• 7376
    2011-2012 futbol sezonunda şampiyon olan takımdan necati ateş, johan elmander, emre çolak, engin baytar gibi as futbolcuları şampiyonlar liginde görmemek üzüntü veren takımımdır. tamam futbol nankör oyun. tamam futbol performansa dayalı bir oyun. yalnız kendimi o oyuncuların yerine koyduğumda acayip mutsuz olurdum.düşünün geldiğiniz ilk sezonda takımın cefasını çekiyorsunuz. türlü zorluklara rağmen şampiyon oluyorsunuz. şampiyonluğu son maçta ezeli rakibinizin evinde kazanıyorsunuz. şampiyonlar ligine direk gitme hakkını elinize alıyorsunuz. o andan itibaren bir futbolcu için zirve olan şampiyonlar liginde oynama hayali ile yaşıyorsunuz. sonra bir bakıyorsunuz taca atılmışınız, yerinize dünya yıldızları alınmış. deyim yerindeyse cefasınız siz çekiyorsunuz sefasını başkaları sürüyor durumuyla karşı karşıya kalıyorsunuz. burdan şu anki takıma ve yönetimin transfer politikasına çemkirdiğim anlamı çıkmasın. sadece yukarıda bahsettiğim futbolcular nezdinde görüşlerimi paylaştım.
  • 7378
    kupa 1'de tarihinde 6. kez son 8 takım arasına kalmıştır.

    --- alıntı ---

    galatasaray kupa 1’de altıncı kez son sekizde

    uefa şampiyonlar ligi son 16 turu ikinci maçında almanya temsilcisi fc schalke 04 ile karşılaşan galatasaray, istanbul’da 1-1’lik skorla biten mücadelenin rövanşında rakibini hamit altıntop, burak yılmaz ve umut bulut’un golleriyle 3-2 yenerek çeyrek finale kaldı. daha önce 1962-1963, 1969-1970, 1993-1994 ve 2000-2001 sezonunda son sekiz takım arasında kendisine yer bulan takımımız, 1988-1989 sezonunda ise yarı finale çıkmıştı.

    avrupa arenasında ilk kez 1956-1957 sezonunda yer alan galatasaray, uefa şampiyon kulüpler kupası eleme turunda romanya temsilcisi dinamo bükreş ile karşılaşmıştı. dış sahadaki ilk maçta rakibine 3-1 kaybeden takımımızın ikinci maçta kadri aytaç ve metin oktay’ın golleriyle aldığı 2-1’lik galibiyet, üst tur için yeterli olmuyordu. ama galatasaray, henüz o günlerde avrupa kupalarındaki reaksiyonunu gösterme konusunda kararlıydı.

    avrupa kupaları tarihindeki ikinci tecrübesini 1962-1963 sezonunda yaşayan futbol takımımız, yeni macerasına bıraktığı yerden başlıyordu. ilk turdaki rakip, romanya temsilcisi dinamo bükreş olmuştu. bu kez deplasmandan 1-1’lik beraberlikle dönülüyordu. ve rövanş karşılaşmasında metin oktay, uğur köken, tarık kutver’in golleriyle 3-0’lık galibiyet vardı. dinamo, galatasaray’ın uefa organizasyonlarında elediği ilk takım olarak tarihe geçiyordu.

    1962-1963: avrupa kupalarında ilk kez son sekiz
    bir sonraki turda rakibimiz polonya temsilcisi polonia bytom oldu. bu defa ilk maç inönü stadyumu’ndaydı. metin oktay’ın üç gollü hat-trick’ine suat mamat bir golle katkıda bulunacaktı. istanbul’daki 4-1’lik galibiyet, rövanşta gelen tek gollü mağlubiyetin herhangi bir anlamı olmamasını sağlıyordu. galatasaray, avrupa kupaları tarihindeki ikinci yılında son sekiz takım arasına kalmıştı. ancak bu turda italya’nın marka kulüplerinden ac milan karşısında 1-3 ve 0-5’lik skorlar, daha ilerisi için zaman olduğunu gösteriyordu.

    sezon rakip ülke skorlar aşama
    1962-1963 dinamo bükreş romanya 1-1, 3-0 eleme
    1962-1963 polonia bytom polonya 4-1, 1-0 1/8 final
    1962-1963 ac milan italya 1-3, 0-5 1/4 final

    galatasaray, 1963-1964 sezonunda uefa şampiyonlar ligi’nde eleme turunda başarılı olduktan sonra son 16’da isviçre’nin fc zürih takımıyla eşleşti. ilk karşılaşmada rakibine 2-0 yenilen takımımız, rövanş karşılaşmasında 2-0 kazanarak eşleşmeyi üçüncü maça taşıdı, 2-2’lik eşitliğin ardından ise para atışını kaybederek son sekize kalamadı. 1964-1965, 1965-1966 ve 1966-1967 sezonundaki uefa kupa galipleri kupası tecrübesinden sonra 1969-1970 sezonunda uefa şampiyon kulüpler kupası’na döndü galatasaray.

    1969-1970: yarı final için engel legia varşova
    ilk turdaki rakip, irlanda temsilcisi waterford fc oldu. iç sahada 2-0, deplasmanda ise 3-2 kazanan takımımız, ikinci turda çek cumhuriyeti’nden spartak trnava ile eşleşti. dış sahada tek golle yenildiği rakibini istanbul’da 1-0 yenen galatasaray, maç sonundaki para atışını kazanarak son sekiz takım arasında kendisine yer buldu. ancak yarı final için karşısına çıkan polonya temsilcisi legia varşova’ya 1-1 ve 0-2’lik skorlarla elendi.

    sezon rakip ülke skorlar aşama
    1969-1970 waterford irlanda 2-0, 3-2 1. tur
    1969-1970 spartak trnava çek cum. 0-1, 1-0 1/8 final
    1969-1970 legia varşova polonya 1-1, 0-2 1/4 final

    galatasaray, uefa’nın üç ayrı organizasyonunda (uefa şampiyon kulüpler kupası, uefa kupa galipleri kupası ve uefa kupası) geçen senelerin ardından 1988-1989 sezonunda kupa 1 tarihindeki en büyük başarısını yaşayacaktı.

    1988-1989: galatasaray'ın avrupa reaksiyonu
    ilk turda avusturya temsilcisi rapid wien’i 1-2 ve 2-0 ile geçen takımımız, avrupa tarihindeki en unutulmaz reaksiyonlarından birini göstererek isviçre’den neuchatel xamax’ı 3-0 yenildiği maçın rövanşında 5-0’lık skorla mağlup ederek son sekiz takım arasına kalıyordu. her turda rakip daha da güçlü olacaktı. ve bu bir sürpriz değildi. o sezon uefa şampiyon kulüpler kupası’nın favorileri arasında gösterilen monaco’yu deplasmanda tanju çolak’ın golüyle 1-0 yenen takımımız, cezası nedeniyle köln’de gerçekleşen karşılaşmada 1-1’lik beraberliğin ardından tarihinde ilk kez uefa şampiyon kulüpler kupası’nda yarı finale kalıyordu. final yakındı; ancak ilk maçta gheorghe hagi’nin takımı steaua bükreş’e deplasmanda 4-0 yenilen galatasaray, rövanşta 1-1’lik skorla uefa şampiyon kulüpler kupası’ndan eleniyordu.

    sezon rakip ülke skorlar aşama
    1988-1989 sk rapid wien avusturya 1-2, 2-0 1. tur
    1988-1989 neuchatel xamax isviçre 0-3, 5-0 1/8 final
    1988-1989 as monaco fransa 1-0, 1-1 1/4 final
    1988-1989 steaua bükreş romanya 0-4, 1-1 1/2 final

    uefa, 1992-1993 sezonunda kupa 1’de değişikliğe gitti. üç ön eleme turunun ardından dörder takımlı iki grup hâlinde lig formatına geçen organizasyon, uefa şampiyonlar ligi adını aldı. galatasaray ise 1993-1994 sezonunda uefa şampiyonlar ligi’nde mücadele etme hakkı kazandı. ilk eleme turunu maç yapmadan atlayan takımımız, ikinci aşamada irlanda temsilcisi cork city ile eşleşti. rakibini istanbul’da kubilay türkyılmaz ve arif erdem’in golleriyle 2-1 yenen galatasaray, deplasmanda galibiyete kubilay türkyılmaz’ın tek golüyle ulaştı. ve üst turda ingiltere’nin dev kulübü manchester united’ın rakibi oldu.

    1992-1993: uefa'da galatasaray devrimi
    alex ferguson yönetimindeki united, o dönem uefa şampiyonlar ligi’nin en büyük favorisi olarak gösteriliyordu. ve eşleşmenin ingiltere’deki ayağında skoru 12. dakikada 2-0’a getirmişti. ama daha sonra geri dönüş için arif erdem tarafından bir ateş yakıldı. arif erdem’i kubilay türkyılmaz’ın iki golü takip etti. eric cantona ise ilk maçın skorunu belirledi. rövanş maçında kendisinden emin olan manchester united, kalesinde sayısız gol pozisyonu yaşadığı karşılaşmadan golsüz eşitlikle ayrılsa da deplasman golü avantajıyla turu geçen galatasaray oldu. avrupa’nın en büyük sekiz takımından biriydi galatasaray, 1993-1994 sezonunda. zira o sezon sadece sekiz takım yer alabiliyordu şampiyonlar ligi arenasında. fc barcelona, as monaco ve spartak moskova ile aynı grupta mücadele eden galatasaray, iki puanla son sırada yer alsa da dördüncü kez son sekiz takım arasındaydı. uefa, galatasaray'ın büyük başarısının ardından bir değişikliğe giderek, "avrupa'daki büyük takımların organizasyon dışında kalmaması için" uefa şampiyonlar ligi'ne seribaşı uygulaması getiriyordu.

    sezon rakip ülke skorlar aşama
    1993-1994 cork city irlanda 2-1, 1-0 1. ön eleme
    1993-1994 man united ingiltere 3-3, 0-0 2. ön eleme
    1993-1994 fc barcelona ispanya 0-0, 0-3 grup
    1993-1994 fc s moskova rusya 0-0, 1-2 grup
    1993-1994 as monaco fransa 0-3, 0-2 grup

    uefa şampiyonlar ligi, yıllar içinde birçok kez format değişikliği yaşadı. önce 16, sonra 24, en sonda 32 takım üzerinden gerçekleşti yarışma. takım sayısının ardından ise 1999-2000 sezonunda iki grup aşaması yapıldı. galatasaray, uefa kupası şampiyonu olarak katıldığı 2000-2001 sezonunda uefa şampiyonlar ligi macerasına üçüncü turdan başladı. bu aşamada isviçre temsilcisi st. gallen’i 2-1 ve 2-2’lik skorlarla geçen takımımız, grupta as monaco (fransa), rangers (iskoçya) ve sturm graz (avusturya) ile eşleşti.

    2000-2001: real madrid'e karşı yarım kalan geri dönüş
    ilk grup aşamasında monaco ve rangers’ı 3-2 yenen galatasaray, glasgow’da rangers ile 0-0, istanbul’da ise sturm graz ile 2-2 berabere kalarak sekiz puanla üst tura yükselmeyi başardı. takımımız, ikinci grup aşamasında milan (italya), paris saint-germain (fransa) ve deportivo la coruna (ispanya) ile mücadele etti. ilk maç gününde milano’dan 2-2’lik beraberlikle döndükten sonra istanbul’da önce paris saint-germain’i, ardından da deportivo la coruna’yı birer golle mağlup etti. ispanya’daki deportivo mağlubiyetinin ardından milan’ı istanbul’da 2-0 yenerek gruptan çıkmayı garantiledi. ancak son maç gününde paris saint-germain’e 2-0 mağlup olarak grubunu ikinci sırada tamamladı. ve grup liderleri arasından ispanya temsilcisi real madrid ile eşleşti. istanbul’daki maçın ilk yarısını 2-0 geride tamamlayan galatasaray, ikinci yarıda 3-2’lik galibiyete ulaşırken 45 dakikada attığından fazlasını kaçırdı. rövanş karşılaşmasında ise real madrid'e 3-0’lık skorla kaybetti.

    sezon rakip ülke skorlar aşama
    2000-2001 fc st gallen isviçre 2-1, 2-2 3. ön eleme
    2000-2001 as monaco fransa 3-2, 2-4 grup i
    2000-2001 sk sturm graz avusturya 0-3, 2-2 grup i
    2000-2001 rangers fc iskoçya 3-2, 0-0 grup i
    2000-2001 ac milan italya 2-2, 2-0 grup ii
    2000-2001 psg fransa 1-0, 0-2 grup ii
    2000-2001 deportivo ispanya 1-0, 0-2 grup ii
    2000-2001 real madrid ispanya 3-2, 0-3 1/4 final

    galatasaray, uefa şampiyonlar ligi 2001-2002 sezonunda ön eleme turu ve ilk grupların ardından ikinci tur gruplarında çeyrek final şansını son maça kadar taşısa da son 16’dan öteye geçemedi. uefa şampiyonlar ligi, uefa kupası ve uefa avrupa ligi’ndeki seneler sonrasında ise 2012-2013 sezonunda altı yıllık aranın ardından tekrar ait olduğu yere geri döndü. grup aşamasındaki üç maçında galibiyet alamasa da cfr cluj deplasmanındaki 3-1’lik galibiyete manchester united önünde gelen 1-0’lık zaferi ve son maç gününde sc braga karşısındaki 2-1’lik geri dönüşü ekleyerek son 16 takım arasında yerini aldı.

    2012-2013: serüven devam ediyor...
    galatasaray, son 16’da uefa şampiyonlar ligi’nde sezonun namağlup üç takımından biri olan fc schake 04 ile eşleşti. istanbul’da rakibiyle 1-1 berabere kalan fatih terim’in takımı, deplasmanda hamit altıntop, burak yılmaz ve umut bulut’un attığı gollerle 3-2 kazanarak çeyrek finale çıktı. kupa 1 tarihinde altıncı kez son sekize kalan galatasaray, bu sezon uefa şampiyonlar ligi’nde geriden gelerek en fazla maç kazanan (iki kez) takımlardan biri oldu.

    --- alıntı ---

    http://www.galatasaray.org/...ligi/haber/16361.php
  • 7379
    2012-2013 futbol sezonu'nda şampiyonlar ligi'nde çeyrek final ve sonrası için üzerindeki stresi atarak daha rahat oynayacak takım. bu sezon şampiyonlar liginde çeyrek final oynamak hemen herkesin hedefi idi ve bu hedefe ulaşıldı. "gruplardan çıkamamak,2.turda elenmek" takım üzerinde eleştiriye yol açacak önemli bir baskı unsuru idi. takım, beklentileri yerine getirerek üzerindeki bu baskıyı attı. bundan sonra çeyrek finalde her kim olsa da stressiz ve rahat futbol oynayacaklar. zira malaga dahil kiminle eşleşirsek eşleşelim elenmek normal karşılanacak, atlanılan her tur pastanın üzerindeki çilek olacak.
    aynı havayı 1999-2000 futbol sezonunda da yaşadık.galatasaray, tıpkı bu sezon olduğu gibi şampiyonlar ligi'ne kötü başladı. oysa beklentiler hiç olmazsa gruptan çıkmak üzerine idi. şampiyonlar ligi'nde olmasa da o zamanki adı ile uefa kupası'nda çeyrek final oynamak büyük başarı görülüyordu. galatasaray bologna'yı ve ardından dördüncü turda dortmund'u elediği zaman herkes o büyük stresi üzerinden atmış, beklentileri karşılamış olmanın rahatlığına erişmişti. o sezon uefa'da fırtına gibi esen mallorca'ya çeyrek finalde elensek kimse durumu eleştirmezdi haliyle. takım bu rahatlıkla mallorca'yı da leeds'i de geçerek uefa kupası'nın bir kulbunu tuttu.
    2012-2013 sezonunda da aynı rahatlığa eriştik. avrupa için takımın üzerindeki stres kalktı. bu yüzden,şampiyonlar ligi çeyrek finalinde ve olası bir ayrı finalde takımımızın stressiz rahat ve iyi bir futbol ortaya koyacağını düşünüyorum.
    şampiyonlar ligi'nde final oynamak hayal değil bu noktadan sonra.
  • 7382
    geçen sezon başlayan yapılanma o kadar hızlı ilerledi ki ; ilk sezon çok fazla bekleyen bir şampiyonluk -normal bir lig statüsüne göre- rahatça kazanıldı , bu sezon aynı şekilde avrupa arenasında inanılmaz işler oluyor. bu iyi midir kötü müdür bilmiyorum ama galatasaray yaptığı uzun vadeli planları çok çabuk gerçekleştirmeye başladı. bunu göz önünde bulundurmanın yanında bu iştahı da unutmamak gerekir , zten galatasaray'ı avrupa kupalarında en tehlikeli yapan faktörlerden birisi bu.
  • 7383
    8 mart 2013 galatasaray gençlerbirliği ve 13 mart 2013 schalke 04 galatasaray maçlarının ilk yarılarında tabiri caizse efsane oynamıştır. bu sezon böyle oyunlar oynayabileceğimiz hususunda ümidim yoktu. beni yanılttılar. böyle devam etsinler. şampiyonluğu istesinler ve hak etsinler. şampiyonlar liginde de olursa olur olmazsa canları sağolsun. çeyrek final bile çok büyük başarıydı bu sene için ama şampiyonluk süreklilik için şart.
  • 7384
    2012 2013 sezonunda sayısız fırsat tepen takım. fikstür avantajını kullanamadı. rakiplerin zorlu maçlarının olduğu haftalarda evinde maç vermeler, şanssızlıklar, şampiyonlar liginden ötürü yaşanan konsantrasyon bozuklukları ve niceleri buna neden oldu. fener denen yavşaklar takımı da bunu maalesef olumlu yönde değerlendirdi ve olmazsa olmaz şansı ile bize karşı avantaj sağladı. bu vakitten sonra aklı başa toplamalı ve anlamsız puan kayıplarının önüne geçilmesi lazım yoksa bağıra bağıra vereceğim bu mına koduğumun şikecilerine şampiyonluğu. o nedenle 17 martta oynayacağımız kayseri maçı olmazsa olmaz bir maç. endişelerim çok fazla ama hadi hayırlısı diyorum...
  • 7388
    ilk bakışta bile farkını belli eden takımdır.

    hepimiz mutlaka kahvehaneye şuraya buraya maç izlemeye gitmişizdir, gitmesek bile öyle mekanları dışarıdan görmüşüzdür. o gün kimin maçı varsa onun bayrağı asılır oralarda. derbilerde de iki takımın da bayrakları koyulur girişe. neyse.

    beşiktaş'ı düşünelim, ortada ne vardır ? amblem. sonra da kara kartal gibi bir şeyler ve genellikle en altta büyük puntolarla şampiyon beşiktaş yazar.

    fenerbahçe'yi düşünelim. sarı lacivert kanarya falan falan. en altta da yine büyük puntolarla şampiyon fenerbahçe yazar.

    bir de galatasaray'ı düşünelim. bayrağın görselinde kuş yerine aslanın oluşuyla gelen görsel farktan bahsetmeyeceğim. sadece iki kelimelik bir farkı söylemek istiyorum. bizim bayrağımızda da kükreyen aslan ortada olur şampiyon yazar falan ; ama diğer 2 takımın bayrağına yazılamayan bir yazı görürsün çoğunda. yine büyük puntolarla;

    (bkz: avrupa fatihi)

    3 bayrağı yan yana koyunca bile farkı anlatıyor bu. ne beşiktaş'ta ne fenerbahçe'de isteseler de olmaz. yazamazlar bunu bayrağa. onların ne avrupa görmüşlüğü var bizim gibi , ne de fatih'i.

    ne büyük takımsın be.

    dediler ki kümede kal galatasaray. 1 yıl sonra gittin şampiyon oldun.

    dediler ki bu takım 0 çeker. gruptaki ilk 2 maçı kaybetmene rağmen tarihe geçtin önce 16'ya sonra çeyrek finale çıktın.

    şimdi de diyorlar ki real madrid galatasaray'ı ezer bıdı bıdı. hay götüm be. unutmayınız bu takımın 2-0 geriye düşüp bundan daha güçlü bir real'i 3-2 yendiğini. efsanelerin, ustaların bugüne kadar getirdiği takım kolay mı öyle pes edip haydi eyvallah diyip çekip gidecek.

    efsane demişken efsaneden gelsin, gündüz kılıç'tan ;
    galatasaray bir his takimidir. renklerine aşık, birbirlerini seven futbolcuların takımıdır. galatasaray feragat ve fedakârlıklarla çalışacak futbolcuların takımıdır. galatasaray şımarıkları, kendini beğenmişleri, yalnız kendini düşünenleri sevmez. kısacası galatasaray, bir halatı hep birlikte çekenlerin, hep birlikte üzülüp, hep beraber sevinmesini bilenlerin takımıdır..."
  • 7392
    sezonun* kalan haftalarinda*, ligin son 9 sirasindaki 7 takimla mac yapacak olan takim. avantaj midir dezavantaj midir gorucez ama 10. sira ile 16. sira arasinda 3 puan fark olmasi olumlu degil. dusen takimlarin son haftalara kadar kesinlesmeyecegi de dusunulur ise dezavantaj olusturabilir.
    avantaj saglayabilecek bir nokta ise oyun sistemimiz. macin basinda galibiyeti garantilemek icin saldiriyoruz. dusme potasindaki takimlar ise bu dakikalari gol yemeden atlatamazlar ise mac sonuna kadar konsantrasyonlarini koruyamazlar. son haftalarda yaptigimiz gibi maclari ilk yari koparabilirsek maclar bizim icin cok kolaylasir.
    ust siralardan oynayacagi tek takim ise fener. gariptir ki en fasulyeden macimiz belki de fener maci olacaktir*
  • 7393
    taktik arayış çabalarında sona ulaşmış takımımız. şöyle ki fatih terim denemeyi ve sonuç aldığı opsiyonlarla devam etmeyi seven bir yapıya sahip.

    geçen seneyi hatırlayalım. sezona başladığımızda sancılı süreçler yaşadık. ilk on haftaya baktığımızda* yaşanan puan kayıpları gereğinden fazlaydı*. arenadaki sivas maçı ile çift forvete dönüşteki ilk adım atıldı ve süreci deplasmandaki gençlerbirliği galibiyeti izledi. ardından art arda gelen derbi* galibiyetleri tıpkı şimdi olduğu gibi o zamanki taktik arayışlarını sonlandırmıştı. terim iki derbiyede aynı on birler ve aynı taktik anlayışla başlayıp bir anlamda "arayan" hoca olmanın karşılığını alıyordu.

    ha tabii ki süreçte yaşananlarda çok önemli. bahsettiğimiz bu seride işlerin yolunda gitmemesi veya yaşayacağınız talihsiz puan kayıpları arayışlarınıza farklı bir yön verebilir veya bu kadar kısa sürede sistemin oturmasını engelleyerek sağdan soldan çatlak seslerin çıkmasına sebep olabilirdi. ama şans sadece iyi olanın yanındadır ve iyi olan muhakkak başarıyı yakalar prensipleri art arda gelen 9 maçlık galibiyet serisiyle yine doğrulandı. galatasaray yeni oturttuğu sistemiyle sezonu şampiyon olarak tamamlayacaktı.

    belki bunu söylemek için biraz erken davranıyoruz* ama bu senenin onuncu haftasını da şu son iki maçlık süreçte yaşıyoruz. galatasaray ligde şu zamana hep bir iyi bir kötü şekilde geldi yani idare ederek oynadı*. ama schalke maçının fatih terim'e getirdiği aşırı motivasyon* ve yüksek taktik bilgisi bizi belkide devre arası transferlerimizden sonra yine uzun süreli kullanabileceğimiz başarılı bir taktik anlayışa itti. drogba ve sneijder'ın gelişiyle terim arayış içerisinde olduğunu oynattığı farklı sistemlerle bize göstermişti. takımın 4-2-3-1 de* ve 4-4-2 de* yaşadığı aksaklıklar, ilk schalke maçında tam anlamıyla kuramadığımız üstünlük, eskişehirdeki vasat futbol derken arayışlar 4-1-2-1-2 dizilişiyle son buldu ya da umarım son bulmuştur. takım iki maçtır zevk veren ve sonuca ulaşan futbol oynuyor. özellikle melo ve eboue'nin yükselen formları oyuncuların her birinin en yüksek performanslarını gösterecekleri bölgelere yerleşmesiyle açıklanabilir*. (bu arada elmander, melo, eboue bu oyuncuların performans durumlarının tamamen takımın genel yapısıyla doğru orantılı olduğuna inanmaya başladım.)

    ideal on birini oturtmak üzere olan galatasarayda şuan ki küçük sıkıntı ligde ki yabancı sınırlaması. gökhan zan'ın yerine dany döndüğünde hangi yabancının yedekleneceği muallak olsada sanırım riera ilk aday. daha önemlisi ise işlerin yolunda gitmesi ve yine şansın iyilerin yanında olması. yani arayışları sonlandıracak olan taktik anlayışın kesinlik kazanması için geçen sene ki gibi galibiyet serisine ihtiyacımız var. 4-1-2-1-2 şu durumda eldeki oyunculara uygun ve dolayısıyla mantığa en çok yatan sistem görünümünde. kısaca terim'in arayışlarını sonlandıracak sistemde diyebiliriz. zaten fatih terim bu sistemi tam manasıyla oturtursa yaz transfer dönemini bu seferki gibi aşırı hareketli geçirmek zorunda olmadığından* (u: melo'nun seneye aramızda olmayacağını düşünmüyorum bile umarım bu takım için ne kadar önemli olduğunda hem fikirizdir) (u: bir de engin konusu var ki çok arıyoruz kendisini bugün hamit çıktığında geçen sene ki engin oyuna girmeliydi) arayışını uzun zaman kullanacağı bir sistemle sonuçlandırmıştır diyebiliriz.
  • 7395
    stsl 2012-2013 sezonunda oynayacağı son 8 maç aşağıdaki gibidir.

    galatasaray - istanbul bbsk
    galatasaray - mersin i. yurdu
    kdç karabük - galatasaray
    galatasaray - sb elazığspor
    gaziantepspor - galatasaray
    galatasaray - sivasspor
    fenerbahçe - galatasaray
    galatasaray - trabzonspor

    5 maç içeride 3 maç deplasmanda oynayacak.en yakın rakibi fenerbahçe'nin 4, beşiktaş'ın 7 puan önünde. içerideki 5 maçı kazanıp, deplasmanda hiç kaybetmezse, deplasmandaki 3 maçta berabere bile kalsa şampiyon olacak olan takım.

    içeride 5*3=15 ve deplasmanda 3*1=3 , 15+3=18 puan şampiyon yapmaya yetiyor tabi kadıköy'de kaybetmeyeceksin. zaten son 3 maçtır kaybetmiyoruz.

    fenerbahçe bizim maç haricinde 7'de 7 yapsın, beşiktaş 8'de 8 yapsın farketmez. içeride kazan deplasmanda kaybetme şampiyonluğun anahtarı bu...
  • 7396
    her zaman ilklerin öncüsü olan, yapılmamışları yapan, mucizeleri gerçekleştiren takımım.

    daha önce bir ilke imza atıp şampiyonlar liginde çeyrek final oynamıştık hatırlarsanız.* avrupa'nın en iyi 8 takımı arasına kalmış ve ilk maçta yenmemize rağmen elimizden kaçırmıştık real madrid'i.

    şimdi bir ilki daha başarmak için elimize bir şans geçti. ben sonuna kadar güveniyorum galatasaray'a. bütün türkiye'nin, bütün avrupa'nın, bütün dünya'nın ağzını açık bırakacaktır yine.
  • 7397
    2012/2013 sezonu şampiyonlar ligi çeyrek final eşleşmesinde real madrid'i geçerse beni çok şaşırtacak takımdır. ama geldiği nokta kanımca bu sezon için büyük başarıdır. aslında kilit oyuncularımıza bakınca real madrid'le eşit bir mücadele sergileyebilecek kalitedeyiz. sorun diğerlerinde. özellikle defansif anlamda real madrid gibi bir takımın affetmeyeceği hatalarımız var. bir kere duran toplarda kafa vuramıyoruz. schalke bu açığımızı sadece 1 gol ile cezalandırdı. ama ispanyollar o kadar insaflı olmayacaklardır. keza savunma organizasyonumuz henüz oturmadı. aslında isim isim bakınca kaliteli defans oyuncularına sahibiz. mesela bir riera'nın sol bek performansının çok çok iyi olduğunu düşünüyorum. schalke maçlarında da o bölgeden fazlaca atak yememize rağmen iyi idare etti. ancak yeterli desteği veremiyoruz üst düzey takımların hızlı ve organize ataklarına karşı beklerimize. eboue orjinal sağ bek olmasına ve sağ içte hamit gibi bekine desteğe giden bir oyuncu da yer almasına rağmen sıkıntımız sadece sol kanadımızla sınırlı kalmadı. e bir de baskı yediğimiz dakikalarda oyundan çok silinmemiz. fazla geriye yaslanıp tek çizgi halinde futbol oynamamız. rakibin ceza sahamız önünde cirit atabilmesi. geriye yaslandığımız dakikalarda mesut, modric, xabi, ronaldo, higuen, di maria hatta pepe gibi isimlere sahip real madrid'in golü bulmakta çok zorlanmayacağını düşünüyorum. o yüzden 180 dakika geriye yaslanmadan oynamamız lazım. becerebilir miyiz? real madrid'e karşı bunu yapabilir miyiz?

    bu sorunların çözülebilmesi için transferden öte zaman lazım. yoksa oyun hakimiyeti bizdeyken kimseden kötü değil galatasaray. schalke 04 gibi bir takımı ki önümüzdeki sezon almanya ve avrupa'da öttüreceklerine inanıyorum, 45 dakika oynayarak eleyebildik.
  • 7400
    melo'nun ve hamit'in geç de olsa form tutmaları, sneijder ve drogba'nın da takıma alışmasıyla birlikte istediğimiz futbolu sergilemeye başlamıştır. kanımca bu dakikadan sonra bu zamana kadar oynadığından çok daha iyi futbol oynayarak ligde şampiyonluğa uzanacaktır. şampiyonlar ligi'nde ise hedefe hayli hayli ulaşılmıştır. tabi orada da tur geçilemese bile bir real galibiyeti mutlu eder.
App Store'dan indirin Google Play'den alın