bu sezon
* ilk 7 hafta itibariyle mustafa cengiz yönetimini, fatih terim'i ve birçok oyuncuyu eleştiren ama maalesef ki en önemli konuyu atlayan taraftardır. nedir bu en önemli konu?
fenerbahçe'nin el birliğiyle raydan çıkmasıdır.
bundan birkaç sene önce eski fenerbahçe asbaşkanı, yeninin ise tff başkanı nihat özdemir: "kim olursa olsun harcama limiti konusunda asla taviz vermeyeceğiz" şeklinde bir açıklama yapmıştı. tarihler 4 ağustos 2020'yi gösterirken, tff 2020-2021 sezonunun harcama limitlerini açıklamıştı.
https://www.tff.org/...687&ftxtID=33547fenerbahçe'nin %15 sapma payıyla birlikte maksimum 177 milyon 573 bin tl'lik bir harcama yapması gerekliydi. bu açıklamadan sonra her yerde kıyamet koptu. ali koç çıktı tehdit etti, siteden açıklama yaptılar, yayıncı kuruluş laf etti, bazı taraftarlar bugün bana yarın sana kafasıyla hareket edip yaygaraya ortak oldu falan filan derken fenerbahçe birkaç tane transfer yaptı. yahu bunlar harcama limitine takılmışlar, hatta fenerbahçe, sözleşmesi devam eden oyuncularının giderlerinin 154 milyon tl'nin çok çok üzerinde olduğunu açıklamış, bu yüzden transferlerine lisans vermezler dedik ama nerdeee.
https://www.fenerbahce.org/...%20%C3%BCzerindedir. bankalar birliği ile anlaşma gibi içeriği henüz bilinmeyen haberler medya'ya düştü ve fenerbahçe yaptığı transferlere lisans çıkardığı gibi, sonrasında 9, toplamda da 16 transfer yaparak adeta herkese masa başı dersi verdi. roma'da yıllık 3.5 milyon euro alan perotti transfer edildi ve medya'ya göre yılda sadece maksimum 1.6 milyon euro alacak. aynı medya, omar transferinde menajere verilen paranın peşine düşmüştü. fenerbahçe'nin kuralları çiğneye çiğneye yaptığı 16 transferin peşine kimse düşmedi. hatta o kadar alçaldılar ki, kasımpaşa en önemli oyuncusunu fenere beleşe verirken ayakta alkışladılar.
çakallıklarla geçen dönemden sonra ligler başladı ve hile hurda devam etti.
11 eylül 2020 çaykur rizespor fenerbahçe maçında fener lehine 2 penaltı verildi. fener lehine 2 penaltı veren hakem, son yönettiği fener maçında fener lehine 3 penaltı veren arda kardeşlerdi. maç 1-1 ilerlerken, dakikalar 86'yı gösterdiğinde 2. penaltı verildi ve fenerbahçe sahadan 2-1'lik galibiyetle ayrıldı. fenerbahçe'ye verilen 2. penaltı'nın penaltıyla uzaktan yakından alakası olmadığını herkes gördü ama kimse doğru dürüst konuşamadı.
ilk hafta fener lehine 2 penaltı verildi ve ikinci haftaya geçildi.
21 eylül 2020 fenerbahçe hatayspor maçında bu sefer hatayspor'a tam 2 tane kırmızı kart verildi. maç 0-0 bitti.
2 kasım 2020 antalyaspor fenerbahçe maçında antalyaspor'a haksız bir kırmızı kart verildi. hiçbir art niyet yokken yapılan bu faule kırmızı kart vermek saçmalığın daniskasıdır. keşke bununla sınırla kalsaydı ama 83. dakikada fener lehine bir penaltı verildi ve görev başarıyla tamamlandı.
fener'in göztepe ve trabzonspor ile oynadıkları maçlardaki hataları konuşmuyorum bile. hani o maçlar hariç, sadece yukarıdaki maçları hesaba katarak şu yargıyı çıkarmak yanlış olmaz: fenerbahçe, hakemler sayesinde 4 puan kazandı. bu da topladığı puanların %20'sinden fazla demek.
galatasaray futbol takımı olarak kötü bir oyun ortaya koyduğumuzu söylemek yalan olmaz. gerçekten çok kötü top oynuyoruz ve bunun yanına yönetim-terim krizi eklenince tek bir noktaya odaklandık ve ezeli rakibimiz lehine yapılan hataları hep arka planda bıraktık. yahu
20 eylül 2020 istanbul başakşehir galatasaray maçında ceza sahası içerisinde demba ba iki eliyle de topa temas etmiş ve haklı olarak net bir penaltı kazanmıştık. maç sonunda bu kadar bariz bir penaltıyı bile kabullenemeyen bir kesim vardı. hatta o kadar ki "oyun kuralları penaltı diyor ama ben penaltı vermem." diyen şeytanlar bile oldu. fb trolleri bu net penaltıyı bile günlerce konuştu durdu. bakın bunlar haklı olarak kazandığımız bir penaltıda bile kıyameti koparabiliyor ama bizler ise fenerbahçe'nin bu kadar çok kollanmasına bırakın ses çıkarmayı, ses keser olduk. fenerbahçe iyi oynuyor olabilir, pozisyon buluyor olabilir ama bu lehlerine hata yapılacağı anlamına gelmiyor. susmayacaksın arkadaşım, çatır çatır konuşacaksın.
fenerbahçe'nin tüm bunların yanında, mağazalarında anadolu takımlarının formalarını satışa çıkarması zaten ayrı bir skandaldır ama bu da unutuldu gitti.
fatih terim'i en çok eleştirenlerden biriyimdir, yönetimi transfer anlamında veya diğer konularda eleştirmekten hiç kaçınmadım ama bazen takımı da rahat bırakmakta fayda var çünkü tüm gözlerimizi takımımıza çevirdiğimiz zaman arkamızdan dolaplar çevriliyor ve bizde bunları göremiyoruz. halbuki takımımızı birazcık rahat bırakıp, arkamızdan dönen dolaplara odaklanırsak, baskıyı takımımıza değil, rakibimize yapmış oluruz.
ha bide şu var; milyonların seyrettiği bir televizyon kanalında tarafsız olması gereken bir adamın bile "taraflıyım" dediği ve sürekli yalan yanlış yorumlarla kamuoyunu etkilediği yerde, taraftarlarımızın objektifliği(!) bırakması, en azından bu süreçte takımımıza fayda sağlayacaktır. bu devirde orta da kalırsan, sağındaki ve solundakine yem olursun. ülkemizin efendilik ve doğruluk gibi kavramları terk etmesinin üzerinden yıllar geçti.