• 5752
    birisi melo ve birisi de hakan balta'ya alternatif olmak üzere iki eksiği kalmıştır bana göre. melo veya becerilebiliyorsa muadili bir oyuncu; ki bu oyuncu bana göre ya xabi alonso, ya bastian schweinsteiger ya da gökhan inler'dir. ilk ikisi mümkün değil, bsg diyişlerinizi de duyar gibi oldum zaten. sonuncusu da en az ama en az 13-14 milyon euro bonservise alınır, yıllığı da kafadan 3-3.5 milyon euro olur; ki bunlar kemiksiz rakamlar. dolayısıyla veyası yok; melo'yu almak şart. almazsak geçen sene ki; dirilikten pek de eser kalmaz gibi geliyor bana. hamit o bölgeyi kapatır ama, o bölgede 50 maçı kaldırır mı; ne kadar randıman verir soru işareti bunlar hep. tut ki 50 maçı da kaldırdı, hiç sorun yaşamadı; gene de takım savunmasında direncimiz düşecek ama ataklarda daha efektif hale geleceğiz. neyse şimdilik melo'nun alınacağı ihtimali üzerine konuşuyorum ben. bir de sol bek lazım ki; aslında bunun tek sebebi çağlar birinci denilen at kafası. kardeşim şu takıma geldin, iki yıldır yatışlardasın; ne iş yaparsın, meziyetlerin neler bir görseydik ya? neyse bu bölgenin de maalesef çok bir alternatifi yok; zira yabancı sınırlaması denen illet gırtlağımıza yapışmış durumda. e yerli sol bek olarak en göze batan isim hasan ali'ydi; o da fenere gitti. geriye yerli kim kaldı bilmiyorum; gökhan süzen var mesela ama ikinci bir çağlar birinci olacaksa verilecek üç euroya dahi acırım. bir fm efsanesi olarak atila turan var; o da (bkz: alparslan erdem) etkisi yaratabilir, bilemiyorum.

    bu sol bek mevzusu ile ilgili bir alternatif de şu; bildiğiniz üzere bu beklerden biri hücumcu biri defansif olmalı. takımın dengeli olması açısından bu önemli bir husus. belki bazı maçlarda hamit sağbek oynar, sol beke de yabancı birilerini monte ederiz. bu isim ama adriano olur, ama jose angel olur, ama aly cissokho olur. bu da bana göre fazla maliyetli bir yöntem; lükse kaçar. hoca istemez. yani o bölgede ne yapılabilir, bir türlü kafam aymadı benim; en son aklıma gelen çare basında da, burada da dillenen riera veya culio'nun -artık hangisi kalırsa- sol bek olarak denenmesi.

    başa döner; melo alınmaz, hamit ortaya geçirilirse senaryosunu konuşursak. o zaman (bkz: ardan turan) transferine inancım biraz daha artar, çünkü ancak böyle bir durumda hoca geçen sene onu yarı yolda bırakan arda'yı isteyebilir. amrabat-selçuk-hamit-arda ortasahası nasıl bir orta saha olur orasını bilemem ama; egolarından arındırılmış, 66 gibi defansa da yardım eden, kendini tek lider olarak görmeyen bir arda kademeli olarak düşürülecek yabancı sayısı da dikkate alındığında ilaç olabilir takıma. tabi ki bunlar hep "şu şöyle olursa bu böyle olabilir" tarzı şahsi çıkarımlar. saat sabahın altısı olmuş, ben sahurdan beri oturdum bunları düşünüyorum; "o oraya geçer, şunu transfer ederiz belki, çileğe gerek yok ki e o zaman" falan diye.

    toparlıyorum: melo alınsın, culio veya riera (tercihen riera) gönderilsin; mümkünse arda gelmesin, elmander'i kestiğinde içimizi üzmeyecek kadar büyük forvet değilse çilek de gelmesin o paraya seneye daha büyük bir pasta yaparız. sol bek hadisesi bu sene çözülmez, hatta seneye de çözülmez gibi duruyor, allah sonumuzu hayır etsin. altyapıdan birileri var mı sol bek için; bir çocuk vardı berk diye ama ne alemde, gelişimi ne düzeyde hiç takip etmedim. sol bek kısa vadede olmasa bile önümüzdeki üç yıl içerisinde azalacak yabancı sınırıyla birlikte sıkıntılara gebe. bak bunu söyleyince de şimdi; arda da gelsin, gökhan da (inler olan) gelsin; olabildiğince çok mevkide kaliteli yerli olsun da sol bek, forvet gibi ülkenin imalat sıkıntısı yaşadığı mevkilere yabancı koyalım diyesim geldi. öööööööf ulan öf! sokturacaksınız sabah sabah sınırınıza da, yabancınıza da. yerliler de karaborsa sizin yüzünüzden zaten! neyse söyleyeceklerim bu kadar şimdilik.
  • 5756
    11 temmuz'da kirchbichl, 21 temmuz'da da istanbulspor ile hazırlık maçları yapmış olan takımımızdır. 4 ağustos'ta fulham, 8 ağustos'ta da fiorentina ile karşı karşıya gelecektir.

    program netleştikçe kendi adıma seviniyorum elbette, takımın birbirine alışması ve maç kondisyonu kazanması açısından ama 4 ağustos'a kadar bir iki hazırlık maçı daha sıkıştırsak fena olmaz sanki, bir ciddi bir de kolay rakip yeterli bence... :/
  • 5758
    van gobel (melo) -ki ikisini de cok severim- geri gelmiyor, hakan sükür -ki nefret ask harmaninda kaldigim adam,bi yerini kes dese keserim- (arda), kisa avrupa macerasindan vazgecip takimina dönüyor, evet kaldi hagi. bu adamin parantez ici yok. adam öyle mübarek. aramakla bulamayiz ama yükseklere koydugu citaya en cok yaklasan birini de bulabilirsek a dostlar bu tarihi tekerür ettirmek ancak gercek fatihlerin (adi üstünde) isi.
  • 5759
    şampiyonlar liginde 3. olup avrupa liginde bir tur bile oynasalar yönetimi maddi olarak biraz rahatlatacak takım. burada 2011-2012 sezonunda uefa'nın takımlara dağıttığı paralar var. eğer fener de ön elemede elenip bizi bizi yanlız bırakırsa ballı kaymaklı ekmek kadayıfı olur. onlara verilecek bir miktar para + holosko da bize verilecek.
    http://i.imgur.com/NxAGc.png
    http://www.uefa.com/...1840588_DOWNLOAD.pdf
  • 5760
    hakan kadir balta'nın dizinden ameliyat olup hatrı sayılır bir süre oynayamaması ihtimalinde gözümün önünde beliren tablo ile kışkırdım.

    muslera

    eboue - ujfa - semih - ?

    hamit - selçuk - melo veya yabancı - amrabat

    elmander burak

    bu dizilişte hakan'ın yerine çağlar birinci'yi koyup şampiyonlar liginde olası iyi bir performsadflasjdfl... yabancı alınırsa nolur?

    melo gelirse soldaki amrabat yedeğe düşer, aydın, emre veya engin oynar. melo gelmezse hamit ortaya geçer, sağa aydın, emre, engin ihtimalleri yine belirir ve çilekten ziyade hamit-selçuk'u yedekleyecek kalburüstü bir merkez transferi yapılabilir.

    ya da

    muslera

    eboue - ujfa - semih - yabancı

    hamit - selçuk - engin

    elmander - burak - amrabat

    olabilir.

    yani her türlü sol beke bir transfer şart. hakan'ı beklemek şampiyonlar liginde intihar etmek olur.
    ulan hakan, ameliyat olursan sıçtık!
  • 5765
    melo alınmayınca bir çuval incir mundar olmuştur.
    amrabat ve selçuk, teknik, top ayağındayken faydalı oyuncular. hamit oyunun iki yönünü de biraz kovalar mücadele eder, ama ön liberoda oynatmak, hamit'i de bitirmek olur.. şu an lincoln-kewell-arda-keita'lı dönemlerii hatırlatan, yumuşak bir kadro olduk. melo'dan boşalan yere melo gibi hem sert hem top oynayabilen bir oyuncu alınmazsa sonumuz iyi değil..
  • 5766
    şöyle forma numaralarına sağlam bir ayar çekilse, ilk 11'deki yeri banko olanlar adam gibi forma numarası alsa iyi olur ama baktığın zaman herkesin kendince totemi var sanki.

    muslera: aykut'un yokluğunda 1 giymesi lazım ama "25 uğurlu geldi şampiyon olduk. kalsın 25" geyiğine girebilir.
    eboue: yılların 27 numarası. 2-3-5 giyeceğini sanmam.
    semih: john terry hayranlığı sebebiyle 26 giyiyor. 2-3-5 giymez.
    ujfalusi: atletico madrid'de 17 giyiyordu. galatasaray'da da 17 giyiyor. vermez numarayı.
    hakan: yılların 22'si. değişmez.
    amrabat: 53'ü aldı bile.
    burak: 18'i giyecek.
    aydın: ronaldo gelse 7 numarayı vermez.
    riera: 11'i bırakmaz.
    gökhan zan: 5'i bırakmaz.

    benim istediğim:
    1-muslera
    2-eboue
    3-semih
    4-hamit
    5-ujfalusi
    6-hakan
    7-burak
    8-selçuk(champion club's captain)(ccc)
    9-elmander
    10-melo
    11-amrabat

    böyle giderse ilk bakışta ankaragücü'nün geçen yılki kadrosu gibi görünecek numaralar.
    6-hamit
    8-selçuk
    9-elmander
    10-???
    17-ujfalusi
    18-burak
    22-hakan
    25-muslera
    26-semih
    27-eboue
    53-amrabat
  • 5767
    sağı tamam solu tamam, kale tamam, forvet tamam, defans da neredeyse tamam. sol bek alternatifsizliği yüzünden defansa kesinlikle tamam diyemiyoruz ama neredeyse tamam. fakat an itibariyle bu takımın ön liberosu yoktur. yani merkezindeki 2 oyuncudan biri, yani topla en çok oynayacak, en çok pas yapacak oyuncu. e hal böyle olunca da insan işkilleniyor.

    şöyle güzel bir takım kurulmuş, şu güzel ortamı bozmayın be kardeşim. sistemi değiştirmeyin. bu takım her yıl transfer dönemlerinde harıl harıl ön libero aradı yıllar boyunca. umarım o dönemlere geri dönülmez de gerçek, takımı sahiplenecek kaliteli bir ön libero gelir; biz de bu başlığın altına zamanı gelince 2012-2013 lig şampyonudur diye yazarız gururla.
  • 5768
    lig öncesi hazırlıklar kapsamında neden hala hazırlık maçı yapılmadığını anlayamadığım takım. rakiplerimiz bir hafta içerisinde 3-4 maç yaparlarken - ki bazı rakipleri de hakikaten dişli takımlardı - biz henüz antrenman maçları dışında gerçek bir rakip karşısında takımımızı izleme fırsatı bulamadık. muhtemelen tek bir transfer* dışında takım da tam. lig öncesi süper kupa maçı oynayacağımızı düşünerek o maça kadar tam hazır olmamız gerektiğini düşünüyorum.
  • 5771
    --- alıntı ---

    galatasaray'ın ilk rakibi sampdoria

    sarı-kırmızılılar, türk telekom arena'da fiorenina ile oynanayacağı maç öncesi bir başka italyan ekibiyle daha karşılaşacak.

    şu ana kadar sadece sv kirchbichl ve istanbulspor'la hazırlık maçına çıkan galatasaray'ın, 8 ağustos'ta teknik direktör fatih terim'in eski takımı fiorentina ile dostluk maçı yapacağı açıklanmıştı. ancak cimbom, fiorentina mücadelesi öncesi italya'ya gidecek.

    sarı-kırmızılıların 4 ağustos cumartesi günü serie a takımlarından sampdoria ile deplasmanda karşılaşması bekleniyor.

    --- alıntı ---
    *
  • 5772
    http://gss.gs/85L

    bugünkü idmanda çekilen bu fotoğraf dile gelmiş adeta. gerçi bunda "line drill" denilen bu çalışmanın etkisi büyük. şöyle ki; bu line drill, bir sporcunun karakterini gözlemleyebileceğiniz bir ortamdır. kimine zor gelir, kimine çok ciddi, kimini ise hiç ırgalamaz vs. ama nedense çocukluğumdan beri bu çalışmayı yaptığım her idmanımda bunu gözlemlemişimdir. mesela ben akşam alaturka tuvalete oturamayacak kadar zorlandığımı da hatırlıyorum bu çalışmada ve belki de bu yüzden oldum olası "saha etrafında tur" veya "git-gel" gibi bir koşu idmanını sevemedim. parkurun başı ile sonu aynı nokta olmamalı benim için. neyse, diyeceğim şu ki, bu çalışmayı kimin nasıl yaptığı hep anlam ifade eder.

    bizdeki durum şu;

    selçuk inan: adam şimdiden kaptan olmuş aga. böyle karizma kokan bir ifade yok. sıranın başında. "çizgiye kadar gitmeme ne lüzum, ben maestroyum" diyor. adam her türlü idol.

    necati ateş: "bu yaşta çizgiye basacak kadar idman yapmama gerek yok" diyor hafiften kaytarma edası var ve ekliyor: "sonradan oyuna girer, uzaktan bir tane yazarım, tamam."

    sabri sarıoğlu: yeni sözleşme imzalamış olmanın da huzuruyla hareketi tam anlamıyla yapmayanlardan. "neco da tam koşmuyo ki" diyor. koşuda iyi olmasına da güveniyor bir yandan tabi.

    (bu ilk üç arkadaş kronometreyi tutan hocadan da muhtemelen bilerek uzak uca geçmişler, ondan basılmıyor o çizgiye. çakallık da var biraz hani ama neyse.)

    çağlar birinci: ifade gayet ciddi, çizgiye kadar koşulmuş. "hakan yoksa ben varım" diyor. ama bal yapmayan arı olduğunun o da farkında.

    albert riera: çizgiye basmak için özel çabası olmuş adeta. kaytarmak ona göre değil. biliyor ki, başka yerde bu kadar para kazanamaz ve burda da o parayı haketmezse bu sefer grande tarafından sopalanacak.

    manu eboue: kramponlar giyilmemiş. "atletiğim ki ben, manevra için vidalara ihtiyacım yok" diyor, o konçlar ne öyle manu? maskot işte adam. bu çıkıntılığı başkası yapsa kızılır, ama o yapınca kızılmayanlardan bu esmer dostumuz. olsun, onu da böyle kabul etmek lazım.

    milan baros: takımda kalma umutları fazla. istiyor halen. çizgiye basmış olmak önemli ama yeterli değil onun için. "kısmet" diyor.

    umut bulut: bir başka arıza. çilek'i ingiltere'lerde italya'larda, brezilya'larda ararken floryada bulmuşuz. frenleri tutmamış koçumun, bazılarının basmaktan imtina ettiği çizgiyi geçmiş bile. belli ki deparı sağlam atmış, "sürpriz yapıp formayı kaparsam şaşırmayın" diyor.

    manu culio: melo'nun gelmeme durumları rahatlatmış sanki kendisini. "ooh, arda olmadığına göre göndermezler beni, selçuk'un yanı benim her türlü." diyor.

    johan elmander: sıranın bir diğer başı. adam kaslı bir kere. bacaklarını diğer forvetlere gözdağı olsun diye açmış. iş ahlakı deyince akla neden ilk onun geldiği sorusunun cevabı; sol ayağının çizgiyi 20cm geçmesidir. idmanın iyisi kötüsü olmaz diyor.

    takım iyi yani dostlar. geliyoruz!
    edit:imla
  • 5773
    şampiyonlar ligi 2012-13 sezonunda salı günü oynanılacak maçları, star tv ve ntv verecek. çarşamba günü oynanılacak maçları ise, d-smart yayınlayacak.

    hay ben böyle işin içine edeyim dedirtti. şimdi ben takımımı televizyonun karşısına geçip rahatça izleyemeyecek miyim? maçların yarısını evimde izleyemeyecek miyim. hay kapitalinize sıçayım, bu ne saçmalıktır. yine gider izleriz takımımızı sonuna kadar ama bu eziyet neden ?

    uyarılar üzerine edit: bilgi düzeltme.
  • 5774
    her ne kadar son maça kadar bir risk bulunsa da uzunca bir zamandan sonra ilk kez 2011-2012 sezonunda eze eze, kanırta kanırta şampiyon olmuş takımdır ve sırf bu açıdan bu şampiyonluk benim için çok değerlidir.

    galatasaray işte böyle şampiyon olur. fatih terim'in takımı işte böyle şampiyon olur. olmalıdır da...

    2008 ve 2006'daki şampiyonluklarımızı pek sevemiyorum, hatırladıkça uyuz da oluyorum inceden. gözyaşıyla gelmiş, başa takımlara el açılan, hocasız, plansız, programsız, çok da yakışmadı bence türkiye'nin en büyük takımına... isterim ki şampiyonluğumuz sadece ve sadece bizim maçımıza baksın, başka hiçbir takım, hiçbir maç ihtimal dahilinde olmasın. isterim ki kalkan her kupada başımızda tüm sezon takıma önderlik etmiş aslan gibi bir hoca olsun. bence daha güzel böylesi...

    o dönemlerde kupaları aldık aman ne güzel, ama planlı programlı ve altyapısı sağlam bir şekilde oturtulmadan, kaderin, şansın, insanüstü emeğin katkılarıyla geldiği için bu şampiyonluklar, haliyle pek de hayırlı olmadı ve bizim de gözümüzü boyadığı için ağzımıza çalınan bir parmak bal olarak kaldı, üst üste oldukça berbat sezonlar geçirdik durduk...

    inşallah bundan sonra alabildiğine profesyonel, sistemli, günü gününe planlanmış, beklendiği şekilde gerçekleşecek olan, daha nice "sike sike" şampiyonluklar kazanırız.

    şimdi 2008'deki şampiyonlukta kenetlendik birlik olduk iyi güzel ama bu seneki şampiyonluk tatsız mıydı yani? ezeli rakibin sahasında kupa kaldırmak bence hepsinden daha kıymetliydi ve bu değerli başarıyı resmen taçlandırdı.

    2012-2013 sezonunda daha güçlü, rakipleri daha aşağılayıcı ve küçük düşürücü şampiyonluklar görmek dileğiyle...
App Store'dan indirin Google Play'den alın