• 401
    6 aralık 2009 galatasaray istanbul bb macinı çığrından çıkarıp takımının iki puanının çalınmasına dolaylı yoldan destek olmuştur. maçın kırılma noktası 70li dakikalarda kapalı tribün önünde* yapılan fauldür. o ana kadar ortalama bir şekilde cereyan etmekteyken yapılan faul sonrası, daha faul yapılan oyuncu yerde tekerlenirken sahaya atılan yabancı madde sonun başlangıcı olmuştur. bir gece önce her sezon klasikleşen beyanatını vererek ortaya bir laf atan aziz yıldırım'ın ekmeğine bal sürülmüş, durduk yere gerilen ortam ve hakeme edilen küfürlerle zaten gergin olan hakemin gözünün önündeki korneri aut verecek hale gelmesi sağlanmıştır. onca eksikli istanbul büyükşehir belediyespor'a ikinci golü atamamanın mazareti bu olamaz elbette ama stada giden taraftarın alakasız yerde "seen var ya seeen" diye böğürmek yerin bu gibi ince detaylara dikkat etmesi gerekir sanki.
  • 404
    sonuç ne olursa olsun sen bu takımın, bu hocanın arkasında durmuyosan sen galatasaray taraftarı değilsin arkadaş. noldu sezon başında verilen sözler? bütün taraftar arkasında değilmiydi rijkaard'ın? sen asıl bu zamanda göstereceksin taraftarlığını, işte tam bu zamanda arkasında duracaksın hocanın. her puan kaybedildiğinde rijkaard'a sallayanlar, futboldan anlamıyo diyenler kimse kusura bakmasın ne galatasaray'ın iyiliğini düşünür, ne de galatasaray taraftarıdır.
  • 406
    aklı başında olanlarına sesleniyorum. uymayın kötü niyetlilere. ağırlığınızı koyun. bırakın onlar takımla dalga geçsin. imam nikahı olmadan olmaz desin. kaybedileceğine kesin gözüyle bakılan maçı 2-5 kazansak bile hiçbir şekilde onların seviyesine inmeyin. galatasaray taraftarı çok şey görmüştür. bu kadar ufak meselelere verilecek cevaplar sadece taraftarın sorumluluğunda değildir. o cevap, tarihinde, geleceğinde, başındakilerde gizlidir.
  • 407
    gülümsüyorsun değil mi?

    gözlerin parlamış, genzinde bir yanma var belli.
    alışmışsın zaferlere ya, bir yenisi seni daha çok bağlar biliyorsun.
    kulübünün kuruluş amacını bir kere daha yerine getirmesinden en çok sen memnunsun, görünüyor.
    çok mu uzaktan haykırıyorsun, ya da sen misin yanımızda fısıldayan?

    nutkun tutulmuş, sarhoş ve suskunsun belli.
    bağlanmışsın ya renklere, vazgeçemezsin biliyorsun.
    armanın, formanın hakkını verenlere bakıyorsun minnetle, gözlerindeki sevgi buradan görünüyor.
    ben mi yanılıyorum yoksa, birkaç damla mı gözlerinden akan?

    sen şimdi mutluluktan ağlıyorsun değil mi?
  • 408
    konsensus'un yaptığı araştırmaya göre 2000'li yıllardan itibaren sayısında artış olan gruptur. güvenilirliği ve objektifliği üzerine elbet bir şeyler söylenir/söylenmez ama tüm sonuçlar ise şu şekildedir.

    galatasaray
    % 40.6 - 13.9 milyon
    fenerbahçe
    % 32 - 11.2 milyon
    beşiktaş
    % 17.4 - 5.9 milyon
    trabzonspor
    % 5.4 - 1.8 milyon
    diğer
    % 4.6 - 1.6 milyon
  • 409
    yine havalara girip, final şarkıları söylemeye başlamış taraftardır. senelerdir, her kura çekiminde finale kadar yürüme heveslerimiz kursağımızda kala kala hala akıllanamadık ya ona yanarım. kurada atletico madrid çekmişiz. gerçek anlamda bir ciddi rakip. önce onları geçmemiz, daha sonra da everton-sporting lisbon eşleşmesinden gelecek takımı geçmemiz gerekiyor ki, daha çeyrek finale ulaşalım. ayaklarımız yere bassın ve tur tur ilerleyelim. finalde liverpool gelsin, o gelsin, bu gelsin demek kolay. önce o finali oynamaya hak kazan da ondan sonra rakip seç.
  • 410
    su anda hepimizin icinde garip bir heyecan var. sanki biz gidip oynayacagiz madrid'de. bu heyecan harika, olması gereken bu. ancak destek olmalıyız takıma sonuna kadar. "destek" i biraz acayim. gercek destek,efektif destek statda olur. oyle bir inanırsın,oyle bir tek ses olursun ki futbolcular baska bir güçle oynar. bunun örneklerini yasadık,görduk uzun uzun anlatmaya gerek yok. sozluge, forumlara, arkadas muhabbetlerinde galatasaray'ı savunmak degildir efektif destek. ise yarayan destek o stada gidebilenlerin elinden geleni yapıp birlik ve beraberlik icinde takım icin bagırmasıdır. hangi tribunun gercek kapalı, hangi reisin gercek reis, hangi beles biletin daha beles bilet, hangi rantın daha karlı oldugu, daha cok kazandırdıgı... zerre kadar umrunda degil gercek kalabalıgın. bizim. senin. benim. lutfen takıma gercekten destek olalım. utanıyorum staddaki gurultu kirliliginden cogu macta...15bin kişi embesiller gibi aynı anda bagıramıyoruz. ve bunun sebebi "ruhsuz taraftar" degil. o statda oluşan bölünmüşlük, genel yapılanma buna engel. o birbirlerinin omzuna yaslanıp takım gol yerken " ekmegi tuza banıp yiyenler", takım ne oynuyor, oyun nasıl gidiyor umrunda olmayanlar buna engel. bunlar o statdan gitmez.bu net. bari biri cıksın da sunlara desinki. hep beraber bağırın, aynı tribunde eski acıkta 3 ayrı tezahurat yapılıyor aynı anda. allah belanızı versin desin. bunlar daha cocuk. anlarlar laftan eminim. tum tribun yeni acik gibi mac izlese keske, tezahurat yapılamıyor bari oyunu izlensin, hareketlere, oyun akışına tepki verilsin..o da yok...neyse, bu heyecanlı günümüzde olumsuzlukları yazmak istemiyorum. sadece macı düsündüm. sami yen'de oynanacak madrid macını düsündüm. işte orda artık işlerin değişmesi lazım. herkesin işin ciddiyetinde olması lazım. orda benim gibi statda olup da o gerzeklere tepki koymayıp, siz ne yapıyorsunuz lan? demeyip, gerekiyorsa onlarla kavga etmeyip gelip burda biseyler karalayanların değişmesi lazım. eski açıkta her kapının üstünde, kulenin üstünde, orda burda...ortalama 50-60 adet sırtını sahaya dönmüş adam var. kardeşim adam maça gelmiş maça, hemde eski açığa gelmiş. sana ihtiyacı yok o adamın destek vermesi için takıma. akıllı adamlar var o anlamsız yapılanmanın icinde. lutfen sesinizi çıkartın. bu böyle bölünmüşlükle gitmez diyin. gercek taraftarın kapalının bu halini görünce içi acıyor diyin. eski açıktakiler! sevinmeyin kapalıdan ses gelmiyor diye. kafasızmısınız.sevinenler var. işte buyrun görün! diyenler var. allah belanızı versin sizin! hemen şimdi sırtınızı bana önünüzü sahaya dönün!!! ve orda ne olup bitiyor onunla ilgilenin! sahadakilerin buna ihtiyacı var!! ses çıkarın !! lütfen!!
  • 419
    an itibariyle şahsımın eleştiri oklarına maruz kalacak taraftardır. öncelilke, bir hayli zamandır mecidiyeköy'de ikamet eden fanatik bir galatasaray taraftarı olarak oldukça içerlediğim durumlar var.

    +bakkala, çakkala, kafeye, okula, şuraya, buraya gitmek için ne zaman kapıyı çekip yol alsam, sürekli boyunlarda siyah-beyaz atkılar, üzerinde çarşı yazan bereler, fenerium tişörtleri, fenerium sırt çantaları görmekten yılmış durumdayım. yahu mecidiyeköy'de yaşıyorum!? ali mai yan'e 10 dakika uzaklıkta oturuyorum!? maç günleri hariç, sanırsın ki hiç galatasaraylı yaşamıyo bu semtte! bu zaten genelde de böyle, nereye adım atarsam atayım yahu bir kişi de "gs" amblemli bir şey giysin, bir çanta taksın, bir kaşkol bir bere! yok.. bu ilk eleştiri okum sevgili sözlük. bizim taraftarımız gs ürünlerini almıyor, alsa bile çakmasın ı alıyor, store'den alışveriş yapmıyor ki, şu an galatasaray store, elde ettiği gelir olarak; fenerium ve kartal yuvasından sonra 3. sırada geliyor. *

    + kombine satışlarımız ve stadı doldurma ortalamalarımız çok düşük! zaten 22 bin kişilik bi stadımız var, her maç full çekmesi gereken stad bu sene dahi ortalama 14 bin kişiye oynuyor* burda da son sırayı alıyoruz.

    +tirübüne giden taraftar dönülmez akşamın ufkundayım takılıyor. ateşleyici tezahurat sıfır, rakibe etki sıfır, takıma morel sıfır.

    eldekileri topladığımızda:

    1. stad'ı doldurmuyoruz.
    2. orjinal ürün almıyoruz.
    3. tirübünde yokları oynuyoruz.

    olmuyor, ayıp. galatasaray gibi bir takıma yakışmıyoruz şu halimizle. fenerbahçe taraftarına bakıyorum, her türlü rezilliğini bir kenara bıraktığında, adamların fenerum'dan günlük cirosu 100 binlirayı buluyor. stad'da ortalama 35 bine oynuyorlar.
    kıçı kırık beşiktaş bile maddi anlamda bizden daha fazla kazanıyor. kuruluş yılından beri, ciddi anlamda hiç bir önemli başarıya imza atamamış bir kulüp olmasına rağmen, taraftarı dolduruyor stadı. köpek gibi bağlılar kulüplerine. bakmayın "yeter yıldırım demirören yeter"lere siz. düşünüyorum, bi de şu beşiktaş galatasaray gibi bir kulüp olsaydı, gidip uefa'yı falan alsaydı, bu taraftar sanırım inönü'nün kapısında yatardı gece gündüz. yok sözlük yok, biz takımımızın değerini bilmiyoruz.

    sözde bir de en çok taraftar galatasaray'da var, peki nerde bu taraftar sözlük? ne stadı doldurur ne alışveriş yapar store'dan? yani acaba arasıra düşünmüyor değilim. ekonomik darlıkta olan insanlar galatasaraylı mı oluyor sözlük? hani ne bilim çok borcu var ya kulübümüzün o sebepten kendine yakın mı görüyor cimbom'u? başka bir açıklaması yok çünkü..

    bir de şöyle bir olay var sözlük. etrafımda bir çok galatasaraylı olduğunu söyleyen kişi var. soruyorum hangi takımlısın diye. cevap: "galatasaray ama öylesine.. fanatik değilimdir ben, aileden.."..ya sen? cevap: "ya işte ben pek anlamam futboldan falan ama galatasaraylıyım. ama varya, say desen 1 oyuncusunu sayamam, he bi arda vardı galiba dimi..ha ha ha.. ya işte öylesine.."

    bana bu muhabbetten gınah gelmiş durumda! öylesine galatasaraylı olunur mu yaahhuuu?? ama mesela bazen soruyorum hangi takımlısın diye. cevap: "alttı-sıfffıırr..allltııı--sııffıırr..la lay layla layla laaa.. yaşşaa fenerbahçeee..sarııııı--laççiiverttt.." hobaa..lan dur. peki sen? "beeeeşşiikktaşşş(k)..siyaahh-beyazz..kara kartalım benim beee.. çarşı ulan!!" nahanda böyle kalıyorum sözlük. hep de bunların fanatiği bana dek gelir mnakoyim..

    ama sanırım şu an maddi sıkıntımızın sebebini çözmüş durumdayım. evet, denildiği gibi galatasaray'ın taraftarı çok. en çok. ama büyük bir bölümünü öylesine
    tutanlar oluşturuyor. ee.. öylesine takım tutan adam da o kadar para bayılıyp storedan giyinmiyor, sami yen'e uğramıyor. (u: maddi imkansızlıklar yüzünden bunlar yapamayanları tamamen ayrı tutuyorum "öylesine" takım tutanlardan)

    şu an anlıyorum ki, şu güzide takımımızın önce, kendisini öylesine tutanlardan arındırılması lazım. yoksa biz daha sittin sene düze çıkamayız* saygılarımla..
  • 421
    taraftar dediğimiz şey nedir? elinden geldiğince, destekçisi olduğu takım için bir şeyler yapmaya çalışan; "hep destek, tam destek" sözü doğrultusunda hareket ederek, engelleyici değil ilerletici güç olmaya çabalayan; bütçesi elverdiğince lisanslı ürünler alarak kulübüne maddi destek sağlayan; kendi takımına duyduğu sevgiyi rakip takımlara beslediği nefretten her zaman üstün tutmayı başarabilmiş; vefanın sadece bir semt adı olmadığının bilincinde olan platonik aşıktır taraftar. işte sarı-kırmızı'yla donanmış bir leyla olan galatasaray'a amansızca vurulan platonik aşık -nam-i diğer kays el mecnun- da galatasaray taraftarıdır. tanım denen şey, olması gerekenler üzerine yapılır; lakin bugünkü galatasaray taraftarı profilinde, kays el mecnun gibi karşılıksız sevebilecek insanlar bulmak bir hayli zorlaştı diye düşünüyorum.

    sitemim var, hatta bildiğin kızgınlık bu bendeki durum. yakıştıramıyorum kardeşim, türkiye'nin en büyük kulübü olan galatasaray'ın sevdalılarına, ya da galatasaray taraftarı olduklarını söyleyenlere, bu sezonki tutumu yakıştıramıyorum. yakıştıramamanın ötesinde hayal kırıklığı yaşıyorum, utanıyorum. "galatasaraylıyım" demek ne kadar kolaylaşmış meğer. bu kadar basit midir bu sözü söyleyebilmek? galatasaray'dan bahsediyoruz ulan!

    sezon başladı, akla zarar transferler yapıldı birer birer; sevinçten ne yapacağımı bilemedim. yetmedi frank rijkaard geldi, yanında kendisi kadar harika bir futbol dahisiyle; bildiğin nirvanaya ulaştım. "güzel günler bizi bekliyor, bu takım on yıl önceki gibi ezberletecek herkese adını" dedim ve bekledim. sezon açılsın, galatasaray'ı bir de rijkaard dokunuşundan sonra göreyim diye bekledim. hatta öyle ki, uzunca bir süre sonra hazırlık maçları için bile heyecanlandım. öyle müthiş olacaktı çünkü her şey. lig başladı, galatasarayım gelene üç, gidene dört atarken hayat ne de güzeldi öyle. aman allahım, taraftar çıldırıyor bildiğin. hatta öyle ki, 2-0 kazanılan maç keyifsiz geliyor artık taraftara. bildiğin coşuyoruz muzaffer, vallahi coşuyoruz, billahi coşuyoruz.

    sezon ilerliyor, haliyle bazı aksaklıklar çarpıyor göze. e normaldir, yepisyeni bir sistem oturtulmaya çalışılıyor takıma. ulan çamaşır makinesinin bir parçası değiştirildiğinde bile makine bir sapıtıyor, sesi değişiyor, saçmalıyor... bu takım doğa üstü yaratıklardan mı kurulu? çiple mi uygulatıyorlar o sistemi? illaki aksaklıklar olacak. neyse efendim, bu aksaklıklar göze batmaya başladı, yetmedi takım puan kaybetti, o da yetmedi yenilgi aldı... vay anasını sayın seyirciler, bu takım nasıl yenilgi alabilir? ne mümkün böyle bir şey? rijkaard bu işi bilmiyor, o yüzden s.ktirsin gitsin. yeek yeeaaa! taraftarsın değil mi sen? aslansın, kaplansın, en birincisin sen!

    arda'ya kaptanlık verilir, benim en büyük taraftarım sevinçten göbek atar; arda kötü oynar, kaptanını yerin dibine sokar. bir sövmediği kalır arkasından. bazıları söver de, o ayrı konu. "arda da çok şımardı lan, kaldıramadı kaptanlığı, adam gibi oynamıyor" demek kolay çünkü. bu ülkede ağzı olan konuşuyor sonuçta, değil mi? hatta hep beraber adnan polat'a seslenelim burdan; "sayın polat, arda şımardı kaptanlığı al ondan. bu kaptanlık galatasaray sözlük'ün hakkı." telefonlarınızı sessiz konumdan çıkarın, 10 dakikaya arıyormuş adnan polat. müjdeli haberi verecekmiş bize.

    özhan canaydın döneminden sonra, çöldeki vaha gibi beliren adnan polat'a da söver galatasaray taraftarı. neden, çünkü adam gibi transfer yapmıştır adnan polat. medyadaki galatasaray karşıtlığına sesini yükseltmeyi denemiştir. yetmemiş, galatasaray'ı inamoto'dan elano'ya taşımıştır. öyle de saçma sapan bir insandır işte. bir halttan anlamaz adnan polat, galatasaray'ı oyuncak olarak kullanır. ama taraftar öyle mi ya? her şeyi en iyi biz biliyoruz ulan, kıçımız tavana vuruyor ego patlamasından.

    ha bir de bu galatasaray store niye her yerde yok ulan! açsanıza her ile bir tane. hepimiz çılgınlar gibi orijinal ürün alıyoruz çünkü. çılgınız biz, kravattan çoraba; gömlekten pantolona, atletten küloda storedan giyiniyoruz. siz de bunu görüp her ile bir tane store açmıyorsanız, dallamanın önde gidenisiniz! ayrıca eski futbolcular akıllı olsun. nasıl yücelttiysek, yerin dibine sokmayı da biliriz biz. "hacıııı, fenere sövmeden tribünden inmeyelim lan"

    son dönemdeki galatasaray profili budur sevgili okur. benim gördüğüm budur en azından. iyi şeyler yapmaya çalışanları yeren, uzun vadede önümüzü açacaklara sabredemeyen, sürekli muhalefet olma çabası güden, rakip takıma küfür savurmadan edemeyen bir görüntü geliyor gözümün önüne artık. bu mudur galatasaray taraftarı? başarı kriteri fener'e karşı olan galibiyet sayısı mıdır? galatasaray'a yıllarını vermiş efsanelerin kalemini kolayca kırmak mıdır? cebinden 5-6 lira çıkarıp, orijinal bir bileklik almak varken; 20 liraya korsan forma almak mıdır galatasaraylılık?

    kusura bakmayın, bana böyle öğretmediler.
  • 422
    çok ama çok pis götü kalkmış taraftardır efendim.
    bir taraftar kitlesi ruud van nistelrooy'u bile tartışıyor ise* o kitlenin kimse kusura bakmasın ama götü kalkmıştır arkadaş!

    mesele ruud'un gelip gelmemesi değil!
    mesele onun vereceği katkı da değil!
    alacağı yıllık ücretin kaç para olmaması da değil mesele!
    mesele aslında taraftarın gözünün açılması da değil!
    mesele taraftarın biliçlenmesi hiç değil!
    mesele...

    ne ulan mesele?! ne?

    eee her şeyi ben mi söyleyeceğim onu da sen bul kardeş!

    (u: o kadar ezel edebiyatı, aforizması yaptım sırf ezel izleyenler on verse bu hafta da en iyi entryler listesine girerim lan!)

    rumuz: popülerolmakiçindayıyıkullananadam.
  • 423
    bir garip taraftardir.

    hurriyet olsun, fanatik olsun, zotomaç olsun, bu gibi gasetelere sallar, kin kusar, haberlerini kopyalayip "fenerli lan bunlar" diye bagirir, boykot eder, sover vs... buraya kadar hersey guzel. bu gasetelerin yalan, sallama ve masa basi haber yaptigini bilir.

    ayrica, futbolcularin isleri guçleri yokmus gibi her gazeteye demeç vermeyeceklerini de bilir.

    ama bu tuvalet kagidi kivamindaki gazetelerde sansasyonel bir roportaj, haber gordugu anda atlar, oyuncusunu/kulubunu elestirir, uzun uzun paragraflar yazar. yazdiginda hakli olabilir, ama canim renkdasim, o haber yalan ki... dolayisi ile harcadigin zamana yazik.

    bir karar vermesi gerekmektedir. turk spor basinina guveniyor mu ? guvenmiyor mu ? oyle isine geldigi habere inanip, bir diger habere inanmamak gibi bir seçenegi yok ama. tabi ki basinda dogru haberler de var, o zaman yapmasi gereken haberin tutarliligi/gerçekligi hakkinda dusunmek.

    idman'in kapali oldugu bir gunde idman'in tam ortasindaymis gibi haber yapan gazetecilere inanirsa saçmalik olur mesela. ya da arada bir mantar gibi biten futbolcu demeçleri hakkinda iki kere dusunmesi gerekir. aksi taktirde yanilmasi muhtemeldir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın