bu sabah nefes nefese uyandım. uyanınca telefonu kontrol ettim son aramaları. o muydu gerçekten diye. ulan rüyamda bile görüşemiyorum adamla, sahtesi çıkıyor beni kandırıyorlar :(
kökeni muhacir olan ben, çocukluğumu bursa'da geçirdim. liseden de hala görüştüğüm arkadaşlarım var, onlarla da birbirimizi iyi kafalarız. olay yeri yine bursa'da geçiyor. yaz olduğu için yazlıktayım, arkadaşlarım da var. yazlıkta çay içiyoruz ama çay buz gibi. icetea'leri çay bardağına koyup içiyoruz herhalde :( birden telefon çalıyor. arayan bilin bakalım kiiim? telefonun ekranında koskocaman 'ünal aysal arıyor' yazıyor. yok anasının gözü, ünal aysal beni neden arar ki?
düşündüğüm şeye bak, 'önöl oysöl bönö nödön örör kö?'. ulan düşünülecek şey mi şimdi bu. ünal aysal'ın beni aramasını düşüneceğime, beni nereden bulup, benim telefonda da nasıl kayıtlı olabileceğini düşünmüyorum. bir de ünal aysal yakın aile dostumuz sanki amk. bazen kızılay, emniyet genel müdürlüğü mesaj atar ya, kayıtlı olmasalar bile egm yazar, ya da kızılay, onun gibi ama bu sefer arıyor adam beni.
heyecandan altıma sıçıyorum, ulan ünal aysal arıyor! acaba erken seçim olacak da başkanlığa adaylığını mı açıklayacak diye düşünüyorum. o arada arkadaşlarım 'salak salak konuşma başkan olsa sana mı söyleyecek, hadi açsana amk salağı ne bekletiyorsun adamı' diyerek beni uyarıyorlar. açıyorum telefonu;
- alo, buyrun.
+ merhaba dasg, iyi geceler. ben ünal aysal, nasılsın?
- teşekkürler sayın başkanım. sağlığınıza duacıyım. sizleri sormalı?
+ teşekkürler. ben de iyiyim. rahatsız etmiyorum bu saatte inşallah?
- yok estağfurullah başkanım, ne demek. buyrun.
+ şimdi dasg'cığım. ben balderesi karakovan balları anonim şirketinin başındayım. biz şimdi teneke peynir işine de girdik. ilk etapta müşterilere kendimizi daha iyi tan..
- balderesi?
+ evet canım balderesi karakovan balları. peynir sektöründe de adımızı duyurmak istiyoruz. biz de senin dijital ortamdaki başarılarından haberdarız. internette yaptığın dizaynlar ilgimi celp etti. müspet bir şekilde adını duyuruyorsun.
- (ne başarısı amk, sözlükten başka hiçbir yere atmıyorum)
+ biz de bizimle beraber çalışmanı, bizim yeni şirketimize logolar, brandalar, web sitesi için taslaklar hazırlamanı istiyoruz. ihtiyacın olan her şey bizim ofisimizde mevcut. en kısa
zamanda gelip bizimle çalışmanı arzu ediyoruz. avans olarak da 5 teneke lor peynirini 100 lira gibi uygun bir fiyata vereceğim sana avans olarak.
- (ulan lorun kilosu ne kadar ki, hiç de bilmiyorum bu piyasayı) başkanım çok teşekkür ederim de, sizin
gazpromile olan ortaklığınız,
unite international group'un ceo'luğu gibi unvanlarınız var. daha aklıma gelmeyen bir çok şirketler.. bu işe neden merak salmış olabilirsiniz ki?
+ hahhahh.
* sen bu sektörün ne kadar potansiyelli olduğunu biliyor musun. en yakın zamanda
les ottomans'a gelip benimle birer kahve
içmeni ve bizim sahip olduğumuz projeleri sana göstermeyi istiyorum.
----(arkadaşlarıma doğru dönüp, telefonun mikrofonunu kapatarak) oğlum bu adam ne diyor lan? bana mı yürüyor bu herif 70'inden sonra?
- başkanım teklifiniz için çok müteşekkirim. ancak ben bu teklifi reddetmek istiyorum. hatta bu teklifin gerçek bile olması beni tedirgin ediyor.
+ en kısa zamanda seni bekliyorum dasg. yoksa seni evinden aldırmak zorunda kalacağım.
- (hasiktir şimdi de volkan'a bağladı amk)
+ peki başkanım, iyi geceler. haa bu arada, tekrar başkan olacak mısınız galatasaray'a?
- siktir et şimdi başkanlığı. bekliyorum seni..
taaaak.. telefonu kapattık. şaşkınlık bir yanda, bir yanda ünal aysal ile konuşabilmenin mutluluğu ile karışık duygular içerisindeyim. biraz da tabi ne olduğunu anlayamadım. sonuçta hiç beklediğim bir şey değil bu. 'ne diyor, ne diyor?' diye soruyor hemen arkadaşlarım. 'ebenizin amını diyor, size ne amk?' diyerek tersliyorum. ulan bu her ne kadar tenekeden bir iş de olsa, iş iştir. hem patronum da ünal aysal olacak. neden olmasın ki? elbette arkadaşlarımdan sakladım. manyak mıyım ben amk, gelip bir de 'ilk maaşını da beraber ıslatırız kankaaa xdxd' diyecekler. yok yeeaa?
sonra artık rüyada zaman&mekan kavramının birbirine geçmesinden midir bilemiyorum, oradan kalkıp ünal aysal ile görüşmek için hazırlanıyorum. tam bir grand lux, tam bir tuxedo, tam bir salon beyefendisiyim. kravatın iğnesi, yakaların düğmeleri, gömleğin kol uçları falan muazzam. sanki devlet liderleri ile bir resepsiyon görüşmem var. evden çıkıyorum -ev de bursa'da haa- iki üç sokak dönünce les ottomans'a geliyorum. les ottomans'ı da bilenler bilir, boğaz kenarında, galatasaray adası'nı görebilecek bir yerdedir. nah öyledir. ido mudanya iskelesi'nin orasıymış amk. tekrar arıyorum başkanımı, 'başkanım ben otelin önüne geldim, kapıyı açar mısınız?' ulan komşuya mı gidiyon, ne demek kapıyı açar mısınız. tabi söyledikten sonra aklıma geliyor. 'acaba başkanım beni evimden özel şoförü ile mi aldırsaydı, öyle daha mı kolay olurdu' diye kendi kendime saçmalıyorum. en sonunda başkanımı görüyorum. adam gayet cool, sahil kenarında kaprisi, bağrı açık gömleği ve gözünde gözlüğü ile uzaktan beliriyor. yalnız işin tuhaf yanı, yanında bizim tayfa da var. ulan ben bu çocuklara telefonda görüştüğüm hiçbir şeyi söylemedim ki? bunların ne işi var başkanın yanında, fukara sümüğü gibi yapışmışlar adama. tam o anda yaklaşırken tuhaf bir şey olduğunu seziyorum. ulan bu adam bana yaklaştıkça ünal aysal'lıktan uzaklaşıyor. allah allah diyorum, başkan gerçekte göründüğünden daha mı farklı acaba? fakat işin suyu belli oluyor, başkan yanıma gelince anlıyorum onun olmadığını. yanındaki çocuklarla beraber o da kahkahalar atıyorlar bana. 'gördün mü lan nasıl da yedi sazan ahahahaahah xdxd' tarzı benimle alay ediyorlar.
- noluyor lan, aç da götüne gül amk serserisi seni
+ (başkan sandığım adam gözlüğünü çıkarıyor) dasg nabıyon lan hahohahohaha! (sesi de ünal aysal'ın sesi değil, mahmut tuncer'in sesine dönüşüyor)
- sen kimsin lan?
+ oğlum ben bu şoparın (şopar dediği de hikayenin başında çay içtiğimiz arkadaş) mahallesinden bir arkadaşıyım. bu keko kendi kayıtlı numarasındaki adını 'ünal aysal' diye değiştirdi. haliyle ben de onun telefonundan seni arayınca ünal aysal arıyor sandın. hiç numaraya bakmadın mı, tanıdık gelmedi mi amk?
- (ben mort, ben vefad, ben sazan) komik mi lan bu yaptığınız? bu ne lan nesi komik bunun?
çakma başkan ve saz arkadaşları ağzı haricinde her tarafıyla gülüyorlar falan..
tabi sonrasında nefes nefese kendimi yatağımda bulmamla tipik uyku sonrası rüya ile gerçeklik arasındaki geçişi yaşıyorum. kafamı çevirip baktım, a spor açık, dursun özbek çıkmış 'mali durum hiç iyi değildi, biz bunu düzeltmek istiyoruz' falan diyor haberlerde. amına koyayım rüyada ünal başkan, gerçekte bu, bi rahat bırakın lan!
elimi atıp telefonu yokluyorum son aramalara, acaba ünal aysal diye kayıtlı biri var mı? :( olur mu amk öyle şey, ünal başkan beni neden arasın.