• 301
    fenerbahçe'ye yenilmekten usanan ve de çektikleri çileleri anlamadığımızı düşünenleri mevcuttur. eh 10 sene oldu, kadıköy'de fener'i yenemiyoruz, birileri bu maçlara gidiyor ve sıkıntı çekiyor, ertesi gün işyerlerinde dalga geçiliyor filan, çok zor bir durum elbette. dikkatimi çeken şey ise şu: eğer bir fenerbahçe maçı (öncesinden 1 ay, sonrasından 2 ay) haftalara yayılacaksa sezonun büyük bir kısmını bu dertle geçiriyor bu taraftar kitlesi. bir de kupa maçı filan varsa mazallah fenerle, diğer maçları düşünecek vakit hiç kalmaz. fenerbahçe'ye yenilmeyi kabul edemeyenlerin, desteğimi çekerim diyenlerin gidecekleri adres bellidir, ama söylemek bana düşmez bu durumda. en şaşkın olduğum şey ise, ben de galatasaray taraftarıyım diye geçinirim. ofisimde, sosyal çevremde herkes maçlara gittiğimi, bu konuda birazcık deli olduğumu bilir. çalışma masamda her şey sarı kırmızıdır, bayrağımız vardır, panomda armamız en ortadadır, bilgisayar ekranımda arka planım yine armadır. eh bu durumda hiçbir ama hiçbir fenerbahçe maçı sonrası acaba niye kimse dalga geçemiyor benle? yok sanırım ben bu takımı tutmayı, cefasını çekmeyi bilmiyorum, insanların ağız tadı ile dalga geçmesine bile izin vermiyorum çünkü, ne olmuş hasta hasta maçlara gidip, yağmur yediysem?
  • 304
    şu aralar bazı kişi ve grupların gazına gelmiş, bu sebeple de olabildiğince saçmalamış taraftar grubudur. söyleyeceklerim belki bazılarına ağır gelecek; ama galatasaray taraftarı -ki bu platformda da hepimiz birer taraftar olduğumuz için bizleri de kapsıyor söyleyeceklerim- kendi kimliğinin çok uzağında ne yazık ki. hatta belirgin bir grubun, malum takım taraftarıyla aynı seviyeye düştüğünü bile görüyorum. aradaki tek fark biri sarı-lacivert derken diğeri sarı-kırmızı diyor. geri kalan her şey aynı.

    neden böyle düşündüğümü dilim döndüğünce anlatmaya çalışayım. yaklaşık bir aydır gönül verdiğim takımla ilgili şeylerden habersizim. maç sonuçlarını bile zamanında öğrenemediğim oldu. maçları ve maç özetlerini izleyemedim, dolayısıyla takımın nasıl oynadığını bilmiyorum. bu bir aylık izole yaşam, bazı şeyleri görmem için gerekliymiş demek ki. dün akşamdan beri, sözlüğü elimden geldiğince okumaya çalışıyorum. maç yorumlarını -özellikle de puan kaybettiğimiz maçları- özellikle okumadım. okuyacaklarımdan çekindim çünkü. beklediğim şeylerin yazılmadığını tahmin edebiliyorum. muhtemelen yine futbolculara sallandı, sistem eleştirildi belki de.

    frank rijkaard başlığında yazılan entryler dikkat çekici. büyük futbol dehaları olarak hepimiz futboldan öyle iyi anlıyoruz ki, hocamıza uygulaması gereken taktiği internet üzerinden anlatıyoruz. o derece bilgeyiz çünkü. her hafta halı saha maçı yapınca futboldan on numara anlamış oluyoruz hepimiz. rijkaard da kimmiş canım, yemişim sistemini taktiğini. puan aldıracaksa aldırsın, aldırmayacaksa bizi oyalamasın değil mi..? bravo bize!

    takımına her zaman destek olması gereken taraftar, tepki göstermek için takımını desteklemiyor. bravo yine. sen desteği kesince biz derbiyi kazanmış olduk çünkü. aferin sana ultraslan, ne de güzel bir oluşummuşsun sen. gfb ile yarışabilecek seviyeye geldin nihayet. bu sezon tek amacımız fenerbahçe maçını almaktı çünkü. biz bunun için yaşıyoruz. varsın şampiyon olmayalım; yeter ki fener'e bi' koyalım da neşemizi bulalım. bi' dakka ya, bu sanki bir yerden tanıdık. sanki, tek amacı ezeli rakibini yenmek olan başka bir takım vardı. hatırladınız mı?

    hep övündüğüm, iyi ki ben de onlardan biriyim dediğim taraftar grubu beni şaşırtıyor artık. diğerlerinden bir farkımız kalmıyor. bazı değerler tükenirse, geri dönüşü ne kadar mümkün olur bilinmez. yoldan iyice çıkmadan bir şeyleri düzeltme gayreti göstermek gerekiyor. üç-beş puan kaybetti diye takımdan desteğini kesecek adamlara ihtiyaç yok. fenerbahçe'ye yenildi diye takımına küsecek adamlara da ihtiyaç yok. bu takım, en değerli kadrosunu kurdu bu yıl. ve sene başında yola çıkarken 'sabır' dedik. sabredebilecek insanlar konuşsun, tribünlere koşsun. diğerleri sadece kazandığımız maçlarda açsın ağızlarını.

    benim aşkım renklere ve o renkleri taşıyan aslan yüreklilere. ne bir maç kaybettik diye işinin uzmanı olan adamlara ders vermeye çalışırım ne de beş yaşındaki çocuk gibi "küstüm oynamıyorum" tavırları takınırım. sonuna kadar, nefesim tükenene kadar elimden geldiğince desteklerim bu renkleri. günü geldiğinde de çocuğuma en büyük mirasım olarak bırakırım. elimden gelenin en iyisi budur.
  • 305
    içinde olmaktan her zaman gurur duyduğum topluluk. bazen beni çıldırtsalar da çoğu gerçek anlamda sarı-kırmızı aşkı, hakkıyla yaşayabiliyor. ama son dönemlerde yaşadığımız olaylar, biraz inançlarını sarsmış. geçen sene ligi 5. bitirmemiz, uefa kupasından elenmemiz, bu sene de beklenmeyen puan kayıpları ve fenerbahçe mağlubiyeti, bazı kesimin canına tak etmiş sanki. halbuki zaten hiç inanmıyorlardı ki, başarılı olacağımıza. çünkü inanç, bağlılığı, sevgiyi, tutkuyu gerektirir. geçen seneden beri, kendi ayağımıza prangayı kendimiz takıyoruz. bu sene fenerbahçe maçı sonrası yaşananlar, bazılarının ne halde geldiğini gösterir zaten. lütfen herkes kendine gelsin, biz ne skor takımıyız ne de bizim için imkansızlık var. sadece inanın, her şeyin bir zamanı var ve zamanı gelince, güzel günler bizim olacak.

    peşindeyiz! her yerdeyiz! seninle cehenneme bile geliriz!
  • 308
    şu anda yapması gerekenleri söylemem gerekirse ;

    1- levent te 100 lerce galatasaraylı toplanır.
    2- 2 adet siyah çelenk yaptırılır.
    3- biri levent teki futbol federasyonu binasının önüne koyulur
    4- diğeri ise yine levent te yer alan tsyd nin önüne koyulur
    5- daha sonra levent te ara sokakta yer alan galatasaraylılar derneğine gidilir
    6- basına derneğin önünde gövde gösterisi yapılır
    7- galatasarayın sahipsiz olmadığı bir kez daha hatırlatılır.
  • 309
    toplanma kararı almasını istiyorum. ne gerekirse yapacağım. biz burada futbolcularımızdan bir şeyler isterken elimizden geldiğince rahat davranıyoruz. her istediğimizi yapsınlar diyoruz. şimdi onların tek başlarına olmadıklarını hissettirmemiz lazım. onlar bizlerin arkalarında olduğumuzu bilmeli. bu sebeplerden dolayı toplanıp ne gerekiyorsa yapmalıyız.
  • 310
    kaptanın üzerinde zaten bu kadar olumsuzluklar varken bir kesim taraftarında arda'yı gözden düsürdüklerini görmemize sebep olan taraftarlardır. ruh halinin iyi olmadıgını cok sevdigi galatasarayında attıgı gole, atılan gollere sevinmemesinden görebilir sanırım bütün taraftarlar. madem taraftar risk alma cabasında o zaman bu riski 73 entiri girilen ercan saatci yönünde alsın, 25 ekim 2009 fenerbahce galatasaray macı'nda verilen kararlara yönelik alsın, aziz hakemlere yönelik alsın riski kaptana köstek olmak icin degil destek olmak icin alsın ve bu taraftar unutmasın kaptanın bu durumu bilmem kimle ask yasamasından, ne oldugu belirsiz insanlarla gezip tozmasından, alınan fenerbahce maglubiyetinden dolayı degildir. hicbir maglubiyet hic bir ask ve arda nın kendi egosu galatasaray dan mühim degildir onun icin. lütfen bu taraftar kaptanına takımına destek olmaktan vazgeçmesin.
  • 311
    ne yazık ki taraftar olarak manipüle edilmeye fazlasıyla yatkın olduğumuzu gösteren taraftarlarız. herkes hatırlayacaktır; bir hafta önce, dinamo bükreş maçına -ki bu güne kadar hedeflerini daima avrupa'da başarı üzerine kurmuş, yani vizyonunu geniş tutmuş bir takımın* hedeflerine ulaşmasında çok önemli olmasa dahi* ileriye atılacak bir adım olduğu açıktır- sayılı günler kalmışken sözlükte daha çok fenerbahçe maçı, fenerbahçe maçında "maymuna dönecek fenerli oyuncular" ve bu minvaldeki şeyler konuşuluyordu. elbette her ne kadar hedefler büyük tutuluyor olsa da, kah fenerli taraftarlar, tanıdıklar, arkadaşlar ya da akrabalarımızın diline düşmeyi istemiyor olmamız, kah fenerbahçenin en nihayetinde bu ligdeki -ama genel anlamda değil- en büyük rakibimiz olması, kah medyanın genelde -özellikle fenerbahçe maçları arifesinde- üzerimize fazlaca oynuyor olması nedeniyle fenerbahçe maçının aslında hazi olmadığı bir öneme sahipmiş gibi görünmesi kaçınılmaz -biraz da doğal- bir hale gelmişti. ancak başta da dediğim gibi taraftar ve taraf olarak üzülerek görüyorum ki manipüle edilmeye fazlasıyla açığız. zira maçın* oynanmasına 1 gün kala, bu maçtan daha sonra oynanacak ve bir lig maçı olmaktan daha öteye gitmeyecek olan diyarbakırspor maçına gösterilen ilgi gösterilmekte. elbette hepimiz farkındayız dönen dolapların, şark kurnazlığının, bizim dışımızda herkesin "aman çıkın oynayın" feryatlarının ki bu da tepki göstermemizi kaçınılmaz ve gerekli bir hale getiriyor. ancak zaman konusunda bir problemimiz olduğu kanısındayım. ya da en azından konuşulanların dengeli gitmesi konusunda. zira sadece diyarbakırspor maçı konusuna gösterilen ilgi değil, diyarbakırspor, çetin sümer, diyarbakırspor maçı gibi birçok konu öyle fazla ön plana çıkmıştır ki, yarın oynanacak bir avrupa kupası maçı bir anda 3. hatta 4. plana kayabilmiştir. lütfen... tepkimizi gösterelim, ki tekrar söylüyorum, bunda herhangi bir hatamız yok; ancak zaman mefhumunu da göz önünde bulundurmayı unutmayalım.
  • 317
    taraftar olmanın bilinçsizce "taraf" olmamak olduğunu bilendir.

    hakkını savunurken öfkesine yenik düşmeyendir.

    galatasaray kültürünü, ruhunu kirletenlere karşı direnendir.

    sığ medyaya, provokasyonlara, niyetli yorumlara kulağını tıkayan; cehalete prim vermeyendir.

    gerektiğinde boğazı yırtılana kadar bağıran, gerektiğinde ucuzluğa cevap vermeye tenezzül etmeyendir.

    sporu "spor" olduğu için, galatasaray'ı sadece "var olduğu" için sevendir.

    bu ülkede bir gün medeni bir tribün kültürü var olacaksa, onun ancak ali sami yen'den çıkacağını bilendir.

    ve elbette kültürüne ve mirasına sahip çıkandır. http://www.ultraslan.com/Oku.asp?okuID=1547
  • 319
    geçmişteki savaş kahramanlarına has yaklaşılmaz karizmaya sahip taraftar(dı). ali sami yen büyüsünün has yaratıcılarıdırlar.

    buna karşın ilerleyen zamanla türkiye'ye özgü endüstriyel futbol gelişimiyle paralel çizgide gitmiş ve her başarısızlıkta ona buna küfreden tribün mensupları ile donanmıştır. ne yazıktır ki hem elit hem ateşli olabilen bu taraftar kaybolmuş, gerçek delikanlılıktan yozlaşan delikanlılığa geçen bir yapıya bürünmüş "alayına gider" seviyesine gelmiştir.

    çoğunluğun bu şekilde yönelim göstermesine karşın gene de bu memlekette taraftarlığı en çok bilen ve bir takım nasıl desteklenir sorusunu en güzel yanıtlayacak insanları barındıran bir toplumdur "galatasaray taraftarları". her soruyu yanıtlandıran ve hep iyiyi işaret eden hem takıma fayda sağlayacak hem de erdemli davranmayı öğretecek insanları da vardır.

    hiçbirşey eskisi gibi değildir ama eskiden gelen o rüzgarı da tazeliği de bulacağınız tek toplumdur "galatasaray taraftarı"
  • 320
    maçtaydım*. klişe bir laf olacak ama o 3-5 kişiyi galatasaray taraftarı olarak nitelendirmeyin*. bakın yapmayın bunu. maçta taraftar hiç susmadı ki. sesimiz 5 günlük iptal sürecine girdi.

    fenerbahçe ülker takımı kadro bakımından bizden daha güçlü. bunun tersini iddia eden var mı içimizde? taraftarımız olmasaydı yenebileceğimizi düşünmüyorum. her ne kadar hepimiz futbol kültüründen gelsekte!

    biz ateşli bir taraftarız ve her ateşli taraftar çok kolay tahrik olur bu dünyanın her yerinde geçerlidir.*

    olayları başlatan o kadın ile adam literatürde ne olarak geçiyor?

    sonuç olarak

    (bkz: #238011)
App Store'dan indirin Google Play'den alın