ın "futbol genelde 3 ihtimallidir" sözü misali "çalıştığı tüm takımlardan ya kovulmuş ya kendi ayrılmış" sözünü söylemiş insandır. hayır tamam da bir klüpten ayrılmanın başka yolu yoktur ki, ayrılmasa bizim başımıza geçmeyecekti. kısacası bazı cesur yazılarına rağmen skor yazarlığı yapan ve zamanı artık yavaş yavaş dolmaktadır
  • 12
    --- alıntı ---

    ''adnan polat'ın ntv spor'daki açıklamalarını ilgiyle izledim. sorulan sorularda da, verilen cevaplarda da yeni bir şey yoktu.
    programın amacı, polat'ın adnan sezgin'le birlikte kendini savunmasından ileri gitmemişti.
    sayın polat, "aleyhimde kampanya var" diye başladığı savunmasında, rusya geceleri ve uzakdoğu söylentileri için "çirkin bir iftira" dedi.
    daha sonra da herkesin bildiği galatasaray'la ilgili birçok projeden bahsetti. yıllar önce faruk süren, başkan olduğu günlerde 2-3 yıl içinde 25-26 genel kurul yapmıştı. inanın bana ikisi arasında fark yok.
    sayın polat, galatasaraylılar'ın başkanıdır ve bir numaradır. ona yapılmış bu hareket galatasaray'a yapılmış sayılır. bunu düşünerek ona soruyorum:
    sizin ve adnan sezgin'in aleyhinde üretilen moskova geceleri ve uzakdoğu alemleri için yasal hakkınız olan davaları açtınız mı? eğer açmadıysanız, neden açmadınız? unutmayın; bu gibi olaylarda "iftiradır" demek yetmiyor.
    gelelim projelere... sayın polat'ın anlattığı projelerin yüzde 90'ını, ben üç sene evvel televizyonda yaptığımız "şeref tribünü" programında anlatmıştım. bunları bana o zaman, rahmetli özhan canaydın söylemişti. onun için bana polat'ın yaptığı açıklamalar bir şey vermedi.
    ayrıca polat'ın riva şu anda "250 milyon dolar" ediyor demesi beni son derece şaşırttı. sayın polat her türlü işlemi tamamlanan riva'nın değerini oradaki emlakçılardan öğrenebilir.
    sayın polat, camiada istenmeyen adam ilan edilen yiğit şardan'dan hiç bahsetmedi. her istediğini yapabilen, ama hiç kimsenin hesap soramadığı bay şardan, kendi şirketlerinde değil galatasaray'da görev yaptığını unutmamalı.
    en önemlisi, "4-5 aya kalmaz maç yapılacak" dediği seyrantepe'de hâlâ bir galatasaray bayrağının dalgalanmaması nasıl açıklanacak?
    son sözüm şu... "bu yıl şampiyon oluruz" diyen başkan adnan polat'a kısa bir cevap...
    avrupa'dan elendin. ligde üç maçta altı puan kaybettin. son aldığın iki kişiyle bu iş olacaksa dünyanın transferini yapan fenerbahçe, beşiktaş, trabzonspor ve bursaspor kulüpleri her halde topluca intihar ederler!''

    ismet tongo

    http://www.fotomac.com.tr/...04/polatin_savunmasi

    --- alıntı ---
  • 14
    07 ağustos 2016 tarihinde saray’ın sultanlar’ı isimli yazısında inan kıraç'ın borçlardaki etkisine dikakt çekmiştir.

    inan kıraç ve derin yönetim hakkında çok enteresan iddialarda bulunmuştur. örneğin;

    * "zamanında ünal aysal’a transfer yapması için baskı kuran kişi ya da kişiler kimdi?"
    * "ülkesinde düzenlediği basın toplantısında; ‘benden rüşvet istediler’ diyen galatasaray’ın eski bir futbolcusu neden ciddiye alınmadı?"
    * "ünal aysal’ın da, duygun yarsuvat’ın da, dursun özbek’in de büyük transferlerdeki para kaçaklarıyla ilgili söylentileri araştırmaması benim için hala soru işareti. "

    nef inşaat ile yapılan anlaşmaya da bu minvalden bakmakta fayda var. [biçim]http://www.rerererarara.net/sozluk.php?t=nef+in%C5%9Faat&a=td[/biçim]

    kaynak için: http://www.fanatik.com.tr/...-sultanlar-i/1246320
App Store'dan indirin Google Play'den alın