• 8157
    defans ve orta saha için muslera, eboue, hakan*, chedjou, semih, melo ve selçuk gibi 6 tane mükemmel oyuncumuz var, ama gel gör ki bu 6 oyuncu hiçbir zaman beraber oynayamıyor. defans tamken melo formsuz oluyor, melo ritmini yakalasa selçuk sakat oluyor, orta saha mükemmel oynarken eboue vurdumduymaz oluveriyor, eboue iyi oynasa muslera kadroda olmuyor. kapitalist şirketler gibiyiz amk. onlar da ürettikleri malın bir şeyini iyileştirirken başka bir özelliğinden kısıyor ki diğer yıllar da satabilsin. hadi onların bir amacı var, biz neyi satacaz?
  • 8159
    bundan sonraki ilk devre periyodunu 11 galibiyet alarak devam ettirmesi gereken takım. bu kadar bonkör olunursa, üst üste bütün maçları kazanma zorunluluğu içinde olunur. bu sene fenerbahçe ve beşiktaş önümüzde dahi bitirse ligi, üçüncü olduğumuz zaman şampiyonlar ligine, ön eleme oynasak da gidebiliyoruz. lakin bu bizim rehavete girmemize neden olmamalı. 13 eylül 2013 galatasaray antalyaspor maçı'nda çok pozisyon bulduk, ama sadece bir tane gol atabildik. bana bu maç geçen sene türk telekom arena'da oynadığımız ve sayısız gol kaçırdığımız cluj maçını anımsattı. o maçtan sonra da galibiyetler serisine başlamamız gerekiyordu, şimdi de aynı durum oluştu. geçen sene bu seriyi yakalayabilmiş ve gruptan çıkabilmiştik avrupa'da. umarım aynısını bu sene ligde de yapabiliriz. ama bazı dikkat ve konsantrasyon problemleri var. örneğin burak yılmaz geriden gelip yere kayarak vurmaya çalıştığı pozisyonların hiçbirinde başarılı olamadı. topa yetişemediğinden değil, yanlış pozisyon aldığı için yetişemedi. bunlar dikkat ve konsantrasyon ile alakalı ve bir an önce düzeltilmesi gereken konular. bu arada amrabat ve eme çolak, takım posterinde yer alsınlar diye mi oynatılıyor bu takımda anlamış değilim. insanda hiç mi sorumluluk duygusu olmaz yahu, onların saçmalıkları yüzünden ben utanıyorum tv başında, ama onlar daha utanamadılar ne yazık ki.
  • 8164
    bugün oynanan 13 eylül 2013 galatasaray antalyaspor maçı ve bu sezon oynadığımız diğer maçlardaki isteksizliğin sorununun nedenini sanırım bulduğum takım. futbolcuların maç seçmesi veya formsuz olmak değil. takımdaki forma adaletinin düzgün olmamasıdır.

    formda da olsa formsuz da olsa hep aynı oyuncular oynuyor. hamit mesela onlarca maç vasat ve altı maçlar oynadı ama her hafta banko oynuyor. forması garanti adamlar forma rekabetine sokulmuyor. sokulmadıkları için de her maç %100'ünü sahaya yansıtmıyorlar. haftaya nasıl olsa ben yine oynayacağım diyor. halbuki formsuz oynadığı maçtan sonraki maçta kulübede otursa o zaman o formanın kıymetini anlar.

    engin diye hırslı bir adamımız var ama ilk 11 oynatılmıyor. yekta gibi oynadığı her maçta vasatın üzeri performans gösteren adam oynamıyor. aydın gibi bir adamla tekrar kontrat yapılıyor. aydın oynadığı zaman %100 ünü sahaya yansıtacak mı? hayır. çünkü adam rekabetin içine sokulmuyor. keza emre. hep ilk alternatif o oluyor. o da bunu bildiği için yıllardır kendisini geliştiremedi.

    eğer biz her maçta hırslı, istekli bir takım görmek istiyorsak forma adaletine önem göstermek gerekir. emre kendisini ilk alternatif olarak görmemeli. hamit vazgeçilmez olmadığını anlamalı.
  • 8168
    şampiyon olmasa da olur diyorum. her sene biz şampiyon olacak değiliz elbet. he olmazsak üzülür müyüm? üzülürüm.
    her şeyden önce başarıya bu kadar endekslenmiş olmamız üzüyor beni. tamam takım ara ara top oynamıyor, yakaladı mı 8 atmıyor ama sonuçta galatasaray abi.
    bugün maçtaydım*. batı'da izledim maçı. sağımda solumda önümde şımarık taraftar doluydu. futbolcuların ne anası kaldı ne bacısı. burak yılmaz'a siktir çekmeler mi ararsın, amrabat'a ana avrat girmeler mi ararsın. her şey gırlaydı yani. hatta burak frikiği pegasus üste vurduğunda bir tek ben alkışladım, sik gibi kaldım ortada. sen kombineye bi ton para veriyorsun diye bu takım şampiyon olmak zorunda değil. eğer al gülüm ver gülüm ilişkisinde takım tutacaksan tutma arkadaşım. alma kombine. git evinde izle kaçak yollarla.
    takım bugün çok fazla varını yoğunu ortaya koymasa da mücadele etti. şanssız bi gol yedik. şanssızlıktan bi ton gol kaçırdık.
    ayrıca sözlükte anti emrecilerin başında gelirim ama yuhalanmasına net üzüldüm. yapmayın abi ya dedim hatta yanımda oturanlara ama yaptılar. napalım sağlık olsun.
  • 8171
    oyun olsa bug oldugunu düşünürüm, yıllardır biz ne zaman maça baskılı başlasak ve eger gol atamazsak o maçta %80 puan kaybederiz. · 13 eylül 2013 galatasaray antalyaspor maçında aklına 8 mart 2013 galatasaray gençlerbirliği maçı gelmeyen var mıdır ? veya süper finaldeki 2-1 lik fenerbahce yenilgisi ..bunlar bıraktım bunlar ben galatasarayı bildim bileli böyle olmustur. biz baskılı oynayıp atamazsak yeriz o golü kesin bakin kesin diyorum hiçbir istisna yok. bizim baskılı oynayıp da 0-0 biten bir macımız yoktur. biz atamayınca yemiyoruz gibi birsey de olmuyor malesef. ayrıca yumurta kapıya dayanınca oynayan takımdır. oynasana ilk yarıda 10 dakika değil 30 dakika baskılı. at golünü sonra sitedigin zaman önündeki şampiyonlar ligi maçlarını düşün. ama illa takım sıkıntıya girecek.
  • 8174
    galatasaray'ın futbol aklı

    --- alıntı ---

    süper lig’e bu sezon 18 kulüp 87 milyon 355 bin euro transfer harcaması yaptı. 3 kulübün toplam transfer harcaması ise 66 milyon 880 bin euro. türkiye’nin 3 büyük kulübü süper lig’in toplam transfer harcamasının yaklaşık yüzde 66’sını gerçekleştirdiler. ligimizin diğer 5 büyük lige göre oldukça az olan toplam transfer harcamasından çıkan bir başka sonuç ise 58 milyon euro giderinin gelirinden daha fazla olması ya da zarar miktarının bu boyutu 250 milyon harcama yapan bundesliga ile hemen hemen eşit seviyede olması. nihayetinde transfer sezonu bitti ve bir noktada “futbol aklının” miktarını ölçmek düştü bize..

    galatasaray bu yaz transfere 22.800 bin euro yatırım yapmış transfermarkt verilerine göre. geliri ise 2 milyon 400 bin euro. görünen zarar: 20.5 milyon euro. bonservisi elinde alınıp yeniden satılan erman'ın yanı sıra genç yetenek oğulcan'ı bir kenara bırakırsak galatasaray yazın transferde iki önemli isim aldı: chedjou ve bruma! sayı az ve fakat umut ve melo'nun da tapusunun alındığı yerde transfere yapılan bonservis harcaması yine de 20 milyon euronun üzerinde. iki önemli transfer hamlesinin dışında galatasaray'ın futbol aklının değerlendirmesi ise geçtiğimiz sezonun devre arası yaptığı flaş transferler üzerinden olacaktır.

    öte yandan iki yıldır şampiyon olması ve şampiyonlar ligi başarısı ile beraber yapılan lüks harcamaların “büyük eleştiri noktası “ olarak gündem teşkil etmemesinin önüne geçiyor. zira bu transferler kadar türkiye süper ligi takımlarının diğerlerinden farklı olarak 30 milyonun üzerinde olan şampiyonlar ligi ve şampiyonluk getirisi gelir-gider dengesini rayına oturtuyor. yine de “futbol aklının” miktarına yakından bakmakta fayda var.

    galatasaray'ın transfer mantığı

    nordin amrabat'ı bir kenara bırakırsak galatasaray sportif yönetimi fatih terim'in geldiği günden bu yana garanti isimlerin peşine düştü. bu bir stratejidir. 3.40 oranı olan sürprize para yatırmaktansa evinde bayern münih'in galibiyetine oynamayı seçtiler. çok para yatırırsınız oranı az olan maçlara ve karşılığında o parayı bir miktar fazlasıyla geri alma olasılığınız da bir hayli fazladır. juventus'un 25 milyon euro verdiği melo'dan premier lig'i göz ucuyla takip edenlerin dahi tanıdığı eboue'den türkiye ligi'nin gol kralı burak'tan yine türkiye ligi'nin hemen herkesçe kabul edilen en iyi oyuncusu selçuk inan'a kadar.. keza sneijder.. keza drogba.. lille'in öne çıkan stoperi chedjou v.s. tüm bu isimler arasında 1.80 oranını geçen tek isim nordin amrabat oldu ve fatih terim kabul etmekte zorlansa da sürpriz orana yatırdığı yüklü miktar tutmadı. genç yetenek ya da keşif olarak dillendirilien bruma dahi aslında "garanti" yatırım zira bu oyuncuya bayern münih ve chelsea başta olmak üzere dünyanın dev kulüpleri talip olmuş, scoutları onay vermiş ve geleceğini görmek çok da zor değildi. sorun diğerlerinde olduğu gibi düşük orana büyük parayı yatırmak olduğunda ise fatih terim cesareti burada da kendisini gösterdi.

    iki yıl önce sil baştan yeni kadro yapılanması içerisinde büyük oyuncuların açıklarını bularak yapılan transferlerin hemen hepsi bir yere oturdu. selçuk vardı bonservisi elinde ya da burak'ın 5 milyon maddesi ya da melo'nun problemli oluşu.. lakin takım oturunca ihtiyaca göre belirlenmiş mevkiye doğru ismi bulma konusunda fath terim'in hedefi on ikiden vurduğunu söylemek zor. belirlenmiş spesifik bölgelere yapılan transferler sorunlu olmaya devam ediyor. sadece arda'nın gidişi sonrası yapılmış transferleri düşündüğümüzde transfer aklının burada doğru hareket etmediğini görebiliyoruz riera ve amrabat sonrası. oysa var olan strateji iyi işliyordu ve garanti isimlerden misal podolski'ye yatırım doğruların devamı olacak iken keşif niyetine amrabat ya da riera hamlelerinin doğurduğu zararı bugün dahi gidermekte takım zorlanıyor. ne amrabat'ı o fiyata satabiliyor ne de yıllığına milyonlarca euro verdiği riera'dan kurtulması mümkün oluyor. arda bonservisten kazandırdığı parayı gidişiyle başka şekilde kaybettirdi dersek çok da yanlış olmaz. genel değerlendirme içerisinde burak, muslera, selçuk'a ödenen paralar bugünkü oyuncu değerleriyle kıyasladığınızda amrabat-riera zararlarını fazlasıyla karşılıyor bu oyuncuların performansları sonucu kazanılan şampiyonluk ve şampiyonlar ligi gelirleri bir yana..

    galatasaray'ın ihtiyaçları nelerdi?

    galatasaray’ın oyunu genişletecek kaliteli bir çizgi oyuncusuna ihtiyacı vardı. semih’in yanına deneyimli ve oyun kurucu bir stoper eksikliğini ujfalusi gittiği günden bu yana çekiyor. kendi yarı sahasından pasla değil topla yarı sahayı geçip hızlı hücum gerçekleştirecek tempolu hücum oyuncusu da bulunmuyordu. sadece bu özelliklere sahip olan amrabat ve aydın yılmaz gibi oyuncuların kalitesi de onbire yeterli gelmediğini de artık biliyoruz. kadronun ve daha da özelde ilk 11’in yaş ortalaması modern futbol oynamaya uygun olmayacak ölçüde yaşlıydı. özel konsantrasyon içeren maçlar hariç terim'in her oyuncu 13 km koşacak söyleminin bu kadro içeriğiyle hayalcilik olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. ligde 6 yabancıya izin verildiğini düşünürsek başta sol bek olmak üzere yetersiz ya da sıradan yabancıların yerini yerlilerle ikame etmesi yine acil ihtiyaçların başında geliyordu.

    öte yandan kadro mühendisliği konusunda drogba ve sneijder'in gelmesiyle beraber oluşan sıkıntı henüz giderilmiş değil, bir şekilde "idare" ediliyor. dörtlü savunmanın önünde bulunan selçuk-melo'nun önlerinde sneijder-drogba-burak'ın olmak zorunda olduğu bir yapının iki kenarına öyle iki oyuncu gelmeli ki problemler en aza indirgensin. bu bölgedeki açığı doldurması gereken engin baytar, emre çolak, hamit altıntop, nordin amrabat, aydın yılmaz gibi isimlerin herhangi birisi galatasaray'da taraftar ve teknik heyetin on birine "direkt" yazılmıyor. ihtiyaçlardan birisi de kenara alınacak oyuncuydu.

    ihtiyaçlar ne ölçüde giderildi?

    chedjou yaşı ve tecrübesi ile galatasaray tandemine iyi bir alternatif oluşturabilir belki ama oyun kurucu stoper eksiğini kapatmıyor. deneyimli stoper sipiarişi verilirken "oyun kurucu pasör" eklemesi yapılmaması bana göre önemli bir hata. melo ve selçuk yine savunmaya yakın oynamak durumunda. chedjou hızlı, dinamik, atletik.. erken bir yorum olmakla beraber elde olan dany’nin daha az riskli oynayıp daha az hata yapanı ya da bir üst modeli. kötü oyuncu olmadığı aşikar olan chedjou’nun aranılan stoper olup olmadığı sorusuna net cevap verilemiyor. transfer döneminde tandemde var olan boşluk “kısmen” giderildi ama hedef en azından bana göre on ikiden vurulamadı.

    29.25 yaş ortalamalı 4 oyuncuya (umut, erman, melo, chedjou) yaklaşık 13 milyon euro bonservis yatırım yapıldı. 17 ve 18 yaşlarındaki bruma ve oğulcan’ı alıp 29 yaşında erman’ı göndererek artı kısmına yazılacakları fazlalaştırdı. son günlerde yapılan 17 ve 18 yaşlarındaki iki futbolcuya rağmen misal bundesligada galatasaray kadar yaşlı bir takım yok (en yaşlısı mainz’ın yaş ortalaması 26.9). premier lig’de sadece 3 takım var (fulham wba, west ham united) keza la liga takımlarından da sadece levante, elche ve getafe daha yaşlı. ilk 11’i baz aldığınızda tablo çok daha ağır. 29 yaşındaki erman’ın gidişi ve bruma ve oğulcan’ın gelmesiyle beraber yaş ortalamasını 28’e düşürerek fenerbahçe’nin 0.2 yaş gerisinde ligin en yaşlı ikinci takımı oldu. bruma ve oğulcan ile gençleştirme ihtiyacı yine “biraz olsun” giderildi. lakin ideal ilk 11'in semih sonrası en genç oyuncusunun 27 yaş olması sıkıntı. sorun devam ediyor, aslında bruma buraya da önemli bir yatırım.

    haber ile ilgili metin girin!.

    aynı zamanda var olan bir “kenar oyuncu eksikliği” birkaç sorunun bir potada eritilmiş halidir aslında. oyun kenara inmediği için dar alanda sıkışıyor, hücum opsiyonları azalıyor ve sıklıkla bu oyuncuların kapattığı topla beraber tempo yapan oyunculardan da takım yoksun oluyordu. 4 merkez orta sahanın rakip sahada pas organizasyonunu daha iyi yapması avantaj olarak tahtaya yazılabilir ama eksileri artılarından çok daha fazla! bu açıdan sabri dahi bek değil hücum açısından yarattığı farklılıkla daha önemli bir oyuncuya dönüşüyor yeteneği ve oyun zekası yetersiz amrabat gibi.. orta sahadan devşirme kenar oyuncuların (hamit modern futbolun en fazla sağ beki olabilir) yarattığı sıkıntı çok fazla. hücum alanı daralıyor, çizgiye inemeyen orta sahalar nedeniyle hücum opsiyonları kısıtlanıyor ve nihayetinde kanatsız galatasaray’ın kendi sahasından topla hızlı bir şekilde çıkacak oyuncu eksikliğini de doğuruyordu.

    demem o ki buradaki eksiklik memleketce dile getirilen "sol bek" eksikliğinden daha önemli. transferin son gününde dahi olsa bruma hamlesiyle beraber bugün için ufak çaplı bir yama yapılmış olsa dahi(geleceğin yıldızı olabilir) bu genç yaşında oyuncudan verim alınıp alınamayacağı belirsiz. yeni transfer “bruma” form tutarsa eğer yabancı sınırından dolayı galatasaray'ın hali hazırda yaşadığı sıkıntıyı derinleştirmesinin yanı sıra tüm bu sorunlara “çare” olacak özelliklere sahip. düşünün ki bir oyuncu yukarıda sayılan sorunlar neredeyse hepsine birden “çözüm” olabiliyor. takımı gençleştirdi, oyunu genişletti, tempo yapan bir oyuncu daha kazanıldı, boş olan iki kenara da alternatif oldu, hücum opsiyonları ve hücum edilecek bölgeler fazlalaştırıldı, seçenekler arttırıldı v.s. yetmez ama evet..

    burak ve drogba ve sneijder imkansızlığı

    elmander ve umut ile uyumu yakalamış galatasaray hatırlarsanız burak’ın sonradan girmesi ve goller atması nedeniyle sıkıntıya düşmüş, burak’ın bireysel performansında sorun olmasa dahi takım savunmasına olumsuz etkisi nedeniyle ilk 11’deki yeri tartışılıyordu. 3 formda santrforun üzerine devre arası drogba hamlesi gerçekleştirildi. sistem açısından düşünürsek goller atmasına rağmen burak’ın bozduğu dişlileri drogba’nın gelişiyle beraber sneijder da eklenince takım dağıldı ki bugün dahi kendisini toplayabilmiş değil. bu oyuncularla beraber yeni bir sistem inşa edilecek olsa dahi drogba’nın futbol ömrünün kısıtlı olduğu yerde uzun vadeli sonuç alınması da çok mümkün değil. nihayetinde bu üç oyuncunun biraradalığını bugünün futbolu kaldırmıyor zira topsuz alanda ve top rakipte olduğunda üç oyuncunun bulunduğu on bir oyuncu pres ve savunma konusunda yetersiz.

    haber ile ilgili metin girin!.

    melo ve selçuk'un orta sahadaki yerlerinin garanti oluşu ve sneijder'in ön merkez hariç başka yerde oynamayacak olması iki kenara da birer oyuncu yerleşirmesini yine şart koşuyor. işte bu noktada "iki santrfor" imkansızlığı doğuyor ki takım bu düzende ne zaman iki santrforlu düzende sahaya çıksa kenarlardan feragat etmek durumunda. dörtlü savunma + (melo-selçuk-sneijder) + (drogba-burak)! dörtlü savunmanın önündeki üç oyuncu da dik bir çizgide ilerliyor, kenara yerleştirilen hamit dahi merkeze geliyor sıklıkla.. kaleci ve dörtlü savunmayı bir kenara bırakırsak 6 oyuncudan 5'inin yerinin garanti olduğu yerde çözüm ancak marjinal sistem değişikliği ile mümkün. üçlü defans v.s.

    nihayetinde 3 oyuncu da kendisine özel kadro inşasını şart koşuyor. lakin galatasaray’da terim otoritesine rağmen önce bu 3 oyuncu sahada kendisine yer buluyor, arkasından kısıtlı seçenek imkanlarıyla bir sistem inşa edilme çabası söz konusu.hülasa galatasaray’ın futbol aklı geçtiğimiz sezonun devre arasında var olan bariz drogba ve sneijder katkısına rağmen büyük bir mühendislik hatası yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

    peki bu sorun ne ölçüde giderildi?

    burak'ın satılması bir ölçüde takımı "sistem" açısından rahatlatacaktı. olmadı. bruma'nın gelişiyle beraber en azından ofansif açıdan şampiyonlar ligi'nde ideal bir 11 ihtimali belirlenmiş oldu. dörtlü savunmanın önünde melo onun biraz önünde selçuk ve onun biraz önünde sneijder ve hollandalı futbolcunun önlerinde drogba ve sneijder. sağa yerleştirilen hamit sıklıkla merkeze geldiğini düşünürsek kenarlardaki o büyük boşluğu bindirme yapan beklerin dışında bruma ile biraz olsun doldurmuş olacaklar. öte yandan takım savunmasına yaşattıkları eksikliğin üç oyuncu sahada olduğu sürece giderilmesi mümkün değil. fatih terim serie a'da pek çok takımın denediği üçlü savunma gibi marjinal yaklaşımları benimsemediği sürece bu sıkıntı sezon boyunca devam edecek gibi duruyor.

    yabancı sınırlamasına ne ölçüde dikkat edildi:

    kulis yaparak yabancı sayısını düşürmenin dışında bir eylem gerçekleşmedi. ujfalusi’nin yanı sıra elmander’i göndermek elbette önemliydi ama üzerine bruma ve chedjou gelince sorun bıraktığımız yerde durmaya devam etti. üstelik yukarıdaki sistem açısından galatasaray’ın var olan 3 temel sorununa da çare olabilecek oyuncular konusunda “ısrarcı” olunmaması bu transfer döneminin en önemli hatasıdır. kerim frei ya da gökhan töre gibi isimler galatasaray’ın “yaşlı”, “temposuz” ve “sağ kenar” sorununa çözüm olabilecek nitelikte isimlerdi. keza emre can’ın bundesligadan vazgeçecek şekilde üzerinde durulmaması da önemli. örnek olması açısından gökhan töre hamlesi yukarıda bruma'nun çözeceğini düşündüğümüz bütün sorunları çözmekle beraber yerli statüsünde de oynamasıyla değeri daha da fazla olacaktı. futbol aklı gökhan ya da kerim’i bu takıma şart koşuyordu. keza u20’deki cenk şahin dahi problemi kısmen giderirdi. benzer özellikleri olan bruma pek çok açığı kapatsa da yeter sayıa a sınıfı maçlar oynamamış olması bir yana yabancı olması da hali hazırda var olan yabancı sorunu derinleştiriyor.

    sonuç:

    ismi bir dönem sıklıkla geçen ve var olan pek çok sorunun gidericisi konumunda olan farfan hamlesi fatih terim’in “doğru teşhis” koyduğunun en önemli göstergesiydi. galatasaray transferde soruna çözümü erken bir şekilde belirlemişti belki ama yabancı sayısının azalacağına dair beslediği gereğinden fazla umut takımı ve terim’i çıkmaza soktu. bruma hamlesi hızlı sonuç verse dahi –beklemiyorum gerçi ama- pek çok sorunu giderdiği ölçüde yabancıların tribüne gitmesiyle beraber güçsüzleşen yedek kadroyu daha da güçsüzleştirmeye yönelik bir başka adım oluyor. bu da bahsedilen temel ihtiyaçları giderirken günden güne önemi artan yerli kalitesinin yetersiz oluşundan doğan yedeklerin zayıflığı gibi yeni bir sorunu ortaya çıkardı. sneijder ve drogba’yı da eklediğinizde 30 milyonu geçen transfer harcaması sonucunda galatasaray’ı ligde zor günler bekliyor zira yerli kalitesi rakiplerine göre yeterli değil. chedjou ve bruma doğru hamleler olsa dahi kerim, gökhan ve hatta cenk şahin gibi pek çok ihtimalin üzerinde durulmaması, alper'in alınamamış olması kadro mühendisliği konusunda yapılmış hatalar olarak söyleyebiliriz her ne kadar chedjou’nun da ihtiyacı tam olarak karşıladığını düşünmemiş olsam dahi..

    fenerbahçe'nin ligi zirvede bitirse dahi şampiyonlar ligi'ne gidemeyeceği bir ortamda takım geleceğe yönelik risk alarak daha fazla hamle yapabilirdi. bruma gelesiye kadar takımı geleceğe taşıyacak iki oyuncu vardı: semih ve emre çolak ki bunlardan birisinden umudu kesmke üzere taraftar.. öte yandan başarılı takımların son dönemde en büyük ortak paydası kadro istikrarı olduğunu düşünürsek terim'in geldiği gün sil baştan yaptığı yeni kadrosu üzerinde iki yıldır büyük oynamalar yapmaması da önemli doğrularından. hepsini topladığımızda ise galatasaray'ın bu sezon yaptığı en doğru iki hamle: bruma transferi ve sezona harika başlayan melo'nun bonservisinin satın alınması.

    --- alıntı ---

    orhan uluca
    kaynak: http://www.futbolburada.com/...asarayin-futbol-akli
  • 8175
    bugün a2 takımı ile yaptığı maçı 3-0 kazanmıştır. golleri gökhan zan, wesley sneijder ve umut bulut atmış. ayrıca semih kaya ile ilgili ödem ve ikinci derecede zorlanma tespit edilmiş.

    "sağ kalça arka adale grubunda ödem ve ikinci derece zorlanma tespit edilen semih kaya’nın tedavisine başlandı" şeklinde ibare bulunuyor. real madrid maçında sahada. telaşlanacak bir şey yok.
App Store'dan indirin Google Play'den alın