8948
doğu tribünde blok 416'da ve 417'de iki farklı özelliğe sahip, ikisi de galatasaray açısından son derece zararlı topluluklar mevcut. bir tanesi aklını fenerbahçe'yle bozmuş, galatasaray taraftarı olmaktan ziyade anti-fenerbahçe taraftarı olan, kendisini "ultras" zanneden, futboldan anlamayan aşırı ukala 25-35 yaşları arası bir kitle. ultraslan'dan nefret eden bir ekip bunlar ama kendilerinin de aslında tribüncülük adına pek bir şey bildikleri yok. siyah t-shirtle, polarla, siyah gözlüklerle tribüncü olunmuyor maalesef, olsa olsa özenti olunuyor. bu arkadaşlar maçtan önce bir başladılar "efsane geri dönmüş ne efsanesi" bestesine, yarım saat maç önü sürekli bunu bağırdılar. arada bir trabzon'a da giydirdiler. maç içinde sadece "cimbombomum sen çok yaşa" tezahüratında adam gibi bağırdılar; sonra 1-0, 2-0 olunca tabela, yine maç öncesi namelerine döndüler. "efsane geri dönmüş ne efsanesi", "... koyayım fenerbahçe". 2-1'e kadar akılları fikirleri fenerbahçe'deydi. ağızlarından salyalar saça saça, güle sırıta. 2-1 olunca ne yaptılar peki bu arkadaşlar? sustular. ne bir tezahürat, ne bir ıslık, ne bir tepki. hiçbir şey yapmadılar. sadece homurdandılar. homurdanmalarının sebebi de bence "ulan ne güzel fener'e 2 farklı öndeyken sövüyorduk, tribüncülük yapıyorduk, nereden çıktı şimdi bu gol" serzenişiydi. dediğim gibi, galatasaraylılık mı bu arkadaşların öncelikli kimliği yoksa anti-fenerbahçelilik mi diye sorsak; cevap 100% anti-fenerbahçelilik. konunun 10-12 gün sonra kadıköy'e gitmemizle de alakası yok, bu kitle her maç böyle. en ufak bir an yakaladıklarında, maç önü maç sırası maç sonu, fener'e sataşıyorlar. aynı performans peki takım için bağırırken var mı? yok. rakibi ıslıklarken var mı? yok. hakemi ıslıklarken var mı? yok. ama sorarsan büyük tribüncü hepsi. görüntü var, ses yok.
yine aynı bloklarda (416&417) kendi futbolcusuna karşı karamsar, kötümser, nefret ve kin dolu bir taraftar topluluğu da mevcut. pesimist diyeceğim kısaca tanımlamak için ama çok hafif kalacak. hiçbir şeyi beğenmeme hastalığına yakalanmış, 4-5 kişilik arkadaş grubuyla stada gelen o kadar çok taraftar var ki 416'da ve 417'de, bir gün bir tanesiyle kesinlikle kavga edeceğim. az kaldı. dün akşam ilk yarı, skor 2-0. dakika 40 olmamış daha. o dakikaya kadar 1-2 tane gol kaçırdığı için gomis'in bilmemne çocuğu olmadı mı kaldı, kazımcan'ın pas hatasından ötürü g.tveren olmadığı mı kaldı, mertens'in pas veremediği bir pozisyonda yavş.k olmadığı mı kaldı, abdülkerim'in bir pozisyonda kafayı vuramadığı için i.ne olmadığı mı kaldı...eksiği var, fazlası yok. ben ki formanının hakkını veremeyene ıslıkla tepki gösterilmesine karşı bir adam değilim ama bu arkadaşların maç içerisinde ruh halleri beni bile çileden çıkartıyor. bir galatasaray taraftarı, takım yağ gibi akarken ve tabela 2-0'ken, nasıl kendi futbolcusuna ağzından salyalar aka aka bu küfürleri eder? bu neyin öfkesi, bu neyin huysuzluğu? 3 kişi 5 kişi değil bunları yapanlar. çok çok daha fazlası. bu arkadaşlar herhangi bir tezahürata katılıyorlar mı peki? asla. dünya'dan da haberleri yok. 30. dakika civarlardaydı, kendi aralarında kalecimizin muslera, maçın hakeminin de ali palabayık olduğuna dair konuşuyorlardı. ben dayanamayıp düzelttim de "haaa" dediler. 30 dakika olmuş, önlerinde oynanan maçın farkında değiller. peki ne yapıyorlar bu arkadaşlar galatasaray futbolcusuna küfürden başka? devre arası demirlere yaslanıp kolkola poz veriyorlar. telefon ışıklarının açıldığı anda da eşlik ediyorlar yaklaşık bir 30 saniye, sonra da statta ortaya çıkan görüntüyü kameraya çekiyorlar. o kadar. dün zaten bu saçma şovlardan sonra skor 2-1'e geldi ve bu ekibin hevesi kursağında kaldı. ne güzel video çekiyorlardı. dozajı arttırarak geri döndüler küfüre, bu sefer futbolcuların tek tek ne anası kaldı ne avradı. maç sonunda da "hepinizin anasını ..." diye öfke kusa kusa stadı terk ettiler.
galatasaray stadı neresinden tutsan elinde kalan bir durumda. doğu'su, batı'sı, kuzey'i, güney'i. yok bir farkı birbirinden. arabeski var, cahili var, aklını fenerbahçe'yle bozmuş olanı var, hiçbir şeyi beğenmeme hastalığına yakalanmış olanı var, öfkesini kusmak için geleni var. var da var. say say bitmez. ama önceliği galatasaray ve takımın oynadığı maçı kazanması olan var mı? işte bundan çok az var. bu tanımlamadaki kitle statta çok az sayıda kaldığı sürece; 40 bin kişi gelmiş 50 bin kişi gelmiş beni zerre ilgilendirmiyor. sadece bir veri, sadece bir istatistik bu sayılar. çünkü o 40 binin en az 90%'ı faydasız. faydasız olmaktan öte, zararlı. neyleyim ben zararlı 40 bini, 50 bini? düzeleceği, değişeceği umuduyla gittiğim her maçta konunun daha da boka sardığını görmek de beni çok sinirlendiriyor. eskiden üzülüyordum ama artık sinirleniyorum. ne yapılır, nasıl düzelir bilmiyorum ama bir an önce düzelmez ise, başımız çok yanacak...