18.12.2017 tarihinde kulübümüzdeki görevine son verilmiş eski teknik direktörümüz.
eveet, tudor da bitti beyler. 15.02.2017 de başlayan hikayesi dün sona erdi(18.12.2017). geride 2 yarım sezon, bir sezon başı kampı, 10 yeni transferiyle coşkuyla başlayıp kabus görmeye başlayan bir takım bıraktı ve gitti.
bu 10 aylık süreçte neler yaşandığı hepimizin malumu, bu yüzden tudor hakkında derinlemesine eleştirilere girmeden, salt fikrimi söylemek gerekirse, yaptığı işte başarılı olmak isteyen her insan gibi tudor da ne yaptıysa kendi hayrı için doğru olduğuna inandığı şeyi yaptı, kendi hayrı da galatasarayın başarısından geçiyordu. meziyetleri yetti, yetmedi görevdeyken çok tartışıldı, görevine son verildi, her konuda olduğu gibi güzel ülkemde bu konudaki tüm tartışmalar bitti demek ki yetersizmiş dendi ve konu kapandı.
şöyle kısa bir süreliğine, mesela bu entryi okuma zahmetine katlandığınız süre için, varsayalım ki tudor gitti ama yeterli, yetersiz tartışması bitmedi, tam gaz devam ediyor öyleyse neler konuşmamız gerek. mesela geçen yılın ikinci devresine bakıyorum, devre arasından 2-3 maç sonra geldiğin takımda bir takım denemeler yapıyorsun, taktik oluyor bu , oyuncu oluyor, bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorsun, -ıııh yemiyor bu sefer diyorsun ki bu takım oynamıyor motivasyon problemi var, işin sonu yıldızlar ile sorunlar yaşamaya varıyor, sezon berbat bir yerde bitiyor ve bence sınıfta kalıyorsun ama ardına sığınabileceğin güzel bir bahanen var, bu benim kurduğum takım değil! bu da geçerli bir bahane sayılabilir aslında
sezon bitiyor, yeni sezon başı geliyor, yeni yapılanmaya gidiliyor, çok bağrış çağrışlar arasında bruma, sneijder(podolski de denebilir) paket ediliyor, yerlerine yeni oyuncular felan transfer ediliyor ama kimsenin hala umrunda değil, çünkü taraftarın büyük çoğunluğunun taptığı bu 3lü, bilhassa sneijder'in gönderilişi ile tudor öyle nefret topluyor ki, daha kredisi o zamanlar tükeniyor. sneijder'in gönderiliş sürecinde, bana göre süreci yönetemeyen tudordan ziyade yönetim olmuştur, bunu da genelde susarak yaptılar, sustular ve nefretin tudor'un üzerinde toplanmasına izin verdiler.
östersunds fk 'e elenişimiz, bence facia, çünkü alışmışız, 2. ön elemede gitmek pek çoklarımız için en absürt hayallerde bile vücuda gelmeyecek olay, pek çok faktör var aslında o eşleşmeyi etkileyen, o gün için en geçerli olanları östersunds'un maç kondisyonunun önümüzde olması, sezonu yeni açmış olmamız, transfer hareketliliği, önceki yılın isteksiz oyuncu grubunun çoğunluğu vs. ama yine de yetmez, galatasaray'ın ceketi yetmeliydi östersunds'u elemeye, tudor 10/10 kusurluydu, iyi hazırlayamamıştı demek ki takımı, ben de böyle düşünmüştüm açıkcası (gerçi benim için 9/10 idi, 100 vermeyen hoca gibiyimdir. ), ama eminim ki bugün aklı selim her galatasaraylı, östersund'un başarılı grafiğini görünce hatayı 10/10 ile tudor'a kesmeyecektir.
neyse efendim, bildiğiniz üzere bu ve bu gibi olaylar ile girdik sezona, kendi açımdan nasıl gördüğümü yazmak istedim yukarıdaki satırlarda, sezon başladıktan sonra ilk 8 haftaki oyun, takımın arzusu, maç içi yardımlaşması, arkadaşlığı, kondisyonu ne bileyim futbol adına iyi ne varsa, çoğu üst seviyede, arada bir de iyi gitmeyen maçlarda tudor'un delilik ile dahilik arasındaki taktiksel denemelerini de görünce
* hepimiz gibi ben de yakın gelecek adına ümitlendim. acaba dedim, tudor hakkındaki acabaları bitirebilecek mi?
şu entryde (bkz:
#2306972) bugün bizi seçime götüren süreçte çoğunlukla 8. haftadan sonra bize yapılanları kendimce yazdım, burada da özetlemek gerekirse o gün galatasaray'ı durdurmak en azından yavaşlatmak gerekiyordu ve satılmış medya bunun için elinden geleni yaptı, önce yabancı ile sonra terim hoca ile saldırıp durdular ama bunda şaşılacak bişey yoktu, çünkü medya neden tarafsız olsun ki, alıştık biz böyle taraftar olma durumuna, ama asıl şaşırdığım ve seçim kararı ile farkına vardığım şey şu oldu, tudorun bitişine giden yolun taşlarını medya taşıdıysa, yönetim döşemiş. çünkü sezon sonunda, futbol takımının başarısına göre seçime girme ve seçilme ihtimali başkanın demek ki göze alamayacağı kadar büyük bir riskmiş. erken seçimi taraftarın gözünde şirin sebeplere bağlamak, tudor gitsin/terim gelsin dedik yönetimi düşürdüler edebiyatı yapmak için bu çöküşü hazırlamışlar. medyanın önüne parçalansın diye atılarak (bkz:
cengiz özyalçın), taraftar üzerinden ayar verilerek (bkz:
iasmin latovlevici) ve takımı liderken istafaya çağrılan bir adam olarak bu adamın(tudor), son haftalarda verdiği saçma sapan kararları düzgün bir ruh haliyle aldığını söylemek mümkün değil kanımca. ancak bu tudorun hatalarını kapatmıyor elbette bence yalnızca mevcut durumdaki payını değiştiriyor.
yazının başlarında tudor için şunu yazmıştım "yaptığı işte başarılı olmak isteyen her insan gibi tudor da ne yaptıysa kendi hayrı için doğru olduğuna inandığı şeyi yaptı, kendi hayrı da galatasarayın başarısından geçiriyordu." , aynısını yönetime uyarladığımda görüyorum ki onların hayrı demek ki galatasarayın başarısından geçmiyor, kendileri için galatasaraya rahatlıkla zarar verebiliyorlar.
hatalar yaparak gönderilen bir teknik adam olarak hatırlanacak tudor, çok da normal çünkü sonuç odaklıyız, sürece pek kafa yormuyoruz, bu noktaya nasıl gelindiği unutulacak,
tudor üzerinden temennim, çok iyi olduğumuz nefret toplama ve odaklama işini artık yönetime/başkana çevirmenin vakti gelmedi mi?