öncelikle bu entry (bkz:
19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı) ile ilgili değildir. kendimce sezonun bir değerlendirmesini yapmak istedim.
öncelikle bu takımda winner bir ruh yok. hırs yok. istisna birkaç oyuncu olabilir ancak maalesef takımın genelinde böyle bir durum yok.
belki yetenek ve kalibre olarak 2000 kadrosuna denk ya da daha yüksek olabilir ancak 2000 kadrosundaki hırsın, winnerlığın %10 u bile bu takımda yok.
gerçekten çok kaliteli ve yetenekli oyuncularla kurulu olduğu için anamızın liginde işi buralara getirdik. gelelim bir de bu seneki sıkıntılı maçlarımıza;
öncelikle sezon başı hull city, kisvarda, austuria wien ve sturm graz gibi saçma takımlarla tatsız tutsuz maçlar oynadık. hazırlık maçıydı, takım hazır değildi, sezon başıydı vs. unutuldu gitti.
maç maç yazmayacağım ama zaten herkesin hatırındadır. şampiyonlar ligi ön elemelerinde zalgiris vinius ve molde gibi asla dengimiz olmayacak takımları sizce müthiş bir takım oyunu, müthiş bir baskı ile mi yendik yoksa bireysel yeteneklerin mi öne çıktığı maçlardı ?
hadi öyle böyle gruplara kaldıkta ne yaptık peki, çok mu iyiydik ?
iki maçta da yenebileceğimiz, yenmemiz gereken kopenhag’a deplasmanda yenildik. evimizde ise zar zor berabere kaldık.
2013 yılındaki kopenhag eşleşmesinin özetlerine internet üzerinden çok kolay ulaşılabilir. sizce 2013'teki eşleşme mi daha keyifliydi bu seneki mi ? takdir sizlerin.
bayern maçlarında çok koştuk, çok denedik ama sonuç ne ? iki maçta hüsran. hem de sallana sallana 2-3 atıp işi bitirdiler. önemli olan istediğin sonucu almak değil midir ? yaptığın istatistiğin, kaçırdığın golün hiçbir önemi yok futbolda. sen o golü kaçırmayıp atsan sonucun ne olacağını bilebilir mi kimse. futbol ihtimaller oyunu değil. kaybettiysen birşeyleri yanlış yapmışsındır. hakem hataları sadece bundan bir nebze ayrı bir yere koyulabilir. o yüzden bayern maçlarını tüm futbolcular bir vizyon maçı olarak gördü ancak kulübemiz malesef gerekli dakikalarda gerekli değişikleri ya da oyunculara gerekli uyarıları yapamadı.
manchester maçları'da bayern maçının benzeriydi. futbolcular vizyon maçı olarak gördü ancak ne alınan galibiyet ne de alınan beraberlik organize ve ne yaptığını bilen bir oyun anlayışıyla gelmedi. aksine kaba tabirle ya hep ya hiç oyununa dönü iş ve şansımız yaver gitti. bir de onana yardımcı oldu.
yoksa belki son yılların en kötü manchester'ına bile iki maçta da yenilebilirdik. kopenhag manchester'ın ne kadar kötü olduğunu bize gösterdi aslında. hani hep dillerde bir hayırlı mağlubiyet lakırdısı dönüyorya bu manchester maçları da malesef sezonun hayırsız galibiyet ve beraberliğiydi.
sezonun fenerbahçe maçına kadar ki tek mağlubiyeti ligin belki de en kötü takımlarından hatayspor'a karşı alınmadı mı ? yenilirsek hatay'a yenilelim diye açıklamalar yapıldı yanlış hatırlamıyorsam. o hatay iki maçta da fenerbahçesine güle oynaya 6 puan hediye etmedi mi ?
türkiye kupasında karagümrük'e elenmek facia değil midir ? galatasaray ne zaman hangi kupayı küçük gördü de hedeflerinden vazgeçti.
peki ya sparta prag maçları ya da spart prag faciası mı demeliyim bilmiyorum. bir bahane bile bulunamayacak kadar kötüydü. kaan atılmasaydı da vs. denildi de hadi kaan atılmadı. koskoca galatasaray sparta prag'ı sidik zoruyla mu elemeliydi ?
kadıköydeki fener maçında icardi yumruklandı, penaltı verilmedi vs. eee peki 90 dakika boyunca sana ön alan baskısı bile yapmaktan korkan fenerbahçe'ye karşı sen başka ne yapabildin. hangi çözümleri denedin. futbolun en basit değişmez taktikleri doldur boşalt, uzaktan şut at vs. neyi denedik. galatasaray bu kadar kötü bir fenerbahçe karşısında neden 1 puana razı gibi oynadı.
biz 2013 süper finalde bile yenildik fenerbahçe'ye ama ilgili maçın özetlerini bence bir açın izleyin. bir futbol mucizesi gerçekleşti adeta.
gel gelelim 19 mayıs fenerbahçe maçına. yani üzerine yazılacak tek bir kelime bile yok aslında da biz yine de bir iki kelam edelim. bu maçtan önce takıma 3 gün izni kim hangi akla hizmet verdi. biz şampiyonluğu mu garantiledik. kulübesinden yönetimine saçma dalga geçer gibi açıklamalar. taraftarı çıkar alaycı kareografiler. gereksiz yere sürekli sahaya atılan yabancı maddeler. hafta boyu 3 atalım 5 atalımlar. hangi maç oynanmadan kazanılıyor ? ya da hangi derbiyi her zaman favoriler kazandı ?
karagümrük maçında çok kötü sinyaller veren takımdan da mı ders çıkarılmadı.
herşeye rağmen futbolcular formsuz olabilir, fiziki olarak yetersiz olabilir. pskolojik olarak salmış olabilir. rehavete kapılmış olabilir. futbol öyle icardi yere tükürüp kafa salladı, aha fenerin içinden geçecek. ziyech'im 90'a vuracak, barış alper'im tır gibi ezecek fenerlileri vs. bunlar boş söylemler.
çıkan onbiri değerlendirmek gerekirse.
muslera - tartışmaya kapalı
kaan - tartışmaya kapalı
nellson - tartışmaya kapalı. son düzlükte bu kadar verimli oynuyorken ve şampiyonluk maçında önce defans güvenliği gerekirken yerine davinson'u koymak adaletsizlik olurdu.
davinson - taraftardan ve yorumculardan etkilenen kulübe tarafından hem de sol stoper oynadığı her maçta kötü performans veren davinson'un sahaya sürülmesi ve uzun süre müdahale edilmemesi en facia karardı. abdulkerim bir-iki maç aksadı diye kesilecek oyuncu değil. hem fenerbahçe'ye karşı artı motivasyonla oynayacak abdulkerim'i kestik. hemde onun takımı ileri taşıyan oyunundan mahrum kaldık. tek taktiği uzun top olan takıma karşı her türlü savunmada da kusursuz oynardı.
derrick köhn - ilk onbire yazılmasını tartışmam ancak bu kadar kötü oyuna rağmen bu kadar uzun süre oyunda kalmasını tartışırım. heleki barış'da ilerde hiçbirşey yapamamışken. barışı geriye çekip onun etkinliği de arttırabilirdik, köhn yerine kerem'i daha erken oyuna alarak icardi ile bir nebze uyumundan da faydalanabilirdik.
ziyech - sanırım kendisini zaniolo sanarak hata yapıldı. belki de sezon boyu fenerbahçe'nin en diri oyuncusu karşısına ziyech gibi fiziki yönden form tutmamış ve tutması imkansız bir oyunucu koymak ve o oyuncuya 70 dakika dayanmak gerçekten sabır işiydi.
torreira - tartışmaya kapalı
mertens- ilk onbire yazılmasını tartışmam ancak onunda bu kadar uzun süre oyunda kalması kulübenin zaafıydı.
kerem demirbay- ilk onbire kesinlikle yazılmamalıydı. heralde ondan da uzaktan şut atar, belki bir iki kilit pas atar diye oynatıldı, zaten tüm sezon kritik anlarda hep bireysel yeteneklere ihtiyaç duyduğumuzdan kendisi yerine berkan'la başlamak akıllarına bile gelmedi. djiku atılmasa kerem'in zaafiyeti çok çok daha fazla öne çıkardı. takımın baskı yemesinin bu kadar uzun süre önüne geçilememesine rağmen bu kadar uzun süre oyunda tutup berkan'ı oyuna almayı düşünmeyen kulübeye de yazıklar olsun.
barış alper yılmaz- ilk onbire yazılmasını kimse tartışamaz ancak 60 dakikadan fazla'da kendisine katlanılması bir başka kulübe zaafiyetiydi. kendisi yerine 10-15 dakika oynayan zaha hem daha tehditkar, hem daha istekli hem de daha rakibe korku vericiydi. neden bu adam bu kadar takımdan uzaklaştırıldı.
icardi- ilk onbire yazılmasını da tartışmam, oyundan alınmamasını'da. ama büyük teknik direktörlükte taraftarın tartışmayacağını değil tartışacağını yapıp sonucunda doğru bildiğini göstermektir. yine zaha'dan örnek vermek gerekirse ileri uçta oynadığı tüm maçlarda bu seneki icardi'den istekli ve etkiliydi. muhtemelen sezon başından beri ilk onbirde ileri uçta oynasa belki daha faydalı olurdu.
özetle biz bu sene biraz fizikli, ön alan baskısı yapan ve kontrollü ama agresif hücum eden hiçbir takıma karşı ezici bir oyun oynayamadık. ya beraberliği zar zor kurtardık ya da yenildik.
çünkü bu maçlara ne doğru 11'le çıkıldı, ne doğru değişikler yapıldı, ne de doğru oyun formatıyla çıkıldı. biz galatarasaray'ız rakip bize göre oynasın devri kapandı artık. real'de olsan rakibini analiz etmezsen, rakibine göre oynamazsan sonu hep hüsran olur.
son olarak söylemek istediğim farklı farklı başlıklara yükleniliyor. yok erdem timur kararını söylememişte, yok süheyl batum biraz bekleseymişte. yok ultraslan kareografi yapmasaymış, uğursuzmuş. farklı farklı bahaneler aramaya gerek yok. dünkü mağlubiyetin tek sorumlusu başta kulübe, sonrada ruhsuz, rehavete kapılmış oyunculardı.
yok kulübedeki sarı irfan yok rekorlar kıran okan buruk, karşısındaki rakip sezon sonu gönderileceğini bilen hatta başkan adaylarının vaat olarak teknik direktör isimleri zikrettiği, ne yönetimi ne taraftarı, ne de kritik oyuncuları tarafından arkasında durulan ismail kartal. sonuç ne peki ? hüsran hatta rezalet.
maç sonunu bırak, sezon boyu yaşanan rezillikler karşısında da silik ve aciz açıklama yapmak dışında hiçbir şey yapamayan, sezonun en kritik maçına hem de ilk derbide de aynı hakem tarafından doğranmışken arda kardeşler denen vasıfsızın atanmasını engelleyemen hakemin atanmasını engelleyemen yönetime de diyecek birşey yok. inşallah 5 gün sonra kendilerinden de kurtulacağız.
kesinlikle maçı hakem yüzünden kaybetmedik ancak 6 pas içinde kaleciye net bir faul yapılmasına rağmen gol verildi ve son dakika tartışmalı bir penaltı pozisyonunu varda incelememek için maçı apar topar bitirdi. ama o kadar rezalet bir oyun ve kulübe vardı ki tartışılmadı bile.
tek dileğim konya maçında bir rezalet olmaması. bu kulübe ve bu rehavete kapılmış ruhsuz futbolcularla belkide tarihimizin en acı hatırasını yaşamak gerçekten çok ama çok kötü olur.
konya maçını kayıpsız geçmek ve deliler gibi sevinmek, kutlamaktan başka bir isteğim yok.
çok sert bir şekilde eleştiriyorum belki ama yanlışları konuşmazsak, doğruları bulamayız.
maç öncesi röportajında okan hoca'yı izledikten sonra bir umutsuzluğa kapıldım, futbolcuları düşünemiyorum.
yine de herşeye rağmen okan hoca'nın yanlışları üzerine gidebilen ve kendisini geliştirebilen biri olduğunu düşünüyorum. bu sezon rekorlar kırdım, ben oldum diye düşünmek yerine hatalarından ders çıkarabilecekse devam etmesinde bir sakınca yok.
ancak gönderilirse de şaşırmam. çünkü burası galatarasaray. oyun olarak tatmin etmediğin sürece uzun süre kalamazsın.