• 5772
    http://gss.gs/85L

    bugünkü idmanda çekilen bu fotoğraf dile gelmiş adeta. gerçi bunda "line drill" denilen bu çalışmanın etkisi büyük. şöyle ki; bu line drill, bir sporcunun karakterini gözlemleyebileceğiniz bir ortamdır. kimine zor gelir, kimine çok ciddi, kimini ise hiç ırgalamaz vs. ama nedense çocukluğumdan beri bu çalışmayı yaptığım her idmanımda bunu gözlemlemişimdir. mesela ben akşam alaturka tuvalete oturamayacak kadar zorlandığımı da hatırlıyorum bu çalışmada ve belki de bu yüzden oldum olası "saha etrafında tur" veya "git-gel" gibi bir koşu idmanını sevemedim. parkurun başı ile sonu aynı nokta olmamalı benim için. neyse, diyeceğim şu ki, bu çalışmayı kimin nasıl yaptığı hep anlam ifade eder.

    bizdeki durum şu;

    selçuk inan: adam şimdiden kaptan olmuş aga. böyle karizma kokan bir ifade yok. sıranın başında. "çizgiye kadar gitmeme ne lüzum, ben maestroyum" diyor. adam her türlü idol.

    necati ateş: "bu yaşta çizgiye basacak kadar idman yapmama gerek yok" diyor hafiften kaytarma edası var ve ekliyor: "sonradan oyuna girer, uzaktan bir tane yazarım, tamam."

    sabri sarıoğlu: yeni sözleşme imzalamış olmanın da huzuruyla hareketi tam anlamıyla yapmayanlardan. "neco da tam koşmuyo ki" diyor. koşuda iyi olmasına da güveniyor bir yandan tabi.

    (bu ilk üç arkadaş kronometreyi tutan hocadan da muhtemelen bilerek uzak uca geçmişler, ondan basılmıyor o çizgiye. çakallık da var biraz hani ama neyse.)

    çağlar birinci: ifade gayet ciddi, çizgiye kadar koşulmuş. "hakan yoksa ben varım" diyor. ama bal yapmayan arı olduğunun o da farkında.

    albert riera: çizgiye basmak için özel çabası olmuş adeta. kaytarmak ona göre değil. biliyor ki, başka yerde bu kadar para kazanamaz ve burda da o parayı haketmezse bu sefer grande tarafından sopalanacak.

    manu eboue: kramponlar giyilmemiş. "atletiğim ki ben, manevra için vidalara ihtiyacım yok" diyor, o konçlar ne öyle manu? maskot işte adam. bu çıkıntılığı başkası yapsa kızılır, ama o yapınca kızılmayanlardan bu esmer dostumuz. olsun, onu da böyle kabul etmek lazım.

    milan baros: takımda kalma umutları fazla. istiyor halen. çizgiye basmış olmak önemli ama yeterli değil onun için. "kısmet" diyor.

    umut bulut: bir başka arıza. çilek'i ingiltere'lerde italya'larda, brezilya'larda ararken floryada bulmuşuz. frenleri tutmamış koçumun, bazılarının basmaktan imtina ettiği çizgiyi geçmiş bile. belli ki deparı sağlam atmış, "sürpriz yapıp formayı kaparsam şaşırmayın" diyor.

    manu culio: melo'nun gelmeme durumları rahatlatmış sanki kendisini. "ooh, arda olmadığına göre göndermezler beni, selçuk'un yanı benim her türlü." diyor.

    johan elmander: sıranın bir diğer başı. adam kaslı bir kere. bacaklarını diğer forvetlere gözdağı olsun diye açmış. iş ahlakı deyince akla neden ilk onun geldiği sorusunun cevabı; sol ayağının çizgiyi 20cm geçmesidir. idmanın iyisi kötüsü olmaz diyor.

    takım iyi yani dostlar. geliyoruz!
    edit:imla
App Store'dan indirin Google Play'den alın