• 443
    sanırım 17 mart 2018 fenerbahçe galatasaray maçından günler öncesiydi. 14 nisan 2019 fenerbahçe galatasaray maçı öncesi de olabilir tam net hatırlamıyorum, böyle bir rüya görmüştüm.

    kadiköyde son 10 dakikaya girilirken biz fb karşısında 6-0 öndeyiz. tüm stad g*t olmuş suskun suskun izliyordu. derken 80. dakikada fb penaltıdan 6-1 yapıyor ve hemen ardından bir gol daha atıp skoru 6-2 yapıyorlardı. golü atan fb'li futbolcular ve taraftarlar sanki kazanıyormuş gibi anlamsız şekilde deli deli seviniyorlardı. bize karşı 6-0 yerine 6-2 kaybetmenin sevinci olmalıydı bu. *

    ben ise bir dakika içinde iki gol yemenin siniriyle bir anda yataktan fırlayarak uyandığımı hatırlıyorum. baktım ki rüyaymış.
    sadece bir rüya oldugu için üzüldüm, üstümü örttüm ve uyumaya devam ettim. günler sonra ki derbiden ise beraberlikle yetinmek zorunda kaldık.
  • 202
    tam olarak galatasaraylı rüyalardan sayılmaz ama gördüğüm en ilginç rüyaydı muhtemelen. bir gram abartı veya ekleme yoktur.

    dün gece gördüğüm rüyayı hatırladığım kadarıyla aktarıyorum.

    --- rüya ---

    kombimiz bozulmuş, servisi aramışız. gelen iki servis elemanı da kıvırcık saçlı gözlüklü gömlekli kravatlı tipler. bir tanesi şeklen telefonu andıran bir anahtar çıkarıyor. anahtar 7ye 14. hani normalde 8'e 9 falan olur anahtarlar. bu anahtar hem telefona benziyor hem de 7'ye 14 aq. bana bu anahtardan bir tane daha lazım diyor, bulamayacağımı söylüyorum. atışıyoruz biraz sen nasıl yetkili servissin yanında anahtarın yok falan derken aynı anahtardan bir tane daha bulmazsam kombiyi tamir etmeyeceğini söylüyor. elemanlardan diğeri biraz daha ılımlı, daha önce elmander'in evine gittik falan diye referanslarını anlatıyor bana. ikna oluyorum aynı anahtardan bir tane daha bulmayı kabul ediyorum. inşaat alanı gibi bir yere gidiyoruz, 2 tane oda yanyana ve odaların ikisi de ağzına kadar işçi dolu. işçilerden birine soruyorum "bu anahtardan var mı abi sizde?" diye. adam telefona benzeyen anhtarı alıp gülüyor, yanındaki arkadaşını "seni arıyorlar al konuş" diye kandırıyor gülüyorlar falan. o gülüşmenin içinde arka tarafta mancini'yi görüyorum. eski hocamız roberto mancini. how are you sinyore falan derken biraz laflıyoruz. ingilizce konuşuyoruz şakalaşıyoruz falan. bir de bakıyorum yan tarafta cesare prandelli var. onla da laflıyoruz biraz, işçiden anahtarı alıyor prandelli. prandelli ile italyanca gibi konuşuyoruz ama kelimelerimiz ingilizce. sonra işçiler bir anahtar daha getiriyor, prandelli'ye veriyorlar. prandelli iki anahtarı da alıyor, "vermiycem olm" falan diyor. şaka yapıyor sanıyorum ama gayet ciddiymiş. vermiyor anahtarları. sonra birden kaçmaya başlıyor, peşine düşüyorum. bir binaya giriyor. ben de peşinden. kütüphane gibi bir yerde sıkıştırıyorum bunu, anahtarları istiyorum. vermiyor, inatlaşıyor benle. sonra etrafımız kalabalıklaşıyor, bir sürü iri herif toplanıyor başımıza. benm bir merdane çıkarıyorum ve merdanenin tutulan kısmını prandelli'nin gırtlağına dayıyorum. merdaneile prandelli'yi tehdit ediyorum anahtarları alabilmek için. "ver anahtarları yoksa canını yakarım" diyorum. o da "bana dokunursan adamlarım seni paramparça eder" diyor ve yumruğunu sıkmış bir sürü adam görüyorum. gayet kendimden emin bir biçimde "bulurlarsa yok etsinler" diyorum ve kayboluyorum. bildiğin görünmez oluyorum. şok oluyorlar. sonra tekrar belirip anahtarları istiyorum, merdaneyle adamlardan birine vuruyorum ve "bunu sonsuza kadar yapabilirim ver anahtarları" diyorum. anahtarları alıp tekrar görünmez olup çıkıyorum oradan. mancini bekliyor beni dışarıda. yanına gidiyorum beraber uzaklaşıyoruz. anahtarları kombiciye veriyoruz.

    --- rüya ---

    gerçekten herhangi bir yerinde bir ekleme veya abartı yok. hatırlayamadığım yer vardır muhtemelen ama kombicinin istediği anahtarları bulmak için prandelli ve manciniyle muhattap oluyorum.
  • 522
    ben, babam, kardeşim ve kuzenim televizyonda milan-gs maçı izliyoruz. deplasmandayız. maç yeni başladı ama hangi ara geldik bilmiyorum dakikalar 24'ü gösterirken boşta kalan topa yerden yanlış hatirlamiyorsam torreira sert vurdu penaltı noktasının üstünden, 0-1 öne geçtik. sonra bir anda yayının kalitesi çöp oldu, eski bir yayın gibi ekran kaymaya başladı, tam "noluyo a.k" diye söylenip televizyona vurmaya giderken alarmım çaldı ve uyandım.
  • 124
    küçük ama şirin kasabalar olur ya, öyle bir yerdeyim. dışarıda bir yere oturmuş muslera'yla sohbet ediyorum, kanka olmuşuz epey samimiyiz. ingilizce konuşuyoruz, bir de öyle akıcı konuşuyorum ki sormayın gitsin. nando n'apıcaksın gidicek misin bu yıl diyorum, bilmiyorum ki görücez falan diyor. gitme nando diyorum. devam ediyorum; bak avrupa'da çok büyük kulüpler var tamam ama hiçbir taraftar seni bizim gibi sevmeyecek. bak hem biz de en az onlar kadar büyüğüz, ligimiz onlarınkinden kötü olabilir ama biz galatasaray'ız, zaten artık her yıl şl'de olucaz falan diyorum. biliyorum bro diyor, ben de galatasaray'ı ve taraftarı çok seviyorum diyor. nando'nun mutlu olduğunu, onu gitmekten vazgeçirdiğimi falan hissediyorum, afferim lan scalpi diyorum içimden kendi kendime.

    ulan nando bak ne rüyalar görüyoruz senin yüzünden. kedi canını senin. gitme tamam mı, gitme.
  • 381
    bu gece fenerbahçe'ye ali sami yen'de 1-0 yenildiğimizi gördüm. golü 89. dakikada vedat muriqi atmış.
    inanılmaz sinirliyim. maçı izlememişim ama kötü oynadığımızı biliyorum, sözlüğe girip fatih terim başlığına "senin oynatacağın topun..." gibi bir entry girip pilot oluyorum.

    daha sonra "daha maça 1 hafta var ben rüyadayım şu an" diye düşünerek farkına varıyorum rüyada olduğumun.
    işin ilginç yanı rüyada olduğumun farkına varmama rağmen hala pilot olduğum için üzgünüm. "ulan oynanmamış maç için pilot olduk" diye rüyamda üzülmeye devam ediyorum. neyse sonra uyandık işte.
  • 61
    bu gece 3 kere gördügüm rüya cesidi. sözlükten kalkip direk yataga gidersen olacagi da bu ameka.
    ilkinde cok kötü moralim bozuldu. besinci dakkada kornerden gol yedik. ama nasil gol. ziplayarak gelisine iki ayaginin tabaniyla birlikte topu kalemize gönderen ''pirlo''...evet pirlo. ''hay anani sikiyim pirlo'' derken ''ne pirlosu lan, noluyo lan'' diye rüya devam ediyor. sonra uyaniyorum rüyaymis lan diye ikinci seansa daliyorum. bunda da nerdeyse ailecek bir sinema salonuna maci izlemeye gidiyoruz. almanlar filan da var bize ters ters bakiyorlar annem basörtülü oldugu icin. ama bu sinema salonu üniversitenin konferans salonu gibi birsey. hatta okuldan bir galatasarayli arkadasi görüyorum, ''gectin mi lan sinavi'' diye soruyorum. sonra noluyorsa birden bizim kahvede buluyorum kendimi. millet küfür filan ederken ben bir daha uyaniyorum.
    son seansimda da otobüs mü bekliyorum napiyorum tam hatirlayamadim. okuldan arkadaslar filan var. cebimde kahvede harciyacagim bozuk 5-6 euro. onlari sallandirip duruyorum cebimde. bos bos duruyoruz orda. 10-15 metre gidiyoruz , sonra duruyoruz , devam yürüyoruz böyle mal bir durumdayiz yani. kafam macta. ''ulan mac kacacak yav hadi yav; ilk yari bitti laaaa'' diye diye biseyleri bekliyorum ama kimi neyi bekliyorum bilmiyorum simdi.

    yani bugün olacaklarin, olabileceklerin, olmasindan korktugum seyleri görmüsüm rüyamda.

    en son güne uyandigimda ''ne pirlosu lan, adam manuda oynamiyo bile... görecegin rüyaya siciyim senin'' deyip yüzümü yikamaya gidiyorum.
  • 382
    bir binada yaşıyorum. en üst katı galatasaray tesisi ama giriş yasak. en alt kat yurt ve orta katlar okul.

    edebiyat öğretmenim kompozisyon ödevi vermiş bende sakin kafayla yazmak için orta kata çıkmışım. hocanın gelmesine yarım saat var bende camdan dışarıya bakıyorum. ryan donk, taylan antalyalı ve emre taşdemir uzay aracı ile ay'a doğru gidiyorlar. bende diyorum ki ryan donk soğukkanlı adam doğru tercih olmuş.

    kompozisyonu yazmayı bitirdim en üst kata gizlice çıktım. gizli bir kapıdan girdim ve içeride fatih terim, mustafa cengiz, abdurrahim albayrak, soner sarıkabadayı ve küçük kızı vardı. hepsi yorgun yarı uykulu halde çay içip sohbet ediyorlar. beni görünce fatih hoca bir bardak çay getirdi bana. bende bacak bacak üstüne atıp çayımdan bir yudum alarak sohbete katıldım.

    sohbetten tek hatırladığım martin linnes'in ocak ayında kadroya monte edileceği.

    fatih hoca çok yorgunum diyerek uyumaya gitti. bende yan odaya geçtim ve pencere kenarında bir not defteri buldum. fatih terim'in taktik kitabı. ulan pirlo sana bunu gösterecem dedim kendi kendime. içinden 2-3 sayfa okumaya çalıştım. yine tek hatırladığım defterde banka işlemleri ile ilgili yazılar olduğuydu.

    sağlam delirdik.
  • 94
    ronaldinho'yla karşılaştım sözlük çok gerçekti saçında bandanası bile vardı. hem de kredi yurtlar kurumu samsun karadeniz yurdu internet cafesinde. youtube'dan brezilya dizisi mi ne izliyordu.

    türkiye'ye gelmeye nasıl bakıyosun dedim?

    sıcak baktığını gelirse galatasaray'da oynamak istediğini çünkü galatasaray'ın champions league'de* oynadığını ancak şimdilik resmi bir teklifin olmadığını söyledi.

    ben de türkiye'ye gelirsen başka takıma gelip kendini madara etme zaten şikecileri teşvikçilerin at hırsızlarının kulüplerinde de top oynama bir zahmet diyecektim ama ingilizcem yetmedi sözlük, şike teşvik madara bunlar bana uzak kelimeler ne yapsaydım adamın yanında google translate mi kassaydım. gerçi şikeyi biliyordum lan twitterda match fixing falan bir şeyler yazılıyordu yazın ama o heyecanla aklıma gelmedi heralde ronaldinho amk boru mu?
  • 385
    gündüz niyetine
    rüyamda manchester united'ın hem başarısızlık, hem borçlar nedeniyle tff 1. lige düşürüldüğünü gördüm.
    allah allah diyorum kendi kendime. adana demirspor maçı için adana'ya gelmişler. o an dua ediyorum. allah'ım manchester united, ac milan ve galatasaray'ı avrupa'nın zirvesinde yeniden görmeyi nasip eyle diye.
    bi' amin dersiniz artık.
  • 223
    dün gece galatasaray yönetimini rüyamda darbe yaptım. hoş rüya benim hep ön planda tuttum kendimi.

    başlangıç net değil, telefon geliyor salih istanbul'a gel. genel kurul karışmış. taraftar isyanda. seçim falan olmuyor. ünal aysal hoooop başkanlığa. eee tabi hali hazırda yönetim yok. acil takımı toparlamak, transfer yapmak bütçeyi ayarlamak istiyor herkes.

    rüyanın sahibi olduğumdan herhalde aysal diyor salih gel bi el atalım. peki başganım diyorum. hiç anlamadığım bir şekilde bi kaç saat bütçe konuşuyoruz. o sırada biri haber getiriyor efendim manu rvp'ye gelen tekliflere açıkmış diye. ben sok ben iptal. aysal oradan bi elemana, salih'e bir özel uçak ayarlayın acil mençıstıra diye veriyor talimatı. bir duş alıyorum. sonra hoooop yola.

    aslında aysal özel uçak demişti ama ben sostyalist tavrımdan ödün vermedim galiba ve sıradan halkın içinde gittim. neyse indik sağ selamet. bi araba aldı beni. gittik bir kulüp binası. girişte iki eleman vardı dedim sizde transfer olaylarına kim bakıyor. acemilik heralde. neyse girdim içeri.

    gözlüklü 50 lik bir ingiliz vardı karşımda. ingilizce bülbül gibi şakıyorum böyle oluru ne olur falan diye. o anda yüksek fiyatlar çekti oç. kültür farkının verdiği gerginlikle olacak bastım fuck falan dedim çıktım.

    istanbul'u aradım dedim biz bu işe çare bulcaz. sabri selçuk, burak, yekta, aydın, tarık, olcan, eray, umut falan paraları neyse verin siktir edin kulüpten hepsini. geldiğimde kalmasın kimse. aysal'ı aradım dedim başganım bu işi kökünden halledekbi kaç oyuncu bakalım siz de gelin konuşalım diye. (takımda devrim olmuş, bütün çöpler yollanmış yerlerini dolduruyoruz)

    nasıl tanıştık bilmiyorum aradım mourinho babayı. durumu anlattım ve dedim bizi bilirsin 40 yılda bir şey işimiz düştü. sizin scoutlar çalışmıştır. bize yardımcı olurmusun.

    adam yufka yürekli. telefonda olmaz dedi gel bi çayımı iç. aysal ı aradım tekrardan dedim ben mou'ya geçiyorum işleri hallet oraya gel. geçtim hiç iş konuşmadık makara muhabbet. bizim yerlilere giydiriyoruz beraber. aysal falan geldi.

    iş konuşmaya başladık. bize iki oyuncu gösterdi. isimleri fm den alma gibi. canavar bunlar falan diyor. kasetleri izledik. ama youtube dan değil cidden kasetten izledik. o gece analiz yaptık. bunların scout bir günlüğüne bize çalıştı. bizimkileri de kovduk tabi. oyuncuları önerdi konuştuk falan.

    ertesi gün biriyle imzaladık orada. buraya dönelim dedik. çocuğunu kesen mi dersin, sevinçten kendini köprüden atan mı dersin, biblo yapıp hastanelere düşen mi dersin, timeline yapış yapış.

    neyse benim de telefonlar susmuyor.
    çoğuyla kısa kesiyorum.
    telefon çalıyor yine.
    bakıyorum cia den sneijder.
    alo diyorum. rüya bitiyor

    kardeşim çalan telefonun ucunda abi: günaydın bir şey sorabilir miyim? ben: soracağın soruyu sikeyim sabah sabah. çocuk şok. çocuk iptal.
  • 133
    --- dikkat ---

    öncelikle allah yazdıysa bozsun diyerek anlatmaya başlıyorum

    --- dikkat ---
    öyle uzun soluklu macera filmleri gibi rüyalar göremem kısa ve net olur. yine öküz gibi uyuduğumdan saat 13.30 gibi kalktım kalkar kalkmaz gördüğüm rüyayı hayal mayal hatırlamaya başladım. rüyamda galatasaray sözlükteyim sözlük ağlama duvarına bir yazar musleramız da gitti dostlar :( diye bir entry yazıyordu. sol tarafa bakıyorum fernando muslera (67) yazıyordu. bir giriyorum başlığına manuya transferi kesinleşmiştir yazıyor. diğerleri neden muslera tarzı entryler giriyor. birisi 12 milyon € bence iyi para tarzı şeyler söylüyor. böyle gidiyordu rüya. neyse uyanır uyanmaz galatasaray sözlüğe baktım. sol frame'e baktım ve rahatladım.
  • 392
    acayip bir rüya gördüm renktaşlar. kadıköydeyiz, işte yıllardır yenemiyoruz falan, ben yarı bilinçsiz g.tüm falan mı açıkta kaldı diye düşünüyorum, 1-0 geriye düşmüşüz, yorganı çekiyorum iyice üzerime, kesin bir tarafım açıkta kaldı diyorum. sonra zaman biraz geçiyor ve ilk yarı bitmeden siyah, uzun boylu bir adam(tövbe estağfurullah) giriyor rüyama, bir nevi evliya... kafayı bi koyuyor, 1-1 oluyor. tabi ben sevinmeye çalışıyorum ama hani rüyalarda istersin de yapamazsın ya öyle bir durum. tuhaf garip bir sevinme, bapırayım diyorum sesim çıkmıyor. diyorum ki sevinmeyeyim belki bozulur falan diyorum.

    sonra ikinci yarı su gibi geçiyor, ben de anlamlandıramıyorum, rüyalardaki zaman sorunu, malum. zaman ilerliyor, maçın sonlarına doğru penaltı oluyor, diyorum yok artık! bu kadarı da fazla! kadıköyde son 10 dakika bizim lehimize penaltı! rüyada bile olmaz. kendimi tokatlamaya çalışıyorum ama elim tutmuyor. ama gene de diyorum rüyaların absürtlüğü işte. vardır bir açıklaması. sonra falcao atıyor golü, sonra da sevinirken uçuyor havalara doğru... yine sevinmeye çalışıyorum ama bacaklarım tutmuyor, yere yapışıyorum. gene sevinememe durumu, diyorum kesin bir şey var, gözümden kaçıyor, ben farkında değilim. tabi totemim de yok ki rüyanın gerçekliğini test edeyim*.

    sonra hakem fazla uzatma veriyor, belhanda kırmızı görüyor falan(ben de acaba rüya değil mi diye burda şüpheleniyorum.) derken onyekuru saniyede 80 km hızla koşuyor(sonuçta rüya) tozunu yutan jailson falan öksürmekten bir hal olmuş, altay'ın karşısına geçip, çifte telli oynayarak golü atıyor. işte buna seviniyorum. yani rüyada koşamazsın falan ya, ben koşuyorum abi. zıplıyorum, bağırıyorum, arada ağıza alınmayacak kelimeler çıkıyor ağzımdan, şaşırıyorum da bir yandan. işte böyleydi rüyam. gerçekten hayra alamet inşallah.
  • 151
    rüyamda bu haftaki maçları gördüm ama biraz karışıktı,daha doğrusu gergin ve belirsiz.

    ligin son haftasıymış ve fenerbahçe sanırım 1 ya da 2 puan farkla önümüzde(zaten karışık olan kısmı da burası).biz de beşiktaş'tan bir puan öndeyiz. fenerbahçe son hafta olmasına rağmen maçını bizden önce oynuyor ve kasımpaşa bunları yeniyor. biz antalya maçına şampiyonluk için çıkıyoruz ve süper finalde 1-2 kaybettiğimiz fb maçı gibi bir maç geçirip 0-0 berabere kalıyoruz. son saniyeler tam bir kabus , rüyamda bile çok bunaldım.o bir golü bulamadık. avantaj beşiktaş'a geçiyor ve bursa'yı inönü'de yenerlerse şampiyon olacaklar. 1-0 öne de geçiyorlar ama son saniyelerde bursa çakıyor,inönü'de ölüm sessizliği ve maç 1-1 bitiyor. işte karışıklık tam orada başlıyor. herkes beşiktaş şampiyon olacak derken maç böyle bittiğinde ne olacağını hesaplamamış. tüm türkiye federasyondan açıklama bekliyor, tv.de farklı farklı yorumlar...
    ben gergin bir şekilde içimden şampiyon olacağız diye düşünürken uyandım. :(
  • 377
    transfer doneminin son gunleri yaklasirken falcao sonunda benim de ruyalarima musallat oldu.

    ruya turk telekom arena'da basliyor. falcao gelmis, imza toreni icin bekliyor yedek kulubesinde. yaninda fatih hoca menajeri bir de ben, getir-goturcu:). neyse pasamiz* stadi gezmek istiyor, ben bunu alip localarin oldugu kisma cikiyorum. ama slim-fit gomleginden bana biraz kilolu gozukuyor, hafif bir gobek var gibi sanki. ruyanin geri kalan kisminda bu isi (gobek var mi yok mu) cozmek icin falcao'nun pesinden ayrilmiyorum.

    neyse falcao stadin icindeki bara* oturup bir icki soyluyor kendine, o an hafif diye gordugum gobegin baya sneijder gobegi oldugunu fark ediyorum ve dunyam basima yikiliyor. daha imzalar atilmamis ama. hemen kosa kosa fatih hoca'nin yanina gidiyorum. diyorum hocam iki hafta once abdurrahim albayrak'la cikan fotografinda bu adam fitti ama iki haftada gotu gobegi salmis, bunu almayalim. hoca da nasil olur falan fisman derken ikna oluyor ve o anda falcao transferinden vazgeciyoruz hocamla*.

    ruyanin bu kismi bu kadar. bu arada arka planda turk telekom arena'nin zeminiyle ilgili de kisimlar var ama o detaylara girmiyorum.
  • 157
    galatasaray-man utd maçı oynanıyor öyle sanıyorum ki şampiyonlar ligi gruplardaki son maç ve bizim yenmemiz gerekiyor. evde birkaç arkadaş bilgisayar başında sopcast'ten izliyoruz (amk rüyada bile fakirim lan, bari geniş ekran hd televizyonda canlı yayın kalitesiyle izleyelim veya stada gidelim yok arkadaş illa o fakirlik rüyaya da girecek). neyse 1-0 öne geçtik, kulübeden fatih terim hasan şaş ikilisi deli gibi seviniyor. lan dedim ne ara mancini'nin yerine tekrar geçtiniz. neyse ilk yarı biterken sneijder de astı maç 2-0 oldu. biz sevinçten çıldırdık.

    devre arası oldu biz bir yandan da juventus-napoli maçına bakıyoruz. amk aynı ülkenin takımları ne alaka. sonradan bir yerlerden haber aldık eğer biz manu'ya 4-2 kaybetmezsek turu geçicez. ikinci yarı başladı biz 53'te mi ne ilk golü yedik. dakikalar geçmek bilmiyor biz tırnaklarımızı yemeyi bitirdik et kısmına geçtik. derken arkadaşın biri sopcast'te juve-napoli maçına geri döndü. amk itiraz eden de yok güzelim galatasarayı bırakıp şikecilerin maçına bakmaya başladık. işin pis kısmı şimdi geliyor.

    dakika 84 napoli deplasmanda skoru 2-0 yaptı. biz nasıl seviniyoruz nasıl seviniyoruz apartmanı birbirine kattık resmen. yukarı daireden bir amca geldi utanmıyor musunuz bir de galatasaray forması giymişsiniz ayıp diye bizi azarladı. biz ne olduğunu anlamadık meğersem biz tam sevinirken galatasaray manu'dan 2 gol daha yemiş 3-2 mağlup duruma düşmüşüz. amk ben rüyamda bu kadar utandığımı hatırlamıyorum. son 5 dakikayı izleyemeden uyandım çünkü biliyordum ki o utançla maç daha fazla izlenmez.

    sonra düşündüm chelsea maçı öncesi bu bir alamet mi ama yok imkansız, olaylarla hiçbir bağlantı kuramadım. belki sneijder chelsea'ye bir tane asar başka da rüyaya dair belirti yok anasını satayım. elin rüyasına ak sakallı dede gelir maç skoru söyler bizimkine sopcastten kanal değiştirip beni utandıran adam geliyor. sikerim böyle fenerbahçe'yi.
App Store'dan indirin Google Play'den alın