• 1002
    bir durup düşünmesi gereken taraftardır...

    --- alıntı ---

    ülkenin vizyonu vizyonsuzluk. gecenin rezilliği sahadaki takım kadar tribünlerdeki taraftarlardı da. rijkaard geldiğinde "vizyon, vizyon..." diye böbürlenen taraftar "imparator fatih terim" diye bağırıyor.

    takımdaki sorun nedir, kimsenin sorguladığı yok. ilk hedef her zamanki gibi teknik direktör. baros'u ayırıp, sahada geriye kalan herkesi çöp torbasına sokuşturup bir kenara atmak lazımken, anlamsız bir uğultu yükseliyor tribünlerden. taraftarın takıma vermesi gereken en önemli mesaj bir taraflarını yırtarcasına baros diye bağırmaktı halbuki. belki sahadaki ruhsuzlar biraz olsun utanırlardı.

    okan, tugay, bülent, popescu, hagi, arif, hakan şükür gibi oyuncuları getiren, yetiştiren bir kulüptü bu. sayısız genci çıkarıp, uzun seneler gözü kapalı güvenebilirdik. okan buruk daha gencecik bir oyuncuyken, ayağının kırılması bizim için büyük bir kayıptı. çünkü keyfi oynamazlardı. her maç ne bekleyeceğimizi bilirdik onlardan.

    aydın yılmaz ve barış özbek gibi ağıza bir parmak bal çalıp sonra kaypak ve karaktersiz bir şekilde bu takımda vakit geçiren adamlara yer yoktu. mustafa sarp gibi hedefi olmayan, 6 ay parlayıp sonra saha içinde maç seyreden adamlar bu takımda hiç barınamazdı bundan 10 sene önce. ya da mehmet topal gibi, önce oynarmış gibi yapıp, valencia'ya kapak atma fırsatı önüne gelene kadar kılını kıpırdatmayan adamlar da olmadı hiç.

    hakan şükür gibi, arda turan gibi, servet çetin gibi, sallantıdaki teknik direktörü yollamak adına saha içinde hayalet misali dolanan adamlar da yoktu eskiden. hepsi son 10 sene içerisinde başladı bu takımı kontrol etmeye, takımın kaderini çizmeye.

    arda turan galatasaray'ın ve türkiye'nin en önemli futbol figürü olabilecek bir potansiyele sahipken, elinde galatasaray'dan oyuncu -hatta hoca- gönderecek gücü, "küstüm oynamıyorum" diyecek lüksü buldu. el oğlu mesut'a makul ve mantıklı bir kariyer planlaması çizerken, biz arda'yı, yönetim olarak, taraftar olarak, medya olarak, kafası karışmış, ne yapacağı belli olmayan bir el bombasına çevirdik. biz arda'ya bir maç küfredip, sonraki maç özür dileyecek yüzü bulduk kendimizde.

    zamanında ilie, filipescu, taffarel, hagi, jardel gibi yabancılar alınırken, lukunku'lar, cristian'lar gördük. şimdi de adnan sezgin'in büyücüsü pino gelir oldu. 3 koca sezonda monaco'da 60 maçı anca oynamış pino'yu, televizyonlar "bordeaux maçında çok iyi oynamıştı, o maçı da zaten bordeaux aldı" diyerek tanıttı, yazık! tek başına maç alan adamdı keita; deplasmanda oynamıyor, dendi. şimdi sami yen'de maç alacak adam da kalmadı.

    bu arada doğru yapılmaya çalışılan işer de oldu. gerets, baros, kewell, keita, skibbe, rijkaard gibi hamleler yaptı bu takım. hepsi mantıklı, üzerinde düşünülmüş hareketlerdi. "vizyon" sloganlarıyla başlayan bu hareketlerin hepsi yeniçeri mantığıyla kesilip atıldı.

    gerets gibi bir adam yollandı, yerine kalli geldi; eskiye pek meraklıyız ya. skibbe döneminde boekamp yollandı, ümit davala yollandı, bir teknik direktörü işinden soğutmak için her şey denendi. "vizyon"dan "bizim evladımız" modeline dönülüp, bu takımın en önemli sembolleri bülent korkmaz ve hagi gibi isimler rezil edildi. medyaya, skor taraftarına kurban verildi.

    takımda nice derin kanserler varken, keita'nın disiplini battı camiamıza. şimdi ise servet çetin denen karaktersiz, milyonlarca insanın önünde kendi teknik direktörüne "ayar veriyor" kendince. apaçık itiraf ediyor; "bana güvenmedi, ben de oynamadım."

    yine televizyonlarda, gazetelerde, internette "galatasaray'da değişim" lafları dolanıyor. ne değişiminden bahsediyorsunuz? galatasaray'daki kısır döngünün yeni bir devridir sadece yaklaşmakta olan şey. tugay diyen de var, abdullah avcı da. hagi'de, bülent korkmaz'da görmemişiz gibi aynı filmi. hangi değişimden bahsediyorsunuz?

    tabii bir de taraftarın istediği fatih terim! galatasaray'ın 2000'lerin başındaki momentumunu koruması için bulunmaz bir şanstan, lucescu'dan olduk fatih terim yüzünden. o gün bu gündür, 8 senedir beli doğrulamadı bu takımın.

    4 yönetim ve sayısız teknik direktör geçti bu takımdan geçtiğimiz 10 sene içerisinde. eğer değişim rijkaard'ı yollayıp, tugay'ı, fatih terim'i getirmekse; değişim yönetimi istifaya çağırıp, yaldızlı isimlerle propaganda yapan yeni bir yönetimi seçmekse, yani senelerdir çektiğimiz çileyi yeniden başa sarmaksa, ben almayayım.

    sürekli değiştik değişmesine de, değişirken kimsenin arkasında durmayı bilemedik. hagi'nin adı "hırsızlar!" lafıyla yazılır oldu, leş kargalarına meydan verip "gitsin, takımı ne hale getirdi" dedik, gönderdik. yönetimler önümüze atıldı, fatih terim gelecek diye onları da gönderdik. milyonlarca taraftar, teknik direktörüne gözü dönmüşcesine "istifa" diye bağırırken, hangi yönetimin gücü, cesareti yeter ki devam etmeye? teknik direktör gider, sonra sıra yönetime gelir. maksat, değişelim.

    bu berbat enkazın en büyük sebebi bitmek bilmeyen "değişimimiz" zaten. artık bir durup düşünmemiz gerek. gerçekten değişmek mi istiyoruz? öyleyse bu "değişimler" süresince hiç kullanmadığımız "istikrar" kelimesinin anlamı üzerine biraz kafa yormak gerek.

    --- alıntı ---

    http://bonlibero.blogspot.com/2010/10/vizyon.html
  • 1004
    padişahım çok yaşa mantığını benimsemiş ve kendi için savaşanlarla kendisini satanları dahi ayırt edemez hale gelmiş, çoğunluk olarak futbolu dalgın dalgın izleyen güruhtur. dalgın değillerse futboldan zerre kadar anlamayan kitledir zira rijkaard istifaya davet edilirken servet çetin ıslık bile almamıştır. adamın yaptığı ihanete sessiz kalınmış, rijkaard ve ekürisinin üzerine kılıçlarla gidilirken kelle isteriz kelle isteriz diye haykırılmıştır. ruhunu kaybetmiştir, sportif başarı kaybedilmiş, o gelir sorun değil.
  • 1005
    kimse kusura bakmasın her geçen gün sınıfta kalmaya devam eden taraftardır.

    gönülden bağlıyım kulübüme. ben burdan para falan kazanmıyorum. ama sami yen'in halini gördükçe üzülüyorum, belki de skorlardan çok daha üzülüyorum. bilmiyoruz öncelikle taraftarlığı. kimse bana kapalı müthiş, eski açık harikulade demesin. her maç ordayım. her maç izliyorum taraftarı. yıllardır aynı marşlar, aynı tezahuratlar. kimsenin maçı izlediği yok. nasıl cehennem orası. lincoln varken herkes lincoln'ü izliycem diye sahaya bakıyordu. hakemin hataları, rakip oyuncuların yaptıkları birbir görülüyodu. ne hakemi baskı altına alıyor taraftar, ne de rakip takımı. orası cehennem demeyin. o cehennem 2000'lerde kaldı.

    maç 1-3 olur; rijkaard istifa, yönetim istifa, maç 2-3 olur; cim-bom gol gol gol; maç 2-4 olur rijkaard istifa, imparator terim. dalga mı geçiyorsunuz arkadaşım. hangi tarafı tutuyorsunuz. bu kadar mı sonuç taraftarı oldunuz, bu kadar mı fenerbahçe taraftarı oldunuz. istifa edince noluyor, ne değişiyor.

    bak mis gibi skibbe frankfurt'u ne hale getirdi. bak löw almanya ile 3 atıyor bize, lucescu uefa kupası aldı(unutulmasın). madem fenerbahçe'ye benzediniz iyice, bari son dönemki hallerine benzeyin. aykut'a laf söyletmiyorlar, hemde hem şampiyonlar ligi'nden, hemde uefa'dan elenmesine rağmen. yazıktır günahtır.

    maşası olmayın insanların, kulübünüze bağlı olun, renkleri sevin, takımı destekleyin. maç çıkışı stad dışında takımı beklemek nasıl bir harekettir.

    kendinize gelin artık.
  • 1006
    24 ekim 2010 fenerbahçe galatasaray maçına dair tek umutları kötü gidişatımız. hani iyi dönemimizde gittiğimiz zaman da yenildik, bu sefer kötü gidiyoruz bakarsın yeneriz gibi bi totem var ortada. evet, maçtan sonra sözlükteki yazarlarla da konuştuk, onların da tek umudu bu olmuş.

    ama bir de bunun tersi ihtimal var. hani kötü gidişatın totem olarak pozitif yönde yansıması zor olan. kötü gidişat ve kötü oyunun normal şartlardaki sonucunu kimse düşünmek istemiyor sanırım. hazır işi şanslara, buhreviyata falan bırakmışken bolusporun imamını mı transfer etsek takımın göbeene göbeene ha?
  • 1007
    bugün futbolcusuna ve teknik direktörüne hain ve şerefsiz diyen yarın tesis basar, futbolcu döver. malı değil mal sahibini konuşun. adnan polat'tan bahsedin. siz galatasaray taraftarısınız, rüştü'yü tartaklayanlardan çok farkınız var. maç sonrası ''allah belanızı versin'' diye bağıranlardan, ''söylesene bize hocam takım niye onamıyor'' diye renkten renge girenlerle çok farkınız var. siz birlik olmayı en iyi bilenlersiniz. kulübü için cebinden para toplayan taraftarsınız siz. zorlukların altından en iyi kalkansınız. mustafa rakibin arkasına saklanıyor ever, servet hırsını kaybetti evet, rijkaard oyuncuları yönetmekte başarısız evet ama siz de protesto şeklinizde başarısızsınız. hepiniz öylesiniz...
  • 1008
    mükemmelsiniz lan. harbiden. takım içi kutuplaşma var diyorsunuz hemen ardından da rijkaard da çözseydi diyorsunuz. adamı sahada satıyorlar diyorsunuz, hemen ardından rijkaard hiçbirşey yapmıyor diyorsunuz. ulan teknik direktörlere laf edeceğinize, kendi adamınız neden kutuplaşma istiyor, neden hemen takım içinde bir tarafa dahil oluyor düşünsenize. bunu çözsenize? sahada hocasını satan adamı ancak hocası adam edebilirmiş. yok ya? pedagog mu lan bu? masaya yumruğunu vuracakmış. arkadaşım askeri okul mu burası? bu sahadaki adamların karakter gelişimlerinden rijkaard mı sorumlu? sen karakteri bozuk futbolcuyu düzeltemiyor diye rijkaard'ı suçluyorsan ve her ortamda bu görüşü savunuyorsan, kusura bakma ama sana da, senin yaşadığın memlekete de çoktan yazık olmuş demektir. eto'o ya da sahip çıkamamıştı dimi rijkaard. bravo. farkı yok zaten 4. sınıf afrika ülkelerinden memleketin. suçu arayın başkasında, devam edin. içinizden adam çıkmıyor adam. farkında mısınız?
  • 1012
    kendilerinde* ruh yokken *futbolcusunda ruh arayan garip taraftardır, taraftar mıdır o bile tartışılır, bunu neden bu başlığa yazdım ki ben? hazır gelmişken bişeyler karalayayım;

    a)14 sene şampiyonluk görememek ve destek olmaya devam etmek,

    b)devleri dize getirmek, üstüste şampiyonluklar yaşamak,

    c)takımdan umutsuz olmak, mağlubiyeti kabullenmek *, kelle avcılığı yapmak, 100 yıldır türkiyede futbolun geri kalmasının sebebi olan geleneği devam ettirmek

    sizce bizi galatasaray taraftarını ayakta tutan kulübün temelini oluşturan hangi taraftar modelidir?
  • 1016
    galatasaray tarihinin gelmis gecmis en onemli futbolcusu olan hakan sukur ile bu tribunler icin her zaman ayri bir yeri olan gheorge hagi'yi takimin basina gelmesi halinde sezon bitmeden arkalarina kutu baglayarak kovalaycaklarindan korktugum taraftar toplulugu. son zamanlarda gosterdigi tutarsiz hareketleri ki buna en iyi ornek son macta yapilan atilan gollerle parallel tezahurat siddeti ve icerigidir beni daha da fazla endislendirmektedir. konusulan eylem plani icerisinde oz elestiri yapip kendine gelmesi lazimdir.
  • 1019
    resmi sitemizin ağzıyla;

    20 ekim 2010 tarihi itibarıyla taraftarımız kenan1905 ile birlikte bir kısım taraftarımız yaptığımız saçma sapan icraatlar ve bunlara daha nicelerinin eklenmesi konusundaki kararlılığımızdan doalyı adnan polat başkanlığındaki yönetim kurulumuz görevine devam ettiği müddetçe taraftarlıktan emekliye ayrılıp seyirciliğe terfi etmişlerdir.

    kendilerine bu zamana kadar gösterdikleri hizmetlerden ötürü teşekkür ederken, son sözlerinde yönetim kurulumuza ettiği küfürler ve okuduğu belalar nedeni ile teessüflerimizi bildiririz.

    galatasaray spor kulübü yönetememe kurulu.
  • 1020
    eğer bu sözlük bu taraftar topluluğunun bir iz düşümü ise gözümde fenerbahçe taraftarı ile zerre farkı olmayan taraftardır. sabır gösteren , gerekirse 14 sene bekleyen ama sonrasında kimsenin hayal bile edemeyeceği başarıları kazanan bir takım yerine "bugün şampiyon olalım fener'e koyalım yeter yeaa" diyen bir taraftar gelmiştir. daha doğrusu holigan , faydasız ve hatta zararlı bir kukla grubu.

    ne kadar bilet o kadar yönetim sevgisi.
  • 1021
    eğer rijkaard'ın kovulmasıyla başlayan süreç takımdan pek çok oyuncununda kadro dşı bırakılmasıyla devam etmezse, kesnlikle kimsenin unutamayacağı bir tepki vermelidir. zira bu pişkinlik , bu alçaklık karşısında oyunculara bağlı düzeni kıramazsak ve yönetime, onlara oyuncuların değl taraftarın istediği olur dedirtemezsek bize yazıklar olsun!
App Store'dan indirin Google Play'den alın